"Evet" ile "Hayır"
Açmazındaki Nafilelik / Sibel Özbudun - Temel Demirer
class="rteright">SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER "Kaygılanmak ya da umut etmek değil
yeni silahlar aramak
gerekiyor."[2]
gerekiyor."[2]
"Muhafazakâr/maneviyatçı" "Anadolu
Kaplanları"nın; bir başka deyişle, önü, emek ve
özgürlük mücadelesini boğan12 Eylül askerî
darbesinin yol verdiği neo-liberal siyasalarla açılan, şimdinin
moda tabiriyle "Askerî vesayet rejimi" altında semiren
taşra burjuvazisinin "öz" partisi AKP; bu coğrafyada
iktidar olmak için hükümet olmadığı gerçekliğine
birbiri ardı sıra birkaç kez toslayınca, bir "fars"
sergilemeye koyuldu. 12 Eylül rejiminin ve genelde askerî-sivil
bürokrasinin siyaset üzerindeki müdahaleciliğini tasfiye
edecek bir "sivil Anayasa" idi farsın adı.
Kaplanları"nın; bir başka deyişle, önü, emek ve
özgürlük mücadelesini boğan12 Eylül askerî
darbesinin yol verdiği neo-liberal siyasalarla açılan, şimdinin
moda tabiriyle "Askerî vesayet rejimi" altında semiren
taşra burjuvazisinin "öz" partisi AKP; bu coğrafyada
iktidar olmak için hükümet olmadığı gerçekliğine
birbiri ardı sıra birkaç kez toslayınca, bir "fars"
sergilemeye koyuldu. 12 Eylül rejiminin ve genelde askerî-sivil
bürokrasinin siyaset üzerindeki müdahaleciliğini tasfiye
edecek bir "sivil Anayasa" idi farsın adı.
Ve ütopyaları AB'ye endeksli liberallerin tezahüratı
altında, öteki egemen fraksiyon ile, anayasa değişikliği
üzerinden bir itiş-kakışa girişti. Birkaç hamlesi,
kendilerini rejimin "kurucu iradesi" ile özdeşleştirip,
yeni-yetme taşra burjuvazisinin ve siyasal temsilcisinin niyetlerine
kuşkulu gözlerle bakan geleneksel oligarşi tarafından
püskürtülse de, yılmadı. Parlamentodaki çoğunluğu,
Türkiye'den bir "turuncu devrim" beklentisi
içindeki iç ve dış (neo-)liberal çevrelerin
alkışları ve iftar çadırlarının, valiliklerin, belediyelerin
dağıttığı yardımların önünde kuyruğa dizilen yoksulların
"yaşa-varol!" haykırışlarından aldığı cesaretle, her
defasında, "liberal-demokrat" şakşakçıların
gözünü boyayacak bir-iki tadilatın üzerini
örttüğü, "geleneksel oligarşiyi"
(askerî+sivil bürokrasi) etkisizleştirip (özellikle) hukuk
kurumunun iplerini kendi eline verecek düzenlemeler paketini
sürmesini bildi piyasaya…
altında, öteki egemen fraksiyon ile, anayasa değişikliği
üzerinden bir itiş-kakışa girişti. Birkaç hamlesi,
kendilerini rejimin "kurucu iradesi" ile özdeşleştirip,
yeni-yetme taşra burjuvazisinin ve siyasal temsilcisinin niyetlerine
kuşkulu gözlerle bakan geleneksel oligarşi tarafından
püskürtülse de, yılmadı. Parlamentodaki çoğunluğu,
Türkiye'den bir "turuncu devrim" beklentisi
içindeki iç ve dış (neo-)liberal çevrelerin
alkışları ve iftar çadırlarının, valiliklerin, belediyelerin
dağıttığı yardımların önünde kuyruğa dizilen yoksulların
"yaşa-varol!" haykırışlarından aldığı cesaretle, her
defasında, "liberal-demokrat" şakşakçıların
gözünü boyayacak bir-iki tadilatın üzerini
örttüğü, "geleneksel oligarşiyi"
(askerî+sivil bürokrasi) etkisizleştirip (özellikle) hukuk
kurumunun iplerini kendi eline verecek düzenlemeler paketini
sürmesini bildi piyasaya…
Bu kez de öyle oluyor.
"12 Eylül rejiminin kökünü kazıyorum!"
iddiasındaki AKP, gerçekte 12 Eylül kurumlarının denetimini
eline verecek önlemleri sunmaya hazırlanıyor, referandumda.
Böylelikle geleneksel laik/bürokratik elitin yerini neo-liberal
Fethullahçı elitin almasını sağlayacak bir
"transformasyon"u, ezilenlere, sömürülenlere
"demokratikleşme/sivilleşme" olarak yutturmaya kalkışıyor.
Bir başka deyişle, kalkıştığı "düzen-içi
düzenleme," burjuvazinin ezilenlere karşı kullandığı silahı
sağ omzundan sol omzuna veya sol omzundan sağ omzuna geçirmekten
başka anlam ifade etmiyor.
iddiasındaki AKP, gerçekte 12 Eylül kurumlarının denetimini
eline verecek önlemleri sunmaya hazırlanıyor, referandumda.
Böylelikle geleneksel laik/bürokratik elitin yerini neo-liberal
Fethullahçı elitin almasını sağlayacak bir
"transformasyon"u, ezilenlere, sömürülenlere
"demokratikleşme/sivilleşme" olarak yutturmaya kalkışıyor.
Bir başka deyişle, kalkıştığı "düzen-içi
düzenleme," burjuvazinin ezilenlere karşı kullandığı silahı
sağ omzundan sol omzuna veya sol omzundan sağ omzuna geçirmekten
başka anlam ifade etmiyor.
Peki, önümüzdeki 12 Eylül referandumu
"fars"ının (evet evet; 12 Eylül 2010 günü
gerçekleştirilecek olan referandum, yakın tarihimizdeki kanlı bir
trajedinin bir 'fars'a bağlanmasıdır!)
CHP'li/MHP'li "red cephesi" neye denk
düşüyor?
"fars"ının (evet evet; 12 Eylül 2010 günü
gerçekleştirilecek olan referandum, yakın tarihimizdeki kanlı bir
trajedinin bir 'fars'a bağlanmasıdır!)
CHP'li/MHP'li "red cephesi" neye denk
düşüyor?
Anayasa değişikliklerine "Hayır!" demenin, bu
zadegân açısından 12 Eylül Darbe Anayasası'na
sahip çıkmak, "Devlet ve Milletin Bölünmez
Bütünlüğü" adına onun kılına dokundurtmamaya
yeminli, "lüzumu hâsıl olursa biz değiştiririz,"
diyen bir yetkeciliği sürdürmek olduğunu vurgulamaya gerek var
mı?
zadegân açısından 12 Eylül Darbe Anayasası'na
sahip çıkmak, "Devlet ve Milletin Bölünmez
Bütünlüğü" adına onun kılına dokundurtmamaya
yeminli, "lüzumu hâsıl olursa biz değiştiririz,"
diyen bir yetkeciliği sürdürmek olduğunu vurgulamaya gerek var
mı?
Olan biten, gerçekte şundan ibarettir: AKP düzenin
güçleri üzerindeki hâkimiyetini
güçlendirecek aygıtları anayasa hükmüne bağlamaya,
dolayısıyla da iktidarını pekiştirmeye çabalarken, muarızları
AKP iktidarının elini rahatlatacak bu düzenlemelere karşı
çıkıp, referandumu "Vatan elden gidiyor!" aculluğu ile
güvenoylamasına dönüştürme çabasına
girişmişlerdir…
güçleri üzerindeki hâkimiyetini
güçlendirecek aygıtları anayasa hükmüne bağlamaya,
dolayısıyla da iktidarını pekiştirmeye çabalarken, muarızları
AKP iktidarının elini rahatlatacak bu düzenlemelere karşı
çıkıp, referandumu "Vatan elden gidiyor!" aculluğu ile
güvenoylamasına dönüştürme çabasına
girişmişlerdir…
Bu, bu coğrafyanın sömürülenleri ve ezilenleri
için bir tuzaktır; referandum, önümüzdeki dönemde
egemen fraksiyonlardan hangisini sırtında taşıyacağını
seçmesini istemektir emekçilerden, Kürtlerden,
yoksullardan, kadınlardan, gençlerden…
için bir tuzaktır; referandum, önümüzdeki dönemde
egemen fraksiyonlardan hangisini sırtında taşıyacağını
seçmesini istemektir emekçilerden, Kürtlerden,
yoksullardan, kadınlardan, gençlerden…
Ve emekçileri, Kürtleri, yoksulları, kadınları,
gençleri, yani ezcümle sömürülen ve ezilenleri
referandumda "Evet" (ya da hiç fark etmez:
"Hayır") oyu kullanmaya çağırmak, bu toprakların
"lanetlileri"nin yazgısını bir kez daha fillerin tepişmesine
bağlamak anlamına gelmektedir.
gençleri, yani ezcümle sömürülen ve ezilenleri
referandumda "Evet" (ya da hiç fark etmez:
"Hayır") oyu kullanmaya çağırmak, bu toprakların
"lanetlileri"nin yazgısını bir kez daha fillerin tepişmesine
bağlamak anlamına gelmektedir.
* * *
Fillerin tepişmesinde taraf olan herkes, yani hem "ulusal
sol"cular, hem de "Fethullah" muhibbi liberaller bilmelidir
ki, Devrimci-sosyalistlerin 12 Eylül Anayasası'nı savunmak gibi
bir derdi yoktur; olmaz da… Bu konuda her söz, muğalatadır,
abes ile iştigaldir…
sol"cular, hem de "Fethullah" muhibbi liberaller bilmelidir
ki, Devrimci-sosyalistlerin 12 Eylül Anayasası'nı savunmak gibi
bir derdi yoktur; olmaz da… Bu konuda her söz, muğalatadır,
abes ile iştigaldir…
Abes ile iştigal edenler; AKP "Taraf"lı liberallerdir;
hani "ama"lı, "fakat"lı konuşma ve yaşamayı
meslek edinerek, hep sağlarından medet uman siyasal kadavralardır!
(Sahi, kaç kişidir bu "Taraf"lı liberaller? Kim(ler)i
temsil ederler? İstanbul'un Beyoğlu'su dışında nere(ler)de
bulunurlar? Şimdiye dek hangi taşın altına sokmuşlardır
ellerini?)
hani "ama"lı, "fakat"lı konuşma ve yaşamayı
meslek edinerek, hep sağlarından medet uman siyasal kadavralardır!
(Sahi, kaç kişidir bu "Taraf"lı liberaller? Kim(ler)i
temsil ederler? İstanbul'un Beyoğlu'su dışında nere(ler)de
bulunurlar? Şimdiye dek hangi taşın altına sokmuşlardır
ellerini?)
"Yetmez ama…" mı diyorsunuz! 12
Eylül'ün izlerini silmek mi istiyorsunuz? Çok kolay:
12 Eylül'ün sebeb-i hikmetinin karşısına dikilirsiniz!
Sahi, 12 Eylül darbesi, Türkiye'de sermayenin
egemenliğini tahkim etmek için yapılmamış mıydı? yoksa biz mi
yanlış hatırlıyoruz?
Eylül'ün izlerini silmek mi istiyorsunuz? Çok kolay:
12 Eylül'ün sebeb-i hikmetinin karşısına dikilirsiniz!
Sahi, 12 Eylül darbesi, Türkiye'de sermayenin
egemenliğini tahkim etmek için yapılmamış mıydı? yoksa biz mi
yanlış hatırlıyoruz?
Bunu AKP'siz (Fethullah'sız) yapmaya; niyet ve
cüretiniz var mı?
cüretiniz var mı?
Varsa işte o zaman otoriterliğe karşı çıktığınızı
söylemeye hakkınız olur; yoksa susun!
söylemeye hakkınız olur; yoksa susun!
"Yetmez…" deyip, ardından "Evet" diyen
"aymazlık"; "Ne"yin, "Neden" yetmez
olduğunun "Niçin"i konusunda niye dut yemiş
bülbüle dönüyor?
"aymazlık"; "Ne"yin, "Neden" yetmez
olduğunun "Niçin"i konusunda niye dut yemiş
bülbüle dönüyor?
Neden "şer" söylemini öne çıkarıp,
ardından da "ehven-i şer" ilan ettiğine itibar edilmesini
istiyor?
ardından da "ehven-i şer" ilan ettiğine itibar edilmesini
istiyor?
* * *
Ya "AKP gericiliğine karşı mücadele" kisvesiyle bu
coğrafyada kokuşmuş, yozlaşmış, tefessüh etmiş ne varsa
"kutsal", "dokunulmaz" ilan eden "ulusal
solcu"lar? "Anti-emperyalizm" maskenizin altından
Kürtleri "düşman" ilan eden kirli bir
milliyetçilik sırıtmıyor mu? Bu ülkenin emekçilerini,
yoksullarını, Kürtlerini, kadınlarının, gençlerini boğan,
yaşamlarını cehenneme çeviren bütün baskı ve zulüm
aygıtlarını, "vatanı böldürtmeme" adına
sahiplenmenize ne demeli?
coğrafyada kokuşmuş, yozlaşmış, tefessüh etmiş ne varsa
"kutsal", "dokunulmaz" ilan eden "ulusal
solcu"lar? "Anti-emperyalizm" maskenizin altından
Kürtleri "düşman" ilan eden kirli bir
milliyetçilik sırıtmıyor mu? Bu ülkenin emekçilerini,
yoksullarını, Kürtlerini, kadınlarının, gençlerini boğan,
yaşamlarını cehenneme çeviren bütün baskı ve zulüm
aygıtlarını, "vatanı böldürtmeme" adına
sahiplenmenize ne demeli?
İşte "açılım"dan beklediğini (ki beklediği,
Kürtlerden, kendilerine verilen birkaç hak kırıntısına
medyun-u şükran, İslâm maneviyatçılığı altında
birleşmiş bir "millet-i sadıka" yaratabilmekti) bulamayarak
"millî birlik cephesi"ne rücu eden AKP'lilerle
aynı safta buluştunuz… Şimdi siperlerinizin ardında, "kim
daha milliyetçi?" yarışmaları düzenleyebilirsiniz
rahatlıkla…
Kürtlerden, kendilerine verilen birkaç hak kırıntısına
medyun-u şükran, İslâm maneviyatçılığı altında
birleşmiş bir "millet-i sadıka" yaratabilmekti) bulamayarak
"millî birlik cephesi"ne rücu eden AKP'lilerle
aynı safta buluştunuz… Şimdi siperlerinizin ardında, "kim
daha milliyetçi?" yarışmaları düzenleyebilirsiniz
rahatlıkla…
Bizim, yani devrimci sosyalistlerin ne "şer"inizle, ne de
"ehven-i şer"inizle bir işimiz olamaz.
"ehven-i şer"inizle bir işimiz olamaz.
Biz Eşitlik, Özgürlük, Eşitlikçi
Özgürlük ya da Özgürlükçü
Eşitliğin Anayasası, Halkların Gönüllü ve Eşit Temelli
Kardeşliği'nin Anayasası'nı kaleme alacağımız kardeşlik
günleri için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Bazılarınıza "uçuk-kaçık", bazılarınıza
"dogmatik gelse" de: Bunun için "Evet'e de
Hayır... Hayır'a da Hayır..." diyerek referandumu boykot
ediyoruz!
Özgürlük ya da Özgürlükçü
Eşitliğin Anayasası, Halkların Gönüllü ve Eşit Temelli
Kardeşliği'nin Anayasası'nı kaleme alacağımız kardeşlik
günleri için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Bazılarınıza "uçuk-kaçık", bazılarınıza
"dogmatik gelse" de: Bunun için "Evet'e de
Hayır... Hayır'a da Hayır..." diyerek referandumu boykot
ediyoruz!
Boykot = boşa çıkarmadır; boykot egemen siyasetin
ilüzyonlarını deşifre edip, başka bir şeyin mümkün
olduğunun propaganda ve eyleminin örgütlenmesidir; bağımsız
emekçi çizgisinin ortaya çıkartılmasıdır!
ilüzyonlarını deşifre edip, başka bir şeyin mümkün
olduğunun propaganda ve eyleminin örgütlenmesidir; bağımsız
emekçi çizgisinin ortaya çıkartılmasıdır!
Önümüzdeki "referandum aldatmacası"
konusunda bizim tavrımız bu.
konusunda bizim tavrımız bu.
Bu duruşun coğrafyamızda her türlü
ezilme/sömürü ilişkisine karşı duranlar açısından
hayırlı bir ayrışmaya yol açacağı kanısındayız.
ezilme/sömürü ilişkisine karşı duranlar açısından
hayırlı bir ayrışmaya yol açacağı kanısındayız.
Söz konusu duruş, Kürt hareketini ve sosyalist sol'u
liberal sivil toplumculuktan ayrıştırarak yeni (ve daha sağlıklı)
birliklere yönelmenin önünü açacaktır. Ve suyun
batı yakasında iyi anlatılabildiği takdirde, Fethullah'çı
kuşatma ile 12 Eylül Anayasası arasında sıkışmış emekçi
kitlelerin hegemonik söylemden kopuşunu kolaylaştırabilir.
liberal sivil toplumculuktan ayrıştırarak yeni (ve daha sağlıklı)
birliklere yönelmenin önünü açacaktır. Ve suyun
batı yakasında iyi anlatılabildiği takdirde, Fethullah'çı
kuşatma ile 12 Eylül Anayasası arasında sıkışmış emekçi
kitlelerin hegemonik söylemden kopuşunu kolaylaştırabilir.
18 Temmuz 2010 10:16:25, Çeşme Köy.
N O T L A R
[1] Newroz, Yıl:4, No:139, 22 Temmuz 2010…
[2] Gilles Deleuze.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder