16 Aralık 2010 Perşembe

Danıştay; Bir Kez Daha Ovacık Altın Madeni Hukuka Aykırı Dedi

Danıştay; Bir Kez Daha
Ovacık Altın Madeni Hukuka Aykırı Dedi

BASINA VE KAMUOYUNA

DANIŞTAY; BİR KEZ DAHA OVACIK ALTIN MADENİ HUKUKA AYKIRI DEDİ

Çevre ve Orman Bakanlığı‘nın, "İzmir, Bergama,
Ovacık-Çamköy mevkiinde bulunan Newmont-Normandy Madencilik
A.Ş.‘nin faaliyetine izin veren; 27.08.2004 tarih ve 6524-46062
sayılı, Nihai Çevresel Durum Değerlendirme Raporu ve eklerinde
belirtilen hususlara uyulmak kaydıyla faaliyetinde sakınca olmadığı
yolundaki işlemi"nin yürütmesinin durdurulması ve iptali
istemli davada, davayı reddeden İzmir 3. İdare Mahkemesi‘nin
kararının temyiz incelemesini yapan Danıştay 6. Dairesi, BOZMA kararı
verdi (Danıştay 6.Dairesi 25.06.2010 tarih ve 2008/6795 Esas 2010/6667
Karar).

Kararda, işlemin dayanağı olan "ÇED
Yönetmeliği‘nin geçici 6.maddesi"nin iptal edilmiş
olması gerekçe gösterilmiş ve "dayanağı kalmayan
işlemin hukuka aykırı olduğuna, bu nedenle davayı reddeden İzmir
3.İdare Mahkemesi kararının BOZULMASINA" karar verilmiştir.

Bilindiği gibi; Bergama-Ovacık-Çamköy mevkiinde bulunan
siyanür liçi yöntemi ile çalışan altın madeninin
işletilmesine ilişkin idari işlemler, mahkemelerce defalarca iptal
edilmiş, AİHM tarafından AİHS‘nin ihlal edildiğine karar
verilmiştir. "Kamu yararına olmadığı"na ilişkin
mahkeme kararlarına karşın, söz konusu Altın Madeni İşletmesi,
HUKUK DEVLETİ İLKESİNİ YERLE BİR EDEREK faaliyetini
sürdürmüştür.

Bergama Altın Madeni İşletmesi ile ilgili tartışma aslında
"...doğrudan veya çevrenin bozulması ile
dolaylı olarak insan yaşamını etkileyeceği kesin olan siyanür
liç yöntemi ile altın madeni işletilmesine izin verilmesi
yolundaki dava konusu işlemde kamu yararına uygunluk
bulunmamaktadır..."
hükmünü veren 13
Mayıs 1997 tarihli Danıştay kararı ile  bitmeliydi
. Ama
öyle olmadı, hukuk devleti ilkesi yok sayılarak, üstelik
TÜBİTAK da kullanılarak, Başbakanlığın kanunsuz emri ile mahkeme
kararı aşılmaya kalkışıldı. Bunun üzerine verilen yeni mahkeme
kararları da Bakanlar Kurulu‘nun gizli kararnamesi ile aşıldı.
Hukuksuz Bakanlar Kurulu kararının Danıştay‘ca durdurulması
üzerine Ovacık Madeni 19 Ağustos 2004 tarihinde mühürlendi.
Ancak mühürleme tarihinden 8 gün sonra şimdi
Danıştayca hukuka aykırı olduğuna karar verilen ÇED izni verildi.
Ardından dönemin ABD Büyükelçisi
Edelman‘ın da ricası üzerine diğer izinler tamamlanarak,
Ovacık Altın Madeni İşletmesi yeniden faaliyete başladı. Bozma
kararından önce Danıştayca yürütmeyi durdurma kararı
verilmesi üzerine, Çevre ve Orman Bakanlığı, bir yandan
madenin kapatılması için yazışmalar yaparken diğer yandan maden
işletmesi ile ilgili yeniden ÇED süreci başlattı, kısa
süre kapalı kalan madene 18.02.2009 tarihinde yeniden ÇED izni
verildi ve yeniden faaliyet başladı.

Şimdi Ovacık‘ta cevher kalmadı, Ovacık Altın Madeni İşletmesini
çalıştırmak için Kozak Yaylası‘nda dört yerde
maden ocağı açılmaya çalışılıyor. Yani Ovacık bitti,
sıra Kozak‘a geldi.

Ovacık Altın Madeni ile ilgili biten tüm davaları kazandık. Yeni
iptal kararlarını engellemek için Ovacık Altın Madeni ve Kozak
Maden Ocaklarına ilişkin davalarda madenci şirket tarafından sürekli
olarak birileri davaya müdahale edilerek yargılamalar kilitlenmiş
durumda. Örneğin 2 yıl önce keşif kararı verilen ve keşif
avansı yatırılan "birinci atık havuzu kapasite artımı ÇED
izni davası"nda müdahaleler üzerine bir türlü
keşfe gidilemedi. Madenci şirketin Kozak Köylerinden bir takım
kişilerle yaptığı taşıma sözleşmelerine dayanarak Kozak
Yaylası‘nda bir grup köyün muhtarı madenci şirketin
yanında davaya katılma isteminde bulundu.

Sözün özü; Bergama‘da yargı karar veriyor,
dinleyen yok, şimdi yargıyı kilitleme çabası var. Muhtarlık
mührü, kişisel çıkarlar için kullanılıyor.

Yıllardır, Bergama‘da hukuka aykırı maden işletmesine izin veren,
göz yuman kamu görevlileri, Anayasa‘nın 2. maddesindeki
"Hukuk Devleti" ilkesini, 138. maddesindeki mahkeme kararlarının
bağlayıcılığı ilkesini, dolayısıyla 56. maddesindeki
"sağlıklı çevrede yaşama hakkı"nı yok sayarak
suç işlemektedirler.

Çevre sağlığı ve canlı yaşamını yok sayan, hukukun
üstünlüğünü tanımayan, tek dertleri
küreselleşen sermayenin işini kolaylaştırmak olan siyasi iktidarlara
ve yöneticilere karşın, bu ülkede canlı yaşamının korunması
için, çocuklarına yaşanılası bir ülke, yaşanılası
bir dünya bırakmak için mücadele yürüten yaşam
savunucuları vardır.

Çevre ve halk sağlığını, hukukun
üstünlüğünü ve bilimi hiçe sayarak,
firmaların çıkarlarını koruyan siyasi iktidarlar ve idarecilerin
yanlı tutumlarına karşı mücadele etmeye ve sağlıklı bir
çevrede yaşama hakkımızı savunmaya devam edeceğiz..

 

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

Kaynak: tmmob.org.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder