15 Ekim 2010 Cuma

Lazca ve Asimilasyon / Sadık Varer

Lazca ve Asimilasyon /
Sadık Varer

Almanya’da yaşayan Türklerin anadilde
eğitim hakkı üzerine fikir beyanında bulunan Başvekil Erdoğan,
ilerici ve devrimci güçlerin her zaman ifade ettikleri gibi
“asimilasyon bir insanlık suçudur” demiş.

Elbette asimilasyon bir insanlık suçudur; çok uluslu
ülkelerde, devletli egemen ulusun diğer ulusları ve halkları
‘kendileştirmesini’ sağlamak amacıyla işlenen büyük
bir insanlık suçu…

Başvekil de biliyor olmalı; bin yıllar boyunca pek çok halka
yurt olmuş Anadolu coğrafyasında 1924’ten bu yana aleni bir
asimilasyon suçu işlenmektedir.

Türk ulusunun temsilcileri siyasal ve askeri
üstünlüğü ele geçirip devletleştikten sonra,
Anadolu’nun diğer halklarını ‘Türkleştirmeye’
karar verdiler. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk icraatlarından biri,
Kürtleri, Lazları ve Anadolu’nun diğer halklarını asimile
etmek üzere ‘Türklüğe davet’ etmekti!..

Türkleşmeyi kabul etmeyenlere, asimilasyona direnenlere sistematik
bir baskı uygulandı. Türkçe, herkesin öğrenmek zorunda
olduğu resmi dil haline getirilirken diğer halkların anadilleri
yasaklandı. Lazca da bu ‘yasaklı’ dillerden biridir.

Asimilasyon politikasını uygulamaya koyan devletler, öncelikle
asimilasyona tabi tutulan halkların anadiline saldırırlar. Bunun nedeni
açıktır; dilsiz bir halkın yaşaması mümkün değildir ve
şayet bir halkı asimile edip tarihe gömmek istiyorsanız, evvelemirde
o halkın dilini yok etmelisiniz!..

Anadil yasağı, özelikle okullarda etkili oldu. Okul yaşına kadar
anadilleri dışında dil bilmeyen Laz çocukları asimilasyonun ilk
kurbanlarıydı; çocuklar baskılanarak ‘terbiye’
edildiler ve Türkçe’yi öğrendiler. Bu arada
Türkçe ile birlikte kapıları “Türküm,
doğruyum, çalışkanım” andıyla açılan okullarda
Türklüğü de benimsemeye başladılar.

Asimilasyonda, ‘yasal’ baskının yanı sıra kitle iletişim
araçlarının, özellikle de televizyonun çok önemli
bir işlevi var. Televizyon hayatımıza girmeden önce evlerinde ya da
mahallelerinde Lazca konuşan çocuklar Türkçe ile ancak
okullu yıllarda tanışıyorlardı. Televizyonsuz zamanlarda, okul
öncesinde Türkçe bilen çocuklar azınlıktaydı.
Fakat televizyonun ‘hane halkından biri’ haline geldiği
günümüz koşullarında okul öncesinde Türkçe
konuşan çocukların sayısı hızla artarken Lazca konuşanlar
azaldı.

Teslim etmek lazım ki devlet, Lazları asimile etme ‘işinde’
büyük ölçüde başarıya ulaşmıştır.
Asimilasyon sonucu Lazların kayda değer bir kesimi
Türkleştirilmiştir. Anadillerini bilmeyen Laz gençlerinin
çokluğu kaygı vericidir. Kentlerde yaşayan Laz gençleri
içinde Lazca konuşabilenler yok denecek kadar azdır. Ve acil
önlem alınmazsa, birkaç kuşak sonra Lazca bilen kimse
kalmayacaktır.

Vahim bir durumdur ve gerçektir; Lazca ölüm
döşeğindedir!..

Hiç kuşku yok ki, bu vahim durumunun müsebbipleri insanlık
tarihine suçlu olarak kaydedileceklerdir, fakat durumun
‘seyrinde’ olanların da masum sayılmayacakları
bilinmelidir.

Lazın kültürel soykırımı anlamına gelen Laz dilinin
ölümü, bütün insanlığı, ama öncelikle
Lazları ilgilendiren yakıcı bir meseledir.

Kuşaklar boyunca süren asimilasyon yüzünden
ölümcül yaralar alan Laz dilini sağaltmak için acil
müdahaleye, anadilde eğitime ve televizyon yayınına ihtiyaç
var.

Laz aydınları bu amaçla yaklaşık yirmi yılı aşkın bir
süredir çabalıyorlar. Ama artık bununla yetinilemez; hemen
şimdi müdahale edilmezse birkaç kuşak sonra tarihten silinecek
olan Lazların dik başlı kızları ve oğulları kendilerini, bir insanlık
suçu olan asimilasyona karşı Laz aydınlarının başlattıkları
kültür eylemine katılmakla görevlendirmelidir…

Sadık Varer  href="http://www.enternasyonalle.com/">www.enternasyonalle.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder