<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/6742>Aleviler öfkeli!
Başbakan'a açık mektup</a></h1><p>
Alevi Bektaşi Federasyonu: Erdoğan'ın konuşmalarında, Alevi
sözcüğünün geçmesinden sonra yuhalamalar
yükseliyor. Nefret suçu işleniyor.<br />
<br />
Alevi Bektaşi Federasyonu'ndan, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'a gönderilen mektupta,"Etnik ve inanç
kökenleri üzerinden siyaset yapmak, siyaset üretemeyen
siyasetçilerin seçeneğidir" denildi. Mektupta, "siz,
tarihe, yalnız heykel yıkan değil, ülkenizdeki bir inancı
yuhalatarak 'nefret suçu' işleyen bir başbakan olarak da
geçeceksiniz!" denildi.<br />
<br />
Alevi Bektaşi Federasyonu'ndan yapılan yazılı açıklamada,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a "Açık Mektup"
başlığıyla bir mektup gönderildiği belirtildi.<br />
<br />
Mektupta seçimlerin geri kalmış ya da bırakılmış ülkelerde
bir dönüm noktası, bir yeniliğin gelmesi olarak algılandığı
ve beklentinin yüksek olduğu ifade edilerek, Türkiye'de
seçim çalışmalarının gelişmiş ülkelerde olduğu gibi
iletişim araçları üzerinden değil, meydanlara
çıkılarak yapıldığına dikkat çekildi.<br />
<br />
Siyasi partilerin oy almak için beklentilere karşılık vermesinin
doğal olduğu vurgulanan mektupta, Başbakan Erdoğan'ın meydan
konuşmalarında sürekli olarak Alevilere ve Aleviliğe atıfta
bulunduğu iddia edildi.<br />
<br />
Mektupta şu ifadelere yer verildi: "Etnik ve inanç
kökenleri üzerinden siyaset yapmak, siyaset üretemeyen
siyasetçilerin seçeneğidir. Eğer meydanlara
çıkılıyorsa ciddi şeylerin konuşulması gerekir; halkı
heyecanlandırmak yalnız inanç ve etnik köken üzerinden
yapılan vurgularla mümkünse eğer, ortaya seviyeden yoksun, yavan,
sığ bir siyaset çıkar. Ne yazık ki 21. Yüzyılda ülkemiz
böyle bir dönemi yaşıyor. Unutmamak gerekir ki, toplumsal
bellekle reel tarih birbirlerinden çok farklıdır; Tarih bir
ülkede veya toplumda yaşanan katliamları, kıyımları, ölenlerin
sayısını kayda geçerken toplumsal bellek çekilen acıları
ve aşağılanmaları kayda geçer; türküler, ağıtlar,
destanlar buradan türerler. Alevilerin Cumhuriyet ilişkilerini, bu
açıdan da değerlendirmek gerekir. Onca kıyım ve ölüm
varken 'Kerbela' ve 'Yezid' bu yüzden belleklere
kazınmıştır. Hz. Ali de şehit edilmiş olmasına rağmen
'Kerbela' bu yüzden öne çıkmıştır."<br />
<br />
<strong>Vatandaşlardan yuhalamalar...</strong><br />
Başbakanlık makamının geçici olduğu vurgulanan mektupta,
Erdoğan'ın meydan konuşmalarında, Alevi
sözcüğünün geçmesinden sonra vatandaşlardan
yuhalamalar yükseldiği ve Erdoğan'ın da sessiz kaldığı ileri
sürüldü, bundan duyulan rahatsızlık ifade edildi.<br />
<br />
"Mezhepsel kimlik üzerine oturmuş bir siyasetten o ülkeye
yalnız ve yalnız zarar geleceğini gösteren onlarca örnek var
etrafımızda" ifadelerinin yer aldığı mektup, şöyle devam
etti:<br />
<br />
"Eğer Alevilik Hz. Ali Keremallahü Veche'yi sevmekse, ben
Alevilerden daha çok Aleviyim. Ama bunların yaşamında Hz. Ali var
mı? Hz. Ali gibi yaşamak var mı? Yok. Hz. Ali nerede, bunlar nerede?'
diyorsunuz. Alevilik yalnızca Hz. Aliyi sevmek değil onun adına
kurumlaşmış değerler bütünüdür ve bunlar size
çok uzaktır. Kısacası bizden daha çok Alevi olmanız
mümkün değildir. 'Bunlar Hacı Bektaş-ı Veli'yi bile
anlamamışlar' diyorsunuz. Uluların sözleri 3 anlamlıdır; Bu
sözlerden alim başka, cahil başka, ehli başka anlam çıkarır.
Sözlerinizde hangi anlamı kastettiğinize dair bir bilgi yok."<br
/>
<br />
<strong>"Nefret suçu işleyen başbakan"</strong><br />
Başbakan Erdoğan'ın büyük işler yaparak tarihe farklı
geçmek istemesinin doğal olduğu anlatılan mektupta, "Eğer
gerçekten bunu istiyorsanız, bunun için her şeyden önce
bu mektubu yazmayı zorunlu kılan ortamı yok etmelisiniz. Bin yıldır bu
topraklarda yaşayan ve bu topraklarla yoğrulmuş Alevilerin tarihin kara
sayfalarına geçecek bir eylemleri olmamıştır. Bugün
geldiğimiz bu noktada en ufak bir sorumlulukları yoktur. Ülkenin
içinde bulunduğu bugünkü kaos, Alevileri düşman sayan
zihniyetin ürünüdür."<br />
<br />
Mektup, şu ifadelerle sona erdi: "Bir ülkenin refahı ve
istikrarı yalnızca ekonomiyle ve siyasetle sağlanamaz, aynı zamanda
sosyal yapısıyla da ilgilidir; Türkiye;de Kürdün Hakkını
Türk, Türkün Hakkını Kürt, Alevinin Hakkını
Sünni, Sünninin Hakkını Alevi savunmadıkça sosyal
barışı kalıcı kılmak mümkün değildir. Tarihe böyle bir
ortam yaratılarak geçilir. Siz, tarihe, yalnız heykel yıkan değil,
ülkenizdeki bir inancı yuhalatarak 'nefret suçu'
işleyen bir başbakan olarak da geçeceksiniz!"</p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder