Halk Sağlığı Tehdit
Altında, İşsizlik Artıyor; Çözüm Değil Sorun
Üretiliyor!..
BİZ SÖYLEMİŞTİK, YİNE SÖYLÜYORUZ:
HALK SAĞLIĞI TEHDİT ALTINDA, İŞSİZLİK ARTIYOR;
ÇÖZÜM DEĞİL SORUN ÜRETİLİYOR!..
5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem
Kanunu yasalaştıktan 6 ay sonra 13 Aralık 2010 tarihinde tüm
maddeleriyle yürürlüğe giriyor. Bu Kanunun yasalaşması
sürecinde, getirilen düzenlemeler ile; halk sağlığını tehdit
eden bir yasa olarak çıkmakta olduğu, mevcut gıda kontrol
altyapısı ile işletmelerin keyfiyetine bırakılan bir üretim
tarzının devamına yol açıldığı, sektörde gıda konusunda
eğitim almış kişilerin dışlandığını ve sonuçta halk
sağlığının yerine ticaret rantının tercih edildiği kamuoyuna
duyurulmuştu.
5996 sayılı Kanunla iddia edildiği gibi, Avrupa Birliğine uyumlu bir
gıda mevzuatı ve kontrol sistemine değil, küçük
işletmeler ve esnafı korumak adına sorunlu bir sisteme
geçilmiştir. Bu Kanun, Türkiye‘deki 50 bin gıda
işletmesinin yaklaşık % 80‘inin sadece işyeri bilgisi ve insafı
ile üretim yapmasını sağlayacaktır. Artık çocuklarımızın
tükettiği gıdaların üretiminde konu uzmanlarının bulunması
gerekliliği yoktur. Gıda güvenliğine aykırı uygulamaların
ağırlıkla bu işletmelerden kaynaklandığı değerlendirildiğinde;
Kanunun uygulanmasının gıda güvenliği ve halk sağlığı
için ne denli tehlikeli sonuçlar yaratacağı
anlaşılmaktadır. Son derece yetersiz olan denetçi sayısı ile
gıdalarımızı denetleyebilmekten uzak olan kamu, şimdi de sektörde
çalışan mühendisleri uzaklaştırarak yeni bir sorun alanı
yaratmaktadır.
13 Aralık 2010 tarihinden itibaren,
Mühendis olmadan üretim yapan işletmeler, halk ve tüketici
sağlığı açısından büyük riskler yaratabilecektir.
Bu riskler, kısa vadede gıda zehirlenmesi olabileceği gibi, uzun vadede
toksik ve kanserojen etkiler de olabilecektir. Üstelik bilinmektedir
ki, yalnızca işletme sahibinin bilgisine ve alışkanlıklarına terk
edilmiş bu tip işletmelerin gıda üretimleri, kamunun denetim
gücünün oldukça eksik ve yıpranmış olduğu
günümüz koşullarında, her gün basına yansıyan bir
başka gıda skandalının konusu durumundadırlar.
Gıda işyerleri; gıda alanında eğitimli olmadan, gıda güvenliği
ile ilgili tehlikeleri bilmeden ürettikleri ürünleri piyasaya
arz edebilecektir. Çünkü, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı, Kanun ve bu Kanuna dayalı hazırlanan yönetmelik
taslaklarıyla, dünyada eşi olmayan bir uygulamaya giderek, gıda
alanında bir bilgisinin olup olmadığını bilmediği işyeri sahiplerine
tüketeceğimiz gıdaların tüm sorumluluğunu hiçbir şarta
bağlamadan bırakıyor ve halen faaliyette olan işletmelere 5 yıl
süre ile hiçbir yaptırıma tabi değilsin diyor. Artık
gıda işletmecisi, eğitimli olmadığı bir alanda, uzman olmayan
kişilerce üretildiğinde, halk sağlığı açısından
çok büyük bir risk oluşturma ihtimali olabilecek işlenmiş
gıda ürünlerini üreterek tüketicilere arz
edebilecektir.
Kanunun taslak uygulama yönetmeliklerinde de
görüldüğü gibi, AB‘ye uyum adı altında AB
ülkelerinde olmayan biçimde resmi kontrollerin özel kesime
devredilmesi projesi de yürürlüğe konulmaktadır. Bu devrin
nasıl uygulanacağına yönelik ayrıntıların Kanun ve
yönetmeliklerde verilmemesi kaygılarımızı artırmaktadır.
Bizler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları olan Odalar olarak,
bu konuda da kamu yararına bir tavrın geliştirilmesinin ısrarlı
takipçileriyiz. Bu çerçevede diyoruz ki; gıda
güvenliğinin vazgeçilmezliği ilkesi çerçevesinde,
doğru üretim yapma gayreti içinde olan esnafı da koruyan
çözümler bulunmalı ve yaşama geçirilmelidir. Bu
doğrultuda, gıda güvenliğini sağlama amaçlı önceki
düzenlemeden geri adım atarak halk sağlığını riske etmek yerine;
hem işletmelerin teknik ve hijyenik standartlarının yükseltildiği ve
hem de personel çalıştırmanın küçük işletmeler
üzerine bir yük oluşturmayacağı ara çözümler,
sorunun halk, esnaf ve mühendis ortak yararına olacak biçimde
çözümlenmesi için en doğru yol olarak
görülmektedir.
Bu sonucun ortaya çıkması, tüm gıda işletmelerinin eksiksiz
bir biçimde teknik eleman çalıştırma zorunluluğuna tabi
tutulması, küçük işletmelerde görev yapacak, işin
nevine göre konusuyla ilgili lisans eğitimi almış personelin
yetkilendirilmiş denetçi niteliğiyle kamu adına çalışması
ve bir anlamda denetim yapması, hizmetinin karşılığı olan ücret ve
sosyal güvenlik primlerinin ise tarım bütçesine konulacak
ödenek ile karşılanması ile mümkündür.
Böylece küçük esnaf, işyerinde kamu finansmanı ile
çalışacak konu uzmanının katkılarından yararlanarak,
güvenli gıda arz edecek, diğer taraftan herhangi bir finansman
yükü altına girmeyecektir.
Bu yöntemde, aynı zamanda, konu ile ilgili lisans eğitimi almış
personel işyeri sahibinin çalışanı konumundan
çıkarılmakta, böylelikle mevcut sistemin aksayan en önemli
kısmı da yeniden ve uygun biçimde düzenlenmiş olmaktadır.
Sözü edilen yöntemin tarım bütçesinde
doğuracağı finansman yükünün, yıllık 100 milyon TL
düzeyinde olacağı, tarafımızdan hesaplanmaktadır. Bu rakam, 6
milyar TL olan toplam tarım bütçesinin 60‘da 1‘i
kadardır. Üstelik bilinmektedir ki, gıda güvenliğine
bütçe ayırmayan toplumlar, çok daha fazlasını sağlık
harcamalarına ayırmak zorunda kalmaktadırlar. Bunun da yanında, ilk
üretim ve işleme süreçlerinde önleyici yaklaşım
sergilenmediği sürece, son ürün kayıpları ve imhaları
nedeniyle finansman yükünün ağırlaştığı da
bilinmektedir.
Bu finansmanın sağlanması yanında Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı, meslek Odaları ve esnaf odalarının işbirliği içinde
çalışması, gıda sektörünün gelişimine ve
çağdaş standartlara kavuşmasına neden olacak, böylelikle
gıda güvenliği de sağlanmış olacaktır.
Bizler, meslek odaları ve sivil toplum örgütleri olarak, halk ve
kamu yararına olan bu teklifin yaşama geçirilmesi için,
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın 5996 sayılı Kanunda
kendisine verilen yetkiyi kullanmasını ve 30 beygir gücü veya 10
personelin altında eleman çalıştıran işyerlerinin bir anlamda
kontrolden uzak üretim yapabilmesi koşulunu yeniden değerlendirmesini
bekliyoruz. Mühendisi üretim süreçlerinden
dışlayıp halk sağlığını hiçe sayan bir tutumun geliştirilmesi
tercih edilirse, bilinmelidir ki, bizler meslek odaları olarak, bu
düzenlemelere karşı, üyelerimiz ile birlikte her türlü
meşru mücadeleyi yürütmek kararlığındayız.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Petek ATAMAN Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu
Başkanı
Mehmet BESLEME Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu
Başkanı
Dr. Turhan TUNCER Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu
Başkanı
Kaynak: tmmob.org.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder