18 Ekim 2010 Pazartesi

Suyuna, Toprağına, Ormanına, Emeğine, Yaşama Sahip Çıkanlar Buluşuyor Forumu Sonuç Deklarasyonu

Suyuna, Toprağına,
Ormanına, Emeğine, Yaşama Sahip Çıkanlar Buluşuyor Forumu Sonuç
Deklarasyonu

 BASINA VE HALKIMIZA

 
Bizler; Suyuna, toprağına, ormanına, emeğine, yaşama sahip
çıkanlar, yaşamı savunanlar 
15-16-17 Ekim
2010’
da İstanbul’da buluştuk
 
Yaşamın kaynağı olan suyu, alınıp satılabilen piyasa malı haline
getirenlere; sulama kanallarına, evlerimize, okullarımıza, hastanelerimize
kontörlü sayaç takmaya kalkışanlara; akarsularımızı
satışa çıkaranlara, su kaynaklarımıza el koyanlara;
sularımızı, su havzalarımızı kirletenlere, halkın sağlık hakkını
yok sayanlara karşı mücadelede su hakkına, yaşam hakkına sahip
çıkmak için bir araya geldik.
 
Yaşam alanlarımızın kar hırsı için sermayenin kullanımına
sokulmasına, doğal varlıklarımızın metalaştırılmasına yani piyasa
üzerinden alınır satılır mal haline
dönüştürülmesine karşıyız.
 
Bizler;
·         Türkiye’nin
enerji ihtiyacı bahaneleriyle Hidroelektirik santral projelerini yaşama
geçirmek için AKP iktidarının 2003 yılında uygulamaya
geçirdiği “su kullanım hakkı anlaşmaları” yoluyla
akarsularımızın sermayeye satılmasına ve akarsularımızın
ticarileştirilmesine KARŞIYIZ;
  • Su şirketlerinin başta Uludağ’daki köylere ait sular
    olmak üzere Anadolu’daki gözelerden (kaynaklardan) akan
    suları şişelemesine, satmasına, yer altı sularının ticarileştirilme
    amacıyla kullanılmasına, suyun ticarileştirilmesiyle insanca ve
    sağlıklı bir yaşam sürme hakkımızın elimizden alınmasına
    KARŞIYIZ;
  • Kapitalizmin karı temel alan üretim biçimi doğayı,
    yaşamı tahrip ediyor. “İyileştirme” talep etmiyoruz.
    Biliyoruz ki sorun bu üretim biçiminin kendisidir. Ancak
    kapitalizme karşı mücadele ederken onun doğada yarattığı tüm
    tahribat ve yıkım biçimlerine karşı da mücadele ediyoruz.
    Tarım alanlarını işgal eden endüstri tesislerinin ve atıksuyu
    arıtmadan ortama deşarj eden belediyelerin Ergene nehri,
    Küçükçekmece Lagünü örneklerinde
    olduğu gibi dereleri, gölleri, denizleri ve yer altı sularını
    kirletmesine KARŞIYIZ; 
  • Melen, Istranca, Kızılırmak örneklerinde olduğu gibi
    içmesuyu temin edileceği iddiası ya da yapılan HES’lerin
    kapasitelerinin arttırılması amaçları ile derelerin havzalar
    arası taşınmasına, doğasından koparılmasına KARŞIYIZ;
  • Termik santraller, nükleer santraller, maden şirketleri eliyle
    toprağımızın, suyumuzun, havamızın kirletilmesine KARŞIYIZ;
  • İstanbul’da yaşama geçirilmesi planlanan 3.
    Köprü gibi kentsel rant projeleriyle ormanlarımızın, su
    havzalarımızın yok edilmesine, kentsel dönüşüm
    projeleriyle emekçilerin barınma hakkının ellerinden alınmasına
    KARŞIYIZ;
  • Belediyelerin ve kamu kuruluşlarının ticari işletmeler haline
    getirilmesine KARŞIYIZ
  • Doğal varlıkların ticarileştirilmesi için ormanların,
    tarım alanlarının, meraların kamulaştırılarak şirketlere
    satılmasına KARŞIYIZ;
  • Tarımsal biyo-teknoloji şirketleri ve endüstriyel tarımın
    dayattığı GDO’lu ürün ve tohumlar, yerel tohumlarımızı
    ve canlı çeşitliliğimizi  tehdit
    ediyor.  GDO’lu besinlere ihtiyacımız yok, GDO’lu
    tohumlara ve GDO’lu besinlere KARŞIYIZ,  
  • Kapitalistlerin kasalarını dolduran karbon ticareti, bizim
    soluduğumuz temiz hava üzerinden yapılan ticarettir, karbon
    kazançları bizim ormansız, soluksuz ve susuz kalmamıza
    bağlıdır.  Karbon ticaretine, karbon ticaretinden pay kapmak
    için yaşama geçirilen tüm uygulamalara
    KARŞIYIZ…
 
Yaşam alanlarını, doğayı sermaye birikimine sokarak yok eden
 
Sanayi ve hizmet üretimi yapan bütün
şirketlere;
Su şirketlerine,
Enerji Şirketlerine,
Tohum Tekellerine,
İnşaat ve Finans Şirketlerine,
Garanti Bankası, Akbank vb Finansör Bankalara
Sermaye yanlısı hükümetlere ve yerel
yönetimlere,
Onların uluslar arası kuruluşu olan
Dünya Su Konseyi (WWC),
Dünya Su Forumu (WWF),
Dünya Ticaret Örgütü (WTO),
Dünya Bankası,
G7 ve G8 Hükümetleri,
Birleşmiş Milletler (BM) vb
yapıların bütün politika, karar ve uygulamalarına;
ve bu politikaları savunan şirket, hükümet destekli sivil
toplum örgütlerine
KARŞIYIZ !
 
Bizler suyun yalnız kullanım değerini temel alıyor; suyun
ticarileştirilmesinin tüm boyutlarına karşı
bütünlüklü bir mücadeleyi önümüze
koyuyoruz,
 
Herkesin eşit koşullarda parasız olarak suya erişim hakkını
savunuyoruz, geçimlik tarımsal üretim için kullanılan
suyun parasız sağlanmasını,  şehir şebekelerinden
iletilen suyun sağlıklı ve içilebilir nitelikte olmasını talep
ediyoruz. Su hizmetleri ve bağlantılı işlerde çalışanların
güvenceli bir işe ve insanca bir yaşama sahip olması; su ve enerji
alanında emekçilerin sendikal örgütlenmelerinin
güçlendirilmesi, suyun doğada özgürce akması
için mücadele ediyoruz.
 
Suyun ticarileştirilmesine karşı mücadele ve bu mücadele
içinde oluşturduğumuz örgütlenmeler devletten, sermayeden,
su mücadelesini sadece söylem düzeyinde kullanarak siyasi rant
malzemesi haline getirmeye çalışan egemen siyasi aktörlerden
bağımsızdır, halkın öz gücüne dayanır.
“Su kullanım hakkı” anlaşmalarının sadece suyun
değil,  havzadaki yeraltı ve yerüstü kaynakların
da metalaştırılması anlamına geldiğini; su kullanım hakkının
şirketlere devredilmesiyle geçimlik tarımsal üretim yapan
köylülüğün yıkıma uğratılacağını;
endüstriyel tarım şirketlerinin tarım topraklarını ele
geçirmesini kolaylaştıracağını ve bu sürecin
köylüleri göçe zorlayacağını biliyoruz. Suyu
ticarileştirmesinin yanında ekosistemi de tahrip eden HES projelerini;
havzaların planlanarak sermayeye satılması anlamına gelen, AB su
çerçeve direktifinin önerisi olan
“bütünleşik havza planlamasını”
reddediyoruz.
 
HES projeleriyle derelere yapılan saldırının enerji gereksinimi
için yapıldığına inanmıyoruz. HES projeleriyle kanallara alınan,
yatağından, topraktan, canlılardan havadan koparılan suyun yaşam
için gereken özellikleri değiştiği için, HES
yardımıyla sudan enerji elde edilmesinin yenilenebilir olmadığını
savunuyoruz. Enerjinin halkın değil sermayenin ihtiyacı olduğunu
hatırlatıyor, enerji gereksinimi iddiaları ile doğal varlıkların
ticarileştirilmesini kabul etmiyoruz. Yapımı başlamış veya
tamamlanmış HES’lerin kalkması için de mücadelemizin
süreceğini duyuruyoruz.
 
Bu mücadelede sadece kendi yerelimize sıkışmadan tüm
akarsuların ticarileştirilmesine karşı çıkıyoruz. Benim
köyümde yapılmasın başka yere yapılabilir diyenlere sadece
kendi vadisindeki mücadeleyi örmenin yanlışlığını aktarmak
mücadelemizin ortak hedeflerindendir.
 
Doğanın su hakkının pazarlık konusu edilemeyeceğini ilan
ediyoruz. 
 
Suyun ticarileştirilmesine karşı mücadeleyi sadece
akarsularımızın uluslararası su şirketlerine satılmasına karşı
mücadeleye indirgemiyoruz. Biliyoruz ki sularımızı ticarileştiren
sermayenin dili, dini, milliyeti yoktur. Mücadelemiz; kapitalizmin
tüm saldırılarına karşıdır.
 
Suyun ticarileştirilmesine karşı mücadele aynı zamanda bu
saldırı karşısında kendini savunamayanlar için doğa için;
doğanın varlığını sürdürmesi için verilmektedir.
 
Özellikle HES projeleri Hasankeyf ve Allianoi örneklerinde
olduğu gibi suyla birlikte şekillenen yerel kültürleri, tarihsel
varlıkları yok ediyor. Suyun ticarileştirilmesine karşı mücadele
ederken tarihsel varlıkları ve yerel kültürleri korumak
için de mücadele ediyoruz.
 
Suyun ticarileştirilmesinin sonuçlarını en ağır
biçimde yaşayan kadınlar su hakkı mücadelelerinin en
önünde yer almaktadır. Suyun ticarileştirilmesine karşı
mücadeleye kadınların özgül taleplerini katıyor,
kadınların mücadelenin öznesi olmaları önündeki
tüm engelleri kaldırmak için de mücadele ediyoruz.
Doğamıza yaşamımıza saldıranlar, halkın elinden topraklarını
fahiş fiyata alıyor. Yerel dernekler, muhtarlar para desteğiyle
işbirlikçileştirilmeye çalışılıyor. Geçim
araçları elinden alınan, yoksullaştırılan halk iş vaatleriyle
ikna edilmeye çalışılıyor. Köylere cami yapma gibi
yöntemlerle halkın inançları kullanılıyor. Şirketler kimi
yerde kamunun yerine getirmesi gereken görevler olan okul, yol gibi
temel yatırımları üstlenerek göz boyamaya çalışıyor.
Kimi belediye başkanları, valiler, kaymakamlar direnen halkın
karşısında şirketleri savunarak çıkıyor. Mücadele edenler
tehdit ediliyor, polis ve jandarma tarafından zor kullanılıyor.
Gözaltı, yargılanma, para cezaları ve tutuklanma saldırılarıyla
karşı karşıya kalıyor.  Şirketler artık özelleşmiş
zor aygıtlarını da yaratıyor. Özel güvenlik birimleri halka
saldırıyor. Buradan duyuruyoruz:  Direnenler yalnız değildir.
Tüm bu saldırılara karşı birlikte mücadele edeceğiz.
 
Açık ki sermayenin bir silah olarak kullandığı işsizliği,
yoksulluğu, güvencesizliği yaratan da bu sistemin kendisidir.
Mücadelemiz aynı zamanda güvenceli iş ve insanca bir yaşam
mücadelesidir.
 
Anadolu’nun dört bir yanında suyun ticarileştirilmesinin
farklı biçimlerine ve kapitalist üretim biçiminin suda,
doğada yarattığı yıkıma karşı mücadele edenlerin iletişim ve
dayanışma ağlarını yaratmak; olanakları paylaşmak bu şekilde
mücadeleyi güçlendirmek ve büyütmek öncelikli
hedeflerimizdendir.
Dayanışmaya devam ederek mücadelemizi
güçlendireceğiz.
 
Doğru bilginin halka hızla ulaşması; bilimin halkın ve doğanın
yararına kullanılması için bilim insanlarımızın içinde
yer aldığı örgütlenmeyi yaratmayı hedefleyeceğiz.
 
Biliyoruz ki suyun ticarileştirilmesine karşı mücadelenin temel
dayanağı halkın mücadelesidir Hukuk mücadelesi ancak bu temeli
desteklemek için kullanılabilir. Yürütmenin durdurulması
kararlarına karşın Başbakan’ın HES açılışı yaptığı
uygulamalarda olduğu gibi hukuk kazanımlarının hiçe
sayıldığını, ÇED raporlarının ve kararlarının
göstermelik olduğunu da biliyoruz. Buna rağmen; bizler
mücadelemizi destekleyen hukukçuların sayısını arttırmak ve
hukuk alanında deneyimlerin paylaşılacağı zeminleri oluşturmak;
baroların bu süreçte gönüllü desteklerini
sağlamak için çaba göstereceğiz;  
Dünya’da suya ve doğaya karşı süregiden saldırıya
direnen halklarla temas kuracağız, mücadele deneyimlerimizi
paylaşacağız.
 
Suyun ticarileştirilmesine hayır platformu bu noktada yazılı ve
görsel malzeme üretimi yapacak; internet sitesini
mücadelelerin birbirlerinin deneyimlerinden haberdar olacakları
biçimde yenileyecek;  suyun ticarileştirilmesinin
boyutları ve HES projeleri hakkında bilgi verebilecek insan sayısını
çoğaltmak için eğitim çalışmalarını
sürdürecektir. Bu noktada etkinlikleri, gelişmeleri, yasal
değişiklikleri, direnişleri duyurmak için yayınlar yapmayı,
basını ve ortak iletişim hatlarını kullanarak bilgiyi ve deneyimlerini
paylaşmayı sürdüreceğiz.
 
Suyun ticarileştirilmesine karşı mücadelenin özneleri ve
platform bileşenleri olarak üzerimizdeki sorumluluklardan biri
HES’ler ya da kontürlü sayaçlar gibi suyun
ticarileştirilmesi saldırısının temel adımlarından ve yaratacakları
sonuçlardan haberdar olmayanlara ulaşmaktır. Bu noktada yoğun bir
bilgilendirme ve örgütlenme çalışması programlamayı
hedefleyeceğiz.    
Anadolu’nun dört bir yanında maden şirketlerine,
GDO’lu ürün ve tohumlara, termik-nükleer santral
projelerine, HES projelerine, su şişeleme şirketlerine, kentlerde suyu
ticarileştirme uygulamalarına; 3. Köprü gibi kentsel rant
projelerine yani kapitalizmin doğaya, emeğe yönelen
saldırganlığının karşısında direnenlerle mücadelemizin ortak
olduğunu söylüyor, direnişi büyütmek için yan
yana geliyoruz…
 
Suyu ve doğanın her parçasını metalaştırmaya
çalışanlara, kentte kırda insanların ve diğer canlıların yaşam
hakkına saldıranlara; sadece suyu metalaştırarak değil eğitimden
sağlığa, barınmadan ulaşıma tüm yaşamsal
ihtiyaçlarımızı piyasalaştıran, emek gücümüzü
sömüren emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadelemiz
ortaktır.
 
Toplumsal muhalefeti örgütlemeye ve hak arama
mücadelelerimizi alanlarda ortaklaşarak yürütmeye
kararlıyız.
 
Suyu, toprağı, ormanları, meraları ticarileştiren, emeğimizi
sömürenler; bu sürecin yürütücüsü
olan başta AKP iktidarı olmak üzere tüm kurum kuruluş ve
kişiler, sponsorluk yapanlar, bankalar, şirketler mücadelemizin
hedefidir. Teşhir etmeye mücadele etmeye devam edeceğiz…
 
Doğal varlıkları metalaştırılmasına destek veren bilim
insanları, şirket ve kamu yönetimlerindeki mühendisler de halka
ve doğaya karşı işlenen suçların
ortağıdır.  Bu konuda bu kişilerin bağlı oldukları
meslek odalarını ve görevi halk için bilim üretmek olan
üniversiteleri göreve çağırıyoruz.
 
Ortak örgütlülüğümüzde söz; suyuna
toprağına, ormanına, yaşamına, emeğine sahip çıkan ve diğer
tüm canlıların da hakkını savunan halkındır.
 
Biz; tüm mücadeleleri birlikteliğe
çağırıyoruz ve kapitalizme karşı yaşam alanlarını,
yaşamlarını korumak için mücadele edenlerle, emek
mücadelesi verenlerle ortaklaşarak yolumuza birlikte devam edeceğimizi
kamuoyuna duyuruyoruz.
 
Biz;  haklıyız meşruyuz kazanacağız.
 
Anadolu’nun dört bir yanında sularına, ormanlarına,
toprağa, doğaya emeklerine sahip çıkmak için mücadele
edenlere sesleniyoruz: Direnişiniz direnişimizdir, mücadelemiz
sularımız ve doğa meta olmaktan çıkarılana kadar sürecektir;
zafere kadar, kazanana kadar…
 
SUYUN TİCARİLEŞTİRİLMESİNE HAYIR PLATFORMU
BİLEŞENLERİ
DİSK İSTANBUL MERKEZ TEMSİLCİLİĞİ
KESK İSTANBUL ŞUBELER PLATFORMU
PETROL İŞ SENDİKASI
HAVA-İŞ SENDİKASI
TEK GIDA-İŞ SENDİKASI
TMMOB İSTANBUL İL KOORDİNASYON KURULU
İSTANBUL TABİP ODASI
İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI
ÇİFTÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU
İSTANBUL ECZACI ODASI
İSTANBUL DİŞ HEKİMLERİ ODASI
İSTANBUL VETERİNER HEKİMLER ODASI
DİKİLİ BELEDİYESİ
SU POLİTİK
MUNZURU KORUMA KURULU
HALK CEPHESİ
HALKEVLERİ
ÖĞRENCİ KOLLEKTİFLERİ
EKOLOJİ KOLLEKTİFİ
İDİL KÜLTÜR MERKEZİ
ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ
DOĞADER
ÜNİVERSİTE ÖĞRETİM ÜYELERİ DERNEĞİ
VETERİNER HALK SAĞLIĞI DERNEĞİ
TÜKETİCİ BİLİNCİNİ GELİŞTİRME DERNEĞİ
(TÜBİDER)
TÜKETİCİYİ KORUMA DERNEĞİ (TÜKODER)
TUNCELİ DERNEKLERİ FEDERASYONU
PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ
VİÇE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA VE
GELŞİŞTİRME DERNEĞİ
KADIKÖYÜ BİLİM KÜLTÜR VE SANAT DOSTLARI DERNEĞİ
– KADOS
ÇEKMEKÖY GÖNÜLLÜLERİ DERNEĞİ
YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ÇEVRE VE TEKNOLOJİLERİ
KLÜBÜ
KADIKÖY KENT KONSEYİ
KALDIRAÇ DERGİSİ
İVME DERGİSİ
İŞÇİ GAZETESİ
KEMAL TÜRKLER EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI
HOMUR MİZAH VE KARİKATÜR GRUBU
RED FOTOĞRAF GRUBU
ANTİKAPİTALİST
ANTİ-MAİ ÇALIŞMA GRUBU
İŞÇİ CEPHESİ GAZETESİ
YEŞİL VE SOL
EKODER
DERELERİN KARDEŞLİĞİ PLATFORMU
FINDIKLI DERELERİNİ KORUMA PLATFORMU
CİDE LOÇ VADİSİ KORUMA PLATFORMU
SOS ÇEVRE GONÜLLÜLERİ PLATFORMU
ÇORLU SU YAŞAMDIR PLATFORMU
EGE SU PLATFORMU
GDO’YA HAYIR PLATFORMU
TÜRKİYE ÇEVRE PLATFORMU – TÜRÇEP
MARMARA ÇEVRE PLATFORMU – MARÇEP
İÇ ANADOLU ÇEVRE PLATFORMU –
İÇAÇEP
AKDENİZ ÇEVRE PLATFORMU – AKÇEP
BATI AKDENİZ ÇEVRE PLATFORMU – BAÇEP
EGE ÇEVRE VE KÜLTÜR PLATFORMU - EGEÇEP
DOĞU AKDENİZ ÇEVRECİLERİ – DAÇE
DOĞU KARADENİZ ÇEVRE PLATFORMU – DOKÇEP
BATI KARADENİZ ÇEVRE PLATFORMU – BAKÇEP
EDİRNE SU YAŞAMDIR PLATFORMU
TEMİZ ENERJİ PLATFORMU
BURSA SU PLATFORMU
BERGAMA, EŞME, SİVRİHİSAR, HAVRAN/KÜÇÜKDERE ELELE
HAREKETİ
ALLİANOİ GİRİŞİM GRUBU
CHP İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ
EMEK PARTİSİ İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ
EMEKÇİ HAREKET PARTİSİ
ÖDP İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ
TKP İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ
EZİLENLERİN SOSYALİST PARTİSİ
 
VE FORUM ETKİNLİĞİNE KATILANLAR
NİKSAR BELEDİYE BAŞKANLIĞI
SİNOP ÇEVRE PLATFORMU
MERSİN NÜKLEER KARŞITI PLATFORM
YEGEP
FOÇEP
YAÇEP
BARTIN ÇEVRE PLATFORMU
ULUKIŞLA HASANGAZİ KÖY MECLİSİ DERNEĞİ
UZUN KÖPRÜ ÇEVRE GÖNÜLLÜLERİ
DERNEĞİ
3. KÖPRÜ YERİNE YAŞAM PLATFORMU
YEŞİLIRMAK ÇEVRE PLATFORMU
SAKLIKENT KORUMA PLATFORMU
HASAKEYFİ YAŞATMA GİRİŞİMİ
ESKİŞEHİR GÜRLEYİK KÖYÜ DOĞA VE TARİHİ VARLIKLARI
KORUMA VE GELİŞTİRME DERNEĞİ
MUSTAFAKEMALPAŞA SİVİL TOPLUM PLATFORMU
GÖLYAKA –HENDEK AKSU DERESİ VE ÇEVRESİNİ KORUMA
BİRLİĞİ
ANTALYA ALAKIR KARDEŞLİĞİ
ÇANAKKALE BİGA ÇEVRE PLATFORMU

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder