Siyanürcü Altına Karşı
20 Mart 2010'da Ulukışla'ya
SİYANÜRLÜ ALTINA
KARŞI 20 MART 2010'DA ULUKIŞLA'YA
Duymadık demeyin: Ulukışla'da siyanürlü
altın işletmesi kurulmak isteniyor. Siyanürlü altın işletmesi
kurmak için, Porsuk göleti alanı Valilik tarafından
satılıyor. Oysa bu alan köylerin sulama ihtiyacı için
kamulaştırılmıştı. Bu gölet alanı altı köyün su
ihtiyacını karşılıyor. Göz yumarsak, Gölet alanı siyanür
havuzları için kullanılacak. Biz göz yummayacağız.
Aylardır yürüyen direnişimizi şimdi
sokaklarla buluşturuyoruz. 20 Mart 2010'da Ulukışla'da
buluşuyoruz.
Bolkar dağlarında iki yıldır altın arama faaliyetleri sürüyor.
Altın madeninden etkilenecek alanın bir kolu Çukurova'ya
uzanıyor. Pozantı, Çiftehan, Tekir, Şekerpınarı, Mersin, Adana
suları tehlike altında. Su havzasının bir kolu ise, Ulukışla,
Darboğaz, Kılan, Emirlere kadar uzanıyor. Altın madeninin etkileyeceği
alan 50 km yarıçaplı bir alandır. Bu alandaki herkes altın madeni
arama ve işletme faaliyetlerinden etkilenecektir. Altın arama sahasında
kullanılacak kirleticiler, kayaların arasından sızarak su havzalarına
karışacak. Altın ayrıştırıldıktan sonra geriye kalan maddeler
ocaklara gömülecek. Bu ağır metal dolu atıkların sulara
karışması engellenemeyecek. Cevherin içindeki altın,
gümüş, kurşun ve çinkonun dışındaki, büyük
bölümü demir oksit ve silisten (%68) oluşuyor.
Kükürt az, %1'in hemen altında. Ama, Arsenik %2,26 oranında
ve çok yüksek. Arsenik suya ve toprağa karıştığında ne
tarım kalacak, ne insan, ne toprak, ne hava ne de su..
Altın arama faaliyeti hızla devam ediyor. Buna karşı Maden Köyü
aylarca direndi. Arsenik, kurşun gibi ağır metallerin zararlarını halka
anlattı. Siyanürlü altın işletmesini şirket, Hasangazi ve
Porsuk köylerine kurmaya karar verdi. Altıncılar boş durmadı,
topraklarımızı işbirlikçilerin yardımıyla satın aldı.
Hasangazi, Porsuk, Maden, Beyağıl, Tekneçukur,
Gümüş, İlhan ise direniyor. Siyanürlü altın
madeninin zararları öğrenildikçe daha fazla insan
siyanürü değil yaşamı tercih ediyor. Bolkar dağlarından
çıkartılan kayalar, Ulukışla'nın göbeğine
getirilecek. Burada siyanür ile kayaçlar siyanürle
eritilecek. İçindeki altın çıkartılacak. Altın dışında
siyanürle eritilen atıklar, doğaya bırakılacak. Günde 200 ton
çamur içindeki zehirle toprağımıza, suyumuza, havamıza
bırakılacak. Şirket Çevre ve Orman Bakanlığı'ndan izin
aldığında işletmesini kuracak. İzin başvurusunda ise topraktaki
arsenik, kadmiyum ve nikel gibi ağır metallerden bahsedilmiyor. Zehirli bu
metallerin suya, toprağa, yaşamlarımıza etkisi konusunda gerçekler
gizleniyor. Siyanürle altın ayrıştırmak için sularımız
dipten çekecekler. Susuz kalacağız. Atıklarını topraklarımıza
atacaklar ürünsüz kalacağız. Zehirleri, yağmurlarla havaya
karışacak, nefessiz kalacağız.
Toprağımızı satanlar, siyanür havuzunda ördekler
yüzüyor diyorlar. O halde haydi onlar da yüzsünler.
Maden arama ve işletme sonucunda, toprağımız, ekmeğimiz yok olacak. Biz
yaşamak istiyoruz. Bölgemizin doğa ve kültür zenginlerine
sahip çıkmalıyız. Yoksa cehennem yeryüzüne inecek. Yaşam
zehir olacak. Biliyorlar ki onlar, siyanürlü suda abdest alınmaz.
Kıblesi para olanlar, sesimizi bastırmak istiyor. Susmayacağız.
Toprağımız, onurumuz, çocuklarımız, emeğimiz için
susmayacağız. Altıncıların borsalarına, altıncıların baskılarına
direneceğiz. Yaşam, altınlarınızdan daha değerlidir. Biz kadınlar,
sakat çocuklar doğurmak istemiyoruz. Biliyoruz, Siyanür
sakatlayacak. Biz kadınlar ekmeğimiz çalınsın istemiyoruz.
Siyanür ekmeğimizi çalacak. Biz kadınlar siyanür ve
arsenikle zehirlenmiş ekmek yemek istemiyoruz. Kadınlar, siyanürü
altına göz yummayacak. Birlikte mücadele, birlikte zafer.
Geldikleri gibi gidecekler. Şimdi bizler 20 Mart 2010 tarihinde sesimizi
Türkiye'ye yayacağız. Sularımızı ve geleceğimizi korumak
ellerimizde, sesimize sel olun, birlikte direnelim. Siyanürlü
Altına Dur Diyelim.
Bolkar Dağları Platformu
Destek Mesajlarınız İçin
İletişim: bolkarmeclis@gmail.com
Kaynak: ekolojistler.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder