Avrupa Irkçılığın
Pençesinde
Irkçı partilerin yükselişte
olduğu ve üye ülkelerin birçok ırkçı uygulamayı
hayata geçirdikleri Avrupa Birliği'nin merkez ülkesi Almanya'dan
itiraf geldi: "Göçmenler gider sandık,
yanılmışız."
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Potsdam kentinde Hristiyan Birlik
partilerinin (CDU/CSU) gençlik kolu olan Junge Union'un (JU)
düzenlediği olağan yıllık toplantısında yaptığı konuşmada,
Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı Horst Seehofer'in
“Çok kültürlülük tümüyle
başarısız kaldı” şeklindeki görüşlerini destekledi.
Ülkedeki göçmenlere değinen Merkel,
"'Ülkemizde kalmazlar, bir zaman sonra gideceklerdir' derken
kendimizi kandırmışız" dedi. Merkel'den kısa bir süre
önce CSU lideri Alman Focus Dergisi'ne "çok
kültürlülük öldü" diyerek 7 maddelik bir
uyum planı açıklamıştı. Gerek Merkel'in CSU lideri Horst
Seehofer'ın iddiasını desteklemesi gerekse CSU'nun Merkel'in Hristiyan
Demokratları'nın geleneksel seçim ortağı olması, söz konusu
uyum planının yakın bir gelecekte başka bazı ırkçı uygulamalar
gibi uygulanabileceğine yönelik endişeleri arttırıyor.
Seehofer'in 7 maddelik planında şu maddelere yer veriliyor:
I) Almanya'da iyi eğitim almış işgücüne olan ihtiyaç,
"kontrolden çıkmış bir göçmen politikası
uygundur" anlamı taşımamalı.
II) Almanya'da puanlama ve kontenjan sistemine dayalı bir
göçmen politikası uygulanmamalı.
III) Göçmen alırken iyi eğitim almış olmanın yanı sıra
"uyum göstermeye hazır olma ve uyum yetenekli olma"
kriterleri de dikkate alınmalı.
IV) Göçmen çocuklarının kabul edilme yaşı 16'dan
12'ye çekilmeli. "Çocuklarda yaş
düştükçe, topluma uyum sağlama yetenekleri de
artar."
V) Uyuma karşı direniş gösterenlere para cezası verilebileceği
gibi, sosyal haklarında kesintiye de gidilebilir. Ayrıca ailesinden bir
üyenin Alman toplumuna uyumunu engelleyen bireyler de yaptırımla
karşılaşmalı.
VI) Alman toplumuna uyum göstermenin önündeki en
büyük engellerden biri Almanca bilmemek. Dil sorunu gerekirse
Almanya'ya göç etmeden önce kendi ülkesinde
çözülmeli. Bunun için bir düzenleme
yapılmalı.
VII) Almanya göçmen ülkesi değil. Uyum yanyana yaşamak
değil, anayasamızda belirtilen değerler doğrultusunda birlikte yaşamak
anlamını taşıyor. Bu değerler köklerini Hristiyan ve Yahudilik'ten
aldığı gibi hümanist düşünceden de besleniyor.
Sorun Almanya'ya özgü değil
"Göçmenlerin entegrasyonu" tartışması sadece
Almanya'ya özgü değil. Birçok Avrupa ülkesinde
yabancı düşmanlığı ve özellikle İslamofobi'nin tırmanışa
geçmesi son seçimlerde hemen hemen bütün kıtada
ırkçı partilerin oy arttırmasına neden oldu. Bu nedenle Avrupa
siyasetindeki merkez partilerin bu yükselişle beraber sıkışma
yaşadıkları ve birçok ırkçı uygulamayı
yürürlüğe soktukları belirtiliyor ancak Seehofer'in 7
maddelik uyum planı ve Avrupa genelindeki hükümetlerin
ırkçı uygulamalarını tek başına bu sıkışmayla
açıklamak mümkün görünmüyor. Zira, Avrupa
göçmenlere kapılarını kapatmıyor, nitelikli ve ucuz
işgücüne kapılarını açmaya devam ediyor.
Koalisyon ortağı olmasa da ırkçı partiler Danimarka, Avusturya,
Norveç ve İtalya'da hükümetleri dışardan destekliyorlar.
Bu nedenle de koalisyonların fiili ortakları olarak anılıyorlar. Avrupa
Birliği Hollanda seçimlerinin ardından 1999'da Avusturya'da
ırkçı Jörg Haider'in partisinin iktidar olmasını engelleyen
boykot kararını rafa kaldırdı. Böylelikle yakında fiili ortakların
resmi ortağa dönüşmesi de kaçınılmaz. Zira gerek sosyal
demokratlar, gerek liberaller ve gerekse Hristiyan Demokratlar, bu partilerle
koalisyon kurmakta beis görmüyorlardı ve bu noktada tek
çekinceleri AB tarafından 'boykot' uygulanmasıydı.
Hollanda: Müslümanlara yönelik nefret
söylemleriyle gündeme gelen politikacı Geer Wilders'in
Özgürlük Partisi haziran ayındaki seçimlerde
oylarını yüzde 110 arttırmış ve seçimlerden
üçüncü büyük parti olarak
çıkmıştı.
Avusturya: Irkçı Özgürlük Partisi
ve Avusturya'nın Geleceği İçin Birlik Partisi özellikle
anti-semitizm konusunda bayraktarlık yapıyorlar. FPÖ, 1999'daki
seçimde yüzde 42 ile ilk sırayı almıştı. Bu parti,
AB’den gelen tepkiler nedeniyle hükümet kurmak yerine sadece
hükümet ortağı olmuştu. Partinin başkanı Jörg Heider de
hükümete girmemişti. Partiden ayrılanlar, 2005’te
BZÖ’yü kurmuştu. BZÖ ve FPÖ, 2009’daki son
seçimde oyların yüzde 30’unu alarak mecliste temsil
hakkını elde etti. BZÖ ve FPÖ, şu anda Sosyal
Demokrat-Muhafazakâr koalisyon hükümetine karşı muhalefet
görevini yürütüyor.
İtalya: İslam karşıtı söylemleriyle oy toplayan
kuzeyin partisi Kuzey Ligi (Lega Nord), giderek etkisini artırıyor.
Berlusconi’nin partisinin giderek oy kaybetmesiyle Kuzey Ligi sadece
ülkenin kuzeyinde değil, orta kesimlerinde de oy oranını artırdı.
Kuzey Ligi, 2008 seçimlerinde yüzde 8.3 oy alırken, son kamuoyu
yoklamalarına göre oy oranı yüzde 12-13 civarında. Parti,
Afrikalı göçmenler ve Romanlara karşı düşmanca bir
politika yürütüyor.
Danimarka: Danimarka Halk Partisi 2001'den bu yana
Liberal Muhafazakar Partilerin azınlık koalisyonunu ayakta tutuyor. Bu
desteğin karşılığı ise Avrupa'daki en sert göçmen
politikasının kabul edilmesi oldu. 1995'ten bu yana girdiği her
seçimde oyunu arttıran Halk Partisi ülkedeki
üçüncü büyük parti ve seçimlerde
"Danimarka Danimarkalılların" sloganını kullanıyor.
Almanya: Nasyonal Demokrat Parti ve
Cumhuriyetçiler gibi iki aşırı sağcı partiye sahip Almanya'daki
son seçimlerde her iki parti toplam yüzde 2 oy aldı. Ülke
Nazi geçmişi nedeniyle ırkçı partilere yönelik sert
politikalar izlese de Merkel'in ortağı CSU'nun kimi talepleri kıtadaki
diğer ırkçı partilerin taleplerinden pek de farklılaşmıyor.
Öte yandan göçmenlerin asimilasyonunda başarısız
olunduğundan şikayet eden Thillo Sarrazin'in yazdığı kitabı 1 ay
içinde 600 bin adet satılmasıyla gündeme gelmişti.
İsveç: Aşırı sağcı İsveç
Demokratları'nın yüzde 5.7 oy aldığı İsveç aynı zamanda
1975'e kadar ari ırk yaratma amacıyla faaliyet yürüten bir
enstitüye sahipti.
İspanya: Faşist Franco yönetimi nedeniyle
ırkçılığa karşı duyarlı bir tabana sahip olan İspanya'da
Müslümanlara karşı nefret söylemlerine sahip Platforma
Partisi ülkedeki son seçimlerden güçlenerek
çıktı.
Norveç: Aşırı sağ İlerici Parti,
1997’den bu yana ülkenin ikinci büyük partisi olmaya
devam ediyor. Geçen yıl yapılan seçimlerde oyların
yüzde 22.9’unu alan İlerici Parti mecliste 41 milletvekili ile
temsil ediliyor. Parti, 2001-2005 arasında azınlık sağ koalisyonunu
dışarıdan desteklemişti.
Macaristan: Avrupa Birliği'ne uyum programı kapsamında
izlenen ekonomik politika ile ekonomisi çöken ülkede
tırmanan işsizlik göçmen karşıtı, ırkçı
söylemlerin yükselmesine neden oldu. İlkbaharda yapılan
seçimlerde milliyetçi-muhafazakâr Fidesz’i
yüzde 52’lik oy oranıyla iktidara getirdi. Yine
ırkçılık ve Yahudi karşıtlığı suçlamalarına muhatap
olan Jobbik oyların yüzde 16’sını aldı.
İsviçre: Aşırı sağ İsviçre Halk
Partisi (SVP), yakın zamanda ülkede minare yasağının referandumda
kabul edilmesinin mimarı oldu. Hükümet ortağı olan SVP, son
dönemde yapılan kamuoyu yoklamalarında oy kaybetmeye başladı. SVD,
ülkeye yabancı girişine sınır istiyor.
Fransa: Fransa’da aşırı sağ denince Jean- Marie
Le Pen’in Ulusal Cephe’si akla geliyor. 2012’de yapılacak
cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Ulusal Cephe’nin oy
oranının arttığı ve yüzde 12’ye ulaştığı
gözlemleniyor. Partiyi babasından devralan Le Pen’in
cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda 3. olması bekleniyor.
İngiltere: Yabancı karşıtı Britanya Nasyonal Parti
(BNP), 2009’da yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde 900 bin
oy alarak dikkatleri üzerine çekti. Şayet seçim kanununda
değişiklik olmazsa önümüzdeki yıl yapılacak genel
seçimlerde BNP’nin meclise girmesi bekleniyor.
Belçika: Aşırı sağ Vlaams Belang’ın
yükselişi haziranda yapılan seçimlerde son buldu. Bu partinin
seçmenleri ılımlı Flaman Nasyonal Parti’yi tercih edince,
Vlaams Belang büyük oranda etkisini kaybetti.
Avrupa'da ırkçılığın temel nedeni göçmen
sayısının artması ve ülkelerdeki işsizlik oranlarının artması,
gelir dağılımı adaletsizliğinin artması olarak nitelendiriliyor. Ancak
ilginç olan nokta ırkçı partilerin yükseldiği bir
ülkenin vatandaşları bir başka ülkeden yine göçmen
karşıtı politikalar nedeniyle kovulabiliyor. Örneğin Romanya'da
ırkçılar göçmen karşıtı politika izlerken Fransa'da
'sorun' olarak tanımlanan Romen göçmenler sınır dışı
ediliyor.
Kaynak: Sol
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder