10 Temmuz 2011 Pazar

Hüsnü Yıldız neden aç? / Yıldırım Türker

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7031>Hüsnü Yıldız neden aç?
/ Yıldırım Türker</a></h1><p>&Uuml;st&uuml;nden tam 14 yıl
ge&ccedil;miş. Dersim&rsquo;in yoksulluğun-yokluğun dibi olarak dillere
pelesenk olmuş &Ccedil;emişgezek&rsquo;inde devlet g&uuml;&ccedil;leri bir
baskın yaparak 17 PKK&rsquo;li, 2 DHKP-C&rsquo;li gerillayı lav
silahlarıyla &ouml;ld&uuml;rd&uuml;. 1 Nisan 1997&rsquo;de. Orada
&ouml;lenlerin yakınları tam 14 yıl boyunca evlatlarından,
kardeşlerinden bir haber alamadılar. O g&uuml;n
&ouml;ld&uuml;r&uuml;lenlerin topluca g&ouml;m&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; tahmin
ediliyordu fakat bu konuda kesin bilgi H&uuml;sn&uuml; Yıldız&rsquo;a ancak
bu yılın 18 Ocak g&uuml;n&uuml; ulaştı. Fırat Haber Ajansı bir liste
yayımlamış; o g&uuml;n, orada k&ouml;yl&uuml;ler ve belediye
g&ouml;revlilerinin yardımıyla isimleri kaydedilerek
g&ouml;m&uuml;lm&uuml;şleri duyurmuştu.<br />
H&uuml;sn&uuml; Yıldız, o y&ouml;rede diğer kayıpların yakınlarıyla
g&ouml;r&uuml;şt&uuml;; daha &ouml;nce &ouml;l&uuml;s&uuml;ne kavuşabilmiş
iki aile de vardı aralarında. H&uuml;sn&uuml; Yıldız, 3 Şubat
g&uuml;n&uuml; savcılığa başvurdu.<br />
Devletten kardeşinin &ouml;l&uuml;s&uuml;n&uuml; istiyordu.<br />
<br />
Ama y&uuml;ce T&uuml;rk hukuku her zaman olduğu gibi pek isteksiz
davrandı:<br />
<br />
&ldquo;3 Şubat 2011 tarihinde &Ccedil;emişgezek&rsquo;te bulunan toplu
mezarlarla ilgili &Ccedil;emişgezek Cumhuriyet Başsavcılığı&rsquo;na
su&ccedil; duyurusunda bulunduk ve cenazemizi almak i&ccedil;in mezarın
a&ccedil;ılmasını talep ettik. Yaptığımız başvuruyla ilgili
&Ccedil;emişgezek Cumhuriyet Başsavcılığı g&ouml;revsizlik kararı
verip dosyayı Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi&rsquo;ne g&ouml;nderdi.
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi de g&ouml;revsizlik kararı verip dosyayı
yeniden &Ccedil;emişgezek Cumhuriyet Savcılığı&rsquo;na g&ouml;nderdi.
Bunun &uuml;zerine &Ccedil;emişgezek, Elazığ, Tunceli cumhuriyet
savcılıklarına yaptığımız başvurular netice vermedi.<br />
<br />
Malatya Diyarbakır 4. ACM&rsquo;lerine g&ouml;nderdik. Onlar da takipsizlik
kararı verdi. Artık i&ccedil; hukuk yolları tıkandı. 11 Temmuz Pazartesi
g&uuml;n&uuml; Avukatımız Taylan Tanay AİHM&rsquo;ye başvuracak.
Başvurumuzun &uuml;zerinden 6 ayı aşkın zaman ge&ccedil;mesine rağmen
taleplerimizin karşılanmasıyla ilgili herhangi bir adım atılmadı. Bu
nedenle 10 Haziran 2011&rsquo;den itibaren Dersim meydandaki yeraltı
&ccedil;arşısının &uuml;st&uuml;ne kurduğumuz &ccedil;adırda
direniyorum.&rdquo;<br />
<br />
Evet, H&uuml;sn&uuml; Yıldız, Dersim&rsquo;in meydanında a&ccedil;lık
grevinde. Bug&uuml;n, 32. G&uuml;n&uuml;. H&uuml;sn&uuml; Yıldız, hukukun
aczi karşısında eli kolu bağlı bir T&uuml;rkiye vatandaşı.
Yeg&acirc;ne g&uuml;c&uuml;, kardeşine olan hasreti, en doğal hakkını
talep etmedeki direnci:<br />
<br />
&ldquo;Neden a&ccedil;lık grevi diye sorabilirsiniz?<br />
T&uuml;m başvurularımıza rağmen talebimiz karşılanmadı. Benim,
ailemin tankı topu yok. Yasalar &ccedil;ıkarma, karar verme
g&uuml;c&uuml;m&uuml;z de yok. Bedenlerimiz var. İşte ben de bedenimi
m&uuml;cadele silahı yapıp, a&ccedil;lık grevine başladım.
&Ccedil;&uuml;nk&uuml; başka bir silahım yok.<br />
<br />
T&uuml;m kayıpların ve toplu mezarların sorumlusu devlettir. İnsanlara
bir mezarı dahi &ccedil;ok g&ouml;rme acizliği bu d&uuml;zenin
&ccedil;&uuml;r&uuml;m&uuml;şl&uuml;ğ&uuml;nden başka bir şeyin
g&ouml;stergesi değildir. AKP iktidarı bug&uuml;n Ergenekon davası
&uuml;zerinden Kontrgerilla ile m&uuml;cadele ettiği izlenimi vermeye
&ccedil;alışsa da ger&ccedil;ek ortadadır. Dersim, Mutki, Nevala
Kasaba&hellip; Nereyi kazsanız &ouml;l&uuml;lerimiz &ccedil;ıkmaktadır ama
toplu mezarlarla ilgili cezalandırılan tek bir sorumlu dahi
yoktur.&rdquo;<br />
<br />
Sorarız devlet baba<br />
Sıksan kayıp &ouml;l&uuml;leri fışkıracak olan bu karışını
kimselere vermeyeceğimiz vatanı toplu mezarlığa &ccedil;evirirken bir
g&uuml;n; ister 10 yıl, ister 100 yıl sonra orta&ccedil;ağ vebalıları
gibi topluca g&ouml;m&uuml;p yok ettiğiniz &ouml;l&uuml;lerin
yakınlarının karşınıza dikilip &ouml;l&uuml;lerini isteyecekleri
hi&ccedil; aklınıza gelmedi mi?<br />
Sizin g&ouml;z&uuml;n&uuml;zde fare s&uuml;r&uuml;s&uuml; kadar değeri
olmayan o y&uuml;zlerce, binlerce insanı nasılsa kimse sahiplenmez, kaldı
ki sahiplenmeye cesaret edemez diye mi
d&uuml;ş&uuml;nm&uuml;şt&uuml;n&uuml;z?<br />
Yoksa nasılsa her şey unutulup aradan bin yıl ge&ccedil;tikten sonra bir
arkeolojik kazıda şimdiki &lsquo;zamanın ruhu&rsquo; adına
&uuml;z&uuml;l&uuml;p, başlarını sallayıp hayretlerini belirtecek
birka&ccedil; arkeoloğun ilgisini &ccedil;ekecek kemik yığını olarak mı
g&ouml;rd&uuml;n&uuml;z &ouml;l&uuml;leri?<br />
Onları diriden saymadınız, biliyoruz da &ouml;l&uuml;den de
saymıyorsunuz. Ali Yıldız ismi tesad&uuml;fen kayda d&uuml;şm&uuml;ş
şanslılardandı. Memleketin &ccedil;eşitli yerlerinde devlet tarafından
katledilip doğanın şefkatine terk edilmiş, kuyulara atılmış,
greyderlerle kazılan &ccedil;ukurlara g&ouml;m&uuml;lm&uuml;ş y&uuml;zlerce
kimliksiz &ouml;l&uuml; yatıyor. Gelenekleri ve dini inancı konusunda bu
kadar hassas bir h&uuml;k&uuml;metin devletin &ouml;ld&uuml;rm&uuml;ş
olduklarından hıncını alamayıp, onların &ouml;l&uuml;lerini ailelerine
teslim etmeyişini nasıl a&ccedil;ıklamalı?<br />
O toplu mezarlar a&ccedil;ılmadığı takdirde tarih bu kıyımları
yazmayacak mı?<br />
<br />
Bu devletin kirli sırlar kasasında parselleri var o toplu mezarların. Ama
artık topluca uğulduyorlar işte. Yaşadığımız bu toprakları bize
zindan ediyor uğultuları. Sahipsiz &ouml;l&uuml;lerle beslenen toprak
bereketten kesiliyor. Tutulamamış yaslar zehirliyor b&uuml;t&uuml;n
hayatımızı.<br />
Ali Yıldız&rsquo;ın anasıyla kardeşi de diğer binlerce kayıp yakını
gibi, sevdiklerini hayatta tutmayı başaramamış, onların
&ouml;l&uuml;lerine bile işkence yapmış devletten bu borcunu bir an evvel
&ouml;demesini talep ediyor.<br />
H&uuml;sn&uuml; Yıldız&rsquo;ın a&ccedil;lığının 32. g&uuml;n&uuml;.
O da b&uuml;t&uuml;n kayıp yakınları gibi, bu d&uuml;nyadan &ccedil;ekip
gitmeden kardeşinin &ouml;l&uuml;s&uuml;n&uuml; bulup, duasını edip, onu
şu d&uuml;nyada bir işaretin altına kendi elleriyle g&ouml;mmek istiyor.
Yaşarken &ouml;l&uuml;s&uuml;ne sahip &ccedil;ıkabilmiş olmak istiyor.
Yasını yordamıyla tutabilmek i&ccedil;in. Şu d&uuml;nyayla hesabını
kapatabilmek i&ccedil;in.<br />
Ustalık mertebesine geldiğini s&ouml;yleyen Başbakan; ona bunu da
&ccedil;ok g&ouml;r&uuml;rsen, helalleşmekten dem vurmanın ne anlamı
kalır?</p>
<p>&nbsp;</p>
<p><em><strong>Yıldırım T&uuml;rker</strong></em></p>
<p>&nbsp;</p>
<p><em><strong>Kaynak: Radikal</strong></em></p>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder