16 Mart 2010 Salı

ZMO 42. Olağan Genel Kurul Sonuç Bildirgesi Yayımlandı

ZMO 42. Olağan Genel Kurul
Sonuç Bildirgesi Yayımlandı

TMMOB ZİRAAT
MÜHENDİSLERİ ODASI >
42.OLAĞAN GENEL KURUL 
SONUÇ BİLDİRGESİ

Emperyalizmin maskelenmiş yüzü olan
küreselleşmenin tüm dünyada emekçileri yoksulluk ve
açlığa mahkûm ettiği; ulusların bağımsızlığını yok
ettiği,  rantın tüm kültürel ve doğal varlıkları
acımasızca katlettiği bir süreci yaşıyoruz.  Ülkemizde
ise aydınlanmadan ve emekten yana güçlere; hukuku adeta ayaklar
altına alarak sindirme ve yok etme politikaları izlenmektedir. Bu
sürece karşı çıkan aydınlar, bilim insanları, yazarlar,
askerler, savcılar, emekçiler hukuksal alt yapısı olmayan
gerekçelerle gözaltına alınmakta, tutuklanmakta; yıldırılmak
ve susturulmak istenmektedir. Emperyalistler, Lozan'da kaybettiklerini
bir bir yeniden kazanmaktadır.

İşte bu süreç içerisinde
gerçekleştirilen Genel Kurulumuzda bizler diyoruz ki:

- Liyakate ve niteliğe bakılmadan; cemaat ve yandaş
kadrolaşmasıyla Türkiye'nin yönetimsel ve bilimsel
gücünün zayıflatılması ülke geleceğinin ipotek
altına alınmasına yol açar.

- Cumhuriyetin döneminde kurulan ve ülkemiz
kalkınmasında öncü rol oynayan tüm sanayi tesislerinin
önce işlevsizleştirilip, borçlandırılıp,
özelleştirilerek bir bir yok edilmesinin ve emekçileri bir eşya
gibi sokağa atan zihniyetin karşısındayız.

- TEKEL işçisini sokağa atarken; TEKEL'in
milyonluk tesislerini bedelsiz olarak yandaşlara bağışlayan sözde
 "yetim hakkı yedirmeyen!" politikaların
karşısındayız.

- Tarım arazilerinin Anayasa hükmü ve mahkeme
kararlarına rağmen amaç dışı kullanım politikalarını
kınıyor, bu konudaki mücadelemizi kararlılıkla
sürdüreceğimizi bildiriyoruz.

- Tarihsel, kültürel ve doğal
varlıklarımızın hatta Cumhuriyetin adeta bir müze niteliği
kazanmış fabrikalarının yıkılması, yok edilmesi ve toplum
hafızasından silinmesinin karşısındayız.

- Çay, tütün, şekerpancarı,
üzüm kısacası tüm üreticilerin üretimden
kopartılmaları süreci; yüzyıllardır biriken üretim bilgi
birikimin yok olması ve ülkemiz tarımına çokuluslu
şirketlerin egemen olması anlamına gelir. Tarım bir
kültürdür, tekelleştirilemez.

- ABD ve AB,  çiftçisini,
bütçelerinin yaklaşık  %50'sine varan oranlarda
desteklerken; üretimi ve üreticiyi desteklemeyen politikalarla
tarımımızın geliştirilmesi mümkün değildir. Nitekim yılda 6
milyar dolardan fazla tarımsal dış alım parası ödenmesi bu
politikaların sonucudur.

- TC Ziraat Bankasının özelleştirilme
sürecinde kredilerinin yetersiz kalması nedeniyle devreye giren
yabancı sermayeli bankalar; çiftçinin ödeme
gücüne bakmaksızın ve kasıtlı olarak üretime değil
tüketime yönelik krediler vererek, çiftçileri
ödeme güçlüğüne düşürmekte ve haciz
uygulamalarıyla topraklarına el koymaktadır.

- Kayıt dışı ekonomiyle "stratejik eylem
planları" çerçevesinde mücadeleyi amaçlayan
hükümet,  eğer samimi ise kayıt dışılığın en fazla
görüldüğü ve toplum sağlığını ilgilendiren en temel
konu olan gıda sektöründe sorumlu yöneticilik uygulamasını
Oda'mızın önerdiği bilimsel temellere oturtmalıdır.

- GDO'lu mısırdan Nişasta Bazlı Şeker
üretilerek Türkiye Şeker Sanayi baltalanmakta ve hem
işçisi hem çiftçisi mağdur edilmekte, Şeker
fabrikalarının özelleştirilmesinin önü
açılmaktadır. TŞFAŞ tüm fabrikaları ile bir
bütündür özelleştirilmemelidir.

- Ziraat Mühendisleri Oda'mızın tüm
uyarılarına karşın tarımsal KİT'lerin neoliberal politikalar
çerçevesinde özelleştirilmesi ve kapatılması
hayvancılığımızı hızla geriye götürmüş, et ve süt
üretimi yetersiz hale gelmiş,  hayvan ithalatını gündeme
getirmiş, gıda olarak tüketilmemesi gereken kaçak ve tek
tırnaklı hayvan kesimleri ortaya çıkmış, halkımızın
sağlıksız ve yetersiz beslenmesine yol açmıştır.
Çözüm olarak canlı hayvan ve et ithalatının
düşünülmesi yerine, Oda'mızın önerileri
doğrultusunda hayvancılık desteklenmeli, çayır-meralar ıslah
edilerek korunmalıdır.

- Ulusal Biyogüvenlik Kanunu çıkarılmadan
geçici ve sürekli değiştirilen yönetmeliklerle gıda
sağlığı ve biyogüvenliğimiz tehlikeye atılmaktadır.
Biyogüvenlik Kanunu halkımızın sağlığını ve
biyoçeşitliliğimizi koruyacak, GDO'lu tohumları ülkemize
sokmayacak şekilde düzenlenmelidir.

- Dünya her alanda bilimsel araştırmalarla
geleceğini güvenceye alırken; toprak ve su kaynakları ile tarımsal
araştırma enstitülerinin bir bir kapatılması kabul edilemez.

-  Bu denli büyük işsizlik varken, yakın
süreçte 3 milyona yakın tarım istihdamını kaybeden
ülkemizde; üretici örgütlenmesi teşvik edileceğine
kooperatifleri, birlikleri, yılların birikimi tarım satış kooperatif ve
tesislerini desteklemeyip kapatan süreci tersine çevirmek
zorundayız.

Kurtuluş savaşının yokluk ve yoksulluk ortamında
emperyalizme dersini verebilmiş olan ulusumuzun bu karanlığı da
yenebilecek gücü vardır. Ziraat Mühendisleri Odası
kurulduğu 1954 yılından bugüne kadar Cumhuriyet aydınlanmasından,
Atatürk devrimlerinden, emekten, bilimden, çiftçiden yana
ve onunla yan yana binlerce üyesi ile birlikte başladığı onurlu
yürüyüşüne bundan sonra da başı dik bir şekilde devam
edecektir.

Kaynak: tmmob.org.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder