Eviniz Elinizden
Alınabilir
Belediye Yasası'nın Kentsel
Dönüşüm ve Gelişim Alanları başlıklı 73.
maddesi'nde değişiklik yapan kanun teklifi 24.06.2010 tarihinde Resmi
Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Yapılan değişikliğin sakıncalarını, konu henüz mecliste
görüşülmeden ayrıntılı olarak ele almış, özellikle
mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamalar ve ilçe belediyelerin
imar yetkilerinin elinden alınmasına ilişkin hükümler nedeniyle
Anayasa'ya aykırılıklar içerdiğini
düşündüğümüzü belirtmiştik.
Yasanın yürürlüğe girdiği ve ilk uygulamaların
başladığı bu günlerde, anılan sakıncaların en önemli
gördüğümüz bazılarını yeniden belirtmekte ve
kamuoyuyla paylaşmakta yarar olduğunu düşünüyoruz.
73. maddede yapılan düzenleme, bu haliyle yürürlükte
olduğu sürece;
Ülkemizde yaşayan hiç kimse; gelecekte ev yapıp başını
sokacağını düşündüğü bir arsası veya başını
sokacak bir evi olduğu için kendini güvende
hissetmeyecektir. Evinizi veya arsanızı borç harçla,
tüm birikiminizi harcayarak almış olmanız veya annenizden
babanızdan miras kalmış olması bu konuda size bir güvence
sağlamayacak, belediyelerin halen sahip olduğunuz evinizi kendi istediği
fiyatla elinizden almasına ve yine kendi belirlediği fiyattan size geri
satmasına engel olamayacaktır.
Kentin fiziki yapısı yani yollar, kaldırımlar, binalar,
ağaçlar, parklar, lokantalar, tiyatrolar, sergi salonları, okullar,
kamu binaları, o mekânlarda yaşanmış anılar kent
kültürünün en önemli parçalarından
birisidir. Bu yasa değişikliği yürürlükte kaldığı
sürece kentlerimizde bu gün olan şeylerin gelecekte de bu
günkü haliyle var olacağının hiçbir garantisi
kalmamıştır.
NE GETİRİYOR
Bu yasa ile kentin tüm değerleri, anıtlar, tarihi ve
kültürel varlıklar, kentlerin çoğunlukla en yeşil
bölgeleri olan kamuya ait alanlar, parklar dahi kaldırılabilir,
dönüştürülebilir, "geliştirilebilir" hale
gelmiştir. "Dünya Kültür Mirası"
listesi'ne giren en önemli kentimiz olan
İstanbul'un, yanlış imar uygulamaları ve yetersiz koruma nedeniyle
bu listeden çıkarılarak "Tehlike Altındaki Dünya
Mirası" listesine alınabileceğini ilişkin haberler bu konudaki
korkularımızın haklılığını göstermektedir.
Belediye sınırları içerisinde mülkiyet güvencesi
fiilen ortadan kalkmıştır. Hiçbir gerekçe
gösterilmeksizin "Kentsel Dönüşüm ve Gelişim
Alanı" ilan ediliverecek alanlarda, tüm gayrimenkuller
üzerindeki tasarruf hakkı bütünüyle belediye
meclislerinde çoğunluğu elinde tutan parti gruplarının ve
başkanlarının eline geçmiş, teknik bir konu olan planlama
gerektiğinde siyasi rakibini mülksüz, yandaşları ise zengin
yapabilecek siyasal bir araç haline getirilmiştir. Bu demokrasiyi ve
özgür seçme hakkını dahi ortadan kaldırabilecek
büyüklükte bir güçtür.
13 Temmuz 2010 Salı günlü Resmi Gazetede yayınlanan 7 adet
Bakanlar Kurulu Kararı ile yukarıda kısaca belirttiğimiz sakıncaları
taşıdığını düşündüğümüz yasa
değişikliğinin uygulanmaya başlandığını öğrenmiş bulunuyoruz.
Ankara'da 7 bölge bu madde uyarınca Kentsel
Dönüşüm ve Gelişim Alanı ilan edildi. Kararın Ankara
Büyükşehir Belediye Meclisi yerine Bakanlar Kurulu'nca
alınmasının nedeni; madde metnindeki "kamunun
mülkiyetinde veya kullanımında olan yerlerde kentsel
dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan edilebilmesi ve
uygulama yapılabilmesi Bakanlar Kurulu kararına bağlıdır"
ifadesiyle ilişkilidir.
Resmi Gazete'de; bu alanların niçin kentsel
dönüşüm gelişim alanı ilan edildiğine dair hiçbir
ifade bulunmamaktadır. Nedenini sadece ilan edenlerin bildiği bu
kararla, anılan alanlarda evi arsası, olan tüm vatandaşlarımız bu
gayrimenkulleri üzerindeki tasarruf yetkilerini, madde metninde yer
alan; "Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı
ilan edilen yerlerde; ifraz, tevhit, sınırlı ayni hak tesisi ve terkini,
cins değişikliği ve yapı ruhsatı verilmesine ilişkin işlemler
belediyenin izni ile yapılır. Bu yerlerde devam eden inşaatlardan projeye
uygunluğu belediye tarafından kabul edilenler dışındaki diğer
inşaatlar beş yıl süreyle durdurulur. Bu sürenin sonunda
durdurma kararının devam edip etmeyeceğine belediye tarafından karar
verilir. Toplam durdurma süresi on yılı geçemez"
hükmü gereği (bizim düşüncemize göre
Anayasa'ya aykırı olarak) fiilen kullanamaz duruma gelmişlerdir. Ne
kadar süreceği belli olmayan bir zaman sonunda ellerine ne
geçeceği ise belediye başkanının ve meclisinin insafına
kalmıştır. Bu alanlarda gayrimenkulü olan vatandaşlarımız artık
gayrimenkullerini bankalara ipotek ettirebilmek için dahi
belediyelerin iznini almak zorunda kalacaklardır.
VATANDAŞ HABERDAR DEĞİL
Nedeni açıklanmayan, dolayısıyla kamu yararı içermiyor
olması muhtemel bir "Kentsel Dönüşüm ve Gelişim
Alanı" kararı sonucunda mülkiyet hakları kısıtlanan
vatandaşlarımızın yapabileceği tek şey, madde metnindeki
Anayasa'ya aykırı olduğunu düşündüğümüz
hükümlere de dikkat çekerek İdare Mahkemelerine
başvurmak, yürütmeyi durdurma ve iptal talebinde bulunmaktır.
(ayrıntılı değerlendirme için href="http://www.odatv.com/n.php?n=bu-teklif-yasalasirsa-anitkabir-de-tasinabilir-0906101200">BAKINIZ)
Ancak bu hakkın kullanılabilmesi şüphesiz ki yurttaşın kendi
mülküne ilişkin olarak alınan kararlardan haberdar olabilmesine
bağlıdır. İçerisinde kamunun mülkiyetinde veya
kullanımında yerler olduğu için yazımızda bahis edilen
Ankara'ya ilişkin kararlar Resmi Gazetede yer almış, vatandaşın
kendini ilgilendiren bu kararlardan haberdar olması mümkün
olmuştur.
Belediye Meclis kararları Resmi Gazetede ilan edilmemektedir. Belediye
Meclis Kararlarının nasıl ilan edileceği 5393 sayılı Belediye
Kanununun Meclis kararlarının kesinleşmesi başlıklı 23. maddesinde
hükme bağlanmış, "Kesinleşen meclis kararlarının
özetleri yedi gün içinde uygun araçlarla halka
duyurulur" şeklinde düzenlenmiştir. Uygun
aracın ne olduğu belli değildir. Dolayısıyla vatandaşın kendi
malını mülkünü ilgilendiren Belediye Meclisi kararlarından
nasıl ve nerede halka duyurulacağı belli olmadığı için haberdar
olmaması muhtemeldir. Bu durum vatandaşın bu kararlara yargı yoluyla
itiraz hakkını fiilen kısıtlayacak sonuçlar
doğurabilecektir.
5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 20. Maddesi; "Belediye
meclisi, her ayın ilk haftası, önceden kararlaştırdığı günde
toplanır" şeklinde düzenlenmiştir.
Büyükşehir Belediye Meclisleri ise 5216 sayılı
Büyükşekir Belediyeleri Kanunu'nun 13. Maddesine göre
her ayın ikinci haftası önceden meclis tarafından belirlenen
günde toplanmaktadırlar.
Yurttaşların belki de evlerini kaybetmelerine neden olabilecek
kararlardan zamanında haberdar olabilmeleri ancak belediye meclis
toplantılarını bizzat takip etmeleri ile mümkündür. Bu
yöntem yasal olarak mümkünsede, fiilen mümkün
olamayacaktır. Bu durumda, halkın kendini ilgilendiren konulardan haberdar
olmasını sağlamak konusunda en büyük görev muhtarlara,
yerel basına ve şüphesiz ki muhalif meclis üyelerine
düşmektedir.
Ahmet Müfit
Kaynak: Odatv.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder