<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/6724>Siesta'dan uyanış / Pablo
Ouziel</a></h1><p class="rtejustify">
İspanya’daki halk hareketi, Madrid’deki la Puerta del Sol
(Güneş Kapısı) Meydanı’nın giderek ülkenin Tahrir
Meydanı’na benzemesiyle uyanışa geçmiş
görünüyor ve ‘Arap Baharı’ şimdilerde sanki uzun
bir ‘Avrupa Yazı’ olmaya aday gelişmelerle birleşiyor. Arap
halkları, adalet, barış ve demokrasi için mücadelelerini
sürdürdükçe, İspanya’da hayal kırıklığı
yaşayan insanlar da bundan ilham almaya başladılar. Başta ülkedeki
zorlu ekonomik koşulların sihirli biçimde kendi kendini
düzelteceğini uman İspanyollar, nihayet demokratik ve ekonomik
adaletle barışın, ülkenin yozlaşmış siyasi elitlerinin eliyle
gerçekleşmeyeceğini anladılar.</p>
<p class="rtejustify">
<strong>Her iki gençten biri işsiz</strong></p>
<p class="rtejustify">
Yerel ve bölgesel seçim kampanyalarının ve ülkenin
sokaklarına asılmış değişik partilere ait poster ve flamaların
ortasında insanlar ‘Yeter!’ diye bağırıyor. Umutsuz
gençler, işsizler, emekliler, öğrenciler, göçmenler
ve toplumun diğer imtiyazsız kesimleri, Arap dünyasına bakıp
hareketlendiler ve şimdilerde ortak bir sese sahip olmayı ve onurlu bir
yaşam sürmeyi talep ediyorlar.</p>
<p class="rtejustify">
Ülke ekonomisindeki çöküş devam ettikçe,
işsizliğin önü alınamıyor ve İspanya’daki çoğu
bölgede her iki gençten biri işsizler ordusuna katılıyor.
Evlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya birçok insanı
barındıran orta sınıfın da çatırdadığı, bankerlerin kendi
kayıplarından kâr ettiği, hükümetinse hem savaş yoluyla
hem de yurttaşların vergilerini kullanarak silah sanayiini
palazlandırdığı bir dönemde insanlar, artık şunu anladılar:
İçinde yaşadıkları askerileşmiş siyasi ve ekonomik yıkıntıdan
doğrulmak için, birbirlerinden başka medet umacakları hiç
kimse yok. Protestolara katılan binler, acaba on binlere, hatta yüz
binlere dönüşür mü? Gidişat, böyle olacağını
gösteriyor.</p>
<p class="rtejustify">
Ve umarız ki böylece İspanya, kendi radikal geçmişini, halk
hareketlerini, anarko-sendikalist geleneğini ve cumhuriyetçi
hayallerini yeniden sahiplenmiş olacak. Yetmiş yıl önce pek muteber
General Francisco Franco tarafından tarumar edildikten sonra,
İspanya’daki halk muhalefetinin sağcı diktatörlüğün
yarattığı boşluktan sıyrılıp kendine gelemeyeceği
düşünülüyordu. Ne de olsa ülkedeki tüm muhalif
sesler yok edilmişti. Fakat 15 Mayıs 2011, İspanya’da doğrudan
demokrasinin hâlâ hayatta olduğunu ve yükselişe
geçtiğini gösterdi muktedirlere.</p>
<p class="rtejustify">
1970’lerde uzlaşmaya dayalı bir süreç sonucu,
ülkedeki ekonomik yapılara dokunulmadan, totaliter devlet
biçiminden temsili demokrasiye geçildi. Okur-yazarlık
oranının çok düşük olduğu bir dönemin yoksulluktan
kıvranan halkı için, ülkenin yönetici seçkinlerinin
verdiği tavizler alkışlanmaya değerdi. Ne var ki ilerleyen on yıllarda
kamuya ait şirketler özelleştirildi, halkın ortak servetine el kondu
ve siyaset sahnesi, iki büyük partinin (PP ve PSOE) gerçek
demokratik alternatifleri marjinalize ettiği bir sözde demokrasiye
dönüştü. Bir zamanlar demokrasi için savaş veren,
artık anne-baba olmuş İspanyollar, gençlere başkaldırmanın
tehlikeleri hakkında öğütler vermeye başladı.</p>
<p class="rtejustify">
Yıllar boyunca İspanya’da halk arasındaki yaygın hayat felsefesi
şuydu: Geçmişin totaliter rejimine geri dönmektense, böyle
yaşamak daha iyi ve eğer sistemi çok sallarsanız, güç
bela kazandığınız haklar da elinizden uçup gider. Böylece
isyan etmeleri halinde başlarına geleceklerden korkan gençler
sessizliğe gömüldü; şimdinin ebeveynleriyse, kendi
teslimiyetlerine bakmadan gençleri kayıtsızlıkla
suçladılar. Onlara göre ülkeyi dizlerinin üzerine
çöktüren, çalışmaya gönülsüz
gençliğin ta kendisiydi. Fakat gençler, bu suçlamalara
bir son verdi ve geleceklerini tehdit eden risklerin farkına vararak,
bütün ülkeyi harekete geçirecek bir eyleme
girişti.</p>
<p class="rtejustify">
<strong>Başarısız Avrupa örneği</strong></p>
<p class="rtejustify">
Başarısızlığa uğramış bir Avrupa projesi, Avrupa’nın
sınırlarının yeniden hızla güçlendiriliyor olması,
çöken Avrupa parası ve yanı sıra Yunanistan, Portekiz ve
İrlanda örnekleri, gençlere kendilerini nelerden ayrıştırmak
istediklerine dair örnekler veriyor ve ulaşmak istedikleri
özgürlükleri tanımlamada yardımcı oluyor. Ülkenin
yönetici seçkinlerinin uyguladığı ekonomik ve siyasi projeler,
nesiller boyunca naif ve hissizleşmiş İspanyolların taşıdığı
ekonomik hayalleri yerle bir etti. Ülkeyi hisse senedi
spekülatörlerinin ve Merkez Bankası memurlarının eline teslim
etti ve İspanyollar bunun bedelini ödemek zorunda kalacak. Yine de
İspanyol ailelerinin artan borçları, onlara ülkede neler olup
bittiği konusunda önemli bir ders verdi ve İspanyol halkı, bu ders
sayesinde kendisini hükümet tiranlığından kurtaracak.</p>
<p class="rtejustify">
<strong>İspanyol nidalarını duyun</strong></p>
<p class="rtejustify">
Madrid’in La Puerta del Sol’unda başlayan ve ülkedeki 52
şehirde yankı bulan şey, ortadan kaybolmaya niyeti olmayan
özgürlükçü bir halk hareketinin doğuşunu temsil
ediyor. İnsanların başka alternatifi yok; ya mücadelelerinin bir
simgesi olarak şehir meydanlarını ele geçirecekler ya da mesajları
asla yerine ulaşmayacak. Hükümet bunu biliyor, bu yüzden de
derhal baskıcı güvenlik güçlerini kullanarak meydanlarda
toplanan kalabalıkları dağıtmaya kalkıştı. Fakat birkaç
tutuklamanın ardından halk, daha da güçlenerek geri
döndü.</p>
<p class="rtejustify">
İspanya’da sessiz bir devrim başladı. Demokrasiye demokratik
yollarla, adalete adil yollarla, barışa barışçıl yollarla
ulaşmak isteyen ve şiddet yanlısı olmayan bu devrim, İspanyol halkını
etkisi altına aldı ve geri adım atmak artık imkânsız. Bizi
bekleyen görev, bu kolektif ruhu şiddetten uzak tutmak;
çünkü güvenlik güçleri, bu hareketi
bölmek ve şiddet yoluyla bastırılmasını haklı gösterecek bir
kaosa sürüklemek için elinden geleni yapıyor. Halk
hareketi, ekonomik yaptırım tehditleri savurarak kitleleri sindirmeye
çalışan hisse senedi spekülatörlerine karşı da uyanık
olmalı. Yapıcı bir program ortaya koyarak hareketin işlemeye devam etmesi
sağlanmalı ve farklı bir İspanya için
sürdürülebilir alternatifler önerilmeli.<br />
Umuyoruz ki yakında kitlelelerin içinden, bütün
ülkeyi kendine bağlayacak ve siyasi seçkinleri teslim olmaya
zorlayacak açık ve uygulanabilir talepler öne süren ve
kendini iyi ifade eden bir yürütme komitesi çıkacak.
İspanya, hassas bir dönemden geçiyor ve şayet bu kendiliğinden
başlayan barışçıl halk hareketi başarıya ulaşırsa, ülke
parlak bir geleceğe ‘merhaba’ diyebilir. Başarısızlık
durumundaysa, korkarım acı çeken kitleler için şiddet
dışında bir alternatif kalmayacak. İspanya dışındakilerin bu ülke
için yapabilecekleri en önemli şey, sokaktan yükselen
onurlu yaşam çığlıklarını dünyanın her yerinde
yankılandırmak. Şimdilik anaakım ve ilerici uluslararası medya, sessiz
kalmayı tercih etti. Umalım ki bu sessizlik bozulsun. (18 Mayıs 2011)</p>
<p class="rtejustify">
<strong>Kaynak: radikal.com.tr</strong></p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder