Çürümüşlük: "Bu
nasıl üniversite lan?" - Serdar Türkmen
Fondaki
Şarkı: Tabela üniversiteleriyle ördük yurdu
dört baştan.
Tabela: "Burası üniversite"
* * *
Üniversitelerin çürümüşlüğü
üzerine bir şeyler kusmak, bu kusmukla da
okuyanların midesini bulandırmak boynumun borcudur diye
düşündüm.
Akademisyenin 'artık'lığı ya da artıklığın
akademisyeni: 'Akademsn'
Kafasını kuma gömmeyenlerin, akademiden çoktan
'şut'landığı bu
zamanda, YÖK beyine kayıtsız şartsız ruhunu teslim eden
'artık
akademisyen', üniversite sahnelerinde yerini çoktan
almıştır. (Kaideyi
bozamayanlardan özür...)
Ürünün tanıtımı: Bu kariyer
çılgını "Zamanım yok" insan tipi, her iktidara
otomatik olarak uyum sağlayabiliyor.
Duyuru: Kalgon reklâmına çıkıp
'rezistansın kireç tutması'nı akademik bir
ses tonuyla aktarmak için sıraya girmiş kişiliksizler ordusu,
YÖK
bünyesinde faaliyette.
Sürekli birbiriyle rekabet halinde olmaktan geri kalmayan
akademisyen,
yandal olarak da 'yağlama, yalama, yutma' işlerinde
uzmanlaşır. Zaten bu
formasyonu daha asistanken almıştır. Hele bir de Fethullah Gülen
/>
devletine, pardon cemaatine bir yakınlık falan da varsa tamamdır bu
iş!
Böylece, yaz okullarında cebini doldurmanın, arabasını
değiştirmenin, ev
almanın peşine düşen, her lafı buram buram kapitalizm kokan,
gerektiğinde intihalci, bir yandan niteliksizliği de elden bırakmayan,
egosu
tavan yapmış, sağ olsun iki satır kitap okumayan ama Mesene, feysbuk,
/>
tivitır gibi ultra-iletişim araçlarında sürekli
'tetikte' durumunda bulunan,
kendi 'olmamışlığı'nın faturasını öğrenciye
çıkarma peşinde koşan,
hiyerarşide üstte yer alanlardan 'it gibi' tırsan,
sinmiş, 'karşı çıkmak' aklına
teğet bile geçmeyen, dersten geçirmek karşılığında hesap
numarasını
vermekten çekinmeyen, hatta not karşılığında cinsel ilişkiye
zorlayacak
kadar alçaklaşan bir akademisyen tipi oluştu.
(Kaideyi bozamayanlardan tekrar özür...)
Bir kez daha: "Üniversiteler
çürümüştür"
Mola: Bu Kadar Mühendis Nerede Simit
Satacak (?) ya da Kapatın
Şu Üniversiteleri (!)
1.Bir 'eğme' faaliyeti olan eğitim,
kaçınılmaz olarak ideolojiktir. Mevcut
eğitim de, gençleri kapitalist düzeneğe 'hazır'
kıvama getirmek üzere
tasarlanmıştır.
2.Neticede anketlerdeki 'mesleğiniz'
kutucuğuna öğrenci yazılır ve
öğrencinin 'işsiz'liği hasıraltı olur. Evet,
üniversite bir 'oyalama' mekânıdır.
3.Kentin milletvekili, seçim öncesi
üniversite sözü veriyor, çünkü
üniversite demek 'ekonomik girdi' ve daha da mühimi
'ekonomik döngü'
demek!
4.Üniversiteler, patronlara nitelikli eleman
kazandırmak için varlar.
TÜSİAD yoksa neden rapor hazırlasın üniversitelerle ilgili?
Bu kadar 'boka girmişlik'ten, üniversiteleri nitelikli ve
ucuz işgücü yuvası
olarak gören patronlar ve tabi ki bunların devlet nezdindeki temsilcisi
YÖK
de rahatsız! Şimdi de, "Madem kalite istiyorusunuz, alın size
kalite"
görüntüsünde, 'paran kadar eğitim'i,
tüm boyutlarıyla ve en fahiş biçimiyle
oturtmaya çalışıyorlar.
Devam: Böyle sisteme böyle
öğrenci!
Üniversite sınavlarına hazırlanırken sıkı bir zihni tahribat
yaşayan, bilimsel
bilgiyi 'beş şıktan biri' olarak kavrayıp, çarpıtmaya
uğramış bir sürü 'kuru
bilgi' ile zihni dolup taşmış olan öğrenci, enerji dolu
olduğu bu dönemde
birkaç bin 'şanslı'nın arasına girmek için
koşturur.
Üniversiteye -diyelim ki- yerleşilir...
Bu anlamsız oyun, her geçen gün daha da oynanamaz hale gelir ya,
yine
de 'alternatifsizlik', bu role 'amaçsızca'
devam edişin temel sebebidir artık.
Sınav sonuçlarının açıklanmasıyla başlayan, şehrin
otogarında otobüsten
inişe ve hatta kayıt masasına kadar devam eden 'cemaat
markajı'ndan
-diyelim ki- kurtulup, "Ah yavrum bunlar böyledir işte"
sevecenliğindeki
"Çağdaş Yaşam sahtekârları"nın kucağına
düşülebilir.
Öğrenci Yurtlardaki insan istifi bir tarafa, 'üstten
aşağı' yapılanmış 'badem
ya da çengel' bıyıklı kadrolaşma sayesinde, geceleri
'tekbir' ile uyanmak,
'yurt şakası' adı altında yapılan faşist güç
gösterilerine maruz kalmak
olasıdır.
Sınav önceleri duvarlara 'kopya sergisi' açmaktan,
sonuçlar açıklandıktan
sonra hocanın kapısının ağzından, mahcup bir tavırla birkaç
puan
'dilenmeye' kadar uzanan bir dizi kepazelikle sarılmıştır
öğrencinin
üniversite yaşamı.
Bir de üstüne üstlük, notlarını fotokopi
çektirmeye yanaşmayan 'ön sıra'
öğrencileri vardır. Her boka "İzinli mi?" diye sormaktan
kendini alamayan
korkuluklar vardır. Kariyer günleri yapmayı bir bilimsel faaliyet
olarak
sunmaya çalışan, bunu protesto edip, 'kariyere bariyer'
yapanları da "Hem
emek diyorsunuz, hem de bizim emeğimize saygı duymuyorsunuz"
indirgemeciliğinde eleştirmeye çalışanlar da vardır. Posta ve
Fotomaç'ın
kronik takipçisi, 'iddia' profesörü
öğrenciler vardır.
Sonra 'kurtçuklar' vardır, şu süreçte
onlardan geri kalmayan, içinde
'Cumhuriyet Kadınları'nın bir ufak modellerine rahatlıkla
rastlanabileceği
Atatürkçü Düşünce Toplulukları vardır. Sonra,
"Doğru şeyler
söylüyorsunuz ama keşke Kürtçe slogan
atılmasaydı" kıtlığındaki 'ısrarla
anlamaz' insanı vardır. 'Yapmayışlarını',
burjuva-nihilizminde ya da
mistisizmde teorize eden "anlaşılmamalıyım"cılar ya da
"Hepsi birbirinin
aynı"cılar vardır.
Saymakla bitmez!
Ha, bir de katakullici emlâkçı vardır, sonra ayın
15'ine odaklanmış ev
sahibi, eve her giren-çıkandan haberi olmazsa oracıkta bayılacak
olan
zemin kat teyzesi, veresiye hesapları katlayan bakkal, öğrenciye
neden
ucuza dürüm yaptığının 'Uğur Dündarın at eti
baskınları'ndan sonra
anlaşılacağı dönerci vardır. 3 kuruşluk -her anlamda-
öğrenci belgesini 2
liraya veren ve hala 'solitaire' oynayan idari personel vardır.
Sonra, gazete
kâğıdıyla ovulmuş cam gibi parlayan sivil polisler vardır,
açılışlarda
demokratlığı kimseye bırakmayan rektör vardır, eğer benim kadar
/>
şansızsanız, çok kötü şiirler yazan, eylemlerde
"Bitirin artık" lafazanlığı
yapan hocalarınız; akademisyen sıfatlı müsvetteler de vardır.
Üç kuruş
maaşa 'part-time faşistlik' yapan özel güvenlik
elemanları vardır, belki de
sırf çimlere uzanmak için üniversiteye gelmiş
öğrencileri, çimlere
dokundurtmamaya ant içmiş olan bahçe görevlileri
vardır...
Sonra harekete duyarlı son model kameralar, mobeseler vardır,
üstünden
atlanası turnikeler vardır.
Bir de koşturanlar vardır; tersine. Üniversitenin 'Buraya afiş
asmak
yasaktır' duvarlarına bir şeyler yapıştıran, bağıran,
çağıran, soruşturma
alan, uzaklaştırılan, atılan, kendisinin dışındaki şeylere de kafa
yormak
peşinde olan. Değerli insanlar... Bir de yarına kalabilseler...
Bir kez daha: "Üniversiteler
çürümüştür"
İletişim : serdaryturkmen@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder