19 Mart 2010 Cuma

Spor Emekçileri Örgütleniyor!

Spor Emekçileri
Örgütleniyor!

1960′lı yıllarda başlayan spor
emekçilerinin örgütlenebileceği bir sendika oluşturma
girişimi ilk defa 1965 yılında somutlanmış ve
"Türkiye Profesyonel Futbolcular
Sendikası
" kurulmuştu. 1975′de sendika adını
"Futbol-İş" olarak değiştirtirmiş, 12
Eylül Faşist Darbesinin ardından 1984′de tüzük ve
teşkilat mevzuatına uymadığı için kapatılmıştı. Son yıllarda
yeniden gündeme gelen bu konu kamuoyunda tartışılır olmuştu.
Forumumuzda da çok defa tartışıldı.

Teknik sorunlar nedeniyle bir süre spor gündemi ile ilgili
düşüncelerimizi paylaşamadık. Bazı haberlerimizde de teknik
sorunlar oldu.

Spor Gündemi'nin ve Emekçi Gündemi'nin yoğun
olduğu bir dönemde çok önemli bir gelişmeyi size
duyurmamışız. Artık spor emekçilerinin de bir sendikası
var: SPOR-SEN

Spor Emekçileri Sendikası (SPOR-SEN) kuruluş bildirgesini 29
Aralık 2009′da  İstanbul Tabip Odası'nda yaptığı bir
toplantı ile basına açıklamıştı. Eski Milli Futbolcu Metin KURT,
spor emekçileri örgütlenmesine 12 Eylül öncesi ASD
(Amatör Sporcular Derneği) ile başlandığını ve bu sürecin
kesintilerle de olsa Spor-Sen'in kuruluş süreci ile bir üst
aşamaya geçtiğini anlatmıştı.

Hepimizi heyecanlandıran bu gelişmeyi sevinçle karşılyor
ve  spor emekçilerinin örgütlenme sürecini
destekleyeceğimizi duyuruyoruz.

Türkiye Spor Emekçileri Sendikası Kuruluş
Bildirgesi

İşçi sınıfı üretim sürecinde sermayeye karşı
sürdürdüğü emek mücadelesini yeniden üretim
sürecine taşıyamadı. Sol düşünce, sporda bir
türlü mücadele stratejisi ve taktiği yaratamadı.

Sol pratiği mücadele söylemine oturtamadığı için,
görmezlikten geldiği alanlardan biri de spor oldu. Oysa sol yaşamın
üretildiği alanlarda olduğu kadar, ondan da fazla yaşamın yeniden
üretildiği alanlarda da olmalıydı.

İşçi sınıfı, hak ve özgürlükler savaşımını
spor arenalarında da vermek istiyorsa, öncelikle bu alanı içten
kavramalıdır. Unutulmamalıdır ki, spor gerçeğine giden yol,
spordaki sonuçları tartışmaktan, yorumlamaktan değil, sporu
sorgulamaktan geçmektedir.

Günümüzde popülerleşmiş her spor dalı ortak
özellikler göstermektedir. Toplumun ilgi alanına itilebildiği
ölçüde tekelci sermaye kuruluşlarının ve büyük
firmaların mali desteğinde birçok spor branşı öne
çıkartılabilmektedir (örneği; plaj voleybolu).

Söz konusu firma ya da ekonomik-ticari kuruluşların yanına kamu
hizmet yetkilileri de katılmakta; hatta bunlara Zonguldak, Karabük,
Rize-Çaykur vb. örneklerinde olduğu gibi devlet işletmeleri
bile dâhil edilmektedir. Kısacası özel kesimden, kamu kesimine
kadar geniş bir yelpazede desteklenen 'spor' ülkemizde
başka çok az devlette ve ülkede görünür bir
doğrudanlıkla politikanın içine çekilmektedir. İster bir
yerel yönetimin (belediyelerin), ister bir özel kuruluşun
"evladı" olarak hayata geçirilsin, bu kulüplerin
doğuşları doğrudan ya da dolaylı politik bir motivasyona dayanmaktadır.
Türkiye'deki sermaye kuruluşları sosyal hizmet
görüntüsü altında aslında bol bol reklâmlarını
yapmakta ve sporun artık dillere pelesenk olan apolitizasyon sürecini
destekleme işlevini öne çıkartmaktadırlar. Onca sosyal hizmet
alanı dururken spora yapılan yatırımlar büyük sermaye
açısından rasyoneldir.

Durum böyle iken, başta işçi sınıfı ve emeğin öteki
katmanları olmak üzere toplumun çok geniş bir kesimini finans
kapitalin çıkarları doğrultusunda egemen ideolojiye ve onun
politikalarına bağlamakta önemli bir rolü olan spor nedense
işçi örgütlerinin ve temsilcilerinin gerekli ilgisini
eleştirel olarak dahi çekmemiştir.

Popüler kültürün bu çok etkili alanı,
öteki kültür sanayi alanları gibi, entelektüel kesimlere
terk edildi.

Faşist dayatmalarla kesintilere uğratılmadığı dönemlerde bile
işçi, emekçi örgütleri mücadeleyi
emek-ücret-hak temelinde sınırladı, emeğin yeniden üretim
süreçlerine (doğum, fiziksel, ruhsal eğitim, kültürel
eğitim vb.) taşıyamadı.

Oysaki sanat, kültür, spor gibi etkinlikleri dışardan
kavramaya yöneliş, bizleri futbol deyimiyle avuta çıkarır. Bu
alanları dönüştürmek için öncelikle
içeriden kavramak gereklidir. Burjuvazi tarafından metalaştırılan
doğrudan üretici olmayan sanat, kültür ve spor alanlarında
özellikle 1980 sonrası yaşanan olumsuzluklar, sol için
çıkarılması gereken derslerle doludur.

Doğrudan üretici olmayan, kültür, sanat ve spor gibi
etkinliklerin aslında doğrudan yaşamın üretildiği alanlar olduğu
olgusundan yola çıkarak buralarda da sınıf mücadelesi
verilmelidir. Bu mücadele verilmeden toplumsal ilerlemeyi nihai zafere
ulaştırabilecek yeni insana ulaşılamayacağının kavranması, yeni
strateji ve taktikleri de gündeme getirecek konumdadır.

Spor olayını içten kavrayan bir spor emekçisi bugüne
değin solun sporda etkili olma mücadelesindeki strateji ve taktiklerini
tümüyle pratikte uygulama uğraşı olarak algıladı. Spor'a
karşı çıkmak veya spor'da ayrı örgütlenmeyi
denemek ile sonuçta bir yere varılamaz!

Geçmişte sosyalist ülkelerden esinlenerek
amatörlüğü profesyonelliğe alternatif gösteren
mücadele pratiği içersinde bu anlayışın da bilimsel bir
temele dayanmadığı görülmüştür.
Çünkü sporcunun amatörü olabilir, ama sporun
amatörü yoktur. Spor olayı finans kapitalin iktidarını
güçlendirdiği araçlarından birdir.

Bu gerçeğe vardığımız anda mücadelenin ancak ayrım
gözetmeksizin tüm spor alanlarında ter dökenlerin
örgütlenmesi amacına yönelmesi gerekir. Bu yönde
mücadeleyi sürdürmek için sporcu arkadaşlarla birlikte
alınan örgütlenme kararı 12 Eylül darbesi nedeni ile hayata
geçirilememiştir.

Bugün sporda da emek mücadelesi geçmişten daha da
önemli hale geldi. İşçi sınıfının mücadelesi en geniş
anlamda bir haklar mücadelesi, insanca var olma mücadelesidir.

Şimdi yeni ve başka bir dünyanın adına bir mücadele olarak
bu alana gecikmeden gerekli önem ve ilgiyi yükseltmek,
örgütsel pratikleri hayata geçirmek zamanıdır. Sol artık
sözünü ettiğimiz ilkeler doğrultusunda sessizliğini
bozmalı, ayağa kalkmalı sporda da göreve başlamalıdır.

Bu sonuçlar ışığında;

Spor-Sen'in amacı; Emeğin en yüce değer olduğu ilkesinden
hareketle; spor emekçilerinin haklarının güvencesini, spora ve
sporcuya özgün koşulların bilimsel yöntemlerle
değerlendirildiği bir Spor İş Yasası'nın çıkarılmasında
görür. Bunun için kurumlaşmış spor yapılarında
çalışan emekçilerin ekonomik, demokratik ve sosyal
haklarını savunmak, geliştirmek ve güvence altına almak
doğrultusunda, Spor İş Yasası'nın çıkartılmasının
sağlanması hedefiyle, uluslararası işçi sınıfının bir
parçası olarak tüm gücüyle mücadele etmeyi TEMEL
AMAÇ ilan eder.

Temel İlkeler:

Günümüzde spor bir oyun değil, sporcular da oyuncu
değildir. Oyun spora bir dizi kural bırakmış, sermaye oyunun
kurallarını vahşi kapitalizmin rekabet ideolojisiyle kuşatıp, metalaşan
bir spor sektörünü ortaya çıkarmıştır. Spor
çok açıktır ki, oyuna dayalı zeminini yitirerek katıksız
bir işe dönüştürülmüştür.

1- Uluslararası alanda barış ve karşılıklı eşit haklı
çıkarlara dayalı, kaba kuvvetin dışlandığı ilişkilerin
kurulması ve geliştirilmesi,

2- Ülke toplumsal yaşamının her alanında hukukun
üstünlüğüne, insan haklarına, emel hak ve
özgürlüklere ve çağdaş demokratik ilkelere tam bir
uyumun sağlanması,

3- Doğal çevrenin ve ekolojik dengenin korunması,

4- Evrensel temel hak ve özgürlüklerin kazanılıp,
korunması,

5- Uluslararası sözleşmeler ve Uluslararası Çalışma
Örgütü kararlarına dayalı sendikal hak ve
özgürlüklerin eksiksiz yaşama geçirilmesi,
geliştirilmesi, çalışma ve yaşama koşullarının uygar ve
çağdaş bir düzeye ulaştırılması,

6- Üyelerinin; yaşamın her alanında etkin olmasını sağlayacak
sosyal, mesleki ve kültürel niteliğe ulaşması,

7- İşçilerin ekonomik ve sosyal hakları ve çalışma
koşullarının geliştirilmesi,

8- Sosyal güvenlik sisteminin iyileştirilmesi,

9- İşsizliğin önlenmesi ve iş güvencesinin sağlanması,
uğruna mücadele etmeyi temel amaçları olarak kabul eder.

10- Spor, sosyal alan içinde bir eylem biçimi olarak ele
alınmalıdır. Sporcularda bu sosyal alanın içinde
değerlendirilmelidir.

11- Çalışma (emek) ile spor karşılaştırıldığında sporun
bir iş kolu, sporcunun da emekçi olduğunun gerçeği ortaya
çıkmaktadır. Oyun amacı kendinde olan, dış bir amaca hizmet
etmeyen bir eylem biçimidir. Çalışma (iş)yaşamımızı
devam ettirmek için sürdürülmesi gereken sürekli
bir çabadır.

12- Sporcu kesinlikle oyuncu değildir. Spor; sporcunun ekmek parasını
kazandığı ya da kazanabileceği varsayımıyla tüm
gününü spora adamak zorunda bırakıldığı bir eylem
biçimidir.

13- Kısa ve net: Sporcu mesleği spor olan kişidir.

14- Sporun kendi kendinin amacı olmadığı, aksine modern üretim
tarzının bir sonucu olduğunu kavramak, bir anlamda sporu kavramak
demektir.

15- Günümüzde sporcu, spor kurumlarında lisanslı spor
yaptırılan veya bu iş yerlerinde çalıştırılan spor iş
kolundaki işçilerdir. İster amatör olsun, ister profesyonel
sıfatlı olsun tüm sporcular aynı işi yapmaktadır. Bu nedenle
tüm sporcuların sosyal güvenlik hakları vardır, tüm
sporcular acilen sosyal güvenlik sistemi içine
alınmalıdır.

16- Spor-Sen üyeleri arasında dostluk ve dayanışmayı
sağlar.

17- Toplu sözleşmeli, grevli sendikalaşma hakkının eksiksiz
kullanılması için mücadele eder.

18- Özel olarak kadın, genç ve çocuk spor
işçilerinin sorunlarıyla ilgili bilimsel araştırmalar yapar,
yaptırır, geçmişte bu amaca yönelik yapılmış
araştırmalardan yararlanır, ayrıca bu amaçları geliştirmek
için; araştırma enstitüsü ve buna benzer birimler, mesleki
dallarda işlikler kurar. Yapılan araştırmaların sonuçlarına
göre gerekli çözümler üretilir. Bu doğrultuda
çalışarak, yetkili merciler ve kamuoyu nezdinde gerekli
girişimlerde bulunur. Özellikle kadın sporcuların sendikal
mücadelede yer almaları için gerekli hür türlü
düzenlemeleri ve kolaylığı kadın sporculara sağlar.

19- Yasanın öngördüğü koşullar gözetilerek
üyelerin işsizlik, evlenme, doğum, hastalık, sakatlık, yaşlılık,
emeklilik ve ölümlerinde olması gereken dayanışmayı sağlar,
eğitimlerine destek verir.

20- Spor-Sen; Yukarıda sıralanan amaçlar ve ilkeler
doğrultusunda sandık ve fonlar oluşturur veya bunların kurulmasına
yardımcı olur.

21- Spor-Sen; Amaç ve görevlerinin gerektirdiği her
türlü taşınır, taşınmaz malları alır, satar, devreder.
Taşınmazlar üzerinde tesisler kurar, gerektiğinde inşaat yapar,
yaptırır. Taşınmazları üzerinde mülkiyetten doğan ayni ve
tüm yasal haklarını kullanır.

22- Spor-Sen; Üyelerinin sosyal güvenliklerinin temini
için kolaylıklar sağlar. Eğitim, sağlık, kreş tesislerinin
vücuda getirilmesi için çalışır.

23- Spor-Sen; Ayrıca yazılı ve görsel medyada spor
emekçilerinin ekonomik, demokratik haklarını savunmak ve
güvence altına alınmasına yönelik çalışmalarda
bulunur.

 

Kaynak : http://forzalivorno.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder