Ne "Şer" Ne de "Ehven-i
Şer"! / Sibel Özbudun - Temel Demirer
SİBEL
ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER
"Anayasa yapmak,
hükümetin değil
halkların edimidir."[1]
"Referandum"da "Hayır" ya da "Evet"
çağrısı çıkartanların kimileri -hatırladığımız
kadarıyla- önceleri dünyayı değiştirmekten yanaydılar ve
"Tek yol devrim" derlerdi; kırıntılarla yetinmeyi
"reformist"lik olarak mahkûm edip, dünyanın
tümünü isterlerdi…
çağrısı çıkartanların kimileri -hatırladığımız
kadarıyla- önceleri dünyayı değiştirmekten yanaydılar ve
"Tek yol devrim" derlerdi; kırıntılarla yetinmeyi
"reformist"lik olarak mahkûm edip, dünyanın
tümünü isterlerdi…
Zaman içinde onlardan bazıları Kemalist "ulusal
solcu", bazıları da AB'ci "neo-liberal",
"sivil toplumcu" oldular…
solcu", bazıları da AB'ci "neo-liberal",
"sivil toplumcu" oldular…
Böylesi daha "kolay" ve
"maliyet"sizdi…
"maliyet"sizdi…
Günler geçti; birbirlerinin "düşman
ikizleri" olan onlar, düzen içi olmakta anlaştılar; siz
bakmayın birbirleriyle sözüm ona didişmelerine; onların ortak
böleni sömürü düzenini mutlaklaştıran, onun
değiştirilemeyeceğine iman eden düzen
içiliktir…
ikizleri" olan onlar, düzen içi olmakta anlaştılar; siz
bakmayın birbirleriyle sözüm ona didişmelerine; onların ortak
böleni sömürü düzenini mutlaklaştıran, onun
değiştirilemeyeceğine iman eden düzen
içiliktir…
Örneğin Ahmet Altan ile Mümtaz Soysal'ın nihai kertede
birbirinden farkı yoktur; hepsi, kapitalizmin
piyonlarıdırlar…
birbirinden farkı yoktur; hepsi, kapitalizmin
piyonlarıdırlar…
* * * * *
O hâlde ilk saptamamızı nakledelim: "12 Eylül
2010'da gerçekleştirilecek olan
'Anayasa Referandumu' ile AKP, CHP, MHP gibi
partilerin referandum tartışmalarındaki
'farklı' pratikleri hakkında ne
düşünüyorsunuz?" sorusunun karşılığı,
"hiçbir şey"dir; çünkü ortada
"farklı pratik" filan söz konusu değildir!
2010'da gerçekleştirilecek olan
'Anayasa Referandumu' ile AKP, CHP, MHP gibi
partilerin referandum tartışmalarındaki
'farklı' pratikleri hakkında ne
düşünüyorsunuz?" sorusunun karşılığı,
"hiçbir şey"dir; çünkü ortada
"farklı pratik" filan söz konusu değildir!
Bugün referandumda, "Hayır" ya da "Evet"
demek, burjuvazinin ezilenlere karşı kullandığını silahı sağ omzundan
sol omzuna veya sol omzundan sağ omzuna geçirmesinden başka anlam
taşımıyor…
demek, burjuvazinin ezilenlere karşı kullandığını silahı sağ omzundan
sol omzuna veya sol omzundan sağ omzuna geçirmesinden başka anlam
taşımıyor…
Referandumdaki "Hayır" ile "Evet" kapışması
özünde kayıkçı dövüşünden başka bir şey
değildir!
özünde kayıkçı dövüşünden başka bir şey
değildir!
Hayır, yüz bin kere hayır! Emekçiler egemen
fraksiyonların düzeni düzenleme operasyonlarının gölge
oyunlarındaki "Evet-Hayır Yarışması"na asla taraf
değillerdir, olmamalıdırlar da!
fraksiyonların düzeni düzenleme operasyonlarının gölge
oyunlarındaki "Evet-Hayır Yarışması"na asla taraf
değillerdir, olmamalıdırlar da!
* * * * *
Hayır; "N'ayır"lı, "N'evet"li
Türk filmlerindeki oyunlara taraf olmanın hiçbir rasyonel
gerekçesi yoktur!
Türk filmlerindeki oyunlara taraf olmanın hiçbir rasyonel
gerekçesi yoktur!
Siz bakmayın; kendini Türkiye'de "liberal",
Avrupa'da "sosyal-demokrat" hisseden Anayasa Mahkemesi
Raportörü Osman Can'ın "Pakete 'hayır'
demek 12 Eylül Anayasası'nı savunmak anlamına gelir,"
zırvasına!
Avrupa'da "sosyal-demokrat" hisseden Anayasa Mahkemesi
Raportörü Osman Can'ın "Pakete 'hayır'
demek 12 Eylül Anayasası'nı savunmak anlamına gelir,"
zırvasına!
Osman Can 12 Eylül'de ne yaptı bilmeyiz ama, AKP paketine
"Hayır" diyen devrimci-sosyalistler Evren darbesine karşı
savaşarak 12 Eylül'e de, "Anayasa"sına da lafta
değil, pratikte "Hayır"
dediler…
"Hayır" diyen devrimci-sosyalistler Evren darbesine karşı
savaşarak 12 Eylül'e de, "Anayasa"sına da lafta
değil, pratikte "Hayır"
dediler…
Ya liberaller mi? Hatırlıyoruz, siz de hatırlarsınız; onlar o
günlerde "Anayasasız olmaktansa en kötü anayasaya sahip
olmak hiç yoktan iyidir" ehven-i şerciliğe
sarılıyorlardı…
günlerde "Anayasasız olmaktansa en kötü anayasaya sahip
olmak hiç yoktan iyidir" ehven-i şerciliğe
sarılıyorlardı…
Bugün de "Yetmez ama evet" diyerek yaptıkları
aynı şeydir!
aynı şeydir!
* * * * *
Devrimci-sosyalistlerin 12 Eylül Anayasası'nı savunmak gibi
bir derdi yoktur; olmaz da… Bu konuda her söz abes ile
iştigaldir…
bir derdi yoktur; olmaz da… Bu konuda her söz abes ile
iştigaldir…
Abes ile iştigal edenler; AKP "Taraf"lı liberallerdir;
hani "ama"lı, "fakat"lı konuşma ve yaşamayı
meslek edinerek, hep sağlarından medet uman siyasal kadavralardır!
(Sahi, kaç kişidir bu "Taraf"lı liberaller? Kim(ler)i
temsil ederler? İstanbul'un Beyoğlu'su dışında nere(ler)de
bulunurlar? Şimdiye dek hangi taşın altına sokmuşlardır
ellerini?)
hani "ama"lı, "fakat"lı konuşma ve yaşamayı
meslek edinerek, hep sağlarından medet uman siyasal kadavralardır!
(Sahi, kaç kişidir bu "Taraf"lı liberaller? Kim(ler)i
temsil ederler? İstanbul'un Beyoğlu'su dışında nere(ler)de
bulunurlar? Şimdiye dek hangi taşın altına sokmuşlardır
ellerini?)
"Yetmez ama…" mı diyorsunuz! 12
Eylül'ün izlerini silmek mi istiyorsunuz? Çok
kolay: 12 Eylül'ün ebeb-i hikmetinin karşısına
dikilirsiniz!
Eylül'ün izlerini silmek mi istiyorsunuz? Çok
kolay: 12 Eylül'ün ebeb-i hikmetinin karşısına
dikilirsiniz!
Bunu AKP'siz (Fethullah'sız) yapmaya; niyet ve
cüretiniz var mı?
cüretiniz var mı?
Varsa işte o zaman otoriterliğe karşı çıktığınızı
söylemeye hakkınız olur; yoksa susun!
söylemeye hakkınız olur; yoksa susun!
"Yetmez…" deyip, ardından "Evet" diyen
"aymazlık"; "Ne"yin, "Neden" yetmez
olduğunun "Niçin"i konusunda niye dut yemiş
bülbüle dönüyor?
"aymazlık"; "Ne"yin, "Neden" yetmez
olduğunun "Niçin"i konusunda niye dut yemiş
bülbüle dönüyor?
Neden "şer" söylemini öne çıkarıp,
ardından da "ehven-i şer" ilan ettiğine itibar edilmesini
istiyor!
ardından da "ehven-i şer" ilan ettiğine itibar edilmesini
istiyor!
* * * * *
Tuzu kuru liberaller; biz ne "şer"den, ne de "ehven-i
şer"den yana değiliz…
şer"den yana değiliz…
Bu noktada tam da "Anayasa yapmak, hükümetin değil
halkların edimidir," diye haykıran Tom Paine gibi
düşünüyoruz…
halkların edimidir," diye haykıran Tom Paine gibi
düşünüyoruz…
Hayır; hayır! DSİP'li Doğan Tarkan'ın,
"Küçük bir kazanım ama bizi sivil bir anayasaya
götürecek," yollu "platonik" beklentilerine; yani
anayasanın ve "sivil"liğin bu denli "ucuz"
olacağına ikna olmamız mümkün değildir!
"Küçük bir kazanım ama bizi sivil bir anayasaya
götürecek," yollu "platonik" beklentilerine; yani
anayasanın ve "sivil"liğin bu denli "ucuz"
olacağına ikna olmamız mümkün değildir!
Ayrıca kimse bizden; "Siyasal ve toplumsal alanda
mücadelenin sürdürülmesinin, sınırlı da olsa,
olanağının var olduğu ortamda, demokrasi ilkesini benimseyerek şiddete
başvurmak, meşru olamaz. Direnme hakkı, silahlı direnme hakkına
indirgenemez," diyen Ahmet İnsel'in devlet diliyle
konuşmamızı da istemesin!
mücadelenin sürdürülmesinin, sınırlı da olsa,
olanağının var olduğu ortamda, demokrasi ilkesini benimseyerek şiddete
başvurmak, meşru olamaz. Direnme hakkı, silahlı direnme hakkına
indirgenemez," diyen Ahmet İnsel'in devlet diliyle
konuşmamızı da istemesin!
En büyük şiddet aygıtı bizatihi devlet iken; bu şiddeti
yeni bir biçimde formüle etmekten yana olan 12 Eylül 2010
referandumu ile emekçilere "demokratikleşme" adı
altında "kırk katır mı, kırk satır mı?" tercihi
dayatılıyor. Ya da "ölümü" gösterip,
sıtmaya razı etmek isteniyor!
yeni bir biçimde formüle etmekten yana olan 12 Eylül 2010
referandumu ile emekçilere "demokratikleşme" adı
altında "kırk katır mı, kırk satır mı?" tercihi
dayatılıyor. Ya da "ölümü" gösterip,
sıtmaya razı etmek isteniyor!
Biz bu oyuna "Evet" demeyiz!
Çünkü bu tür bir düzen içi konuma
"mahkûm değiliz"!
"mahkûm değiliz"!
* * * * *
Bunun için "Evet'e de Hayır... Hayır'a da
Hayır..." diyerek referandumu boykot etmek gerekiyor!
Hayır..." diyerek referandumu boykot etmek gerekiyor!
Boykot = boşa çıkarmadır; boykot egemen siyasetin
illüzyonlarını deşifre edip, başka bir şeyin mümkün
olduğunun propaganda ve eyleminin örgütlenmesidir; bağımsız
emekçi çizgisinin ortaya çıkartılmasıdır!
illüzyonlarını deşifre edip, başka bir şeyin mümkün
olduğunun propaganda ve eyleminin örgütlenmesidir; bağımsız
emekçi çizgisinin ortaya çıkartılmasıdır!
Kimse göz ardı edemez ve etmemelidir de; AKP'nin anayasa
değişikliği taslağı "kendi iktidarını ve sermaye iktidarını
tahkim girişimi"dir.
değişikliği taslağı "kendi iktidarını ve sermaye iktidarını
tahkim girişimi"dir.
Yani AKP'nin anayasa değişikliği ve
"demokratikleşme" adıyla yaptığı iş, neo-liberalizmin
tahkimatıdır.
"demokratikleşme" adıyla yaptığı iş, neo-liberalizmin
tahkimatıdır.
Bu koordinatlarda "İşçiler, köylüler,
gençler ve diğer ezilen kesimler açısından
'Anayasa Referandumu'nda
takınılması gereken tutum ne" mi?
gençler ve diğer ezilen kesimler açısından
'Anayasa Referandumu'nda
takınılması gereken tutum ne" mi?
* * * * *
Buraya dek anlattıklarımız bunun "yanıtı"; ancak devam
edelim:
edelim:
Mihail A. Bakunin'in, "Başkaldırı, hayatın doğal
eğilimidir," Aristoteles'in, "Kullar eşit olabilmek
için başkaldırırlar," sözlerinin çok daha fazla
anımsanması gereken verili tabloda "Ne 12 Eylül Anayasası, ne
AKP Aldatmacası" derken duraksamadan eklemeliyiz:
Çözüm halktır; halkın özgür iradesi ve
örgütlülüğüdür!
eğilimidir," Aristoteles'in, "Kullar eşit olabilmek
için başkaldırırlar," sözlerinin çok daha fazla
anımsanması gereken verili tabloda "Ne 12 Eylül Anayasası, ne
AKP Aldatmacası" derken duraksamadan eklemeliyiz:
Çözüm halktır; halkın özgür iradesi ve
örgütlülüğüdür!
Referandumu boykotumuzun tek ve aslî gerekçesi;
çözümün halkın özgür iradesi ve
örgütlülüğünün eseri olacağına ilişkin
tutumumuzdur; bunun içinde halkın üzerindeki egemenliğin ve her
türlü vesayetin ilgası gerekli ve "olmazsa
olmaz"dır!
çözümün halkın özgür iradesi ve
örgütlülüğünün eseri olacağına ilişkin
tutumumuzdur; bunun içinde halkın üzerindeki egemenliğin ve her
türlü vesayetin ilgası gerekli ve "olmazsa
olmaz"dır!
Söylediklerimiz yüreği ve beyni ihtiyarlamışlara "sol
çocukluk" gibi gelebilir; varsın gelsin; biz hâlâ
"Anne bak kral çıplak" diye haykıran çocuk
cüretine hayranlık duyan bir ahlâkın insanlarıyız; bundan da
asla beis duymadığımız için "Ne hayır ne de evet, alayına
isyan" diyoruz!
çocukluk" gibi gelebilir; varsın gelsin; biz hâlâ
"Anne bak kral çıplak" diye haykıran çocuk
cüretine hayranlık duyan bir ahlâkın insanlarıyız; bundan da
asla beis duymadığımız için "Ne hayır ne de evet, alayına
isyan" diyoruz!
Biliyoruz ki, ezilenler, sömürülenler, yani halklar,
egemenleri bertaraf edip kendi
eşitlikçi-özgürlükçü Anayasası'nı
baştan aşağıya, tabandan yazmaya muktedirdir; tıpkı Evo
Morales'le birlikte Bolivya'da yaptığı
gibi.[2]
egemenleri bertaraf edip kendi
eşitlikçi-özgürlükçü Anayasası'nı
baştan aşağıya, tabandan yazmaya muktedirdir; tıpkı Evo
Morales'le birlikte Bolivya'da yaptığı
gibi.[2]
Onun için Bülent Arınç, referandumda CHP, MHP ve
BDP'nin işbirliği içinde olduğunu savunadursun; Hüseyin
Çakır, "Rejime karşı olmakla, hükümete karşı
olmayı aynı gören 'sol'un sol çocukluk
hastalığı"na itiraz ederek AKP'nin politik
sözcülüğünü yaptığı "yeni
statüko"yu savunmak aymazlığını sürdürsün;
YARSAV Başkan Yardımcısı Nuh Hüseyin Köse, "Anayasa
değişikliklerine hayır?" diyerek CHP'nin
sözcülüğünü yaptığı 12 Eylül
Anayasası'nın yılmaz bekçiliğini yapan "kadim devlet
güçleri"nin sözcülüğüne soyunsun;
bunlar bizi ilgilendirmez!
BDP'nin işbirliği içinde olduğunu savunadursun; Hüseyin
Çakır, "Rejime karşı olmakla, hükümete karşı
olmayı aynı gören 'sol'un sol çocukluk
hastalığı"na itiraz ederek AKP'nin politik
sözcülüğünü yaptığı "yeni
statüko"yu savunmak aymazlığını sürdürsün;
YARSAV Başkan Yardımcısı Nuh Hüseyin Köse, "Anayasa
değişikliklerine hayır?" diyerek CHP'nin
sözcülüğünü yaptığı 12 Eylül
Anayasası'nın yılmaz bekçiliğini yapan "kadim devlet
güçleri"nin sözcülüğüne soyunsun;
bunlar bizi ilgilendirmez!
Sizin gölge oyununuzla ilgilenmiyoruz! Çünkü, biz
"eski(meyen)" ve "yeni(lenmeyen)" statüko
oyununa taraf olarak parsa toplamak yanlısı değiliz!
"eski(meyen)" ve "yeni(lenmeyen)" statüko
oyununa taraf olarak parsa toplamak yanlısı değiliz!
Söz konusu ikileme taraf olmak devrimci olmaktan
vazgeçmektir!
vazgeçmektir!
* * * * *
Devrimci olmayan hiçbir şey dünyayı ya da mağduru
olduğumuz lanetli düzeni değiştirmez!
olduğumuz lanetli düzeni değiştirmez!
"Hayır"cıların da, "Evet"cilerin de
unuttuğu; göz ardı ettiği/ettirdiği tam da budur!
unuttuğu; göz ardı ettiği/ettirdiği tam da budur!
AKP "düzenlemesi"ne bel bağlayanlar; ondan medet
umanlar; siz(ler), "Osmanlı Devleti'nin dış baskıyla
hazırlanan ilk anayasası 1876 Kanun-i
Esasî"nin[3] mantık(sızlığı)ından
malûlsünüz…
umanlar; siz(ler), "Osmanlı Devleti'nin dış baskıyla
hazırlanan ilk anayasası 1876 Kanun-i
Esasî"nin[3] mantık(sızlığı)ından
malûlsünüz…
Ya ulaşılan noktadaki "Hayır"cı; "12
Eylül'de, 12 Eylül değişikliklerinin bir uzantısı olarak
gördüğümüz bu anayasa değişikliklerine
'hayır' diyeceğiz. 'Hayır'da hayır vardır"
açıklamasını yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
mu? Veya DİSK ve TÜSİAD'ın birlikte, AKP'nin
hazırladığı anayasa paketinin yetersiz kaldığını "kardeş
kardeş" açıklamaları mı? Sizler de düzenin sadık
bekçileri olarak anılmayı, nitelenmeyi hak ediyorsunuz!
Eylül'de, 12 Eylül değişikliklerinin bir uzantısı olarak
gördüğümüz bu anayasa değişikliklerine
'hayır' diyeceğiz. 'Hayır'da hayır vardır"
açıklamasını yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
mu? Veya DİSK ve TÜSİAD'ın birlikte, AKP'nin
hazırladığı anayasa paketinin yetersiz kaldığını "kardeş
kardeş" açıklamaları mı? Sizler de düzenin sadık
bekçileri olarak anılmayı, nitelenmeyi hak ediyorsunuz!
Geçerken anımsatalım: Edward Gibbon, "Yasama erki
yürütme erki tarafından atanırsa, özgür bir anayasanın
ilkeleri bir daha geri alınamaz biçimde yitirilir," derken;
Johann Wolfgang von Goethe de ekler: "En iyi yönetim, bize kendi
kendimizi yönetmeyi öğreten yönetimdir"…
yürütme erki tarafından atanırsa, özgür bir anayasanın
ilkeleri bir daha geri alınamaz biçimde yitirilir," derken;
Johann Wolfgang von Goethe de ekler: "En iyi yönetim, bize kendi
kendimizi yönetmeyi öğreten yönetimdir"…
Ki bu nedenle toplumsal sözleşme niteliği olan anayasanın,
parlamentoda yeter sayıyı elde eden tek parti tarafından, anayasada
"yazmadığı için" uzlaşma aramaksızın yapılması ve
yine "anayasa aksini emretmediği için" halk oylamasına
bir paket olarak sunulması da sözünü ettiğimiz
çarpıklığın net bir göstergesidir!
parlamentoda yeter sayıyı elde eden tek parti tarafından, anayasada
"yazmadığı için" uzlaşma aramaksızın yapılması ve
yine "anayasa aksini emretmediği için" halk oylamasına
bir paket olarak sunulması da sözünü ettiğimiz
çarpıklığın net bir göstergesidir!
Olan biten de şundan ibarettir: AKP düzenin güçleri
üzerindeki hâkimiyetini güçlendirecek aygıtları
anayasa hükmüne bağlamaya, dolayısıyla da iktidarını
pekiştirmeye çabalarken, muarızları AKP iktidarının elini
rahatlatacak bu düzenlemelere karşı çıkıp, referandumu
"Vatan elden gidiyor!" aculluğu ile güvenoylamasına
dönüştürme çabasına girişmişlerdir…
üzerindeki hâkimiyetini güçlendirecek aygıtları
anayasa hükmüne bağlamaya, dolayısıyla da iktidarını
pekiştirmeye çabalarken, muarızları AKP iktidarının elini
rahatlatacak bu düzenlemelere karşı çıkıp, referandumu
"Vatan elden gidiyor!" aculluğu ile güvenoylamasına
dönüştürme çabasına girişmişlerdir…
Önümüze sunulan (sahte) ikilemin ne
özgürleşme/sivilleşme ne de liberalizm karşıtlığıyla bir
ilişkisi vardır… AKP'nin ya da epigonlarının iddia ettiği
üzere bu referandum "sivilleşme" ve/veya
"demokratikleşme"ye giden yolun kilometre taşları olaydı, en
azından AKP taslak paketine seçim barajını düşürmeyi
koymayı akıl edemez miydi? Bu konuda elini tutan mı vardı?
özgürleşme/sivilleşme ne de liberalizm karşıtlığıyla bir
ilişkisi vardır… AKP'nin ya da epigonlarının iddia ettiği
üzere bu referandum "sivilleşme" ve/veya
"demokratikleşme"ye giden yolun kilometre taşları olaydı, en
azından AKP taslak paketine seçim barajını düşürmeyi
koymayı akıl edemez miydi? Bu konuda elini tutan mı vardı?
* * * * *
Diyeceklerimizi toparlıyoruz; şimdi "Evet" ve
"Hayır" zırvası karşısında:
"Hayır" zırvası karşısında:
Behçet Aysan'ın, "aynı gökyüzü aynı
keder/ değişen bir şey yok ki"…
keder/ değişen bir şey yok ki"…
Halil Cibran'ın, "Yalnız açığa çıkan
ışığı görebiliyorsan,/ Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,/
Ne görebiliyorsun,/ Ne duyabiliyorsun"…
ışığı görebiliyorsan,/ Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,/
Ne görebiliyorsun,/ Ne duyabiliyorsun"…
Suat Taşer'in, "Büyür sorular güneşler/
yarınki çocuklarla belki"…
yarınki çocuklarla belki"…
Nâzım Hikmet'in, "Onlar ki toprakta karınca,/ suda
balık,/ havada kuş kadar,/ çokturlar,/ korkak,/ cesur,/ cahil,/
hâkim/ ve çocukturlar/ ve kahreden/ yaratan ki onlardır,/
destanımızda yalnız onların maceraları vardır"…
balık,/ havada kuş kadar,/ çokturlar,/ korkak,/ cesur,/ cahil,/
hâkim/ ve çocukturlar/ ve kahreden/ yaratan ki onlardır,/
destanımızda yalnız onların maceraları vardır"…
Tevfik Fikret'in, "Bir insanın ilk işi nedir?/ Cevap
açık: Kendisi olmak"…
açık: Kendisi olmak"…
Edip Cansever'in, "Nasıl gül kokacağız birlikte/
Amansız, acımasız kokacağız/ Dayanılmaz kokacağız, nefes
nefese," dizelerini…
Amansız, acımasız kokacağız/ Dayanılmaz kokacağız, nefes
nefese," dizelerini…
Ve de "Hükümet, zulüm ve zorbalık
mahsulüdür. Onun tecavüzlerini hoş görmek, halkın
zararına olan emirlerine itaat etmek caiz değildir," diyen Şeyh
Bedrettin ile; "Düz bir yolda yürüyor olsan, tüm
ilerleme isteğine rağmen hâlâ gerisin geriye gitsen, o zaman bu
ümitsiz bir durum olur; ama sen dik, senin de aşağıdan
gördüğün gibi dik, bir yamacı tırmandığına göre,
adımlarının geriye doğru kayması, zeminin özelliğinden ileri
gelebilir, umutsuzluğa kapılmamalısın,"[4] diye
ekleyen Franz Kafka'nın uyarılarını anımsayarak haykırın:
mahsulüdür. Onun tecavüzlerini hoş görmek, halkın
zararına olan emirlerine itaat etmek caiz değildir," diyen Şeyh
Bedrettin ile; "Düz bir yolda yürüyor olsan, tüm
ilerleme isteğine rağmen hâlâ gerisin geriye gitsen, o zaman bu
ümitsiz bir durum olur; ama sen dik, senin de aşağıdan
gördüğün gibi dik, bir yamacı tırmandığına göre,
adımlarının geriye doğru kayması, zeminin özelliğinden ileri
gelebilir, umutsuzluğa kapılmamalısın,"[4] diye
ekleyen Franz Kafka'nın uyarılarını anımsayarak haykırın:
Ne "şer" ne de "ehven-i şer"!
Ne "ulusal solcu"lar ne de "neo-liberaller",
"sivil toplumcular"!
"sivil toplumcular"!
Alayına isyan!
15 Temmuz 2010 15:48:32, Çeşme Köy.
N O T L A R
[1] Tom Paine.
[2] Bolivya Anayasası konusunda bkz. Sibel Özbudun,
" 'Eşitlik' ile 'Özgürlük',
'Sınıf' ile 'Kimlik', 'İktisat' ile
'Kültür' Bağdaşabilir mi? Ya da Nasıl bir Anayasa?
(Bolivya Anayasası Örneği)" Birgün, 7-8 Ekim 2009,
s.10-12.
" 'Eşitlik' ile 'Özgürlük',
'Sınıf' ile 'Kimlik', 'İktisat' ile
'Kültür' Bağdaşabilir mi? Ya da Nasıl bir Anayasa?
(Bolivya Anayasası Örneği)" Birgün, 7-8 Ekim 2009,
s.10-12.
[3] Ayşe Hür, "Darbesiz Anayasa Yapmak",
Taraf, 9 Mayıs 2010, s.12.
Taraf, 9 Mayıs 2010, s.12.
[4] Franz Kafka, Aforizmalar, Çev: Osman
Çakmakçı, Türkiye İş Bankası Kültür Yay.,
2010.
Çakmakçı, Türkiye İş Bankası Kültür Yay.,
2010.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder