18 Ekim 2010 Pazartesi

Dinçer'den “Kayıtdışıyla Mücadele” Yalanı

Dinçer'den
"Kayıtdışıyla Mücadele" Yalanı

 Ölüm
madenlerinde kayıtdışı işçi çalıştırma gerçeği,
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Bitlis Milletvekili Nezir Karabaş'ın
madencilik sektörüne ve maden kazalarına ilişkin soru
önergesiyle bir kez daha günyüzüne çıktı.

Karabaş'ın verdiği soru önergesini yanıtlayan Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK) 2009 yılı hanehalkı işgücü
anketi sonuçları hakkında bilgi verdi. Dinçer, buna göre
madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe 97 bin kişinin
çalıştığını belirtti. 

 

“Kayıtdışıyla mücadele” yalanı

Bunların 88 binini kapsayan yüzde 90,7'sinin sosyal güvenlik
kurumuna kayıtlı olduğunu ifade eden Dinçer "kayıt dışı
istihdamla mücadele” yalanını ortaya attı. Her yıl
yüzlerce işçinin yaşamını yitirdiği iş cinayetlerine
karşı önlem alma konusunda aciz kalan bakanlık, “yapılan
denetimlerle kayıt dışılık önlenmeye çalışılmakta olup bu
çalışmalarda sektörel ayrım yapılmamaktadır"
iddiasında bulundu. 

Bakan Dinçer'in verdiği rakamlar ise madencilik
sektöründeki kayıtdışı istihdama ilişkin oran hakkında da
bilgi verirken, madencilerin yüzde 10'unun kayıtdışı olduğunu
ortaya koydu. 

 

Bakandan kayıtdışı itirafı

Bakan Dinçer ILO verilerine göre madencilik
sektöründeki iş kazaları ile ölümlü kaza oranları
hakkında da bilgi verdi. Buna göre 2004 yılında 7 bin 619 kaza
yaşanırken 2005 yılında 7 bin 285, 2006 7 bin 234 2007 yılında 6 bin
785 ve 2008 yılında da 5 bin 781 kaza meydana geldi.

Dünya ülkeleri içinde yıllar itibariyle en çok
maden kazası İspanya'da yaşanırken, 2004 yılında 23 bin 956, 2005
yılında 21 bin 315, 2006 yılında 19 bin 413, 2007 yılında 20 bin 220 ve
2008 yılında da 18 bin 69 kaza meydana geldi.

Bakan Dinçer, “işletme izni almaksızın, faaliyet
gösteren işyerleri olduğu” itirafında bulundu. Dinçer
"Bu tür işyerleri, iş mevzuatının dışında Maden Kanunu ve
Türk Ceza Kanunu vb hükümleri kapsamında suçların
işlendiği tamamen yasadışı işletmelerdir. Dolayısıyla bu tip
yerlerde, herhangi bir işçi-işveren ilişkisinden de söz etmek
mümkün olamamaktadır" dedi. 

 

“Denetim” yalanı

2002-2010'un ilk altı ayı arasında yapılan işyeri denetimleri
hakkında da bilgi veren Dinçer, 2002 yılında denetimler sonucu 559
bin 515 TL ceza kesilirken 16 durdurma ve kapatma kararı verildiğini
bildirdi. Dinçer'in verdiği bilgiye göre; 2003 yılında kesilen
ceza miktarı 691 bin 764 TL olurken, 35 kapatma ve durdurma, 2004 yılında
1 milyon 124 bin 998 TL ceza kesilirken 33 durdurma ve kapatma kararı
verildi.

2005 yılında 2 milyon 881 bin 277 TL ceza kesildi ve 30 işyeri
hakkında kapatma ve durdurma kararı verildi. 2006 yılında kesilen ceza
miktarı 7 milyon 879 bin 395 TL'ye ulaşırken 29 işyeri hakkında kapatma
ve durdurma cezası verildi. 2007 yılında ceza miktarı 10 milyon 107 bin
391 TL'ye ulaştı ve kapatılan ve faaliyeti durdurulan işyeri sayısı 26
oldu. Yine 2008 yılında 4 milyon 60 bin 821 TL para cezası uygulanırken
77 işyeri hakkında kapatma ve durdurma cezası verildi. 2009 yılında para
cezası 6 milyon 917 bin 476 TL olurken kapatılan veya faaliyeti durdurulan
işyeri sayısı 86'yı buldu. 2010 yılının ilk altı ayında ise 1 milyon
419 bin 612 TL ceza kesildi ve 125 işyerinin faaliyeti durduruldu ve kapatma
kararı verildi.

 

Her şey sermaye için...

Madenlerde taşeronlaştırmayı ve güvencesiz
çalıştırmayı teşvik ederek işçileri adeta ölüme
gönderen sermaye hükümetinin resmi verileri dahi, her gün
yeni tabutların çıktığı madenlerdeki kuralsızlık hakkında
ipucu vermeye yetti. Yaşanan iş cinayetlerinin hemen ardından
göstermelik kapatmaları ve cezaları devreye sokan bakanlık, şimdiye
kadar patronların yanında saf tuttu. Kapatılan maden ocakları, tersaneler
kısa süre içinde yeniden faaliyete geçti. İş
cinayetlerinin ilk elden sorumlusu olan patronlar yargılama senaryoları
sonucunda beraat ettirildi.

 

Kaynak: Kızılbayrak

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder