4 Mayıs 2011 Çarşamba

İnternette koyu sansür dönemi

İnternette koyu sansür
dönemi

Sermaye devleti muhalif basın üzerinde estirdiği baskı ve
terörü toplumsal ölçekte de genişletiyor.
“Çocukları koruma” demagojisine yaslanan düzen
sözcüleri, 22 Ağustos'ta yürürlüğe girecek
olan  Elektronik Haberleşme Sektöründe Tüketici Hakları
Yönetmeliği ile internet kullanıcılarına sıkı kontrol getirmeyi
hedefliyor.

Devletin kullanıcılara dayattığı sınırlama ile alternatif haber alma
kanalları ve ifade özgürlüğü önüne kalın bir
set çekilecek. AKP hükümeti, Bilgi Teknolojileri Kurumu
(BTK) eliyle yaptığı bu hamleyle, özelinde emekçileri
hedefleyen ve toplum geneline yayılan koyu bir sansür dayatacak.
Çünkü sadece BTK'nın onay verdiği sitelere giriş
yapılabilecek.

Sansürün boyutunu seçme
özgürlüğü!

22 Ağustos 2011 tarihinde yürürlüğe girecek
'İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar'
yönetmeliğinin hükümlerine göre kullanıcılar,
BTK'nın belirlediği 4 internet filtresinden birini seçmek
zorunda bırakılacak. Bu dört tip filtre “aile, çocuk,
yurtiçi ve standart” paketlerinden oluşuyor. Her internet
abonesi bunlardan birini seçmek zorunda bırakılıyor. Bu paketlerde
nelerin yasak kategorisine alınacağı ise oldukça keyfi olarak
belirlenmiş. Yönetmelikteki muğlak ifadeler de bu keyfiyetin zeminini
hazırlıyor. İnternet kafelerde uygulanan Websense filtresine benzeyen
uygulamayla, hangi kriterler baz alınarak oluşturulduğu bilinmeyen
‘kara liste’deki sitelere giriş yapılamayacak. Üstelik
yasaklı site olmadığı belirtilen ‘standart pakete' dahi
sansür uygulanacak. Standart filtre kapsamında örneğin farklı
DNS’ler kullanarak “yasaklı” sitelere girebilenler de
artık bunu teknik olarak başaramayacak.

“Filtre kullanmak istememe” gibi bir alternatif de bu
yönetmelikle olanaksız hale getiriliyor. Çünkü
kullanıcıların sadece belirlenen kullanıcı adı ve şifrelerle internete
girebilmelerine izin verilecek. Bu ise, internet üzerinden yapılan
halihazırdaki  kapsamlı denetimi daha da güçlendiriyor.
Herkesin ziyaret ettiği sitelerin ve yaptıkları işlemlerin kayıt altına
alınmasını daha da kolaylaştırıyor.

Uzmanlar ise düzenlemenin "internetin ölümü"
anlamına geldiğini dile getiriyorlar. Bunun işareti ise BTK'ya bağlı
TİB'in, internet alan adlarında yer almasının yasaklandığı 138
kelimeyi son derece keyfi biçimde belirlemesi. İnternet Teknolojileri
Derneği Başkanı Doç. Dr. Mustafa Akgül, “Bu bir
tehdittir. Yapılan yargısız infazdır. Bunu yaparak servis sağlayıcıya
‘Sen kendini hâkim yerine koy’ diyorlar” diyerek
durumun vehametini ortaya koyuyor. Çünkü bu yasaklamayla yer
sağlayıcı firmalar (hosting) otosansüre başvuracak.

Sansürün sebebi korkudur

Sermaye devletinin devrimci ve ilerici basın üzerindeki baskıları
toplatma, yayın durdurma, hapis cezaları vb. uygulamalarla sürerken,
yakın zamanda daha çıkmamış kitapların basımını engelleme,
kopyalarını yok etme gibi yöntemler de kamuoyunun gündemine
oturmuştu. Bir gözdağı niteliğindeki bu uygulamalar esasen
emekçi kitlelerden ve onların devrimci mücadelesinden duyulan
korkunun göstergesidir. Her türlü devrimci
düşünceyi bastırmayı görev bilen sermaye devleti, bu son
uygulamasıyla da asıl olarak devrimci ve ilerici basının sesini daha
fazla kısmak ve dolaysızca internet ortamındaki kıskacı daraltmak hedefi
gütmektedir.

Baskının bu biçimde tırmandırılması kuşkusuz işçi ve
emekçilere yönelik yoğunlaşan  saldırılardan ve buna
karşı oluşan tepkiden bağımsız düşünülemez.
Ağırlaşan sosyal, siyasal sorunlar ve yeni hak gaspları bir yana,
Ortadoğu ve Kuzey Afrika haklarının ve coğrafyamızda Kürt
halkının militan mücadeleleri sermaye devletini yeni önlemler
almaya itiyor. İşçi ve emekçilerin biriken öfkesinin
kendisine yönelmesinden çekinen devlet, sansür ve yasaklarla
kitlelerin devrimci politikayla buluşmasını engellenmeye
çalışıyor.

Bu uygulama, sanal alemde de olsa özgürlüklerin ancak
mücadele ile korunabileceğine de işaret ediyor.

 

Kaynak: www.kizilbayrak.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder