24 Mart 2010 Çarşamba

TMMOB Mimarlar Odası 41. Dönem 3. Merkez Danışma Kurulu Sonuç Bildirisi yayımlandı.

TMMOB Mimarlar Odası 41.
Dönem 3. Merkez Danışma Kurulu Sonuç Bildirisi yayımlandı.

align="justify">TMMOB Mimarlar Odası 41. Dönem 3. Merkez Danışma
Kurulu Sonuç Bildirisi yayımlandı.

SİYASAL ÇALKANTILARIN YAŞANDIĞI BİR
DÖNEMDE 19-20 MART 2010 TARİHİNDE BOLU/ABANT'TA TOPLANAN
MİMARLAR ODASI 41. DÖNEM 3. MERKEZ DANIŞMA KURULU KATILIMCILARI
AŞAĞIDAKİ SONUÇ BİLDİRGESİNİ KAMUOYUNA SUNMAYI
KARARLAŞTIRMIŞTIR.

Uzunca bir süreden beri bütün dünyada
etkisini sürdüren, ülkemizin ve meslektaşlarımızın da
doğrudan etkilendiği mali kriz, neo-liberalizmin ideolojik
varsayımlarının çürüklüğünü de
göstermiştir. Bu artık tarihsel misyonunu tamamlamış bir üretim
ve toplumsal sistemin krizidir ve yakın bir gelecekte derinleşmiş
toplumsal krizlerle daha büyük yıkım ve acılara yol
açması beklenmektedir.

Küresel kapitalizm içerisine
düştüğü bu derin mali kriz ortamı halkımızı ezer iken,
birde ülkemizdeki kurum ve kuruluşların kendi aralarındaki
çatışma ortamı toplumumuzu germekte, giderek her alanda bir
ayrışma süreci yaşanmaktadır.

Otuz yıldır toplumun üzerine karabasan gibi
çöken 12 Eylül yapılanması hukuktan, siyasete kadar
hayatımızın tüm alanlarında, kendisini hissettirmeye devam
etmektedir. Özgürlükçü, çoğulcu,
barışçı, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti anlayışı ortak
paydasında, hukukun evrensel ilkeleri ve değerleriyle
örülmüş yeni bir anayasanın hazırlanmasının, buna bağlı
olarak seçim barajlarının kaldırılarak, toplumun bütün
kesimlerinin siyasal temsiline olanak tanıyan bir seçim yasasının
ve demokratik siyasi partiler yasasının benimsenmesinin ülkemizin
öncelikli hedefleri olması gerekmektedir.

Geleceğin aydınlık Türkiye'sinin en
büyük güvencesi kimsenin düşüncesinden,
cinsiyetinden, etnik kökeninden ve kültüründen dolayı
dışlanmadığı, ötekileştirilmediği bir ülke olma
özlemini aklında ve yüreğinde taşıyanların
birlikteliğidir.

Ülkemizde yıllardır süren terörün ve
çatışma ortamının sorunları çözmek yerine
içerisinden çıkılmaz hale getirdiğini
düşünüyor, çatışma yerine dayanışma
kültürünün benimsenmesini, bunun da demokratik bir toplum
olmanın vazgeçilmez koşulu olduğunu
düşünüyoruz.

Siyasi iktidarın "demokrasi söyleminin"
arkasına sığınarak ülkemizi karanlığa ve gericiliğe doğru hızla
sürükleme çabaları devam etmektedir. Toplumun
bütün örgütlü kesimleri, demokratlar, yurtseverler,
devrimciler, baskı altına alınmaya çalışılmakta, çeşitli
gerekçelerle ve kurgulanmış iddianamelerle adeta
cezalandırılmaktadır ve ülkemiz bir korku imparatorluğuna
mahkûm hale getirilmeye çalışılmaktadır.

Son günlerde Ankara'da TEKEL
işçilerinin sürdürdüğü eylem ve bu eyleme
karşı hükümetin gösterdiği tepkiler pek çok
gerçeğin gün ışığına çıkmasını sağlamıştır.
Yıllardır hükümetlerce uygulanan özelleştirme
çabalarının bir başarı öyküsü gibi
gösterilmesinin arkasında yaşanan trajediler, görmek
istemeyenlerin bile görebilecekleri netlikte ortaya
çıkmıştır. TEKEL direnişi ülkemizdeki temel mücadele
aksının ne olması gerektiğini de bizlere yeniden hatırlatmıştır.

Bu süreçlerde mimarlık ortamı ve Mimarlar
Odası da çok boyutlu bir saldırının hedefi haline gelmiştir.
Çıkartılar kanun ve kararnamelerle ülke kaynakları, kıyılar,
ormanlar, akarsular, kentsel ve kırsal alanlar küresel sermayenin
talanına sunulmaktadır. Bir taraftan serbest mimarlık hizmeti veren
bürolar inşaat devlerinin ve yabancı firmaların taşeronlarına
dönüşüyor, diğer taraftan TOKİ ve kentsel
dönüşüm uygulamalarında olduğu gibi ülke
bütününde konut üretimi yandaş ve gerici kadroların
eliyle kentsel yağmaya dönüştürülmektedir.

Elazığ'da geçtiğimiz günlerde
yaşanan deprem felaketi deprem gerçeğimizi bir kez daha
hatırlattı. Yöneticilerin bildik demeçlerini aynı
cümlelerle izledik. Kerpiç konusunda yetkililerce dile
getirilenler uzmanlıkları hiçe saymamın bir kanıtı
niteliğindedir. Elazığ depreminde suçlu kerpiç değil,
üzerlerine düşenleri yapmayanlar ve gerekli önlemleri
almayanlardır. Bu tür söylemler, başta İstanbul olmak üzere
büyükkent depremleri konusunda bizleri endişeye
düşürmektedir. Kentlerimizde, güvensiz, sağlıksız yapı
stoku ve yaşam alanları, afet riski altındaki bölgeler öncelikli
olmak üzere, ranta dayalı olmayan sağlıklılaştırma politika ve
uygulamalarıyla, güvenli yapılara ve yaşam alanlarına
dönüştürülmektedir.

Başbakan ve AKP'li kimi belediye başkanları zaman
zaman Mimarlar Odası'nı karalama niteliğinde demeçler
vermektedirler. Odamız kamuoyuna kentsel gelişmeyi önleyen, yerel
yönetimlerin projelerinin gerçekleşmemesinin sebebi olan bir
kurum olarak gösterilmeye çalışılmakta, meslek odalarının
etkinliğini azaltacak girişimler ve yasal düzenleme hazırlıkları
başlatılmaktadır. Cumhurbaşkanı'nın görevlendirmesiyle
Devlet Denetleme Kurulu'nun hazırladığı raporda dile getirilenler,
yönetimlerin önümüzdeki dönemde meslek
örgütlerine yönelik olarak ne gibi hazırlıklar
içerisinde olduğunu göstermekte, yeni yapılanmalara altlık
görevi görmektedir.

TMMOB Mimarlar Odası'nın kamusal sorumluluk
ışığında ülke kaynaklarının yağmalanmasına karşı kararlı
mücadelesi bertaraf edilmeye çalışılmaktadır. TMMOB Mimarlar
Odası'nı teslim alma ve parçalama çabaları hız
kazanmaktadır.

Bu noktada yapılması gereken, bize sunulan
seçenekleri radikal bir biçimde reddetmek, örgütlenme
ve mücadele özgürlüğümüzü elimizden
almaya çalışan siyasal iktidara karşı, TMMOB Mimarlar
Odası'nın öz gücü ve odamızın geçmişten
gelen devrimci, demokrat mücadele anlayışını öne
çıkararak "Mimarlar Odası ve mimarlar toplum hizmetinde"
yaklaşımını ve çalışma anlayışının hâkim kılmak
hepimizin ortak sorumluluğu olmalıdır.

Meslek örgütümüzü
etkisizleştirmek ve görevlerini yapamaz hale getirmek amacıyla
yapılacak her türlü girişime karşılık en önemli
dayanağımız kendi gücümüz ve dayanışmamız olacaktır.
Odamız bu tür girişimlere karşın, kimseden talimat almadan, arsa ve
arazi yağmasına, kentsel talana, kent suçlarına karşı
mücadelesini, çağdaşlıktan, bilimden, demokrasiden ve halktan
yana tavrını bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk
çerçevesinde sürdürecektir.

Kaynak: tmmob.org.tr


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder