19 Aralık 2010 Pazar

19 Aralık Söyleşisi Yapıldı

19 Aralık Söyleşisi
Yapıldı

“Kavgada kazanılan adalet gününde
Sizler sessizlik içinde düşmüş kardeşler
Bu ulu günde
Ulu kavgada beraber olacağız…”

PABLO NERUDA

19-22 Aralık 2010 tarihlerinde Türkiye’nin 20 hapishanesinde eş
zamanlı yürütülen ve 28 kişinin hayatını kaybetmesine,
yüzlercesinin de yaralanmasına neden olan “Hayata
Dönüş Operasyonu”  10. yılında, 18 Aralık 2010
Cumartesi günü saat 17.00’de +İvme Dergisi Hasan
Balıkçı Toplantı Salonu’nda yapılan bir söyleşi ile
anıldı.
Katliamın en kanlı yaşandığı yerlerden birisi olan ve 6 kadının diri
diri yakıldığı Bayrampaşa Hapishanesi C-1 Koğuşu’nda katliamı
yaşayan Çevre Mühendisi MÜNEVVER KÖZ,
hem hapishane operasyonlarının başından sonuna hem de sonrasından
bugüne kadar devam eden mücadelede aktif bir şekilde yer alan
tutsak yakınlarından TAYAD’lı MELEK AKGÜN ve
+İvme Dergisi Yayın Kurulu üyelerinden TİGİN
ÖZTÜRK
’ün konuşmacı olarak katıldığı
söyleşi, demokrasi ve devrim mücadelesinde yaşamını yitirenler
anısına 1 dakikalık saygı duruşu ile başladı.
Ardından Fotoğraf ve Sinema Emekçileri (FOSEM) tarafından
hazırlanmış olan “19 Aralık: O Günün
Hikâyesi” adlı kısa film izlendi.
Katliamı çeşitli hapishanelerde birebir yaşamış olan
tutsakların anlatımlarından ve katliam görüntülerinden
oluşan kısa filmin izlenmesinin ardından söz alan Münevver
Köz, 19 Aralık sürecini anlamak için Sovyet
Bloğu’nun çöküşünden itibaren tüm
dünyada ve Türkiye’de yaşanan sosyal ve siyasal gelişmeleri
doğru değerlendirmek gerektiğini, bu saldırıların emperyalizmin
Türkiye ve Ortadoğu üzerindeki politikalarının önemli bir
parçası olduğunu ve dünyada yaşanan gelişmelerden bağımsız
bir şekilde ele alınamayacağını vurgulayan bir konuşma yaptı. Köz
ayrıca katliamın öncesinde hapishanelerde yaşananları, siyasi
iktidarın manevralarını, tutsakların hazırlıklarını ve katliam
günü yaşananları da ayrıntılı bir şekilde anlattı.
Köz’ün ardından söz alan Melek Akgün ise
TAYAD’ın ve tutsak yakınlarının F tiplerine geçileceğinin
belli olduğu andan itibaren sürece nasıl müdahil olduklarını,
ne tür çalışmalar yaptıklarını ve ne gibi baskılara maruz
kaldıklarını, tecriti en geniş kitlelere anlatmak amacıyla yaptıkları
çalışmaları anlattı. Oğlu da ağırlaştırılmış müebbet
hükümlüsü olan Akgün, F tiplerine geçildikten
sonra da hapishanelerde baskı ve buna karşılık direnişin çeşitli
biçimlerde sürdüğünü; bugün de pek
çok hapishanede pek çok siyasi tutsağa çeşitli cezalar
ve baskılar uygulandığını belirtti. Bu nedenle tutsakların yalnız
olmadıklarını belirtmek adına yapılacak çok şey olduğunu dile
getiren Akgün, her yerde her şekilde tecriti ve yarattığı tahribatı
anlatmak gerektiğini, tutsakları da yalnız bırakmamak adına mektup
yazmak, kart atmak gibi hiç de zor olmayan şekillerde destek
olunabileceğini ifade etti.
+İvme Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Tigin Öztürk ise
konuşmasına Türkiye’de hapishaneler sorununun yeni
olmadığını, 12 Eylül öncesinden itibaren çok
çeşitli baskı mekanizmalarının çalıştırıldığını ve
buna karşı da direnişlerin yaşandığını belirterek başladı.
“Hayata Dönüş Operasyonu”nun ise bunların
içerisinde en kapsamlısı olduğunu, hatta Kıbrıs Barış
Harekatı’ndan sonraki en büyük askeri harekat olduğunu
vurguladı. Öztürk, hapishanelere uygulanan politikaların halka
dayatılanlardan farklı olmadığını belirterek tecritin aslında
yalnızca siyasi tutsaklara değil tüm halka uygulanmak istendiğini
söyledi. Öztürk; bu saldırılara karşı daha
güçlü ve örgütlü bir şekilde karşı
durulması gerektiğini vurguladığı konuşmasını yarın (19 Aralık
2010) Bayrampaşa Hapishanesi önünde yapılacak karanfil bırakma
eylemine çağrı yaparak sonlandırdı.
Son olarak tekrar söz alan Münevver Köz, 23-24 Kasım 2010
tarihlerinde görülmeye başlanan Bayrampaşa Katliamı
Davası’na ilişkin bilgiler verdi ve 6 Nisan’da ikinci
duruşması görülecek olan davada kitlesel bir sahiplenme ile
demokratik kamuoyu oluşturmanın ve en geniş kitlelere bu ülkenin
hapishanelerinde neler yaşandığını anlatmanın gerekliliğini
belirtti.
F tiplerine geçiş amacıyla yapılan bu operasyonun ardından
geçen 10 yıl süresince hapishanelerde tutsaklara uygulanan
baskının azalmadığı gibi bunlara karşı direnişlerin de yoğun bir
şekilde devam ettiği, hatta bu direnişler sayesinde pek çok hakkın
da kazanıldığı vurgulanan söyleşi boyunca hem siyasi tutsakları
hem de halkı teslim almaya yönelik yapılan bu operasyonun hedefine
ulaşamadığı vurgusu yapıldı.
30 kişinin katıldığı söyleşide konuşmaların ardından
katılımcılar da soruları ve katkıları ile dâhil olduklar.
Etkinlik katledilişinin 32. yıldönümünde ZMO Adana
Bölge Başkanı Akın Özdemir’in de anılması ve
tutsakların mücadelesinin yükseltilmesinin vurgulanması ile saat
21.00’de sona erdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder