7 Mayıs 2011 Cumartesi

Bin Dokuz Seksen Dört: Bir Kara Ütopya / Tayfun Özkaya

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/6606>Bin Dokuz Seksen Dört: Bir
Kara Ütopya / Tayfun Özkaya</a></h1><p class="rtejustify">
George Orwell 1948 yılında yazdığı romanına sekiz ve d&ouml;rd&uuml;n
yerlerini değiştirerek bin dokuz y&uuml;z seksen d&ouml;rt adını
vermişti. Kara &uuml;topya veya karşı &uuml;topya diyebileceğimiz bir
t&uuml;rde yazılan roman 1984 yılında ge&ccedil;iyordu. &Ccedil;ok
sevdiğim roman yazarlarından olan Orwell İngiltere&rsquo;nin o zamanlar
s&ouml;m&uuml;rgesi olan Hindistan&rsquo;da 1903 yılında doğdu.
1922&ndash;1927 yılları arasında Hindistan İmparatorluk polisi olarak
g&ouml;rev yaptı. Ancak emperyalist imparatorluk y&ouml;netiminin kanlı
i&ccedil; y&uuml;z&uuml;n&uuml; g&ouml;r&uuml;nce istifa etti. Burma
G&uuml;nleri kitabında Burma&rsquo;daki (bug&uuml;nk&uuml; adı Myanmar)
İngiliz s&ouml;m&uuml;rgeciliğini eleştirir. Diğer &ouml;nemli eserleri
&ldquo;Hayvanlar &Ccedil;iftliği&rdquo; &ldquo;Katolonyaya Selam&rdquo;,
&ldquo;Aspidistra&rdquo;dır.</p>
<p class="rtejustify">
1984 romanında Orwell&rsquo;in tele-ekran dediği bir &ccedil;eşit
televizyon ekranları aynı zamanda &ccedil;evresindeki insanları dinlemek
ve izlemek i&ccedil;in kullanılıyordu. Bu ekranlar evde, sokakta, her yerde
idi. Belki de b&uuml;t&uuml;n insanlar istenildiği zaman dinleniyor ve
g&ouml;zleniyordu. B&uuml;y&uuml;k birader denilen başkanın g&ouml;z&uuml;
herkesin &uuml;zerinde idi. Bug&uuml;n cebimizdeki telefonun bu izleme işini
daha m&uuml;kemmel yapabildiğini d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rsek Orwell pek de
yanılmamış diyebiliriz. 1984 yılında roman T&uuml;rkiye&rsquo;de ilk
baskısını yapmıştı. Bu yıl yeniden basıldı ve romanı tekrar okudum.
Yaşadığımız d&uuml;nya ile m&uuml;thiş paralellikler var. Romanda
ger&ccedil;ek bakanlığı denilen bir kuruluş b&uuml;t&uuml;n
gazetelerdeki, dergilerdeki yazıları, fotoğrafları ge&ccedil;mişe
y&ouml;nelik olarak, g&uuml;n&uuml;n politik gelişmelerine g&ouml;re tamamen
değiştirmekte veya yok etmektedir. Ge&ccedil;miş yeniden
oluşturulmaktadır. G&ouml;zden d&uuml;şen bir kişi yok edilmektedir.
Romanda buna buharlaştırma deniyor. Yenis&ouml;ylem denilen yeni bir dil
yaratılmıştır. &ldquo;&Ouml;rneğin &ouml;zg&uuml;r
s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml; yenis&ouml;ylemden &ccedil;ıkarılmış değildir,
ama yalnızca &lsquo;sokağa &ccedil;ıkmakta &ouml;zg&uuml;rs&uuml;n&rsquo;
ya da &lsquo;ormanda &ouml;zg&uuml;rce gezinebilirsin&rsquo; gibi deyişlerde
kullanılmaktadır. Eskiden olduğu gibi &lsquo;siyasal
&ouml;zg&uuml;rl&uuml;k&rsquo; anlamında kullanılmamaktadır,
&ccedil;&uuml;nk&uuml; siyasal ve d&uuml;ş&uuml;nsel
&ouml;zg&uuml;rl&uuml;kler artık birer kavram olarak bile kayıplara
karışmış, o y&uuml;zden de adlandırılmalarına gerek
kalmamıştır.&quot;</p>
<p class="rtejustify">
G&uuml;n&uuml;m&uuml;ze gelelim. Onlarca, hatta uydu TV sayesinde binlerce
TV kanalına rağmen insanların bug&uuml;n ger&ccedil;eği &ouml;ğrenmekte
ne kadar zorluk &ccedil;ektiklerini g&ouml;rebiliyoruz. Nerede ise
b&uuml;t&uuml;n medya kanalları kontrol altındadır. Tek serbest gibi
g&ouml;r&uuml;nen interneti de hegemonyaya alma &ccedil;alışmaları
b&uuml;t&uuml;n d&uuml;nyada hararetle devam etmektedir.</p>
<p class="rtejustify">
Kitabın arka kapağındaki tanıtımda da yazdığı gibi
&ldquo;bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı,
insanların makineleşmiş kitlelere
d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; totaliter bir d&uuml;nya
d&uuml;zeni, romanda inanılmaz bir hayal g&uuml;c&uuml;yle, en ince
ayrıntısına kadar kurgulanmıştır.&rdquo;</p>
<p class="rtejustify">
Bu satırları yazdığımız saatlerde Usame Bin Ladin
&ouml;ld&uuml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; i&ccedil;in Amerikalılar kutlamalar
yapıyorlar. Bu kitleler bir zamanlar bu kişinin Amerika tarafından
kullanıldığını d&uuml;ş&uuml;nemiyor. Amerikan orduları g&uuml;ya
&uuml;lkelere demokrasi, &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k getiriyor. Suudi Arabistan
gibi destekledikleri &uuml;lkelerde ise demokrasinin zerresinin olup
olmaması onları ilgilendirmiyor veya farkında değiller. Amerikan
halkının ve T&uuml;rkiye halkının b&uuml;y&uuml;k &ccedil;oğunluğu bu
&ccedil;elişkileri g&ouml;remiyor. Gazetelerdeki olayları okuduğunuzda
adeta romanı a&ccedil;mış, okuyormuşsunuz gibi bir izlenime
kavuşuyorsunuz. &Ccedil;ağımızı anlamada 1984 romanı eşsiz bir kaynak
oluşturuyor.</p>
<p class="rtejustify">
<strong>Tayfun &Ouml;zkaya, 3 Mayıs 2011</strong></p>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder