Ortadoğu ve T."C"
Siyasasının Ekseni / Temel Demirer
" size="2">Söylenebilecek her şey
açıklıkla
söylenebilir."[2]
söylenebilir."[2]
T."C"nin siyaset ekseni,
Ortadoğu'daki işlevselliği, neo-Osmanlıcı AKP icraatlarıyla bir
süredir tartışılıyor; "kaydı" mı,
"kaymadı" mı?
Ortadoğu'daki işlevselliği, neo-Osmanlıcı AKP icraatlarıyla bir
süredir tartışılıyor; "kaydı" mı,
"kaymadı" mı?
"Evet"/ "Hayır"lar
düalitesiyle kavranması mümkün olmayan söz konusu
"icraatlar", ancak, V. İ. Lenin'in,
"Neden böyle de başka türü
değil?" ya da Lacan'ın
"O bunları söylüyor ama aslında ne
söylüyor?" sorusuna yanıt bulmakla
mümkün…
düalitesiyle kavranması mümkün olmayan söz konusu
"icraatlar", ancak, V. İ. Lenin'in,
"Neden böyle de başka türü
değil?" ya da Lacan'ın
"O bunları söylüyor ama aslında ne
söylüyor?" sorusuna yanıt bulmakla
mümkün…
Evet, soru(n)ları böyle ele almak, irdelemek
gerek. Başka türlüsü, işe yaramaz;
çözümleyici bir çıkış noktası oluşturmaz.
gerek. Başka türlüsü, işe yaramaz;
çözümleyici bir çıkış noktası oluşturmaz.
ABD İLE SORU(N)LAR
Öncelikle ve elbette ABD ile soru(n)lardan
başlamalıyız…
başlamalıyız…
"Ne oluyor" sorusuna Joshua W.
Walker'in verdiği yanıt çok net: "Türkiye ABD
için İran, Irak ve Afganistan'da kritik ortak. Washington
İsrail krizi ve İran yaptırımları nedeniyle bu ülkenin eksen
değiştirdiğini savunarak kendi çıkarına zarar veriyor.
Türkiye'nin bir yere gittiği yok." size="2">[3]
Walker'in verdiği yanıt çok net: "Türkiye ABD
için İran, Irak ve Afganistan'da kritik ortak. Washington
İsrail krizi ve İran yaptırımları nedeniyle bu ülkenin eksen
değiştirdiğini savunarak kendi çıkarına zarar veriyor.
Türkiye'nin bir yere gittiği yok." size="2">[3]
ABD Temsilciler Meclisi Ohio milletvekili Demokrat
Partili Dennis Kucinich de aynı kanıda: "Eğer bir dostluk ilişkiniz
varsa anlaşmazlıklar ya da hayal kırıklıkları yaşamak garip değil.
Bence Türkiye ile ABD arasındaki dostluk bu oyun getirdiği hayal
kırıklığından çok daha güçlü. Evlilikte
eşinizle kavga edebilirsiniz ama evli kalmaya devam edersiniz. Bu ilişki
boşanma mahkemesine doğru gitmiyor bence ve İran oyunu aşacak kadar
güçlü."
Partili Dennis Kucinich de aynı kanıda: "Eğer bir dostluk ilişkiniz
varsa anlaşmazlıklar ya da hayal kırıklıkları yaşamak garip değil.
Bence Türkiye ile ABD arasındaki dostluk bu oyun getirdiği hayal
kırıklığından çok daha güçlü. Evlilikte
eşinizle kavga edebilirsiniz ama evli kalmaya devam edersiniz. Bu ilişki
boşanma mahkemesine doğru gitmiyor bence ve İran oyunu aşacak kadar
güçlü."
Öncelikle altı çizilmesi gereken
belirleyici bunlar; bunları saptadıktan sonra ötekilere
geçebiliriz…
belirleyici bunlar; bunları saptadıktan sonra ötekilere
geçebiliriz…
Kuşkusuz, ABD'nin rahatsız olduğu şeyler de
yok değil.
yok değil.
Mesela Başbakan Erdoğan'ın Obama ile
görüşmesi öncesinde Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip
Gordon, "Türkiye'ye destek zorlaşıyor…
Türkiye'nin NATO'ya, Avrupa'ya ve ABD'ye
bağlılığını kanıtlaması gerektiğini," vurguladı. Yani
Ankara'dan "Bana sadakatini kanıtla" talebinde bulundu. Bu
"Nadir görülen bir uyarı"ydı…
görüşmesi öncesinde Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip
Gordon, "Türkiye'ye destek zorlaşıyor…
Türkiye'nin NATO'ya, Avrupa'ya ve ABD'ye
bağlılığını kanıtlaması gerektiğini," vurguladı. Yani
Ankara'dan "Bana sadakatini kanıtla" talebinde bulundu. Bu
"Nadir görülen bir uyarı"ydı…
Gerçekten de 'Washington
Enstitüsü'nün Türkiye Programı Direktörü
Soner Çağaptay'ın ifadesiyle, "Türkiye'de
yaşanan siyasi gelişmeler ABD'yi rahatsız ediyor."
"Türk-Amerikan ilişkilerindeki sıkıntılar"da
"İran'ın derin etkileri" büyük. size="2">[4]
Enstitüsü'nün Türkiye Programı Direktörü
Soner Çağaptay'ın ifadesiyle, "Türkiye'de
yaşanan siyasi gelişmeler ABD'yi rahatsız ediyor."
"Türk-Amerikan ilişkilerindeki sıkıntılar"da
"İran'ın derin etkileri" büyük. size="2">[4]
Leyla Tavşanoğlu'nun, "AKP
hükümetinin İslâm dünyasına yönelmesiyle, Obama
yönetimi Türkiye'ye tereddütle bakmaya başladı";
ya da Sedat Ergin'in, "Övgünün yerini eleştiri
alıyor," ifadesindeki üzere "Türkiye-İsrail
ilişkilerinde yaşanan gerginliğin ABD ile olan ilişkileri de olumsuz
yönde etkileme riski var. Öte yandan ABD yönetiminde her iki
olayla ilgili Türkiye karşıtı bir tavır ortaya konduğunu
söylemek güçtür." size="2">[5]
hükümetinin İslâm dünyasına yönelmesiyle, Obama
yönetimi Türkiye'ye tereddütle bakmaya başladı";
ya da Sedat Ergin'in, "Övgünün yerini eleştiri
alıyor," ifadesindeki üzere "Türkiye-İsrail
ilişkilerinde yaşanan gerginliğin ABD ile olan ilişkileri de olumsuz
yönde etkileme riski var. Öte yandan ABD yönetiminde her iki
olayla ilgili Türkiye karşıtı bir tavır ortaya konduğunu
söylemek güçtür." size="2">[5]
ABD, Erdoğan'ı eleştiriyor; ancak
köprüleri atmak yerine hizaya çekmeyi
yeğliyor…
köprüleri atmak yerine hizaya çekmeyi
yeğliyor…
Henri Barkey'in ifadesiyle,
"İsrail'le ilişkileri iyice dibe vuran Türkiye
ABD'yi iki müttefikinden birini seçmeye zorluyor. Fakat
Erdoğan'ın sözgelimi, nükleer Pakistan'ı
eleştirmezken gerçekleri çarpıtarak İran'ı savunması
ABD'yi rahatsız ediyor," etmesine; ama, ABD eski ulusal
güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski ise
"Türkiye'nin bölgede daha aktif bir rol üstlenmesi
çok yapıcı olur," diyor.
"İsrail'le ilişkileri iyice dibe vuran Türkiye
ABD'yi iki müttefikinden birini seçmeye zorluyor. Fakat
Erdoğan'ın sözgelimi, nükleer Pakistan'ı
eleştirmezken gerçekleri çarpıtarak İran'ı savunması
ABD'yi rahatsız ediyor," etmesine; ama, ABD eski ulusal
güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski ise
"Türkiye'nin bölgede daha aktif bir rol üstlenmesi
çok yapıcı olur," diyor.
Ayrıca ABD Dışişleri'nin Avrupa ve
Avrasya'dan Sorumlu Bakan Yardımcısı Philip Gordon da, BM'de
hayır oyu yüzünden Türkiye'ye Ermeni tasarısı
gibisinden cezalar kesmeyecekleri ve ortak çıkarlar üzerinden
ilişkileri muhafazaya çalışacaklarını belirtip,
"Ortadoğu'nun en gelecek vaat eden şeyiydi" dediği
Türkiye-İsrail ilişkileri için kaygılarını vurguluyor.
Avrasya'dan Sorumlu Bakan Yardımcısı Philip Gordon da, BM'de
hayır oyu yüzünden Türkiye'ye Ermeni tasarısı
gibisinden cezalar kesmeyecekleri ve ortak çıkarlar üzerinden
ilişkileri muhafazaya çalışacaklarını belirtip,
"Ortadoğu'nun en gelecek vaat eden şeyiydi" dediği
Türkiye-İsrail ilişkileri için kaygılarını vurguluyor.
Evet G20'de Erdoğan ile görüşmesinde
Obama, İsrail ve İran politikalarından rahatsızlığını belirtti;
Erdoğan'a, İsrail ile ilişkiler konusundaki katı tutumundan
vazgeçmesini telkin etti.
Obama, İsrail ve İran politikalarından rahatsızlığını belirtti;
Erdoğan'a, İsrail ile ilişkiler konusundaki katı tutumundan
vazgeçmesini telkin etti.
Yine Obama, 'Corriere della Sera'nın 8
Temmuz 2010 tarihli nüshasındaki özel demecinde, "Doğu ile
Batı'nın kesişme noktasında stratejik önemde bir
ülke" diye nitelediği Türkiye'nin AB'ye tam
üye olması gerektiğini söyledi.
Temmuz 2010 tarihli nüshasındaki özel demecinde, "Doğu ile
Batı'nın kesişme noktasında stratejik önemde bir
ülke" diye nitelediği Türkiye'nin AB'ye tam
üye olması gerektiğini söyledi.
Ankara'nın İran için "Hayır"
oyunu "talihsiz" bulsa da anladığını belirten Obama,
Türkleri kazanmak gereğini belirtip, "Türkiye bir NATO
müttefiki, ekonomisi büyük ölçüde
genişliyor" vurgusu yaparken, "Daha da ötesi
büyük ölçüde Müslüman olan bir demokrasi
olması Türkiye'yi bölgedeki diğer Müslüman
ülkeler için kritik ölçüde önemli bir model
kılıyor," diyerek şu ikazda bulundu: "Bizim Ankara ile
yapabileceğimiz tek şey, onları desteklemeyi ve Batıyla
bütünleşmenin avantajlarını açıklamayı
sürdürmek. Bunu, onların büyük bir Müslüman
demokrasi olma biçimindeki spesifik niteliklerine saygı esasında ve
bundan korkuya kapılmaksızın yapmalıyız. Eğer evrensel haklara ve
devletin laikliğine saygı gösteren bir İslâm anlayışını
somutlaştırabilirlerse, bu bizim açımızdan çok iyi
olacağı gibi, İslâm dünyasını da olumlu
etkileyecek."
oyunu "talihsiz" bulsa da anladığını belirten Obama,
Türkleri kazanmak gereğini belirtip, "Türkiye bir NATO
müttefiki, ekonomisi büyük ölçüde
genişliyor" vurgusu yaparken, "Daha da ötesi
büyük ölçüde Müslüman olan bir demokrasi
olması Türkiye'yi bölgedeki diğer Müslüman
ülkeler için kritik ölçüde önemli bir model
kılıyor," diyerek şu ikazda bulundu: "Bizim Ankara ile
yapabileceğimiz tek şey, onları desteklemeyi ve Batıyla
bütünleşmenin avantajlarını açıklamayı
sürdürmek. Bunu, onların büyük bir Müslüman
demokrasi olma biçimindeki spesifik niteliklerine saygı esasında ve
bundan korkuya kapılmaksızın yapmalıyız. Eğer evrensel haklara ve
devletin laikliğine saygı gösteren bir İslâm anlayışını
somutlaştırabilirlerse, bu bizim açımızdan çok iyi
olacağı gibi, İslâm dünyasını da olumlu
etkileyecek."
Ayrıca Obama Türkiye'nin tam üye olarak
AB'de yer alması gerektiğini belirtip, "Süreçteki
yavaşlamanın ya da Avrupa'daki isteksizliğin Türkiye'de
yakın geçmişte gözlenen kimi yönelim değişikliklerinin
kökenindeki baskın faktör olduğunu sanmıyorum. Bunun
Türkiye'deki demokrasinin iç diyalektiğiyle
âlâkalı olduğuna inanıyorum. Ama elbette Türk halkının
Avrupa anlayışı çerçevesinde bir rol oynaması mukadderdir.
Kendilerini Avrupa ailesinin parçası hissetmemeleri durumunda,
ittifak ve bağlantı açılarından başka yerlere bakar hâle
gelmeleri doğaldır," dedi.
AB'de yer alması gerektiğini belirtip, "Süreçteki
yavaşlamanın ya da Avrupa'daki isteksizliğin Türkiye'de
yakın geçmişte gözlenen kimi yönelim değişikliklerinin
kökenindeki baskın faktör olduğunu sanmıyorum. Bunun
Türkiye'deki demokrasinin iç diyalektiğiyle
âlâkalı olduğuna inanıyorum. Ama elbette Türk halkının
Avrupa anlayışı çerçevesinde bir rol oynaması mukadderdir.
Kendilerini Avrupa ailesinin parçası hissetmemeleri durumunda,
ittifak ve bağlantı açılarından başka yerlere bakar hâle
gelmeleri doğaldır," dedi.
Bu açıklamalar; Erdoğan'dan
vazgeçilmeyip, hizaya çekilme stratejisinin
verileridir.
vazgeçilmeyip, hizaya çekilme stratejisinin
verileridir.
Obama'nın 'Corriere della
Sera'nın Washington muhabiri Paolo Valentino ile
konuşmasının aslî mesajı "AKP'nin
kredisinin bitmediği"ni ortaya koyuyor; "Söyleşinin
tamamını orijinal kaynaktan okuduğunuzda; Obama'nın
açık ve dolaysız bir dil kullanmakla birlikte;
'ne şiş yansın, ne kebap'
yaklaşımı içinde olduğunu görüyorsunuz.
Sera'nın Washington muhabiri Paolo Valentino ile
konuşmasının aslî mesajı "AKP'nin
kredisinin bitmediği"ni ortaya koyuyor; "Söyleşinin
tamamını orijinal kaynaktan okuduğunuzda; Obama'nın
açık ve dolaysız bir dil kullanmakla birlikte;
'ne şiş yansın, ne kebap'
yaklaşımı içinde olduğunu görüyorsunuz.
İsrail-İran konusunda onca olan bitenden sonra...
Beyaz Saray'ın AKP hükümeti konusunda sabrının nerdeyse
'sınırsız' olduğunu anlıyoruz öncelikle.
Beyaz Saray'ın AKP hükümeti konusunda sabrının nerdeyse
'sınırsız' olduğunu anlıyoruz öncelikle.
Obama önden 'Tahran'la arabulucuk...
talihsizlik oldu' diyerek AKP'ye bir uyarıda bulunuyor
gerçi. Ve açık biçimde 'Bu hiç hoşumuza
gitmedi. Bunu bir kenara yazdık' demeye getiriyor. Ancak hemen
ardından, Washington'ı 'kızdıran/irite eden' bu
talihsizliğe derhâl bir gerekçe, bir mazeret bulmaya
çalışıyor."[6]
talihsizlik oldu' diyerek AKP'ye bir uyarıda bulunuyor
gerçi. Ve açık biçimde 'Bu hiç hoşumuza
gitmedi. Bunu bir kenara yazdık' demeye getiriyor. Ancak hemen
ardından, Washington'ı 'kızdıran/irite eden' bu
talihsizliğe derhâl bir gerekçe, bir mazeret bulmaya
çalışıyor."[6]
Beyaz Saray Sözcüsü Robert Gibbs, ABD
Başkanı Barack Obama'nın, Türk-Amerikan ilişkilerinin yanı
sıra Türkiye ve İsrail'in dünya genelindeki ilişkilerinde
de gelişme kaydedilmeye devam edilmesi için Türk
hükümetiyle birçok kez
görüştüğünü belirttiği koordinatlarda,
"İlişkilerin düzelmesi için İsrail'e bir dizi
şart koşan Erdoğan ABD'den baskı görüyor." size="2">[7]
Başkanı Barack Obama'nın, Türk-Amerikan ilişkilerinin yanı
sıra Türkiye ve İsrail'in dünya genelindeki ilişkilerinde
de gelişme kaydedilmeye devam edilmesi için Türk
hükümetiyle birçok kez
görüştüğünü belirttiği koordinatlarda,
"İlişkilerin düzelmesi için İsrail'e bir dizi
şart koşan Erdoğan ABD'den baskı görüyor." size="2">[7]
Bu da Erdoğan'ın "Show"unu
sıkıntıya sokuyor!
sıkıntıya sokuyor!
Örnek mi? i) AB Ankara Temsilcisi Marc Pierini,
"İlişkilerimiz ikinci bir İran olayını kaldırmayabilir,"
dedi… ii) Obama'nın Kanada'da G-20 zirvesi sırasında
Erdoğan ile görüşme konusunda tereddüt etti ve son anda bir
araya gelindi. Musevi lobisinin Obama'ya Erdoğan ile
görüşmeyi gerçekleştirmemesi konusunda baskı
yaptığından söz edildi.
"İlişkilerimiz ikinci bir İran olayını kaldırmayabilir,"
dedi… ii) Obama'nın Kanada'da G-20 zirvesi sırasında
Erdoğan ile görüşme konusunda tereddüt etti ve son anda bir
araya gelindi. Musevi lobisinin Obama'ya Erdoğan ile
görüşmeyi gerçekleştirmemesi konusunda baskı
yaptığından söz edildi.
Gelgitlerin ardından varılan nokta ise,
"Başbakan Erdoğan, İsrail-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi
için ABD arabuluculuğundan umutlu" size="2">[8] olduğunu ifadesiydi…
"Başbakan Erdoğan, İsrail-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi
için ABD arabuluculuğundan umutlu" size="2">[8] olduğunu ifadesiydi…
AKP DEYİNCE…
ABD ve AB'de dış politika yönetimlerinden
Türkiye'deki liberal entelektüellere kadar geniş bir
çevre için Erdoğan, Ergin Yıldızoğlu'nun ifadesiyle
"düş kırıklığı" mı?
Türkiye'deki liberal entelektüellere kadar geniş bir
çevre için Erdoğan, Ergin Yıldızoğlu'nun ifadesiyle
"düş kırıklığı" mı?
Hayır, değil… Çünkü ne ABD
ne de AB, AKP'den AKP'nin ötesinde bir şey
beklemiyor.
ne de AB, AKP'den AKP'nin ötesinde bir şey
beklemiyor.
AKP siyasası deyince ilk anımsanması gereken Alper
Taşdelen'in, "Davutoğlu politikalarının temel handikapı her
anlaşmazlığı ben çözerim diyerek ortaya çıkıp, nihai
hedefe varamamaktır. Sunulan başarı hikâyelerinin sonuna bir
türlü gelinememektedir," diyen ironik
betimlemesidir…
Taşdelen'in, "Davutoğlu politikalarının temel handikapı her
anlaşmazlığı ben çözerim diyerek ortaya çıkıp, nihai
hedefe varamamaktır. Sunulan başarı hikâyelerinin sonuna bir
türlü gelinememektedir," diyen ironik
betimlemesidir…
Buna eklenmesi gereken bir diğer şey ise, eksen
kayması tartışmaları için "iyi niyetten, objektiflikten
yoksun" tespitini yapan Davutoğlu'nun, "Dikkat ederseniz,
Türkiye ne zaman çevre bölgelerinde aktif hâle
gelmişse, etki gücü artmışsa, bu tür tartışmalar
özellikle başlatılmıştır. Biz bunları iyi niyetten, objektiflikten
yoksun, konjonktürel değerlendirmeler olarak
görüyoruz." "Gereksiz yere, Türkiye'nin
ekseninin kaydığı eleştirileri yapılıyor. Eğer dünyanın zemini
değişiyorsa biz de o zemin üzerinde sabit duramayız ama sabit
durduğumuz noktalar ilkelerimizdir," deyişidir.
kayması tartışmaları için "iyi niyetten, objektiflikten
yoksun" tespitini yapan Davutoğlu'nun, "Dikkat ederseniz,
Türkiye ne zaman çevre bölgelerinde aktif hâle
gelmişse, etki gücü artmışsa, bu tür tartışmalar
özellikle başlatılmıştır. Biz bunları iyi niyetten, objektiflikten
yoksun, konjonktürel değerlendirmeler olarak
görüyoruz." "Gereksiz yere, Türkiye'nin
ekseninin kaydığı eleştirileri yapılıyor. Eğer dünyanın zemini
değişiyorsa biz de o zemin üzerinde sabit duramayız ama sabit
durduğumuz noktalar ilkelerimizdir," deyişidir.
Davudoğlu'nun "sabit durduğumuz
nokta" dediği şey tarihsel bağımlılık aralığıdır. Söz
konusu aralığın "alt ve "üst" sınırı
tekelci-sermayenin ihtiyaç ve yönelişidir…
nokta" dediği şey tarihsel bağımlılık aralığıdır. Söz
konusu aralığın "alt ve "üst" sınırı
tekelci-sermayenin ihtiyaç ve yönelişidir…
Bilmiyor olamazsınız: AKP heyeti Washington'da
üst düzey yetkililerle randevu peşindeyken ABD Dışişleri
Bakanı, İsrail ve İran konularını TÜSİAD Başkanı Boyner ile
görüştü.
üst düzey yetkililerle randevu peşindeyken ABD Dışişleri
Bakanı, İsrail ve İran konularını TÜSİAD Başkanı Boyner ile
görüştü.
Yahudi lobi kuruluşları ve Kongre üyeleri AKP
iktidarına tehditkâr biçimde "İsrail'le
ilişkileri düzeltmezseniz bedel ödersiniz" tavrı koyarken,
Washington'ı ziyaret eden TÜSİAD heyeti ABD Dışişleri Bakanı
Hillary Clinton'la görüştü. Ümit Boyner, ABD ile
zor bir dönemden geçildiğini söyleyip İran'a karşı
dikkatli olunmasını isteyip, Türkiye'nin ekseninin kaydığı
tartışmalarına katılmadıklarını söyledi.
iktidarına tehditkâr biçimde "İsrail'le
ilişkileri düzeltmezseniz bedel ödersiniz" tavrı koyarken,
Washington'ı ziyaret eden TÜSİAD heyeti ABD Dışişleri Bakanı
Hillary Clinton'la görüştü. Ümit Boyner, ABD ile
zor bir dönemden geçildiğini söyleyip İran'a karşı
dikkatli olunmasını isteyip, Türkiye'nin ekseninin kaydığı
tartışmalarına katılmadıklarını söyledi.
Evet, "Türkiye… bazı Batılı
özelliklerini kaybediyor,"[9]
diyen Bret Stephens'in saptaması bir yere kadar
"doğru"dur; ancak bu tekelci-sermaye ve efendileri için
yaşamsal olmayan trenddir…
özelliklerini kaybediyor,"[9]
diyen Bret Stephens'in saptaması bir yere kadar
"doğru"dur; ancak bu tekelci-sermaye ve efendileri için
yaşamsal olmayan trenddir…
Bu konuda Dani Rodrik, "Şu açıktır ki
Türkiye artık birkaç yıl önce AKP yönetiminde
liberalleşen, gelişen demokrasi değil. Artık ABD'nin de
Avrupa'nın da ona sanki öyleymiş gibi davranmaktan
vazgeçmesinin zamanı geldi," size="2">[10] derken; 'The New York
Times'dan Thomas Friedman, "Erdoğan'ı
otoriterlik"le suçluyordu.
Türkiye artık birkaç yıl önce AKP yönetiminde
liberalleşen, gelişen demokrasi değil. Artık ABD'nin de
Avrupa'nın da ona sanki öyleymiş gibi davranmaktan
vazgeçmesinin zamanı geldi," size="2">[10] derken; 'The New York
Times'dan Thomas Friedman, "Erdoğan'ı
otoriterlik"le suçluyordu.
Ancak Princeton Üniversitesi öğretim
üyesi Bernard Hayel de, Türkiye'nin İran'ı dengelemek
için vazgeçilmez güç olduğunun altını
çizerken aslolanın ne olduğu ifade ediyor…
üyesi Bernard Hayel de, Türkiye'nin İran'ı dengelemek
için vazgeçilmez güç olduğunun altını
çizerken aslolanın ne olduğu ifade ediyor…
DEĞİŞMEZ EKSEN!
"Yüzyılı aşkın zamandır Türkiye,
Doğu-Batı trapezinde karşı tarafın elini arıyor" diyor İtalyan
akademisyen-yorumcu yazar Vittorio Parsi ve ekliyor: "El veren
bulamayınca, geldiği yer Doğu'ya doğru yeniden sallanmaya
başlıyor!"
Doğu-Batı trapezinde karşı tarafın elini arıyor" diyor İtalyan
akademisyen-yorumcu yazar Vittorio Parsi ve ekliyor: "El veren
bulamayınca, geldiği yer Doğu'ya doğru yeniden sallanmaya
başlıyor!"
Bu saptamada elbette bir doğruluk payı var; ancak
asıl önemli olan(lar) şu(nlar):
asıl önemli olan(lar) şu(nlar):
i) Rami G. Huri'nin, "Türkiye Batı ve
İsrail'le yakın ilişkilerinden uzaklaşmıyor, bütün
önemli aktörlerle ilişkilerini dengeliyor"; size="2">[11]
İsrail'le yakın ilişkilerinden uzaklaşmıyor, bütün
önemli aktörlerle ilişkilerini dengeliyor"; size="2">[11]
ii) Joschka Fischer'in,
"Türkiye'nin komşularıyla sorunlarını ve o
ülkelerin iç ihtilaflarını çözmeye çalışan
dış politikası Batı'nın çıkarlarıyla
çatışmıyor";
"Türkiye'nin komşularıyla sorunlarını ve o
ülkelerin iç ihtilaflarını çözmeye çalışan
dış politikası Batı'nın çıkarlarıyla
çatışmıyor";
iii) Azim Purazar'ın,
"Türkiye'nin Ortadoğu politikası Batı'nın
kafasını karıştırsa da, ekonomik koşullar Ankara'nın Batı
çizgisinden çıkma olasılığını en aza
indiriyor";[12]
"Türkiye'nin Ortadoğu politikası Batı'nın
kafasını karıştırsa da, ekonomik koşullar Ankara'nın Batı
çizgisinden çıkma olasılığını en aza
indiriyor";[12]
iv) Roula Khalaf'nın, Erdoğan filo
saldırısından sonra Ortadoğu'da kahraman sayılıyor... Hem
İsrail'i eleştirebiliyor, hem de ABD'ye karşı durabiliyor.
Fakat Türkiye'nin gücünün bir sebebi de bu iki
ülkeyle iyi ilişkileri"; size="2">[13]
saldırısından sonra Ortadoğu'da kahraman sayılıyor... Hem
İsrail'i eleştirebiliyor, hem de ABD'ye karşı durabiliyor.
Fakat Türkiye'nin gücünün bir sebebi de bu iki
ülkeyle iyi ilişkileri"; size="2">[13]
v) Saad Muhyu'nun, "Türkiye'nin
Batı'dan koptuğu iddiası temelsiz. Zira Suriye'ye
İran'dan başka bir alternatif sunarak Batı lehinde
çalıştığı gibi, Irak'la da ABD'yi memnun edecek
şekilde iyi ilişkiler kurdu. Batı da Türkiye'nin
gücünden yararlanıyor"; size="2">[14]
Batı'dan koptuğu iddiası temelsiz. Zira Suriye'ye
İran'dan başka bir alternatif sunarak Batı lehinde
çalıştığı gibi, Irak'la da ABD'yi memnun edecek
şekilde iyi ilişkiler kurdu. Batı da Türkiye'nin
gücünden yararlanıyor"; size="2">[14]
vi) Nejat Eslen'in, "Teorik anlamı ile
'yörünge', tali gücü, büyük
güce bağlayan jeopolitik, tarihi, ekonomik, kültürel ve
psikolojik ilişkiler ağıdır. Türkiye'yi bu güne kadar
Batı yörüngesine oturtan bağlar ise tarihi geçmiş ABD, AB
ve NATO ilişkileridir…"
'yörünge', tali gücü, büyük
güce bağlayan jeopolitik, tarihi, ekonomik, kültürel ve
psikolojik ilişkiler ağıdır. Türkiye'yi bu güne kadar
Batı yörüngesine oturtan bağlar ise tarihi geçmiş ABD, AB
ve NATO ilişkileridir…"
Bu belirlemeler, Erdoğan'ın
"Show"unu deşifre ederken; T."C" için
"değişmez"in ABD'ye bağımlılık olduğunun altını da
çiziyor. Tıpkı Cengiz Çandar'ın itirafındaki
üzere: "Kabul edelim ki, iki ihtilaflı bölge ülkesi
Türkiye ile İsrail arasında, 'hakem Washington' nezdinde,
İsrail'in 'manevra alanı' Türkiye'ye oranla
daha kuvvetli."
"Show"unu deşifre ederken; T."C" için
"değişmez"in ABD'ye bağımlılık olduğunun altını da
çiziyor. Tıpkı Cengiz Çandar'ın itirafındaki
üzere: "Kabul edelim ki, iki ihtilaflı bölge ülkesi
Türkiye ile İsrail arasında, 'hakem Washington' nezdinde,
İsrail'in 'manevra alanı' Türkiye'ye oranla
daha kuvvetli."
Evet, T."C"nin, emperyalizme bağımlı
"görece özerk" etkinlik alanının sınırlarını
Ortadoğu'da ABD ile Siyonist İsrail çizer.
"görece özerk" etkinlik alanının sınırlarını
Ortadoğu'da ABD ile Siyonist İsrail çizer.
Örneğin Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun
da Londra'da eksen kayması tespitini "Saçma"
nitelemesiyle reddedip, AB'ye üyelik için "stratejik
hedef" dediği koordinatlarda TÜSİAD başkanı Ümit Boyner
de -Washington'daki temaslarından ardından- Brüksel'de AB
Başkanı Herman van Rompuy ile görüşmelerinde, "eksen
kayması" tartışmalarına ilişkin olarak şunları dedi:
"Vizyon bütünlüğü Türkiye'yi tamamıyla
bölgesinde bir güç olmanın veya Ortadoğu'da
örnek bir ülke olmanın çok ötesine
geçirmeli."
da Londra'da eksen kayması tespitini "Saçma"
nitelemesiyle reddedip, AB'ye üyelik için "stratejik
hedef" dediği koordinatlarda TÜSİAD başkanı Ümit Boyner
de -Washington'daki temaslarından ardından- Brüksel'de AB
Başkanı Herman van Rompuy ile görüşmelerinde, "eksen
kayması" tartışmalarına ilişkin olarak şunları dedi:
"Vizyon bütünlüğü Türkiye'yi tamamıyla
bölgesinde bir güç olmanın veya Ortadoğu'da
örnek bir ülke olmanın çok ötesine
geçirmeli."
Kaldı ki, Türkiye ve İsrail (Davutoğlu ile
Eliezer) buluşmasının/ görüşmenin ABD tarafından
"teşvik ve koordine edildiği" de bir "sır"
değil
Eliezer) buluşmasının/ görüşmenin ABD tarafından
"teşvik ve koordine edildiği" de bir "sır"
değil
ABD yönetimi Türkiye ile İsrail arasındaki
görüşmenin Washington tarafından ayarlandığı iddiasını da
yalanlamazken; ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Philip
Crowley, "İki ülkeyle ayrı ayrı görüşmelerimiz oldu.
Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkinin çıkarlarımızı
desteklediğini vurguladık" dedi.
görüşmenin Washington tarafından ayarlandığı iddiasını da
yalanlamazken; ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Philip
Crowley, "İki ülkeyle ayrı ayrı görüşmelerimiz oldu.
Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkinin çıkarlarımızı
desteklediğini vurguladık" dedi.
Yeri geldi bir kez daha, altını çize
çize belirtelim: T."C"nin ekseni değişmez.
çize belirtelim: T."C"nin ekseni değişmez.
Yani somut veriler kapsamında,
T."C"'nin eksenini kaydırabilecek bir güç ve
durum yoktur.
T."C"'nin eksenini kaydırabilecek bir güç ve
durum yoktur.
Kaldı ki eksen sorunu her ülkenin stratejik
çıkarlarıyla ölçülen bir belirlemedir. Bu nedenle
de eşitsiz gelişme gereği, zaman zaman öne çıkan
yönelimler, politik ekseni oluşturur. Coğrafi alan, ekonomik tarz,
askerî yönelim, sanat-kültür eğilimleri gibi
birçok faktörce belirlenen eksen kavramı çok boyutludur.
çıkarlarıyla ölçülen bir belirlemedir. Bu nedenle
de eşitsiz gelişme gereği, zaman zaman öne çıkan
yönelimler, politik ekseni oluşturur. Coğrafi alan, ekonomik tarz,
askerî yönelim, sanat-kültür eğilimleri gibi
birçok faktörce belirlenen eksen kavramı çok boyutludur.
Türkiye'nin ABD ve Avrupa medyasında
-kısmen İsrail'le yaşanan gerilim nedeniyle "Batı'dan
Doğu'ya mı dönüyor?" sorularına neden muhatap
olduğuna gelince.
-kısmen İsrail'le yaşanan gerilim nedeniyle "Batı'dan
Doğu'ya mı dönüyor?" sorularına neden muhatap
olduğuna gelince.
Almanya'nın düşünce kuruluşlarından
Friedrich Naumann Vakfı'nın Türkiye Temsilcisi Joerg
Dehnert'in, AKP'nin dış politikasını eleştirerek,
"sıfır sorun" politikasının bir eksen kaymasına işaret
ettiğini vurgulaması; Şevket Çizmeli'nin,
"Türkiye'nin ekonomik, askerî ve politik
gücünün dünya liderlik konumuna elverişli olmadığı,
zorlamaların güldürü düzeyine vardığı ortadadır.
Buna karşın ABD'de Graham Fuller gibi casus eskisi birisinin
başını çektiği kesim, yatkın buldukları AKP'yi
sürekli dolduruşa getirmiştir," demesi; Orhan
Bursalı'nın ise, "Eksen kaydı mı? Hem evet, hem
hayır!" postmodern saptaması niyetleri öne çıkartan
öznelliktir…
Friedrich Naumann Vakfı'nın Türkiye Temsilcisi Joerg
Dehnert'in, AKP'nin dış politikasını eleştirerek,
"sıfır sorun" politikasının bir eksen kaymasına işaret
ettiğini vurgulaması; Şevket Çizmeli'nin,
"Türkiye'nin ekonomik, askerî ve politik
gücünün dünya liderlik konumuna elverişli olmadığı,
zorlamaların güldürü düzeyine vardığı ortadadır.
Buna karşın ABD'de Graham Fuller gibi casus eskisi birisinin
başını çektiği kesim, yatkın buldukları AKP'yi
sürekli dolduruşa getirmiştir," demesi; Orhan
Bursalı'nın ise, "Eksen kaydı mı? Hem evet, hem
hayır!" postmodern saptaması niyetleri öne çıkartan
öznelliktir…
Söz konusu öznelliğin malzemesi ise,
AB'nin yarattığı gerilimdir. Yani ABD Savunma Bakanı Robert
Gates'in, "Türkiye'nin Doğu'ya kayışının
sorumlusu ona yüz çeviren AB'dir," demesi veya NATO
Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen'in, AB'ye
Türkiye'ye "adaletsiz" davrandığı
gerekçesiyle sert çıkıp, AB'yi
"Türkiye'yle ilişkileri geliştirmek için bir dizi
pragmatik adım atmaya" çağırmasındaki
üzere…
AB'nin yarattığı gerilimdir. Yani ABD Savunma Bakanı Robert
Gates'in, "Türkiye'nin Doğu'ya kayışının
sorumlusu ona yüz çeviren AB'dir," demesi veya NATO
Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen'in, AB'ye
Türkiye'ye "adaletsiz" davrandığı
gerekçesiyle sert çıkıp, AB'yi
"Türkiye'yle ilişkileri geliştirmek için bir dizi
pragmatik adım atmaya" çağırmasındaki
üzere…
AB'nin dışlayıcı politikaları
T."C" (sermayesi)nin pazar ve sermaye birikiminde
neo-Osmanlı yönelişini güçlendirmektedir.
T."C" (sermayesi)nin pazar ve sermaye birikiminde
neo-Osmanlı yönelişini güçlendirmektedir.
NEO-OSMANLICILIK VE SINIRLARI
Orta dereceden gelişmiş Türk(iye) sermayesinin
konstantrasyon ve santralizasyon düzeyi:
konstantrasyon ve santralizasyon düzeyi:
i) Antonio Ferrari'nin, "İmparatorluk
düşüyle doğu'ya bakmak"; size="2">[15]
düşüyle doğu'ya bakmak"; size="2">[15]
ii) Basim Sakcaha'nın, "Harita kendi adına
konuşuyor, coğrafya gerçeği açıklıyor. Türkiye bir
Asya ülkesi... Avrupa'da küçük bir uzantısı
olsa da, bu topraklar yayılmacılık yönündeki eski bir eğilimin
işareti";[16]
konuşuyor, coğrafya gerçeği açıklıyor. Türkiye bir
Asya ülkesi... Avrupa'da küçük bir uzantısı
olsa da, bu topraklar yayılmacılık yönündeki eski bir eğilimin
işareti";[16]
iii) 'The Washington Post yazarı Richard
Cohen'in, "Avrupa'nın dış kenarındaki Türkiye, bir
zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun bölgede sahip olduğu
nüfuzu yeniden kurma arayışında," diye tarif ettikleri
eğilimleri devreye sokuyor…
Cohen'in, "Avrupa'nın dış kenarındaki Türkiye, bir
zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun bölgede sahip olduğu
nüfuzu yeniden kurma arayışında," diye tarif ettikleri
eğilimleri devreye sokuyor…
Söz konusu eğilim Ortadoğu'daki
"Pax-Americana"nın yarattığı kaosun alt üst
oluşlarıyla besleniyor.
"Pax-Americana"nın yarattığı kaosun alt üst
oluşlarıyla besleniyor.
Bu momentte, "ABD'nin Ortadoğu'da
'hedef küçültmesi' düşmanlarını baştan
çıkardığı gibi, müttefiklerini de kendi başlarının
çaresine bakmaya sevk ediyor"ken; "Türkiye,
bölgedeki azalan Batı etkisinin yarattığı boşluk"a size="2">[17] talip oluyor.
'hedef küçültmesi' düşmanlarını baştan
çıkardığı gibi, müttefiklerini de kendi başlarının
çaresine bakmaya sevk ediyor"ken; "Türkiye,
bölgedeki azalan Batı etkisinin yarattığı boşluk"a size="2">[17] talip oluyor.
'Stratejik Öngörü
Düşünce Kuruluşu' Başkanı George Friedman,
Türkiye'nin bölgede yükselen güç olduğunu,
ABD'nin yavaş yavaş bölgeden çekildiğini ve
T."C" için bunun tarihî bir an olduğunun altını
çiziyorken, Philip Stephens de ekliyor: "…
'Türkiye'nin Batı'dan koptuğuna' dair
hikâye haklı noktalar içerse de durumu basite indirgiyor.
Ankara Soğuk Savaş'tan 20 yıl sonra, dış politikasını bazen
kendi kendine şekillendireceğine karar verdi. Ortadoğu'da
güçlenmesine yol açan bu yaklaşım Batı için de
bir kazanım… Batı Türkiye'yi kaybetmedi, en azından
şimdilik. Mesele, Türkiye'yle ilişkilerdeki şartların
değişmiş olması. Türkiye artık ABD ve Avrupa'daki
birçoklarının hep öyle kalacağını umduğu yumuşak başlı
ricacı değil. Kendisini başka bir ülke gibi hissediyor. Ekonomik
açıdan canlı, siyasi açıdan özgüvenli
Türkiye, kendisine Batı tarafından biçilen role artık
sığmıyor."[18]
Düşünce Kuruluşu' Başkanı George Friedman,
Türkiye'nin bölgede yükselen güç olduğunu,
ABD'nin yavaş yavaş bölgeden çekildiğini ve
T."C" için bunun tarihî bir an olduğunun altını
çiziyorken, Philip Stephens de ekliyor: "…
'Türkiye'nin Batı'dan koptuğuna' dair
hikâye haklı noktalar içerse de durumu basite indirgiyor.
Ankara Soğuk Savaş'tan 20 yıl sonra, dış politikasını bazen
kendi kendine şekillendireceğine karar verdi. Ortadoğu'da
güçlenmesine yol açan bu yaklaşım Batı için de
bir kazanım… Batı Türkiye'yi kaybetmedi, en azından
şimdilik. Mesele, Türkiye'yle ilişkilerdeki şartların
değişmiş olması. Türkiye artık ABD ve Avrupa'daki
birçoklarının hep öyle kalacağını umduğu yumuşak başlı
ricacı değil. Kendisini başka bir ülke gibi hissediyor. Ekonomik
açıdan canlı, siyasi açıdan özgüvenli
Türkiye, kendisine Batı tarafından biçilen role artık
sığmıyor."[18]
Evet, artık "yeni değil ama yenilenmiş bir
pozisyon"dan söz etmemiz gerek:
pozisyon"dan söz etmemiz gerek:
Mahfi Eğilmez'in, "Yakın döneme kadar
Ortadoğu'yu Mısır, İsrail ortak ekseninde yönetmeye
çalışan ABD bunun işlemediğini görünce yeni
bölgesel düzen çerçevesinde bölgesel liderlik
rolünü Türkiye'ye devretti. Türkiye bu yeni
yaklaşımda yer almayı kabul ederek ve bugüne kadarki dış politika
yaklaşımında bir paradigma değişikliğine giderek bilerek ve isteyerek
bu rolü üstlendi," diye tarif ettiği "yeni olmayan
yenilenme"de "Türkiye'nin yükselişi
İsrail'i rahatsız ediyor." size="2">[19]
Ortadoğu'yu Mısır, İsrail ortak ekseninde yönetmeye
çalışan ABD bunun işlemediğini görünce yeni
bölgesel düzen çerçevesinde bölgesel liderlik
rolünü Türkiye'ye devretti. Türkiye bu yeni
yaklaşımda yer almayı kabul ederek ve bugüne kadarki dış politika
yaklaşımında bir paradigma değişikliğine giderek bilerek ve isteyerek
bu rolü üstlendi," diye tarif ettiği "yeni olmayan
yenilenme"de "Türkiye'nin yükselişi
İsrail'i rahatsız ediyor." size="2">[19]
Bunun için de James Traub'ın,
"Türkiye'nin, Ortadoğu'nun yükselen
gücü olarak attığı adımlarla göze çarpması
kaçınılmaz," saptamasındaki üzere 'The Financial
Times' da, İsrail'in Mavi Marmara gemisine yönelik
baskını ve sonrasındaki gelişmeleri, "Ankara'nın artık
bölgede taraf olma isteğinin göstergesi" olarak
yorumluyor.
"Türkiye'nin, Ortadoğu'nun yükselen
gücü olarak attığı adımlarla göze çarpması
kaçınılmaz," saptamasındaki üzere 'The Financial
Times' da, İsrail'in Mavi Marmara gemisine yönelik
baskını ve sonrasındaki gelişmeleri, "Ankara'nın artık
bölgede taraf olma isteğinin göstergesi" olarak
yorumluyor.
Evet, "Türkiye Ortadoğu politikalarına yeni
bir aktör olarak girdi"[20]
girmesine ama Gazi Dahman'ın ifadesiyle, "Türkiye'nin
Ortadoğu'daki hamleleri Araplar için olumsuz sinyaller
içeriyor."[21]
bir aktör olarak girdi"[20]
girmesine ama Gazi Dahman'ın ifadesiyle, "Türkiye'nin
Ortadoğu'daki hamleleri Araplar için olumsuz sinyaller
içeriyor."[21]
ABD açısından İran'la bilek
güreşi devam ederken; Afganistan'da savaşın akıbeti
meçhulken; Irak sorunu derinleşirken; ABD bölgesel
çıkarları için önemli olan Türkiye'yle
dengelerini sarmak istemiyor; ABD'nin bölgelerinde
uygulamakta olduğu politikalar için çok önemli
ülkelerden olan Türkiye Ortadoğu'daki hedefler
için yaşamsal bir gereksinimin ifadesi. Özetle Türkiye,
küresel hegemonik güç ABD'nin bölgedeki
hesapları içinde, "pivot" ülke olarak tanımlanan
-ve elbette sınırları da olan!- bir özellik sergiliyor.
güreşi devam ederken; Afganistan'da savaşın akıbeti
meçhulken; Irak sorunu derinleşirken; ABD bölgesel
çıkarları için önemli olan Türkiye'yle
dengelerini sarmak istemiyor; ABD'nin bölgelerinde
uygulamakta olduğu politikalar için çok önemli
ülkelerden olan Türkiye Ortadoğu'daki hedefler
için yaşamsal bir gereksinimin ifadesi. Özetle Türkiye,
küresel hegemonik güç ABD'nin bölgedeki
hesapları içinde, "pivot" ülke olarak tanımlanan
-ve elbette sınırları da olan!- bir özellik sergiliyor.
NÜKLEER VEYA İRAN
İşte bu nedenle de, Brezilya ile
"aracılık"a soyundu. size="2">[22]
"aracılık"a soyundu. size="2">[22]
ABD'li yetkili Susan Rice'ın, Erdoğan
hükümetinin İran'a yaptırıma hayır oyu vermesini
"talihsiz" diye nitelediği tutumuyla İran'ın
nükleerini Siyonist İsrail'in nükleeriyle
açıklayıp, tolere etmeye çalışan Erdoğan, Orta Doğu
medyasına "Hem Batı'dan kopmayan hem de nükleer sorunda
İran'ı savunan Türkiye, birbirine yaklaşması imkânsız
görünen zıtlıkları buluşturmaya çalışıyor,"
dedirtiyor ki, [23] bu da olası
görünmüyor.
hükümetinin İran'a yaptırıma hayır oyu vermesini
"talihsiz" diye nitelediği tutumuyla İran'ın
nükleerini Siyonist İsrail'in nükleeriyle
açıklayıp, tolere etmeye çalışan Erdoğan, Orta Doğu
medyasına "Hem Batı'dan kopmayan hem de nükleer sorunda
İran'ı savunan Türkiye, birbirine yaklaşması imkânsız
görünen zıtlıkları buluşturmaya çalışıyor,"
dedirtiyor ki, [23] bu da olası
görünmüyor.
Özetle "Obama yönetimi içinde
Türkiye'nin tutumunun rahatsızlık yarattığını belirten
gözlemciler, 'İran'ın avukatlığını üstlenmiş
görünen ve Avrupalı bir müttefik gibi davranmayan
Ankara'nın' kafa karıştırdığını
söylüyor."[24]
Türkiye'nin tutumunun rahatsızlık yarattığını belirten
gözlemciler, 'İran'ın avukatlığını üstlenmiş
görünen ve Avrupalı bir müttefik gibi davranmayan
Ankara'nın' kafa karıştırdığını
söylüyor."[24]
"Aracılık" girişiminin sonucuysa, bir
hüsrandı!
hüsrandı!
ABD Dışişleri Bakanı Clinton, Türkiye'nin
nükleer meselenin "dışında kalması"nı isterken;
"Türkiye, İran'a yaptırımlara uyacak mı?" sorusuna
"Tabii" yanıtını verdi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu;
şimdiye dek bir Türk yetkilinin ağzından bu konuda çıkan en
net ifadeyi kullanarak; "Güvenlik Konseyi kararının ne olduğunu
herkes biliyor. BM Şartı'nın 7. maddesine göre bu çok
açık bir konu ve zorunluluk. Bunun tartışılan bir yanı yok. Şu
anda tartıştığımız konu, diplomatik sürecin nasıl
işletileceği" dedi.
nükleer meselenin "dışında kalması"nı isterken;
"Türkiye, İran'a yaptırımlara uyacak mı?" sorusuna
"Tabii" yanıtını verdi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu;
şimdiye dek bir Türk yetkilinin ağzından bu konuda çıkan en
net ifadeyi kullanarak; "Güvenlik Konseyi kararının ne olduğunu
herkes biliyor. BM Şartı'nın 7. maddesine göre bu çok
açık bir konu ve zorunluluk. Bunun tartışılan bir yanı yok. Şu
anda tartıştığımız konu, diplomatik sürecin nasıl
işletileceği" dedi.
ABD'nin İran'ın nükleeri konusunda
geri adım atması, taviz vermesi mümkün değil!
geri adım atması, taviz vermesi mümkün değil!
Çünkü CIA, İran'ın iki yıl
içinde atom bombası yapabileceği iddia ederken; Tahran'ın
"İki nükleer silah geliştirecek kadar, düşük
zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğu"nu savunan CIA Başkanı
Leon Panetta, "Nükleer silah üretmeye yetecek kadar uranyum
zenginleştirmek için bir yıla ihtiyacı var. Bombanın
fırlatılması, yani uygulamaya geçilmesi gereken sistem için
de bir yıl daha gerekiyor" dedi.
içinde atom bombası yapabileceği iddia ederken; Tahran'ın
"İki nükleer silah geliştirecek kadar, düşük
zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğu"nu savunan CIA Başkanı
Leon Panetta, "Nükleer silah üretmeye yetecek kadar uranyum
zenginleştirmek için bir yıla ihtiyacı var. Bombanın
fırlatılması, yani uygulamaya geçilmesi gereken sistem için
de bir yıl daha gerekiyor" dedi.
Rusya da farklı düşünmüyor! BM
Güvenlik Konseyi'ndeki yaptırımlara onay veren Rusya'nın
Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev, CIA Başkanı Leon Panetta'nın 27
Haziran 2010 tarihli açıklamasının İran'ın iki yıl
içinde nükleer silah yapabilecek kadar uranyuma sahip olduğu
yolundaki açıklamasının "endişe verici" olduğunu
açıkladı.
Güvenlik Konseyi'ndeki yaptırımlara onay veren Rusya'nın
Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev, CIA Başkanı Leon Panetta'nın 27
Haziran 2010 tarihli açıklamasının İran'ın iki yıl
içinde nükleer silah yapabilecek kadar uranyuma sahip olduğu
yolundaki açıklamasının "endişe verici" olduğunu
açıkladı.
Yine Medvedev, "İran'ın nükleer silah
yapma kapasitesine ulaşmak üzere olduğunu" iddia ederken
Kremlin, ilk defa kamuoyu önünde, İran'ın nükleer
silah üretme yönünde ilerliyor olabileceğini
açıkça belirtti.
yapma kapasitesine ulaşmak üzere olduğunu" iddia ederken
Kremlin, ilk defa kamuoyu önünde, İran'ın nükleer
silah üretme yönünde ilerliyor olabileceğini
açıkça belirtti.
Ancak bu baskılara karşı İran başeğeceğe
benzemiyor. Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, "Kendilerine
yönelik yeni yaptırımlar yüzünden Batı'yı
cezalandırmak amacıyla nükleer programıyla ilgili
görüşmeleri ertelediğini" açıkladı.
benzemiyor. Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, "Kendilerine
yönelik yeni yaptırımlar yüzünden Batı'yı
cezalandırmak amacıyla nükleer programıyla ilgili
görüşmeleri ertelediğini" açıkladı.
ABD de boş durmuyor; yani ABD'nin içten
ve dıştan İran kuşatması her gün daha da
derinleştiriliyor.
ve dıştan İran kuşatması her gün daha da
derinleştiriliyor.
Örneğin BM Güvenlik Konseyi'nin
İran'a nükleer programı nedeniyle yaptırım kararının
ardından ABD Kongresi de Tahran'a karşı tek taraflı ekonomik
yaptırımlara onay verdi.
İran'a nükleer programı nedeniyle yaptırım kararının
ardından ABD Kongresi de Tahran'a karşı tek taraflı ekonomik
yaptırımlara onay verdi.
ABD Senatosu ve Temsilciler Meclisi'nde 24 Haziran
2010 günü büyük çoğunlukla kabul edilen
yaptırım yasa tasarısına göre İran'da enerji
sektöründe yatırım yapan ve önemli bankalarla
çalışan yabancı kuruluşların ABD ile iş yapması
yasaklanacak.
2010 günü büyük çoğunlukla kabul edilen
yaptırım yasa tasarısına göre İran'da enerji
sektöründe yatırım yapan ve önemli bankalarla
çalışan yabancı kuruluşların ABD ile iş yapması
yasaklanacak.
Dışarıdan müdahale sadece BM yaptırımları
değil; İran'a saldırı da söz konusu.
değil; İran'a saldırı da söz konusu.
'Oxford Araştırma Grubu'nun Bradford
Üniversitesi'nden Paul Rogers'a hazırlattığı raporda,
İsrail'in olası saldırısının İran'ın nükleer silah
üretmesine engel olamayacağı ve "Olası bir savaş uzun
sürecek, bölgede ve tüm dünyada istikrarsızlığa neden
olacak, İran'ı nükleer silah edinmek için motive dahi
edebilecek," denildi…
Üniversitesi'nden Paul Rogers'a hazırlattığı raporda,
İsrail'in olası saldırısının İran'ın nükleer silah
üretmesine engel olamayacağı ve "Olası bir savaş uzun
sürecek, bölgede ve tüm dünyada istikrarsızlığa neden
olacak, İran'ı nükleer silah edinmek için motive dahi
edebilecek," denildi…
Kuşatmanın iç bağıntısına gelince, bu
konuda da Recep Korkut şunları diyor: "İran'ın
diktatörlük bataklığından çıkış biletini ellerinde
tutan Yeşil Hareket'in patlaması da her an mümkün olabilir.
İran atasözünde dendiği gibi: Kül tablasında ateş var,
fakat ne zaman, nerede tekrar harlanacağını kestirmek
imkânsız…"
konuda da Recep Korkut şunları diyor: "İran'ın
diktatörlük bataklığından çıkış biletini ellerinde
tutan Yeşil Hareket'in patlaması da her an mümkün olabilir.
İran atasözünde dendiği gibi: Kül tablasında ateş var,
fakat ne zaman, nerede tekrar harlanacağını kestirmek
imkânsız…"
FİLİSTİN MESELESİ VEYA İSRAİL'LE
SORU(N)!
SORU(N)!
İran'la ilişkili soru(n) yanında bir de
Filistin var!
Filistin var!
Bernard Guetta'nın, "Filistinlilerin
davasının bir süredir İran diktatörlüğü yerine
Batı'ya karşı olmayan ve İsrail'le ilişkileri kesmek
istemeyen Türkiye tarafından temsil edilmesi çok önemli bir
değişim. Bu durum hâlâ bir deneme niteliği
taşıyor,"[25] diye betimlediği
AKP, şimdilerde hızlı Filistin "savunucusu"; nerden
nereye!
davasının bir süredir İran diktatörlüğü yerine
Batı'ya karşı olmayan ve İsrail'le ilişkileri kesmek
istemeyen Türkiye tarafından temsil edilmesi çok önemli bir
değişim. Bu durum hâlâ bir deneme niteliği
taşıyor,"[25] diye betimlediği
AKP, şimdilerde hızlı Filistin "savunucusu"; nerden
nereye!
Ancak unutulmamalıdır ki, AKP "Show"u
için Azmi Aşur, "Türkiye'nin eski Osmanlı
topraklarında stratejik boyut kazanmak için Filistin sorununu
ticarete dökmeye ihtiyacı yok," size="2">[26] derken; Erdoğan'ın
"gerçek konumu"nu da Ali El Safdi şöyle resmediyor:
"Türkiye Filistinlileri desteklese de, Arap çıkarlarıyla
uyuşmayan ve vazgeçemeyeceği çıkarlara da sahip. Ben
Eliezer-Davutoğlu görüşmesine şaşmamak gerek"! size="2">[27]
için Azmi Aşur, "Türkiye'nin eski Osmanlı
topraklarında stratejik boyut kazanmak için Filistin sorununu
ticarete dökmeye ihtiyacı yok," size="2">[26] derken; Erdoğan'ın
"gerçek konumu"nu da Ali El Safdi şöyle resmediyor:
"Türkiye Filistinlileri desteklese de, Arap çıkarlarıyla
uyuşmayan ve vazgeçemeyeceği çıkarlara da sahip. Ben
Eliezer-Davutoğlu görüşmesine şaşmamak gerek"! size="2">[27]
Siyonist İsrail açısından soru(n) ne mi?
Gayet basit: Bizatihi kendisi!
Gayet basit: Bizatihi kendisi!
Ayrıca Siyonist İsrail'i, ABD'den
bağımsız ele almak da mümkün değil.
bağımsız ele almak da mümkün değil.
Örneğin Obama, İsrail'in tek taraflı bir
şekilde davranıp İran'a saldırarak sürpriz yapacağına
inanmadığını belirtirken ekledi: "İran'ın nükleer
silah sahibi olması kabul edilemez. Engellemek için elimizden geleni
yapacağız."
şekilde davranıp İran'a saldırarak sürpriz yapacağına
inanmadığını belirtirken ekledi: "İran'ın nükleer
silah sahibi olması kabul edilemez. Engellemek için elimizden geleni
yapacağız."
Musib Nuaymi'nin, "Birçokları,
Siyonist oluşumun ABD'nin 'halifesi' olduğuna
inanıyordu, ancak olaylar ABD'nin Siyonist ırkçılığın
rehini olduğunu ispatladı,"[28]
dediği koordinatlarda İsrail ABD'den yeni silah ve bomba istedi;
'Ha'aretz', Savunma Bakanı Ehud Barak'ın
ABD'ye ziyareti sırasında, acil durum silah stoklarının da
yüzde 50 arttırılmasını istediğini yazdı.
Siyonist oluşumun ABD'nin 'halifesi' olduğuna
inanıyordu, ancak olaylar ABD'nin Siyonist ırkçılığın
rehini olduğunu ispatladı,"[28]
dediği koordinatlarda İsrail ABD'den yeni silah ve bomba istedi;
'Ha'aretz', Savunma Bakanı Ehud Barak'ın
ABD'ye ziyareti sırasında, acil durum silah stoklarının da
yüzde 50 arttırılmasını istediğini yazdı.
Gerçekten de ABD için çok
ayrıcalıklı bir konuma sahip olan Siyonist İsrail için Obama
nükleer silahların yayılmasını önleme çabalarında bu
ülkenin, kaygılarını dikkate alacağı belirtti.
ayrıcalıklı bir konuma sahip olan Siyonist İsrail için Obama
nükleer silahların yayılmasını önleme çabalarında bu
ülkenin, kaygılarını dikkate alacağı belirtti.
İsrail Başbakanı Netanyahu ile BM'de
Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na
(NPT) yönelik toplantıda gündeme gelen konuları da ele
aldıklarını ifade eden Obama, "İsrail'in
büyüklüğü, tarihi, içinde bulunduğu bölge
ve tehditler göz önüne alındığında benzersiz güvenlik
ihtiyaçları" olduğunu belirtip, "ABD İsrail'in
güvenlik çıkarlarına zarar verecek herhangi bir adım
atmasını istemeyecek," dedi.
Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na
(NPT) yönelik toplantıda gündeme gelen konuları da ele
aldıklarını ifade eden Obama, "İsrail'in
büyüklüğü, tarihi, içinde bulunduğu bölge
ve tehditler göz önüne alındığında benzersiz güvenlik
ihtiyaçları" olduğunu belirtip, "ABD İsrail'in
güvenlik çıkarlarına zarar verecek herhangi bir adım
atmasını istemeyecek," dedi.
Tekrarlayayım: Siyonist İsrail'i,
ABD'den bağımsız ele almak da mümkün değil.
ABD'den bağımsız ele almak da mümkün değil.
Mavi Marmara gemisine baskın hikâyesi de bunu
kanıtlıyor.
kanıtlıyor.
Mesela ABD Başkan Yardımcısı Joseph Biden,
İsrail'in Akdeniz'de gemileri çevirmesinin meşru
olduğunu söyledi.
İsrail'in Akdeniz'de gemileri çevirmesinin meşru
olduğunu söyledi.
Mavi Marmara gemisine baskınla ilgili İsrail ordusu
soruşturması tamamlayan askerî komite raporunda, baskını
gerçekleştiren komandolara suçlama getirilmezken; 'The
Newsweek'," baskına ilişkin "Türkiye'de
öfkeden çok gürültü var" başlıklı
analizinde İsrail'i protesto gösterilerinin, resmî tepkiden
daha sert olduğunu vurgulayıp, "Türk hükümetinin
Washington tarafından yatıştırıldığı"nı belirtti.
soruşturması tamamlayan askerî komite raporunda, baskını
gerçekleştiren komandolara suçlama getirilmezken; 'The
Newsweek'," baskına ilişkin "Türkiye'de
öfkeden çok gürültü var" başlıklı
analizinde İsrail'i protesto gösterilerinin, resmî tepkiden
daha sert olduğunu vurgulayıp, "Türk hükümetinin
Washington tarafından yatıştırıldığı"nı belirtti.
Bu durum karşısında T."C"nin konumu
oldukça karmaşıklaştı.
oldukça karmaşıklaştı.
Öncelikle "Davutoğlu'nun, filo
saldırısı için Türkiye'den daha özür
dilenmemişken İsrailli bakanla niçin görüşmek zorunda
kaldığını merak ediyoruz,"[29]
sorusunu dillendiren Muhammed Nureddin önemli bir noktanın altını
çizerken; Obama, Netanyahu ile görüşmesinde Türkiye
ile ilişkiler konusunda İsrail'i hiç zorlamamıştı.
saldırısı için Türkiye'den daha özür
dilenmemişken İsrailli bakanla niçin görüşmek zorunda
kaldığını merak ediyoruz,"[29]
sorusunu dillendiren Muhammed Nureddin önemli bir noktanın altını
çizerken; Obama, Netanyahu ile görüşmesinde Türkiye
ile ilişkiler konusunda İsrail'i hiç zorlamamıştı.
Bir de Brüksel'deki gizli
görüşmenin ardından İsrail, Türkiye'nin ilişkileri
normalleştirmek için öne sürdüğü şartları
reddederken, Obama da Erdoğan'ı, "Uluslararası soruşturma iki
tarafı keskin kılıç, Türkiye için de kötü
olur," diye uyardı.
görüşmenin ardından İsrail, Türkiye'nin ilişkileri
normalleştirmek için öne sürdüğü şartları
reddederken, Obama da Erdoğan'ı, "Uluslararası soruşturma iki
tarafı keskin kılıç, Türkiye için de kötü
olur," diye uyardı.
Ayrıca Davutoğlu'nun "Ya özür
dilerler ya da ilişkiler kesilir" restini gören İsrail
"Asla özür dilemeyeceğiz" dedi. Lieberman da,
"Özür dilemeye niyetimiz yok. Bize göre tam tersi
doğru," çıkışı yaparken, Ulaştırma Bakanı Katz,
Davutoğlu'nun hava sahasını sivil uçuşlarına da kapatma
imasına "Misilleme yaparız," diyerek sert çıktı.
dilerler ya da ilişkiler kesilir" restini gören İsrail
"Asla özür dilemeyeceğiz" dedi. Lieberman da,
"Özür dilemeye niyetimiz yok. Bize göre tam tersi
doğru," çıkışı yaparken, Ulaştırma Bakanı Katz,
Davutoğlu'nun hava sahasını sivil uçuşlarına da kapatma
imasına "Misilleme yaparız," diyerek sert çıktı.
Mavi Marmara ardından T."C" ile Siyonist
İsrail'in "yeniden tanımlanan bir ilişki aralığı"na
gereksinimleri var.
İsrail'in "yeniden tanımlanan bir ilişki aralığı"na
gereksinimleri var.
Çünkü CNN televizyonunda Larry
King'in programına konuk olan Netanyahu, Türkiye ile ilişkiler
konusunda "Bozulmayı durdurmak ve işleri normale ya da göreceli
olarak normal bir düzeye getirmek için her fırsatı
araştırıyorum" derken; İsrail'deki kamuoyu yoklamasında
halkın yüzde 78'inin Türkiye'yi
"düşman" gördüğü sonucu
çıktı.
King'in programına konuk olan Netanyahu, Türkiye ile ilişkiler
konusunda "Bozulmayı durdurmak ve işleri normale ya da göreceli
olarak normal bir düzeye getirmek için her fırsatı
araştırıyorum" derken; İsrail'deki kamuoyu yoklamasında
halkın yüzde 78'inin Türkiye'yi
"düşman" gördüğü sonucu
çıktı.
Özetle 'The Economist'in,
"ABD-Türkiye ilişkileri, İran ve İsrail tarafından
sınanıyor,"[30] dediği
koordinatların ana karakteristiğini Dov Zakheim şöyle resmediyor:
"Erdoğan'ın İsrail'le ilişkilerin düzelmesi
için öne sürdüğü talepler haklı. Fakat başbakan
kozunu aşırı oynuyor. İran ve Suriye'yle yakın ilişkiler,
İsrail'le Türkiye'nin uzun vadede elde edeceği
karşılıklı faydayı telafi edemez." size="2">[31]
"ABD-Türkiye ilişkileri, İran ve İsrail tarafından
sınanıyor,"[30] dediği
koordinatların ana karakteristiğini Dov Zakheim şöyle resmediyor:
"Erdoğan'ın İsrail'le ilişkilerin düzelmesi
için öne sürdüğü talepler haklı. Fakat başbakan
kozunu aşırı oynuyor. İran ve Suriye'yle yakın ilişkiler,
İsrail'le Türkiye'nin uzun vadede elde edeceği
karşılıklı faydayı telafi edemez." size="2">[31]
Bu saptama T."C" için, Irak'tan
Afganistan'a, Filistin'den Lübnan'a tüm Ortadoğu
düzleminde belirleyici…
Afganistan'a, Filistin'den Lübnan'a tüm Ortadoğu
düzleminde belirleyici…
"KUZEY IRAK" DENİLEN
KÜRDİSTAN
KÜRDİSTAN
Ortadoğu'nun kadim soru(n)larından birisi
Filistin ise bir diğeri de Kürdistan'dır…
Filistin ise bir diğeri de Kürdistan'dır…
Bugün "Kuzey Irak" denilen coğrafya
ile müthiş ilintili özellikler kazanan "Kürt
Sorunu", T."C"nin korkulu rüyasına
dönüşmüş durumda…
ile müthiş ilintili özellikler kazanan "Kürt
Sorunu", T."C"nin korkulu rüyasına
dönüşmüş durumda…
Kolay mı? Guillaume Perrier'in,
"Kürdistan ikinci Filistin mi?" size="2">[32] sorusunu telaffuz ettiği koordinatların
bir diğer özelliği de, Marc Champion'ın 5 Mayıs 2010 tarihli
'The Wall Street Journal'daki "Türkiye'de
'kansız bir iç savaş'ın cereyan ettiği"ne dair
saptamasıdır.[33]
"Kürdistan ikinci Filistin mi?" size="2">[32] sorusunu telaffuz ettiği koordinatların
bir diğer özelliği de, Marc Champion'ın 5 Mayıs 2010 tarihli
'The Wall Street Journal'daki "Türkiye'de
'kansız bir iç savaş'ın cereyan ettiği"ne dair
saptamasıdır.[33]
Geleneksel iktidar koalisyonunun parçalandığı
Türkiye'de, "Kürt Sorunu"ndaki açmaz/
çözümsüzlükte derinleşmektedir… size="2">[34]
Türkiye'de, "Kürt Sorunu"ndaki açmaz/
çözümsüzlükte derinleşmektedir… size="2">[34]
Yani Muhammed Nureddin'in ifadesiyle,
"Çözümü askerî yollarda arayan bu bakış
açısının yarattığı kan değirmeni Türk ve Kürt
gençleri öğütüyor"ken; size="2">[35] yine ABD'den yardım
isteniyor.
"Çözümü askerî yollarda arayan bu bakış
açısının yarattığı kan değirmeni Türk ve Kürt
gençleri öğütüyor"ken; size="2">[35] yine ABD'den yardım
isteniyor.
Amerikan hükümetinin, Irak'ın kuzey
kesimindeki hava sahasındaki bütün koridorları
Türkiye'nin PKK'ya karşı mücadelesi amacıyla
kullanıma açtığını Ankara'ya bildirilirken; ABD'nin
Ankara Büyükelçisi James Jeffrey da, "PKK'ya
karşı hava sahasını boşaltıyoruz," dedi.
kesimindeki hava sahasındaki bütün koridorları
Türkiye'nin PKK'ya karşı mücadelesi amacıyla
kullanıma açtığını Ankara'ya bildirilirken; ABD'nin
Ankara Büyükelçisi James Jeffrey da, "PKK'ya
karşı hava sahasını boşaltıyoruz," dedi.
Bunun bir de "Kuzey Irak" boyutu var; onu da
Murat Yetkin şöyle aktarıyor: "Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu, 14 Temmuz 2010 gecesi Portekiz'den Türkiye'ye
dönüş uçağında bir yandan Dışişleri'ne ait
bilgisayardaki elektronik Irak sınır bölgesi haritası üzerinde
göstererek, bu boyuta ilişkin bazı bilgiler verdi.
Murat Yetkin şöyle aktarıyor: "Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu, 14 Temmuz 2010 gecesi Portekiz'den Türkiye'ye
dönüş uçağında bir yandan Dışişleri'ne ait
bilgisayardaki elektronik Irak sınır bölgesi haritası üzerinde
göstererek, bu boyuta ilişkin bazı bilgiler verdi.
Davutoğlu şunları söyledi:
* Sürece iyi bakmak lazım... Ben Neçirvan
Barzani (Mesud Barzani'nin akrabası, Kürdistan Bölgesel
Yönetimi yetkilisi) ile ilk defa 1 Mayıs 2008'de kara
harekâtından sonra görüştüm. O zamandan bu zamana
Kuzey Irak'ta söylem değişti; çok şey değişti.
Barzani (Mesud Barzani'nin akrabası, Kürdistan Bölgesel
Yönetimi yetkilisi) ile ilk defa 1 Mayıs 2008'de kara
harekâtından sonra görüştüm. O zamandan bu zamana
Kuzey Irak'ta söylem değişti; çok şey değişti.
* Çok ciddi tutum değişikliği var. Lojistik
konularda alınan önlemler söz konusu. Türkiye,
Üçlü Mekanizma çerçevesinde Erbil'de
ofis açtı, Başkonsolosluk çalışmaya başladı.
Türkiye'nin görünürlüğü arttı. Alanda
daha fazla varız. Bölgesel yönetim PKK ile arasına net mesafe
koydu. 2007'de Kürt dayanışması söylemi vardı. Şimdi o
yok.
konularda alınan önlemler söz konusu. Türkiye,
Üçlü Mekanizma çerçevesinde Erbil'de
ofis açtı, Başkonsolosluk çalışmaya başladı.
Türkiye'nin görünürlüğü arttı. Alanda
daha fazla varız. Bölgesel yönetim PKK ile arasına net mesafe
koydu. 2007'de Kürt dayanışması söylemi vardı. Şimdi o
yok.
* Üçlü mekanizmada da istihbarî
hazırlıklar yapıldı. Onu daha etkin hâle getirmeye
çalışıyoruz. Yapılan yeni hazırlıklar var, detaylarını
veremem. Irak'ta merkezi hükümetin kurulmasının gecikmesi
de bu süreci etkiliyor.
hazırlıklar yapıldı. Onu daha etkin hâle getirmeye
çalışıyoruz. Yapılan yeni hazırlıklar var, detaylarını
veremem. Irak'ta merkezi hükümetin kurulmasının gecikmesi
de bu süreci etkiliyor.
* Hillary Clinton ile yaptığımız
görüşmenin belki en güçlü tarafı terörle
mücadele tarafıydı. Bundan istifade etmeliyiz. PKK'nın ortak
düşman olduğunu daha sonra ABD sözcüleri de
tekrarladı.
görüşmenin belki en güçlü tarafı terörle
mücadele tarafıydı. Bundan istifade etmeliyiz. PKK'nın ortak
düşman olduğunu daha sonra ABD sözcüleri de
tekrarladı.
* AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine
Ashton ile terörün Avrupa'daki finans kaynaklarının
kurutulması konusunda kapsamlı görüşme yaptık. Ashton'a
'PKK terör örgütüne kaynak sağlayan kuruluşları
neden yasaklamıyorsunuz?' diye soruldu.
Ashton ile terörün Avrupa'daki finans kaynaklarının
kurutulması konusunda kapsamlı görüşme yaptık. Ashton'a
'PKK terör örgütüne kaynak sağlayan kuruluşları
neden yasaklamıyorsunuz?' diye soruldu.
Ashton ve AB tarafından kararlı adım sinyali
aldık."
aldık."
Murat Yetkin bunların altını çizerken; Mara E.
Karlin ile Caitlin Talmadge de ekliyorlar: "Kuzey Irak ziyaretimizde,
Türkiye'yle Kürt Bölgesel Yönetimi'nin size="2">[36] PKK'lı asilerin bitirilmesi
gerektiği konusunda büyük ölçüde anlaştığını
gördük. Ekonomik açıdan da gelişen ilişkiler ABD
çekilirken tökezleyebilir, fakat herkes işbirliğinin
faydalarını anlamış durumda…" size="2">[37]
Karlin ile Caitlin Talmadge de ekliyorlar: "Kuzey Irak ziyaretimizde,
Türkiye'yle Kürt Bölgesel Yönetimi'nin size="2">[36] PKK'lı asilerin bitirilmesi
gerektiği konusunda büyük ölçüde anlaştığını
gördük. Ekonomik açıdan da gelişen ilişkiler ABD
çekilirken tökezleyebilir, fakat herkes işbirliğinin
faydalarını anlamış durumda…" size="2">[37]
ORTADOĞU
Ortadoğu bir dönemeçte; değişime ve
büyük altüst oluşa gebe…
büyük altüst oluşa gebe…
Öncelikle bir kaç saptamayı art arda
sıralayayım: i) "Ortadoğu artık eskisi gibi olmayacak." size="2">[38] ii) Ortadoğu'da,
"statükoyu" sarsacak gelişmeler olabilir. iii)
Ortadoğu'da zaman İsrail'den yana işlemiyor. iv) "Yeni
Ortadoğu"daki gelişmeler, İsrail'in bölgedeki konumunun
askerî, siyasi, ekonomik olarak zayıfladığını, ABD ile
ilişkilerinin doğasının değişmeye başladığını gösteriyor. v)
"Ortadoğu'nun her yanı ihtilaflara sahne olurken, gelecek
savaşın nerede ve kimler arasında çıkacağından söz
ediliyor. Bu karmaşa fırsat barındırıyor olabilir; tarihte zarar
gören halklar ayağa kalkıp ölüme nokta koydu." size="2">[39]
sıralayayım: i) "Ortadoğu artık eskisi gibi olmayacak." size="2">[38] ii) Ortadoğu'da,
"statükoyu" sarsacak gelişmeler olabilir. iii)
Ortadoğu'da zaman İsrail'den yana işlemiyor. iv) "Yeni
Ortadoğu"daki gelişmeler, İsrail'in bölgedeki konumunun
askerî, siyasi, ekonomik olarak zayıfladığını, ABD ile
ilişkilerinin doğasının değişmeye başladığını gösteriyor. v)
"Ortadoğu'nun her yanı ihtilaflara sahne olurken, gelecek
savaşın nerede ve kimler arasında çıkacağından söz
ediliyor. Bu karmaşa fırsat barındırıyor olabilir; tarihte zarar
gören halklar ayağa kalkıp ölüme nokta koydu." size="2">[39]
Bu saptamalar ışığında Mısır'ın Ankara
Büyükelçisi Salaheldin, Ortadoğu'da barış
sağlanmazsa bütün İslâm âleminin radikalleşeceği
vurgusuyla, "Bölgemiz iki seçenekle karşı karşıya. Ya
bütün çatışmalar, sorunlar barışçı yolla
çözülür, ya da çatışmalar, gerginlikler artar.
Hatta savaş çıkar," derken haklıdır.
Büyükelçisi Salaheldin, Ortadoğu'da barış
sağlanmazsa bütün İslâm âleminin radikalleşeceği
vurgusuyla, "Bölgemiz iki seçenekle karşı karşıya. Ya
bütün çatışmalar, sorunlar barışçı yolla
çözülür, ya da çatışmalar, gerginlikler artar.
Hatta savaş çıkar," derken haklıdır.
O hâlde "Pax-Americana"
çözümsüzlüğe kilitlenmiş bir
"Ortadoğu'yu sallayan ve ABD'yi uğraştıran dişli
sorunların çoğu 2010'da da devam edecek," size="2">[40] diyen David Ignatius ile Abdulbari
Atwan'ın, "Ortadoğu'da yeni savaş
yaklaşıyor"[41] saptamasının
altı özenle çizilmelidir.
çözümsüzlüğe kilitlenmiş bir
"Ortadoğu'yu sallayan ve ABD'yi uğraştıran dişli
sorunların çoğu 2010'da da devam edecek," size="2">[40] diyen David Ignatius ile Abdulbari
Atwan'ın, "Ortadoğu'da yeni savaş
yaklaşıyor"[41] saptamasının
altı özenle çizilmelidir.
Kimilerine, örneğin Saad Muhyu'ya göre,
"ABD'nin mali kriz nedeniyle bölgeye yeterli ilgi
göstermemesinin oluşturacağı boşluk 1950'lerdeki gibi olumsuz
gelişmelere yol açabilir… Ortadoğu 1950'lere
dönüyor…" size="2">[42]
"ABD'nin mali kriz nedeniyle bölgeye yeterli ilgi
göstermemesinin oluşturacağı boşluk 1950'lerdeki gibi olumsuz
gelişmelere yol açabilir… Ortadoğu 1950'lere
dönüyor…" size="2">[42]
Gerçekten de 'Foreign Policy'
dergisindeki 'Ortadoğu Barışı Adlı Sahte Din' başlıklı
denemenin yazarı Aaron David Miller, 20 yıl boyunca barış
sürecindeki gizli açık görüşmelerin, pazarlıkların
her düzeyinde yer almış çok deneyimli bir Amerikan dış
politika uzmanı. "Yirmi yıldır barış sürecine adeta bir din
gibi inandım, artık inanmıyorum" diyor.
dergisindeki 'Ortadoğu Barışı Adlı Sahte Din' başlıklı
denemenin yazarı Aaron David Miller, 20 yıl boyunca barış
sürecindeki gizli açık görüşmelerin, pazarlıkların
her düzeyinde yer almış çok deneyimli bir Amerikan dış
politika uzmanı. "Yirmi yıldır barış sürecine adeta bir din
gibi inandım, artık inanmıyorum" diyor.
Miller, sürecin, başladığı günlerden bu
yana bölgede jeopolitiğin değiştiğini, Hizbullah, Hamas gibi devlet
olmayan öznelerin ortaya çıktığını, bu arada ABD'nin
hâlen Irak ve Afganistan'da önemli çıkarları,
İran'la ilgili bir nükleer silahlanmayı engelleme sorunu
olduğunu vurguluyor.
yana bölgede jeopolitiğin değiştiğini, Hizbullah, Hamas gibi devlet
olmayan öznelerin ortaya çıktığını, bu arada ABD'nin
hâlen Irak ve Afganistan'da önemli çıkarları,
İran'la ilgili bir nükleer silahlanmayı engelleme sorunu
olduğunu vurguluyor.
Miller'a göre artık çok daha
karmaşık ve belalı bir yer Ortadoğu; barış süreci de, artık
ABD'nin bölgedeki çıkarları açısından
sanıldığı gibi merkezi değil.
karmaşık ve belalı bir yer Ortadoğu; barış süreci de, artık
ABD'nin bölgedeki çıkarları açısından
sanıldığı gibi merkezi değil.
Bu durumda Hayrullah Hayrullah, "ABD'nin
Ortadoğu'daki konumu gerilerken, İran, Türkiye ve İsrail
güçleniyor,"[43]
diyorsa da; Osman Mirgani, Türkiye'nin İsrail'le ilgili
çıkarları olduğu doğru," size="2">[44] derken; bu bir yenilik falan değil; nihai
kertede T."C" de, Siyonist İsrail de ABD demek değilse, ne
olabilir ki?
Ortadoğu'daki konumu gerilerken, İran, Türkiye ve İsrail
güçleniyor,"[43]
diyorsa da; Osman Mirgani, Türkiye'nin İsrail'le ilgili
çıkarları olduğu doğru," size="2">[44] derken; bu bir yenilik falan değil; nihai
kertede T."C" de, Siyonist İsrail de ABD demek değilse, ne
olabilir ki?
Nihayet çok önemli bir şey daha:
"Kaide ve Taliban'ın kurulmasında rol oynayan, İran'a
karşı Cündullah'ı destekleyen ve bugün terörle
savaşa liderlik eden ABD'nin siyasi sözlüğünde
'terörist'in sabit bir tanımı yok. Amerika'ya
muhalefet eden herkes terörist, Amerikan çıkarlarını savunan
herkes de müttefik olabiliyor." size="2">[45]
"Kaide ve Taliban'ın kurulmasında rol oynayan, İran'a
karşı Cündullah'ı destekleyen ve bugün terörle
savaşa liderlik eden ABD'nin siyasi sözlüğünde
'terörist'in sabit bir tanımı yok. Amerika'ya
muhalefet eden herkes terörist, Amerikan çıkarlarını savunan
herkes de müttefik olabiliyor." size="2">[45]
Öyleyse Ortadoğu'daki ABD'yi de
gelecekte tasavvur etmeliyiz…
gelecekte tasavvur etmeliyiz…
21 Temmuz 2010 14:56:22, Çeşme Köy.
N O T L A R
[1]
23 Temmuz 2010 tarihinde Balıkesir/Gönen Kemal Türkler
Tesisleri'nde gerçekleştirilen TÜM-İGD Yaz
Kampı'nda yapılan konuşma… Kaldıraç, No:113,
Eylül 2010…
23 Temmuz 2010 tarihinde Balıkesir/Gönen Kemal Türkler
Tesisleri'nde gerçekleştirilen TÜM-İGD Yaz
Kampı'nda yapılan konuşma… Kaldıraç, No:113,
Eylül 2010…
[2]
Wittgenstein.
Wittgenstein.
[3]
Joshua W. Walker, "Türkiye Hâlâ Amerika'nın En
Hayati Müttefiki", Foreign Policy, 25 Haziran 2010.
Joshua W. Walker, "Türkiye Hâlâ Amerika'nın En
Hayati Müttefiki", Foreign Policy, 25 Haziran 2010.
[4]
Ceyda Karan, "Türkiye'nin Dikkatlerden Kaçan Derdi
Irak!", Radikal, 26 Haziran 2010, s.17.
Ceyda Karan, "Türkiye'nin Dikkatlerden Kaçan Derdi
Irak!", Radikal, 26 Haziran 2010, s.17.
[5]
Mehmet Yegin, "Türkiye'nin 'Hayır'ı
Sonrasında Ankara-Washington İlişkileri", Radikal, 21 Haziran 2010,
s.17.
Mehmet Yegin, "Türkiye'nin 'Hayır'ı
Sonrasında Ankara-Washington İlişkileri", Radikal, 21 Haziran 2010,
s.17.
[6]
Nilgün Cerrahoğlu, "Obama Söyleşisi", Cumhuriyet, 10
Temmuz 2010, s.11.
Nilgün Cerrahoğlu, "Obama Söyleşisi", Cumhuriyet, 10
Temmuz 2010, s.11.
[7]
"Erdoğan Geri Adım Atmasın", Kuds ül Arabi, 10 Temmuz
2010.
"Erdoğan Geri Adım Atmasın", Kuds ül Arabi, 10 Temmuz
2010.
[8]
"Umut ABD'nin Arabuluculuğunda...", Radikal, 29 Haziran
2010, s.15.
"Umut ABD'nin Arabuluculuğunda...", Radikal, 29 Haziran
2010, s.15.
[9]
Bret Stephens, "Türkiye'ye Neler Oluyor?", The Wall
Street Journal, 11 Mayıs 2010.
Bret Stephens, "Türkiye'ye Neler Oluyor?", The Wall
Street Journal, 11 Mayıs 2010.
[10]
Dani Rodrik, "Türkiye Demokrasisinin Ölümü",
The Wall Street Journal, 23 Haziran 2010.
Dani Rodrik, "Türkiye Demokrasisinin Ölümü",
The Wall Street Journal, 23 Haziran 2010.
[11]
Rami G. Huri, "Türkiye Denge Siyasetini
Sürdürecek", The Daily Star, 14 Temmuz 2010.
Rami G. Huri, "Türkiye Denge Siyasetini
Sürdürecek", The Daily Star, 14 Temmuz 2010.
[12]
Azim Purazar, "Ekonomi Türkiye'yi Batı'ya Bağlı
Kılıyor", Jevan, 24 Haziran 2010.
Azim Purazar, "Ekonomi Türkiye'yi Batı'ya Bağlı
Kılıyor", Jevan, 24 Haziran 2010.
[13]
Roula Khalaf, "Ortadoğu'yu Erdoğan Çılgınlığı
Sardı", Financial Times, 14 Haziran 2010.
Roula Khalaf, "Ortadoğu'yu Erdoğan Çılgınlığı
Sardı", Financial Times, 14 Haziran 2010.
[14]
Saad Muhyu, "Ankara'nın Ortadoğu Politikası Batı'nın
Lehine", Haliç, 21 Haziran 2010.
Saad Muhyu, "Ankara'nın Ortadoğu Politikası Batı'nın
Lehine", Haliç, 21 Haziran 2010.
[15]
Antonio Ferrari, "İmparatorluk Düşüyle Doğu'ya
Bakmak", Corriere Della Sera, 29 Haziran 2010.
Antonio Ferrari, "İmparatorluk Düşüyle Doğu'ya
Bakmak", Corriere Della Sera, 29 Haziran 2010.
[16]
Basim Sakcaha, "Türkler Gerçek Kimliklerine
Dönüyor", Düstur, 12 Temmuz 2010.
Basim Sakcaha, "Türkler Gerçek Kimliklerine
Dönüyor", Düstur, 12 Temmuz 2010.
[17]
Tommy Steiner, "Türkiye 'Kuzey Yayı'na Dahil
Oluyor", Ha'aretz, 25 Haziran 2010.
Tommy Steiner, "Türkiye 'Kuzey Yayı'na Dahil
Oluyor", Ha'aretz, 25 Haziran 2010.
[18]
Philip Stephens, "Türkiye'ye Daha İyi Bir Koltuk
Vermeli", Financial Times, 18 Haziran 2010.
Philip Stephens, "Türkiye'ye Daha İyi Bir Koltuk
Vermeli", Financial Times, 18 Haziran 2010.
[19]
Fehmi Hüveydi, "Mısır'ın 'Taht'ı
Türkiye'nin", Şark, 29 Haziran 2010.
Fehmi Hüveydi, "Mısır'ın 'Taht'ı
Türkiye'nin", Şark, 29 Haziran 2010.
[20]
Abdulmunim İbrahim, "Türkiye de Filistin'i Çıkarı
İçin Kullanacak", Ahbar El Haliç, 24 Haziran
2010.
Abdulmunim İbrahim, "Türkiye de Filistin'i Çıkarı
İçin Kullanacak", Ahbar El Haliç, 24 Haziran
2010.
[21]
Gazi Dahman, "Ankara'ya Kuşkuyla Bakmalı",
Müstakbel, 26 Haziran 2010.
Gazi Dahman, "Ankara'ya Kuşkuyla Bakmalı",
Müstakbel, 26 Haziran 2010.
[22]
"İran'ı savunan Türkiye nükleer aracılık yapamaz.
Erdoğan, İran yaptırımlarının Türkiye ekonomisini etkilemesinden
çekiniyor." (İlyas Harfuş, "Türkiye Tarafsız
Değil", Hayat, 25 Nisan 2010.)
"İran'ı savunan Türkiye nükleer aracılık yapamaz.
Erdoğan, İran yaptırımlarının Türkiye ekonomisini etkilemesinden
çekiniyor." (İlyas Harfuş, "Türkiye Tarafsız
Değil", Hayat, 25 Nisan 2010.)
[23]
Bekir Sıdki, "Türk Dış Politikası Mayınlı
Bölgede", Hayat, 20 Nisan 2010.
Bekir Sıdki, "Türk Dış Politikası Mayınlı
Bölgede", Hayat, 20 Nisan 2010.
[24]
Elçin Poyrazlar, "ABD ile İran Krizi Kapıda",
Cumhuriyet, 1 Nisan 2010, s.10.
Elçin Poyrazlar, "ABD ile İran Krizi Kapıda",
Cumhuriyet, 1 Nisan 2010, s.10.
[25]
Bernard Guetta, "Türkiye Ne Kadar Gururlansa Haklı",
Libération, 9 Haziran 2010.
Bernard Guetta, "Türkiye Ne Kadar Gururlansa Haklı",
Libération, 9 Haziran 2010.
[26]
Azmi Aşur, "Filistin Sadece İslâmcıların Değil,
İnsanlığın Sorunu", Hayat, 23 Haziran 2010.
Azmi Aşur, "Filistin Sadece İslâmcıların Değil,
İnsanlığın Sorunu", Hayat, 23 Haziran 2010.
[27]
Ali El Safdi, "Türkiye Çıkarlarını Araplar İçin
Bırakmaz", Düstur, 4 Temmuz 2010.
Ali El Safdi, "Türkiye Çıkarlarını Araplar İçin
Bırakmaz", Düstur, 4 Temmuz 2010.
[28]
Musib Nuaymi, "ABD Filistin'e Tarafsız Yaklaşamaz",
Vifak, 19 Haziran 2010.
Musib Nuaymi, "ABD Filistin'e Tarafsız Yaklaşamaz",
Vifak, 19 Haziran 2010.
[29]
Muhammed Nureddin, "Gizli Görüşme Kafa
Karıştırdı", Şark, 4 Temmuz 2010.
Muhammed Nureddin, "Gizli Görüşme Kafa
Karıştırdı", Şark, 4 Temmuz 2010.
[30]
"Türkiye'ye Ağır Fatura Çıkabilir", The
Economist, 10 Haziran 2010.
"Türkiye'ye Ağır Fatura Çıkabilir", The
Economist, 10 Haziran 2010.
[31]
Dov Zakheim, "Türkiye ve İsrail Uzun Vadede Birbirlerine
Muhtaç", Foreign Policy, 29 Haziran 2010.
Dov Zakheim, "Türkiye ve İsrail Uzun Vadede Birbirlerine
Muhtaç", Foreign Policy, 29 Haziran 2010.
[32]
Guillaume Perrier, "Kürdistan İkinci Filistin mi?", Le
Monde, 14 Temmuz 2010.
Guillaume Perrier, "Kürdistan İkinci Filistin mi?", Le
Monde, 14 Temmuz 2010.
[33]
"AKP İsrail'le çatışsa da, Türk ordusu
PKK'ya karşı ABD ve İsrail'in yardımına muhtaç...
Ordu-AKP rekabeti yeniden gündeme gelebilir." (Muhammed İbrahim,
"Türkiye'nin İsrail İkilemi...", Nehar, 23 Haziran
2010.)
"AKP İsrail'le çatışsa da, Türk ordusu
PKK'ya karşı ABD ve İsrail'in yardımına muhtaç...
Ordu-AKP rekabeti yeniden gündeme gelebilir." (Muhammed İbrahim,
"Türkiye'nin İsrail İkilemi...", Nehar, 23 Haziran
2010.)
[34]
"2001'de Davos'ta görüştüğüm
Erdoğan, 'düşünülemezi düşünmeyi'
içerse bile Kürt sorununa yaratıcı çözüm
bulacağını söylemişti. Çeşitli halkları eşit ortak değil
de kul olarak gören Osmanlı'nın diriltilmesi bunu başaramaz.
PKK silah bırakma şartıyla siyaset sahnesine çekilmeli."
(Emir Taheri, "Türkiye Düşünülemezi
Düşünmeli", Şark ül Evsat, 9 Temmuz
2010.)
"2001'de Davos'ta görüştüğüm
Erdoğan, 'düşünülemezi düşünmeyi'
içerse bile Kürt sorununa yaratıcı çözüm
bulacağını söylemişti. Çeşitli halkları eşit ortak değil
de kul olarak gören Osmanlı'nın diriltilmesi bunu başaramaz.
PKK silah bırakma şartıyla siyaset sahnesine çekilmeli."
(Emir Taheri, "Türkiye Düşünülemezi
Düşünmeli", Şark ül Evsat, 9 Temmuz
2010.)
[35]
Muhammed Nureddin, "Türkleri ve Kürtleri Öğüten
Kan Değirmeni Silahla Durmaz", Haliç, 18 Temmuz
2010.
Muhammed Nureddin, "Türkleri ve Kürtleri Öğüten
Kan Değirmeni Silahla Durmaz", Haliç, 18 Temmuz
2010.
[36]
"Türkiye, ekonomik açıdan ihtiyaç duydukları
komşularını kızdırmak istemeyen ve barışı savunan Iraklı
Kürtlerin aracılığıyla PKK'yla görüşebilir."
(Joseph Melekun, "Türkiye Kuzey Irak üzerinden PKK'yla
Müzakere Etmeli", Liva, 25 Haziran 2010.)
"Türkiye, ekonomik açıdan ihtiyaç duydukları
komşularını kızdırmak istemeyen ve barışı savunan Iraklı
Kürtlerin aracılığıyla PKK'yla görüşebilir."
(Joseph Melekun, "Türkiye Kuzey Irak üzerinden PKK'yla
Müzakere Etmeli", Liva, 25 Haziran 2010.)
[37]
Mara E. Karlin-Caitlin Talmadge, "Ankara-Erbil İşbirliği Kök
Salıyor", Foreign Policy, 24 Haziran 2010.
Mara E. Karlin-Caitlin Talmadge, "Ankara-Erbil İşbirliği Kök
Salıyor", Foreign Policy, 24 Haziran 2010.
[38]
Robert Fisk, "Ortadoğu Artık Eskisi Gibi Olmayacak", The
Independent, 1 Haziran 2010.
Robert Fisk, "Ortadoğu Artık Eskisi Gibi Olmayacak", The
Independent, 1 Haziran 2010.
[39] size="2">Şefik Nazım El Gabra, "Kaos Arapları Kendine
Getirebilir", Reyüllam, 29 Haziran 2008
Getirebilir", Reyüllam, 29 Haziran 2008
[40]
David Ignatius, "Ortadoğu 2010'da da Sallanmaya Devam
Edecek", The Washington Post, 30 Aralık 2009.
David Ignatius, "Ortadoğu 2010'da da Sallanmaya Devam
Edecek", The Washington Post, 30 Aralık 2009.
[41]
Abdulbari Atwan, "Ortadoğu'da Yeni Savaş Yaklaşıyor",
Kuds ül Arabi, 6-7 Şubat 2010.
Abdulbari Atwan, "Ortadoğu'da Yeni Savaş Yaklaşıyor",
Kuds ül Arabi, 6-7 Şubat 2010.
[42]
Saad Muhyu, "Ortadoğu 1950'lere Dönüyor",
Haliç, 27 Şubat 2009.
Saad Muhyu, "Ortadoğu 1950'lere Dönüyor",
Haliç, 27 Şubat 2009.
[43]
Hayrullah Hayrullah, "Ortadoğu'da Düzen Değişti",
Müstakbel, 17 Eylül 2009.
Hayrullah Hayrullah, "Ortadoğu'da Düzen Değişti",
Müstakbel, 17 Eylül 2009.
[44]
Osman Mirgani, "Türkiye Arap Kuşkusunu Hak Etmiyor", Şark
ül Evsat, 14 Temmuz 2010.
Osman Mirgani, "Türkiye Arap Kuşkusunu Hak Etmiyor", Şark
ül Evsat, 14 Temmuz 2010.
[45]
Habib Ahmedzade-Leyla Zand, "ABD, Terörü Kafasına Göre
Tanımlıyor", Open Democracy, 5 Temmuz 2010.
Habib Ahmedzade-Leyla Zand, "ABD, Terörü Kafasına Göre
Tanımlıyor", Open Democracy, 5 Temmuz 2010.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder