12 Eylül 2010 Sonrası /
Sibel Özbudun
SİBEL ÖZBUDUN
“Bugün kanıtlanmış
olan,
olan,
bir zamanlar
yalnızca hayal
edilmişti.”[2]
edilmişti.”[2]
- Referandum sonuçlarını nasıl
değerlendiriyorsunuz? Şaşırtıcı mı, yoksa tahminlerinize denk
düşen bir tablo mu?
değerlendiriyorsunuz? Şaşırtıcı mı, yoksa tahminlerinize denk
düşen bir tablo mu?
Sibel Özbudun (SÖ): Doğrusunu isterseniz buna
yakın bir sonuç bekliyordum. Bu bakımdan, kişisel olarak
şaşırdığımı söyleyemem.
yakın bir sonuç bekliyordum. Bu bakımdan, kişisel olarak
şaşırdığımı söyleyemem.
Ama yine de, sonuçları açısından
Türkiye’de önemli değişimlere (ya da, daha doğru bir
deyişle, “başkalaşımlara”) ve onların
öngörülmesi zor sonuçlarına yol açacak bir
tablo bu.
Türkiye’de önemli değişimlere (ya da, daha doğru bir
deyişle, “başkalaşımlara”) ve onların
öngörülmesi zor sonuçlarına yol açacak bir
tablo bu.
Öncelikle, referandum, AKP açısından
bir net bir “güvenoyu” anlamına geliyor. Kaldı ki,
ortalama seçmen de bunu böyle algıladı. Oy verenlerin
büyük bölümünün “neyi”
oyladığını bilmeden, “Recep Tayyip’e yandaş” ve
“Recep Tayyip’e karşı” oy kullandığı, sandık
başlarında yapılan sondajlarda da ortaya çıkıyor.
bir net bir “güvenoyu” anlamına geliyor. Kaldı ki,
ortalama seçmen de bunu böyle algıladı. Oy verenlerin
büyük bölümünün “neyi”
oyladığını bilmeden, “Recep Tayyip’e yandaş” ve
“Recep Tayyip’e karşı” oy kullandığı, sandık
başlarında yapılan sondajlarda da ortaya çıkıyor.
Eğer durum böyleyse, evet, hayır ve boykot
oylarının yerleştiği harita, bir parçalanmışlığı gözler
önüne sermekte: Mevcut tanımıyla laiklik yandaşı
“Hayır”cılar (ki bunlar arasında CHP oylarının arttığı,
MHP’nin ise gerilemede olduğu anlaşılıyor), Anadolu
maneviyatçılığı/muhafazakârlığını temsil eden
“Evet”çiler… ve farklı oranlarda da olsa,
“Boykot” çağrısına tepki veren Kürt
coğrafyası…
oylarının yerleştiği harita, bir parçalanmışlığı gözler
önüne sermekte: Mevcut tanımıyla laiklik yandaşı
“Hayır”cılar (ki bunlar arasında CHP oylarının arttığı,
MHP’nin ise gerilemede olduğu anlaşılıyor), Anadolu
maneviyatçılığı/muhafazakârlığını temsil eden
“Evet”çiler… ve farklı oranlarda da olsa,
“Boykot” çağrısına tepki veren Kürt
coğrafyası…
Referandum “zaferi”nin AKP’ye
sağladığı yargı üzerinde manevra kabiliyeti de göz
önünde bulundurulduğunda, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin bu parçalı manzarayla eski yöntemlerle başa
çıkamayacağı daha da açıklık kazanıyor. “Birlik ve
beraberliği” asgarî hasarla sağlamak, artık her şeyden
çok, bu üç parçanın
“konsensüsü”nü gerektiriyor - ki bu da bana bir
hayli kuşkulu gözüküyor…
sağladığı yargı üzerinde manevra kabiliyeti de göz
önünde bulundurulduğunda, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin bu parçalı manzarayla eski yöntemlerle başa
çıkamayacağı daha da açıklık kazanıyor. “Birlik ve
beraberliği” asgarî hasarla sağlamak, artık her şeyden
çok, bu üç parçanın
“konsensüsü”nü gerektiriyor - ki bu da bana bir
hayli kuşkulu gözüküyor…
- Kürt illerindeki sonuçları baz
alırsak; nasıl bir durum analizi yaparsınız? Kürt illerindeki boykot
oranını nasıl karşılıyorsunuz?
alırsak; nasıl bir durum analizi yaparsınız? Kürt illerindeki boykot
oranını nasıl karşılıyorsunuz?
SÖ: Ahmet Kardam’ın, seçimin hemen
ertesinde Kürt illeri ve boykota ilişkin bir değerlendirmeyi
elektronik ortamda inceleme fırsatım oldu. Kardam Kürt coğrafyasını
“çekirdek”, “çeper” ve
“göç alan” olmak üzere üç kategoride
ele alıyor ve boykot oranının “çekirdek iller”de
(Ağrı, Diyarbakır, Dersim Hakkari, Mardin, Urfa, Van, vb.) yüzde
52’yi [tabii, Hakkâri, Diyarbakır, Şırnak ve Batman’ın
bu çekirdek içerisinde bir “çelik
çekirdek” oluşturduğunu göz ardı etmemek gerek…]
bulduğunu, “çeper” illerde (Adıyaman, Antep, Elazığ,
Erzurum, Hatay, Malatya vb.) ise yüzde 21.8 dolaylarında olduğunu
vurguluyor.
ertesinde Kürt illeri ve boykota ilişkin bir değerlendirmeyi
elektronik ortamda inceleme fırsatım oldu. Kardam Kürt coğrafyasını
“çekirdek”, “çeper” ve
“göç alan” olmak üzere üç kategoride
ele alıyor ve boykot oranının “çekirdek iller”de
(Ağrı, Diyarbakır, Dersim Hakkari, Mardin, Urfa, Van, vb.) yüzde
52’yi [tabii, Hakkâri, Diyarbakır, Şırnak ve Batman’ın
bu çekirdek içerisinde bir “çelik
çekirdek” oluşturduğunu göz ardı etmemek gerek…]
bulduğunu, “çeper” illerde (Adıyaman, Antep, Elazığ,
Erzurum, Hatay, Malatya vb.) ise yüzde 21.8 dolaylarında olduğunu
vurguluyor.
Bu ayırımın akla yakın olduğu kanısındayım,
kanımca BDP’nin çağrısının daha etkin olduğu
“çelik çekirdek” dışında, bu oranlar
AKP’nin (ya da Fethullah Gülen’in mi demeli) bölgede
hiç de azımsanmaması gereken bir etkiye sahip olduğunu
göstermekte.
kanımca BDP’nin çağrısının daha etkin olduğu
“çelik çekirdek” dışında, bu oranlar
AKP’nin (ya da Fethullah Gülen’in mi demeli) bölgede
hiç de azımsanmaması gereken bir etkiye sahip olduğunu
göstermekte.
AKP, bu referandumla birlikte, Türkiye’nin
merkezî gücü olmaya talip olduğunu ilan etmiş oldu.
“Kürt sorunu”nun ise önündeki en çetrefilli
sorunlardan birini, hatta birincisini oluşturduğu, malum. Bölgeden
aldığı “evet” oyları, önümüzdeki günlerde
AKP’nin Kürt coğrafyasına müdahalesinin zeminini
oluşturacak.
merkezî gücü olmaya talip olduğunu ilan etmiş oldu.
“Kürt sorunu”nun ise önündeki en çetrefilli
sorunlardan birini, hatta birincisini oluşturduğu, malum. Bölgeden
aldığı “evet” oyları, önümüzdeki günlerde
AKP’nin Kürt coğrafyasına müdahalesinin zeminini
oluşturacak.
-Kürt halkı, referandumu anayasa değişikliği
biçiminde görmekten ziyade; demokratik özerklik
tartışmalarını esas alarak, oylamada boykot tercihini kullandı fakat bir
yanıyla da özerkliğe ‘evet’ demiş oldu; hem
statükocu hem de gerici ilan ettiği çevrelerden sıyrılarak. Bu
hususta, Kürtlerin demokratik özerkliğe ciddi bir düzeyde
destek çıkması, önümüzdeki süreçte
Türk devletinin ne gibi adımlarda bulunmasını gerektirir?
biçiminde görmekten ziyade; demokratik özerklik
tartışmalarını esas alarak, oylamada boykot tercihini kullandı fakat bir
yanıyla da özerkliğe ‘evet’ demiş oldu; hem
statükocu hem de gerici ilan ettiği çevrelerden sıyrılarak. Bu
hususta, Kürtlerin demokratik özerkliğe ciddi bir düzeyde
destek çıkması, önümüzdeki süreçte
Türk devletinin ne gibi adımlarda bulunmasını gerektirir?
SÖ: Sorunuzu fazla “iyimser” ve
fazlasıyla “yönlendirici” bulduğumu belirtmeme izin verin.
Malum, “özerklik” tartışmasının Kürt
coğrafyasında dolaşıma girmesi bir hayli yeni. Kürt halkının
“özerklik” için oy kullandığı söylemine ikna
olmak, şimdilik “zor”. Ancak, şunu diyebiliriz: Kürt
halkı çekirdekte çoğunluk itibariyle, çeper illerde
ise daha düşük oranlarda BDP’ye desteğini
sürdürmekte ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne itiraz
etmektedir.
fazlasıyla “yönlendirici” bulduğumu belirtmeme izin verin.
Malum, “özerklik” tartışmasının Kürt
coğrafyasında dolaşıma girmesi bir hayli yeni. Kürt halkının
“özerklik” için oy kullandığı söylemine ikna
olmak, şimdilik “zor”. Ancak, şunu diyebiliriz: Kürt
halkı çekirdekte çoğunluk itibariyle, çeper illerde
ise daha düşük oranlarda BDP’ye desteğini
sürdürmekte ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne itiraz
etmektedir.
Her durumda, yukarıda sözünü ettiğim
parçalı tablo nedeniyledir ki, işler Türk devleti
açısından eskisinden çok daha zorlu olacak. Geleneksel
monolitik (tekçi) yapıyı sürdürmek, hem Kürt
talepleri artık geriye dönüşsüz bir noktaya geldiğinden,
hem de monolitizm söylemini fazlaca “iplemeyen” yeni bir
fraksiyon, Anadolu burjuvazisinin temsilcisi AKP devlet yönetiminde
merkezî bir konum kazandığı için…
parçalı tablo nedeniyledir ki, işler Türk devleti
açısından eskisinden çok daha zorlu olacak. Geleneksel
monolitik (tekçi) yapıyı sürdürmek, hem Kürt
talepleri artık geriye dönüşsüz bir noktaya geldiğinden,
hem de monolitizm söylemini fazlaca “iplemeyen” yeni bir
fraksiyon, Anadolu burjuvazisinin temsilcisi AKP devlet yönetiminde
merkezî bir konum kazandığı için…
- Türk devleti, referandum sonuçlarını
boykotu da hesaba katarak iyi okumazsa, 20 Eylül’ün ardından
eylemsizlik de son bulmuş oluyor. Bu kapsamda, önümüzdeki
sürece ilişkin değerlendirme ve beklentileriniz nedir?
boykotu da hesaba katarak iyi okumazsa, 20 Eylül’ün ardından
eylemsizlik de son bulmuş oluyor. Bu kapsamda, önümüzdeki
sürece ilişkin değerlendirme ve beklentileriniz nedir?
SÖ: Ben AKP’nin bir yandan Avrupa Birliği
Muktesebatı temelinde, (yani “bireysel haklar” bazında) bir
çözüme daha yatkın bir “pazarlığı”
sürdürmeye yönelik çabaları derinleştirirken, bir
yandan da Güney Kürdistan yönetimi ile müzakereler ve en
çok da son 5-10 yılda yaratmayı başardığı “Beyaz
Kürtler” aracılığıyla Kürt ulusal hareketini kuşatma,
yalıtlamaya ağırlık vereceğini düşünüyorum. Ancak
Kürtlere yönelik her attığı adım, aynı tabanı paylaştığı
statükocu güçler (özellikle de MHP) tarafından
büyük yaygarayla karşılanacağı ve seçmen tabanını
riske atacağı da unutulmamalı. Bir başka deyişle, AKP’nin
“pazarlık” gücü sınırlı... Burada önemli olan,
Kürt ulusal hareketinin ve onun siyasal temsilcisi BDP’nin
duruşu. AKP ile “müzakere”ye dayalı bir reel-politiker
duruşun, yıllardır inanması güç acılara büyük bir
özveriyle katlanan Kürt halkının indinde, onları
“AKP’li/Kürt politikacılar”dan farksız
kılacağını düşünüyorum.
Muktesebatı temelinde, (yani “bireysel haklar” bazında) bir
çözüme daha yatkın bir “pazarlığı”
sürdürmeye yönelik çabaları derinleştirirken, bir
yandan da Güney Kürdistan yönetimi ile müzakereler ve en
çok da son 5-10 yılda yaratmayı başardığı “Beyaz
Kürtler” aracılığıyla Kürt ulusal hareketini kuşatma,
yalıtlamaya ağırlık vereceğini düşünüyorum. Ancak
Kürtlere yönelik her attığı adım, aynı tabanı paylaştığı
statükocu güçler (özellikle de MHP) tarafından
büyük yaygarayla karşılanacağı ve seçmen tabanını
riske atacağı da unutulmamalı. Bir başka deyişle, AKP’nin
“pazarlık” gücü sınırlı... Burada önemli olan,
Kürt ulusal hareketinin ve onun siyasal temsilcisi BDP’nin
duruşu. AKP ile “müzakere”ye dayalı bir reel-politiker
duruşun, yıllardır inanması güç acılara büyük bir
özveriyle katlanan Kürt halkının indinde, onları
“AKP’li/Kürt politikacılar”dan farksız
kılacağını düşünüyorum.
-Kürt illerinde ‘evet’ oyunun yoğun
olarak çıkması, biraz da boykotun etkisiyle yaşandı. BDP’ye
yönelik bazı kesimlerden bu kapsamda eleştiriler geliyor. Ancak
sonuçta Kürtlerin ille de belirli güçlere (AKP, veya
CHP-MHP) yedeklenmesini beklemek, haksızlık değil mi? Siz, bu
eleştirileri yerinde buluyor musunuz?
olarak çıkması, biraz da boykotun etkisiyle yaşandı. BDP’ye
yönelik bazı kesimlerden bu kapsamda eleştiriler geliyor. Ancak
sonuçta Kürtlerin ille de belirli güçlere (AKP, veya
CHP-MHP) yedeklenmesini beklemek, haksızlık değil mi? Siz, bu
eleştirileri yerinde buluyor musunuz?
SÖ: Türkiye’de eli kalem tutan kesim
ya da politikacılar arasında -en çok da liberal (sahte-)
“dost”ların katkısıyla, bir tavır oluştu - herkes
Kürtlerin nasıl davranması, ne yapması gerektiği konusunda ahkam
keserken, kimsenin aklına -birkaç medyatik “Beyaz
Kürt”: Altan Tan, Muhsin Kızılkaya, Mehmet Metiner, vb.
dışında- Kürtlerin fikrini sormak gelmiyor.
ya da politikacılar arasında -en çok da liberal (sahte-)
“dost”ların katkısıyla, bir tavır oluştu - herkes
Kürtlerin nasıl davranması, ne yapması gerektiği konusunda ahkam
keserken, kimsenin aklına -birkaç medyatik “Beyaz
Kürt”: Altan Tan, Muhsin Kızılkaya, Mehmet Metiner, vb.
dışında- Kürtlerin fikrini sormak gelmiyor.
Bu, tipik bir sömürgeci veya oryantalist
tavrı! Tabii ki, Kürtlerin oy verme ya da vermeme, ya da, daha
genel anlamıyla nasıl yaşamak istedikleri, kaderlerini tayin konusunda hak
ve yetkileri, yalnızca kendilerine aittir. Bu eleştirileri ciddiye almamak
gerekir bence…
tavrı! Tabii ki, Kürtlerin oy verme ya da vermeme, ya da, daha
genel anlamıyla nasıl yaşamak istedikleri, kaderlerini tayin konusunda hak
ve yetkileri, yalnızca kendilerine aittir. Bu eleştirileri ciddiye almamak
gerekir bence…
-Eklemek istedikleriniz...
SÖ: Biliyorsunuz, referandumda boykot, sosyalist
solun bir kesiminin de tavrıydı. Onlar, egemen blokun iki fraksiyonu
arasındaki kayıkçı kavgasına “Taraf” olmayı
reddederek hem liberal, hem de “ulusal” sol ile sınırlarını
bir kez daha teyit ettiler. Suyun Batı yakasında “boykot”,
(anaakım medya tarafından göz ardı edilen) önemli bir
ahlâksal duruşa denk düşmekteydi. Ve, aslına bakılırsa, ister
ne tarafa oy vereceğini kestiremediği, ister ortada oylanmaya değer bir
şey olmadığını düşündüğü için oy kullanmaya
gerek duymayan (bunları “boykotçular” olarak nitelemenin
zorlama olduğu kanısındayım) yüzde 20’den iri bir kesimin
varlığı, “boykot”un iyi izah edilememiş, ama nesnel bir
dayanağı olduğunu gözler önüne sermekte. Suyun batı
yakasında yüzde 20’lik bir “yabancılaşmışlar”
kitlesi ile referandumdan çıkacak “Evet”in
hükümetin neo-liberal girişimlerini dizginsiz bırakacağı
kaygısıyla “Hayır” oyu kullananların varlığı, bu
“ahlâksal duruş”u “siyasal bir duruş”a
tercüme edilebilir kılmaktadır.
solun bir kesiminin de tavrıydı. Onlar, egemen blokun iki fraksiyonu
arasındaki kayıkçı kavgasına “Taraf” olmayı
reddederek hem liberal, hem de “ulusal” sol ile sınırlarını
bir kez daha teyit ettiler. Suyun Batı yakasında “boykot”,
(anaakım medya tarafından göz ardı edilen) önemli bir
ahlâksal duruşa denk düşmekteydi. Ve, aslına bakılırsa, ister
ne tarafa oy vereceğini kestiremediği, ister ortada oylanmaya değer bir
şey olmadığını düşündüğü için oy kullanmaya
gerek duymayan (bunları “boykotçular” olarak nitelemenin
zorlama olduğu kanısındayım) yüzde 20’den iri bir kesimin
varlığı, “boykot”un iyi izah edilememiş, ama nesnel bir
dayanağı olduğunu gözler önüne sermekte. Suyun batı
yakasında yüzde 20’lik bir “yabancılaşmışlar”
kitlesi ile referandumdan çıkacak “Evet”in
hükümetin neo-liberal girişimlerini dizginsiz bırakacağı
kaygısıyla “Hayır” oyu kullananların varlığı, bu
“ahlâksal duruş”u “siyasal bir duruş”a
tercüme edilebilir kılmaktadır.
Bu ülkede hem statüko güçlerine
hem de neo-liberal (Fethullahçı) İslâmcılara meydan okuyan
bir sosyalist hareket ile Kürt ulusal Hareketinin elele vermesi,
hepimizin özlemini çektiği kökten değişimlerin ebesinin
bedenlenmesi anlamına gelir…
hem de neo-liberal (Fethullahçı) İslâmcılara meydan okuyan
bir sosyalist hareket ile Kürt ulusal Hareketinin elele vermesi,
hepimizin özlemini çektiği kökten değişimlerin ebesinin
bedenlenmesi anlamına gelir…
14 Eylül 2010 17:48:33, Ankara.
N O T L A R
[1] size="2">Yeni Özgür Politika, 25 Eylül
2010…Kaldıraç, No:114, Ekim
2010…
2010…Kaldıraç, No:114, Ekim
2010…
[2] size="2">William Blake.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder