''Yetmez Ama Evet"
Diyenler...
"Yetmez ama EVET" diyenler
halka değil, AKP'ye umut bağlayanlardır
Bu kesimler, mücadeleye inançları kalmadığı için,
egemen sınıfların sunduğu basit kırıntılara adeta sarılmaktadırlar.
Hepsinin ortak ruh hali şudur; "daha fazlasını isterken bunlardan da
olmayalım". Mantıkları, çıkış noktaları budur. Bu mantık
halkın mücadelesini geliştirmenin önüne engel olan,
düzenin insafına ve icazetine boyun eğen bir mantıktır.
"12 Eylül Anayasası'ndan tümüyle kurtulmak
yönündeki taleplerimizi karşılamıyor. Ama bu paket darbe
anayasasının çöpe atılması yönünde önemli bir
ilk adımdır; bu yüzden 'yetmez, ama evet' diyoruz."
Yukarıdaki metni imzaya açan "bir grup aydın", Taraf
gazetesi aracılığıyla 12 Eylül'de yapılacak referanduma destek
çağrısı yaptı.
Yine tek tek kimi aydın, yazar ve sanatçılardan da "Evet"
çağrıları yapanlar çıkıyor.
"Yetmez ama evet" diyenler, AKP'nin referandum aldatmacasına
destek olmakta, halkı aldatmaktadır.
Nitekim AKP kuyrukçuluğu yapanların
sözcülüğünü üstlenen Taraf gazetesinde Ahmet
Altanlar, hiç bıkmadan pespaye düşünceleri ve kaba
demagojileri ile halkı aldatmaya devam ediyorlar.
"Bu ülkenin Kürt ve Türk halklarının bu
dövüşte 'gerici güçleri' mi yoksa değişimi mi
destekleyeceğini hep birlikte göreceğiz." (Ahmet Altan, Taraf, 6
Temmuz 2010)
Ahmet Altan, referandumu ileri doğru atılmış bir adım, bir
"değişim" olarak niteleyerek, "Kürt ve Türk
halklarının" desteğini istemektedir. Oysa işbirlikçi AKP'nin
yürüttüğü bir "değişimin" nasıl bir
"değişim" olacağı sır değildir.
Yalanlarla, demagojilerle, sahte umutlarla süsledikleri bir
"değişim" in propagandasını AKP adına yürütmektedir
Ahmet Altanlar.
Ortada bir "değişim" yoktur. Ve "değişim" lafları
koca bir yalandır. "Değişim", "Açılım" gibi
kavramların arkasına AKP iktidarı tasfiyeyi, saldırıları, katliam ve
hak gasplarını gizlemiştir.
"Yetmez, ama evet" diyenlerin kimliklerine bakıldığında AKP'yi
neden destekledikleri de daha iyi anlaşılacaktır.
Bu tavır, Taraf gazetesinden, Genç Sivillere, Ahmet Altanlar'dan,
Mehmet Altanlar'a, Oral Çalışlar'dan, Nabi Yağcılar'a, Ufuk
Uraslar'a, Oya Baydarlar'a kadar kerameti kendinden menkul bir avuç
dönek ve halka inançsız "aydın" tarafından
desteklenmektedir.
Halka inançsız, kendine güvensiz bir avuç dönek
ve referandum
Yazar Mete Tuncay referandum konusunda; "Yetmez ama evet
katılıyorum." (NTV, 21 Temmuz 2010) deyip ardından da, "
Genç Sivillerin tavrını destekliyorum" diyordu. Mete
Tuncay'ın, desteklediği Genç Siviller, AKP iktidarına sırtını
yaslamış, daha baştan AKP'ye Türkiye'yi "demokratikleştiren bir
güç" rolü yüklemiş gerici bir gruptur.
Referandumu şöyle pazarlamaktadır:
"Şimdi söz sırası halktadır. Anayasa Mahkemesi'ne ve
demokratikleşmenin önünü kesmeye çalışan herkese
yanıtı halk 12 Eylül'de sandıkta verecektir."
Oligarşi içi çatışmada AKP'den yana yerini almış,
oligarşi içi çatışmayı halka bir demokratikleşme girişimi
gibi sunan bu grubun demagojilerinde de yeni bir şey yoktur. Tersine AKP
kuyrukçuluğunu açıktan savunan söylemlerdir bunlar.
/>
"Yetmez, ama evet" diyen hemen tüm dönek ve AKP
işbirlikçisi çevrelerin çıkışları aynıdır. Bu
kesimlere ilişkin olarak;
Birincisi; olmayan bir "demokratikleşme"den, olmayan bir
"değişim"den söz ederek, kendilerini ve halkı
aldatmaktadırlar. Bu AKP yalakası kesimlerin neredeyse tüm işi
AKP'nin "ülkeyi demokratikleştirdiği" yalanını ortalığa
yaymaktır.
Referandumda "evet" dememeyi, "demokratikleşmeye"
karşı çıkmak olarak sunan bayağı AKP demagojsinin
avukatlarıdırlar.
İkincisi; Oral Çalışlar'dan, Nabi Yağcılar'a, Ufuk Uraslar'dan,
Ahmet Altanlar'a, Oya Baydarlar'dan, Mehmet Altanlar'a kadar hemen hepsi
halka güvenini kaybetmiş, halktan uzaklaşmış, halkın hiçbir
şey yapamayacağına inanıp tekelci burjuvazinin kanatları altına
sığınmış kişilerdir.
Demokrasi sorununu AB'ye havale eden, AB'ye uyum yasaları ile bu ülkeye
"demokrasi" geleceğini savunan, AB emperyalizminin düzen
içi projelerinin destekçileridir.
"Demokratikleşme"yi AKP gibi halk düşmanı,
işbirlikçi bir partinin yapacağını savunup, AKP'nin kuyruğunda
yürümektedirler.
Umutları ve gelecekleri AKP'nin "reform"ları üzerine
kurulmuştur. O nedenle AKP'nin yalanlarına sıkı sıkıya
sarılmışlardır Onun için her yerde AKP propagandası
yapmaktadırlar.
Yani onların zihninde halk olgusu yoktur. Halkın demokrasi
mücadelesinin asli unsuru olması gibi bir düşünceleri de
yoktur. Halk onlara göre referandumda oy kullanacak, seçimlerde
sandık başına gidecek, "yönetilecek" bir
güçtür.
Halka güvenmeyen, halka inanmayan bu bir avuç dönek tüm
umutlarını, AKP'ye bağladığı için, AKP'ye karşı çıkmak
onların literatüründe "değişim istememek"tir.
Bu kesimler, mücadeleye inançları kalmadığı için,
egemen sınıfların sunduğu basit kırıntılara adeta sarılmaktadırlar.
Hepsinin ortak ruh hali şudur; "daha fazlasını isterken bunlardan da
olmayalım". Mantıkları, çıkış noktaları budur. Bu mantık
halkın mücadelesini geliştirmenin önüne engel olan,
düzenin insafına ve icazetine boyun eğen bir mantıktır.
Umudunu egemen sınıflara bağlamış, onların icazetine
sığınmışların ruh halidir. Net bir şekilde, "Yetmez ama
evet" diyenlerin tavrı, bir aydın tavrı değildir, ilerici, demokrat
bir tavır değildir.
"Yetmez ama evet" demek sol bir tavır değildir
AKP'nin "12 Eylül ile hesaplaşıyoruz" yalanları arkasına
gizlediği referandum aldatmacasında rol almak, AKP kuyrukçuluğu
yapmak, savunanlar kim olursa olsun solda değerlendirilecek bir tavır
değildir.
Bu tavır sol bir politika olarak görülüp tartışılamaz.
Çünkü halktan yana değildir. Emekten yana değildir.
Çünkü demokrasi mücadelesini geliştiren bir
içeriğe sahip değildir.
AKP kuyrukçuluğu yapmak, AKP'ye demokrasi misyonu biçmek,
AKP'nin halka karşı yürüttüğü savaşı desteklemek
açık ki, sol bir tavır değildir...
Reformist cepheye en son katılanlardan Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP),
"yetmez ama evet"çilerin ruh halini, mantığını, daha
doğrusu mantıksızlığını en açık biçimde ortaya
koyanlardan biri oldu. Tavrını "AKP zihniyetine 'hayır', Referandumda
evet" gibi garip bir formülasyonla ortaya koyan EDP, bir yandan
faşist bir anayasayı destekleyen konuma düşmüş, AKP'nin
referandum oyununun bir parçası olmuş, AKP'nin peşinde
sürüklenmektedir. Referandum tavrını ortaya koyan slogan,
hiçbir inandırıcılık ve tutarlılık taşımayan bir slogandır.
Halka inançsızlaşmış, halktan kopmuş ve egemenlerin icazetine
sığınmış bir çizgiden daha tutarlı bir sonuç da
beklenemez.
EDP'yi bu duruma düşüren, AKP'nin kuyruğuna takan, Ufuk
Uraslar'ın daha ÖDP döneminden itibaren savundukları,
icazetçi çizgidir. Avrupa emperyalizmi karşısında
takınılan "Havet" tavrı, bu kesimlerin emperyalizme bile evet
diyebilecek bir siyasi savrulma içinde olduğunun göstergesiydi.
İşte o tavırlardan bugüne gelmişlerdir.
Yine bugün anayasaya "Hayır" diyen ÖDP gibi kesimler de
esasında demokrasi mücadelesi konusunda EDP'den, Ufuk Uraslar'dan
çok farklı bir anlayışa sahip değillerdir. Bugün referandum
konusunda farklı noktalarda olsalar da, ortak noktaları düzenden
demokrasi beklemeleridir.
Düzen partilerinin, TÜSİAD'ın, AB'nin demokrasi getireceğine
öylesine inanmışlardır ki, kendileri demokratik hakları kazanmak
için ciddi, mililtan bir mücadeleye de girişmemekte, bunun
risklerini göze almamaktadırlar. Sonuçta; Ufuk Uraslar'dan
Genç Sivillere uzanan "Yetmez ama Evet"cilerin,
"utangaç Evet'çilerin" aslında kendilerine ait bir
görüşleri yoktur; ağızlarındaki her söz, AKP'ye aittir. Ve
savundukları her politika, AKP'ye, düzene, faşizme hizmet etmektedir.
***
Ufuk Uras; "Özgürlükçü Sosyalizm"den
AKP kuyrukçuluğuna
Ufuk Uras'ın üyesi olduğu Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP)
referandum politikasını şöyle özetliyor;
"referanduma sunulan Anayasa değişiklik teklifine 'EVET'
bunu hazırlayan AKP zihniyetine 'hayır'
AKP zihniyetine 'hayır', REFERANDUMDA 'EVET'"
Kelime oyunları ile düzene tabi olmalarına, AKP
destekçiliklerine, icazetçiliklerine kılıf bulmaya
çalışıyorlar.
Bu politikalarıyla, referandum oyununun bir parçası olmakta ve 12
Eylül faşist cuntasının anayasasını meşrulaştırmaktadırlar.
"Evet" diyen EDP ve Ufuk Uras, AKP'ye güç
vermektedirler. Bunun başka açıklaması yoktur.
Bu gerçek ortadayken, "AKP zihniyetine 'hayır' " demek tek
kelime ile herkesi aptal yerine koymaktır. "Evet" tavrının
mimarı AKP'dir!
Kaynak:yuruyus.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder