16 Mart 2010 Salı

Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Hakkında Değerlendirme

Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Hakkında
Değerlendirme

size="3">MADEN KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
TASARISI

(03.03.2010 tarihli
kanun tasarısı -  target="_blank" rel="nofollow"
href="http://www.basbakanlik.gov.tr/Forms/pDraftOfALaw.aspx" style="color:
rgb(204, 0, 0); text-decoration: underline; font-weight: bold; "> id="lw_1268603597_1">http://www.basbakanlik.gov.tr/Forms/pDraftOfALaw.aspx


)
Hakkında
Değerlendirme
 
Av. Arif Ali
Cangı
 

 

Anayasa Mahkemesi'nin 5177 Sayılı Yasa ile
değişik Maden Yasası'nın 7/1. maddesini iptal etmesi üzerine,
oluşan yasal boşluğu doldurmak için bir süredir kamuoyundan
gizlenerek yürütülen Maden Yasası Değişiklik Taslağı,
Bakanlar Kurulu'nca 3 Mart 2010 tarihinde TBMM Başkanlığı'na
gönderilmiş. Hızla yasalaştırılacağını tahmin ettiğim yasa
değişikliği taslağına ilişkin değerlendirmeleri bu yazı kapsamında
sunuyorum. Değerlendirmeler, yasa taslağı metnindeki ilk dikkat
çeken yönlere ilişkindir. Geliştirilmesinde yarar
bulunmaktadır.
 
Kamu Yararı kararı
müsteşarlar 'Kurul'undan;
 
Taslak madencilik
faaliyetlerine ilişkin yeni bir idari yapı yaratmıştır. Maden
Yasası'nın 3. maddesine eklenmesi öngörülen tanımlar
arasında yer alan "Kurul; : Başbakanlık Müsteşarı
başkanlığında oluşturulan ve madencilik faaliyetlerinin
kısıtlanacağı alanları belirleyen, maden işletme faaliyetleri ile
diğer yatırımların kamu yararı açısından önceliğini ve
önemini tespit ederek karar veren kurulu" ifade
ediyor.
 
Yasanın 7. maddesine
eklenmesi öngörülen düzenlemeye göre; Kurul,
Başbakanlık Müsteşarı başkanlığında, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Müsteşarı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı,
yatırım kararına onay veren kurumun bağlı veya ilgili olduğu bakanlık
müsteşarı veya ilişkili kurum ise kurum başkanı ve Maden İşleri
Genel Müdürü olmak üzere beş kişiden oluşur.
Ancak, yatırımcı kuruluşun Bakanlığa bağlı veya ilgili bir kurum
olması halinde bağlı veya ilgili kurumun en üst amiri Kurula
katılır.
 
Maden Yasası'nın
7.maddesine yapılması öngörülen
fıkralarla;
size="3">·        
style="color: black; ">Madencilik faaliyetleri ile Devlet ve
il yolları, otoyollar, demir yolları, havaalanı, liman, baraj, enerji
tesisleri, petrol, doğalgaz, jeotermal boru hatları, su isale hatları gibi
kamu yararı niteliği taşıyan yatırımların birbirlerini engellemesi,
maden işletme faaliyetinin yapılamaz hale gelmesi, yatırım için
başka alternatif alanların bulunamaması durumunda, madencilik
faaliyeti ve yatırımla ilgili karar, Kurul tarafından
verilecek.
 Kurul tarafından gerek görülmesi halinde
toplantılara yatırım ve ruhsat sahibi de
katılacak. 
Kurul'un alacağı karar, kamu
yararı kararı yerine
geçecek.

Örneğin;
İzmir'in yaşamsal sorunu hakkında Kurul karar verecek.
"Çamlı Barajı mı, Efemçukuru Altın Madeni mi"
sorusuna Kurul karar verecek, bu kararın verileceği toplantıya altın
madeni işletmecisi Tüprag'ın temsilcisi de katılabilecek,
Kurul'un aldığı karar kamu yararı kararı yerine
geçecek. 
Sizce Kurul
neye karar verir, neyi  tercih eder?
size="3"> 
·         style="font-weight: normal; font-size: 12pt; color: black; ">Kurul karar
verirken, görünür rezerv alanı ile diğer yatırımın
çakışması halinde öncelikle madenin makul bir sürede
üretilebilme imkânının olup olmadığını dikkate
alacak.
Aynı örnekten
gidelim; Kurul, "önce Efemçukuru Altın Madeni işletilsin,
işletme sonunda Çamlı Barajı yapılsın"
diyebilecek. 
Bu
teklif Çevre ve Orman Bakanı  style="cursor: pointer; border-bottom-color: rgb(0, 102, 204);
border-bottom-width: 1px; border-bottom-style: dashed; ">Veysel
Eroğlu
 tarafından İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı'na daha önce yapılmamış mıydı?
 
·         style="font-weight: normal; font-size: 12pt; color: black; ">Kurulun
hazırlatacağı raporların giderleri, danışmanlık ücretleri,
yolluk, gündelik ve benzeri tüm harcamalar (madenci) yatırımcı
tarafından karşılanacak. Kurul, bir başka yatırım nedeniyle madencilik
faaliyetinin kısıtlanmasına karar verirse,   style="font-size: 12pt; color: black; ">faaliyeti kısıtlanan maden
işletmecisinin yatırım giderleri, lehine karar verilen tarafça
kaşılanacak.

Yine Efemçukuru
örneğinden gidecek olursak; Kurul, şayet Çamlı
Barajı'nın yapımını tercih ederse, Tüprag'ın şu ana
kadar harcadığı yatırım giderlerini İzsu
karşılayacak. 
Böylesi bir durumda İzsu ya da İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanlığı Çamlı Barajını yapmakta ısrarcı olur
mu?
 
Maden ruhsatlar, kutsal belge kabul
edilmiş;
 
Anayasa
Mahkemesi'nin iptal ettiği Maden Yasası'nın 7. maddesinin 1.
fıkrası yerine öngörülen düzenleme ile ÇED
olumlu kararı verilmiş madencilik faaliyetleri hiç bir şekilde
kısıtlanamayacak. Kısıtlamalar ancak yasayla yapılabilecek. Maden
işletme yöntemi, faaliyetin yapıldığı bölge, madenin cinsi,
yapılan yatırımın çevresel etkileri, şehirleşme ve benzeri
hususlar dikkate alınarak kısıtlamaya gidilmesinde halinde
de 
kazanılmış haklar yani
maden ruhsat hakları korunacak
.
 
Hassas Alanlara Yine Madencilik
Ruhsatı;
 
Maden Yasası 7.maddesine
eklenmesi öngörülen düzenlemelerle; "Özel
çevre koruma bölgeleri, milli parklar, yaban hayatı koruma ve
geliştirme sahaları, muhafaza ormanları, aktüel durumuna veya orman
amenajman planına göre yüzde 41 ve üzeri oranında kapalı
doğal olarak yetişmiş sedir ve ardıç ormanları, Kıyı Kanununa
göre korunması gerekli alanlar, 1 inci derece askeri yasak
bölgeler, 1/5000 ölçekli imar planı onaylanmış alanlar, 1
inci derece sit alanları ile madencilik amacı dışında tahsis edilen ve
Genel Müdürlük tarafından uygun görüş verilen
elektrik santralleri, organize sanayi bölgeleri, petrol, doğalgaz ve
jeotermal boru hatları gibi yatırım alanlarına ait koordinatlar ilgili
kurumlar tarafından Genel Müdürlüğe bildirim yapılmasını
müteakip bilgi işlem kayıtlarına işlenir" den sonra bu
alanlara yapılan ruhsat başvurularının hak sağlaması halinde
(koşulları belirsiz)
 ilgili kurumlardan izin alınması ile ruhsat
verilecek.
 
Orman İdaresinin
izni ile ormanlar da yasal olarak madenciliğe
açılıyor;
 
Orman alanlarının
madencilik yapılması genel olarak Orman Yasası'nın 16. maddesinde
yapılacak değişikliğe bırakılmasının yanı sıra, Maden Yasasının
7.maddesine eklenecek fıkra ile Orman İdaresinin izni ile orman
sayılan alanlarda yapılacak maden arama ve işletme faaliyetleri ile bu
faaliyetler için zorunlu geçici tesislerin
yapılabilecek.
 
ÇED İzni
ile Yaban Hayatı Koruma ve Gelişim Sahalarında madencilik
serbest;
 
Yasanın 7. maddesine
eklenecek "yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında maden arama
ve işletme faaliyetlerine çevresel etki değerlendirme raporunda
belirlenen esaslar dahilinde izin verilir. Alınan izinler ruhsat hukuku
sonuna kadar devam eder" fıkrası ile Anayasa Mahkemesi kararı
aşılmaya çalışılmış.
 
İzin alınması
gereken alanlar, MİGEM (Maden İşleri Genel Md)in görüşü
alındıktan sonra ilan edilebilecek;
 
Yasanın 7.maddesine
eklenmesi öngörülen fıkra ile işletme ruhsatı verildikten
sonra, alanın başka yasalara göre izne tabi alan haline gelmesi
halinde (örneğin SİT alanı vb), ilgili yasaların
öngördüğü yükümlülüklerin yerine
getirilerek, ruhsat ile kazanılmış işletme hakkı korunacak, madencilik
faaliyeti sürdürülecektir. Örneğin; SİT alanı levhası
altında madencilik yapılacak. Diğer yasalara göre, izin alınması
gereken alan ilan edilmeden önce MİGEM'in görüşü
alınacak. 
MİGEM olumlu
görüş bildirmezse ne olacak? Sizce maden ruhsatı verilmiş alana
ilişkin, kısıtlayıcı düzenlemelere MİGEM olumlu görüş
bildiri mi?
size="3"> 
Yargının iptal etmesine
karşın, İçme ve kullanma suyu havzalarının orta mesafeli koruma
alanları yasayla madenciliğe açılıyor
style="color: red; ">;
size="3"> 
Daha önce Çevre ve Orman
Bakanlığı'nın Su Kirliliğinin Kontrolü
Yönetmeliği'nin 19
Maddenin
(e) bendi ile ( -orta mesafeli koruma alanı- ) 
size="3">Madenlerin çıkarılmasına; sağlık açısından
sakınca bulunmaması, mevcut su miktar ve kalitesini bozmayacak ve alıcı
ortama atıksu deşarjı oluşturmayacak şekilde çıkartılması,
faaliyet sonunda arazinin doğaya geri kazandırılarak terk edileceği
hususunda faaliyet sahiplerince noter tasdikli, yazılı taahhütte
bulunulması şartları ile Bakanlıkça izin verilebilir"
düzenlemesi getirilmişti. Yönetmeliğiniptali
için
 TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası, Arif Ali Cangı, Noyan Özkan,
Ömer Erlat ve Serkan id="lw_1268603597_3">Cengiz

 tarafından açılan dava
sonunda yönetmeliğin bu maddesi hukuka aykırı bulunmuş ve iptal
edilmişti. Bu sayede "rezervuardan 1
km.lik mesafeden itibaren" madencilik faaliyeti yapılmasının
önüne geçilmişti.

 
Yargının hukuka aykırı bulduğu düzenleme
şimdi yasal kılıfla yeniden karşımıza
çıkıyor. Yasanın 7.maddesine eklenmesi öngörülen
fıkra ile "Kazanılmış haklar korunmak kaydıyla
içme ve kullanma suyu rezervuarının maksimum su seviyesinden
itibaren 1000-2000 metre mesafe genişliğindeki şeritte, patlayıcı madde
kullanılmaması, alıcı ortama arıtma yapılmadan doğrudan su deşarj
edilmemesi şartıyla çevre ve insan sağlığına zarar vermeyeceği
bilimsel ve teknik olarak belirlenen maden arama ve işletme
faaliyetleri ile altyapı tesislerine izin verilir
"
düzenlemesi getiriliyor.
 
Madencilik faaliyetleri, yapısı gereği, ağır
metal kirliliği ve diğer kirliliğe yol açar. 
Bu nedenle,
su havzalarında kirlenmeye yol açacağı çok
açıktır. Hiçbir ekonomik değer insan ve canlı
yaşamından daha önemli değildir. Buna karşın, suyun kirlenmesi
pahasına orta mesafeli koruma alanları madenciliğe açılmak
istenmektedir.
size="3"> 
Belediyeler saf
dışı ediliyor; madencilik için İşyeri Açma ve
Çalışma Ruhsatlarının tamamı İl Özel İdareleri tarafından
verilecek;
 
Yasanın 7.maddesine eklenen fıkra ile;"maden
üretim faaliyetleri ile bu faaliyetlere dayalı ruhsat sahasındaki
tesisler için işyeri açma ve çalışma
ruhsatları il özel idareleri tarafından
verilecek".
 
Belediye Yasası ve Büyükşehir Belediye
Yasası'na göre Belediye sınırları ve mücavir alanları
içindeki gayrisıhhi müesseselerden 1. sınıf
gayrisıhhi müesseselere Büyükşehir
Belediyeleri 
tarafından, 2. ve 3. sınıf gayrisıhhi
müesseselere ise İlçe Belediyeleri
 tarafından işyeri
ruhsatı verilmesi düzenlenmiştir. Yasal düzenlemeye uygun olarak
İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin
Yönetmelik'te de aynı yönde düzenleme
bulunmaktadır.
 
Yasa değişikliği ile madencilik faaliyetleri
için yine özel bir düzenleme
getirilmekte, bütün madencilik faaliyetleri için
işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının İl Özel
idareleri tarafından
verilmesi
 öngörülmektedir.
 
Ruhsatlara ilişkin İl Genel Meclisinde
görüşme yapılmadığı, İl Özel İdaresinden sorumlu
Vali Yardımcıları tarafından imzalandığı göz önüne
alındığında, her şeyin Ankara'dan gelen talimata uygun
yapılacağı
 açıkça ortadadır.
 
Baştaki örnekte; Efemçukuru Altın
Madeni'ne GSM ruhsatını, su havzası olan bölgeyi korumakla
yükümlü olan İzmir Büyükşehir Belediyesi değil,
İzmir İl Özel idaresi verecek. İzmir
Büyükşehir Belediye Encümeni'nin 08.01.2009 tarihli
kapatma kararının bile uygulanmadığını
düşündüğümüzde, yasa değişikliğinin İzmir
için doğuracağı tehlike ortada.
 
İmar alanlarında da maden
ruhsatlarına dokunulmayacak;
 
Yasanın 7. maddesine eklenen fıkra ile; Ruhsat
alındıktan sonra imar alanları içine alınan maden sahalarında
yapılacak madencilik faaliyetleri için ilgili merciden izin almaya
dahi gerek olmayacak, imar planı bulunmayan alanlarda yapılan veya
yapılacak olan madencilik faaliyetleri ile bu faaliyetlere bağlı
geçici tesisler ve bunların müştemilatı için imar
planı yapılmayacak, işletme ruhsatları çevre düzeni ve imar
planları notuna işlenecek, imarsız alanlarda yürütülen
madencilik faaliyetleri için gerekli olan geçici tesisler ve
bunların müştemilatı, inşaat ve yapı kullanma iznine tabi
olmayacak.
 
Oysa 3194
Sayılı İmar Yasası'nda kimlerin ya da hangi yapılar için
yapı ruhsatı aranmayacağı sınırlı olarak sayılmıştır. İmar
Yasası'nda madencilik faaliyetleri için getirilmiş bir
muafiyet bulunmamaktadır. Diğer yandan, 5237 Sayılı Türk Ceza
Kanunu'nun "imar kirliliğine neden olma" başlığı
altında düzenlenen 184. maddesinin 3. bendine
göre; "Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir
sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır". Ceza Yasasında suç sayılan eylemler, madenciler
açısından suç olmaktan çıkartılıyor.
Anayasa'nın 10.maddesindeki "yasa önünde eşitlik
ilkesi altüst ediliyor.
 
Sonuç
olarak;
 
Hazırlanan yasa taslağı yine çevre sağlığı
ve canlı yaşamını koruma kaygısı taşımıyor, tüm izinleri
merkezi yönetime devrediyor, maden ruhsatlarına kutsallık, madencilere
dokunulmazlık sağlamayı hedefliyor.
 
Bu tasarının yasalaşması halinde, yaşam alanları
daha korumasız hale gelecek, siyasi iktidarın tercihine, küresel maden
şirketlerinin insafına terk edilecek.
 
Tasarının gerekçesi, hedefini ve amacını
açıklıyor, genel
gerekçesi sürdürülebilir kalkınma. Tasarı
aynı zamanda siyasi iktidarın ekoloji politikası(zlığı)nı
style="font-size: 8pt; ">( href="http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=981460&Date=28.02.2010&CategoryID=42"
style="color: rgb(204, 0, 0); text-decoration: underline; font-weight: bold;
"> id="lw_1268603597_4">http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=981460&Date=28.02.2010&CategoryID=42
) size="3"> çok net ortaya koyuyor. Tasarı ile madencilik
alanında neoliberal politikaların tam olarak
yerleştirilmesini sağlanmayı hedefliyor, doğal olarak canlı
yaşamının korunmasına öncelik verilmiyor, ekolojik taşıma
kapasitesi ve toplumsal yarar dikkate alınmıyor, kalkınma masalıyla
yıkıma giden yolda ısrar ediliyor.

 
Bu durumda yaşam savunucuları tasarının bu haliyle
yasalaşmaması için var gücüyle mücadele etmesi
gerekiyor.
 
Kaynak: href="http://www.egecep.org.tr/haberdetay.aspx?id=306">www.egecep.org.tr

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder