10 Ağustos 2010 Salı

Boykot / Sadık Varer

Boykot / Sadık
Varer

AKP iktidarı öncesinde geleneksel sermayenin
egemenliğinden yakınan, sömürü pastasından aldıkları
payın giderek küçülmesiyle yaşadıkları
'mağduriyeti' İslam ideolojisine yaslanarak ifade eden
MÜSİAD'çılar, AKP iktidarı döneminde şaşırtıcı
bir hızla palazlanmış ve TÜSİAD'çı geleneksel
sermayenin 80 yıllık egemenliğini sarsmaya başlamıştır. Denilebilir
ki, artık mağduriyet edebiyatı yapan MÜSİAD'çılar
değil, TÜSİAD'çılardır!..

 
Ve şimdilerde, yakın geçmişin 'mağdur' sermaye
grupları, kendilerini yalnızca iktisadi olarak değil, siyasi olarak da
egemen bir güç şeklinde örgütlemek ve bu egemenliği
kalıcılaştırmak istiyorlar. Görülmesi gereken gerçek
budur; AKP iktidarının hazırladığı anayasa değişiklik paketi bu amaca
hizmet ediyor.
 
AKP iktidarının 'demokratlığında' hiçbir
samimiyet belirtisi görünmüyor. AKP'nin askeri vesayet
rejimine 'dokunması' ise, onun demokrasi aşkından
kaynaklanmıyor. AKP, kendisinin de varlık nedeni olan memleketin yeni
'efendilerinin' istikbali için geleneksel sermayenin
güç kaynaklarına 'dokunmak' zorundaydı; Batılı
dostlarının aktif desteği ile orduyu ve yargıyı 'terbiye'
etme eylemine girişmesi bundandır.
 
Bu güne dek 12 Eylül Anayasası'nda pek çok
değişiklik yapıldı. 12 Eylül Anayasası'nın 34 maddesi
değiştirildi. Ama bu değişiklikler yapılırken 12 Eylül
Anayasası'nın anti demokratik özüne hiç
dokunulmadı.. AKP'nin anayasa değişiklik paketinde yer alan maddeler
de 12 Eylül Anayasası'nın faşist dokusuyla uyum
içindedir.
 
Şayet AKP, ulusların kendi kaderlerini özgürce belirleme
hakkının teslimi, işsizliğin yasaklanması ya da seçim barajının
kaldırılması gibi 'demokratik açılımlar' yapmaya
karar vermiş ve anayasa değişiklik paketine bu meselelerle ile ilgili
birkaç madde koymuş olsaydı, onaylanması imkansız diğer
maddelerin varlığına rağmen referandumda 'kerhen evet' tavrı
düşünülebilirdi. Ve fakat vaziyet şimdiki gibi
olunca AKP'nin anayasa değişikli paketini onaylamak, referanduma
katılıp 'evet' demek bir demokrat için bile
'ayıp' bir şeydir; bir komünistin 'evet'
demesi ise akıl dışı bir davranış sayılmalıdır
 
Gerçekte, komünistlerin, egemen sermayenin siyasal
ihtiyaçlarını gidermeye ayarlı anayasa değişiklik paketine
'hayır' demeleri gerekiyor. Fakat, memlekette öyle bir
siyasal atmosfer oluştu ki, 'hayır' demek,
'hayır'cı CHP ve MHP gibi partilerle aynı kulvarda yer almak
anlamına da gelebilir. AKP'nin karşısındaki 'hayır'cı
siyasal güçler, geleneksel sermayenin eski gücüne
yeniden kavuşmasını istiyorlar ya, bağımsız emek siyaseti yapan bir
komünist için 'hayır' tavrının yanlışlığı bu
hassas durumla alakalıdır; bu koşullarda, AKP'nin
'evet'ine karşı, CHP ve MHP gibi partilerin
'hayır'ına taraf olmak, sermaye grupları arasındaki egemenlik
mücadelesinde taraf olmakla eşanlamlıdır.
 
Bu nedenle, referandumda, 'evet'çilerle
'hayır'cıların siyasal teşhirini merkeze alan bir boykot
tavrı almak daha anlamlıdır.
 
Sadık Varer href="http://www.enternasyonalle.com/">www.enternasyonalle.com 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder