Türkiye'nin bilişim alanındaki ilk
grevi geçen hafta Ünibel'de başlamıştı. Toplu
sözleşmelerde talepleri karşılanmayan Sosyal-İş üyesi 38
çalışan iş bırakarak haklarını alma mücadelesine
girişmişlerdi. Bir hafta süren grev sonrasında toplu sözleşme
imzalandı. Bu sözleşmeyle net maaşlarda %21 oranında zam
yapılırken sosyal haklarda da bazı kazanımlar elde edildi. Buna göre
yıllık izin parası olarak 200 TL ödenmesi, sendikal iznin 8 güne
çıkarılması, evlenme, doğum, okula giden çocuklar, anne
veya baba ölümleri, yakacak gibi sosyal gelirlerde iyileştirmeler
yapılması, çalışırken aynı zamanda eğitim gören
işçilere yıllık 650 TL ödenmesi kabul edilmiştir.
Biz de İvme Dergisi İzmir olarak grevin son
gününde sorularımızı Ünibel A.Ş. çalışanlarına
yönelttik.
Artı İvme Dergisi: Merhaba;
öncelikle bilişim alanındaki ilk grev için sizleri tebrik
ediyoruz.
Ünibel A.Ş. İşçisi:
Sağolun, teşekkürler.
Artı İvme Dergisi: Süreç
nasıl yaşandı? Greve nasıl karar verildi, onunla ilgili bilgi verir
misiniz?
Ünibel A. Ş. İşçisi :
İki yıllık toplu
sözleşme görüşmelerimiz olur bizim. Iki yıllığına
imzalanır. Toplu sözleşmenin sonlarına doğru, çalışanlar ne
kadar ücret isteyeceklerini sendikayla beraber tartışırlar, bir
karara bağlarlar ve bir teklif olarak ellerinde tutarlar, iş veren de bu
sözleşme dönemi içerisinde kendisi bir teklif hazırlar ve
sendikayı davet eder, kendi rakamlarını bildirirler. Sendikacılar da
bizim belirlediğimiz rakamlar üzerinden taleplerini iletirler. Bu iki
talep arasında bir uzlaşma aranır. Maalesef bu dönemki toplu
sözleşme görüşmelerimizde bu uzlaşma sağlanamadı.
İşverenin vermiş olduğu talepler bizim için yeterli değildi. Bu
rakamlar konuşuldu arkadaşlar arasında ve bu rakamlarla bu toplu
sözleşmeyi imzalamama kararı alındı. Verilen rakamlar şunlardı :
Bizim çalışma ortamımız üç gruptan oluşur. Teknik
grup dediğimiz üçüncü grup, ikinci grup şoförler
ve birinci grup hizmetliler. İşverenin teklif ettiği ücretler; 105 TL
teknik grup için, 47 TL şoförler ve hizmetliler için
teklif sunuldu. Bizim talebimiz ise 200 TL net bütün
çalışma gruplarına verilmesi konusundaydı. İlk
görüşmemiz olumsuz sonuçlandı. Bunun akabinde biz grev
kararı aldık ve greve başladık. Grevin altıncı gününde
işveren ikinci bir teklif hazırladı. Bu teklifler teknik gruba yaklaşık
150 Lira -ikinci ve birinci grubu yaklaşık olarak söylüyorum-
120 ile 130 Lira arasında. Yani toplamda bütün çalışma
gruplarına %21 zam yapılmış oldu. Bu teklif arkadaşlarımıza sunuldu ve
çoğunluk olarak kabul gören bir teklif oldu. Dün(14 Temmuz)
saat 6 itibariyle bu anlaşma masa üstünde yapıldı. Bugün
ise anlaşmanın tutanak haline getirilip imzalanması söz konusu. Toplu
sözleşmenin yani taleplerin grevle sonuçlanmasındaki kısa
özet bu.
Artı İvme Dergisi: Şirketle ilgili
biraz bilgi verebilir misiniz? Kaç kişi çalışıyor,
kimlerden oluşuyor?
Şirkettte toplam 50 kişi
çalışıyor. Bunun 38'i sendika üyesi, bütün
arkadaşlarımız -sendikalı olan 38 üye de- kesintisiz olarak grev
süresince devam ettiler. Kısmen kapsam dışı arkadaşlar da greve
destek verdiler.
Artı İvme Dergisi: Mühendisler
var mı?
Mühendisler var, evet. Kapsamdışılar
içerisinde mühendis arkadaşlar var. Onların haricindeki
yazılımcılar, sistem yöneticileri, networkçüler,
teknik destekçiler, donanımcılar da kapsamiçi yani sendikalı
arkadaşlar.
Artı İvme Dergisi: Şirket bilişim
şirketi, belediyeye bağlı bildiğimiz kadarıyla, belediyenin hangi
işlerini yapıyor? Nasıl bir statüsü var?
Evet, belediyenin bir şirketi. Belediyeye
danışmanlık, web yazılım, bilgi güncelleme, teknik destek, donanım
desteği; yine aynı şekilde İZSU Genel Müdürlüğü'nde
web siteleri, elektronik fatura ödemeleri, yine aynı şekilde Eshot 'ta
web siteleri, öğrenci kartı başvuruları ve buna benzer programlar,
aynı zamanda öğrenci kart takip sistemi ve diğer on iki tane belediye
şirketine de yazılım, teknik destek ve danışmanlık hizmeti
vermekte.
Artı İvme Dergisi: Türkiye'nin
bilişimdeki ilk grevi. Bunun önemi nedir sizce?
Türkiye'deki ilk bilişim grevinin
önemini ben şu şekilde algılıyorum: Bilişim sektöründe
çalışanların şartları çok zor. Belki biz sendikalı
olduğumuz için şartlarımızı biraz daha iyileştirebildik. Ama
arkadaşlarımız var özel sektörde çalışan.
Çalışma saatlerinin çok uzun olması, çok esnek
çalışma modellerinin olması, fazla mesai ücretlerinin
alınamaması, yine sağlık sorunlarıyla ilgili karşılaştıkları -yani
bel, boyun, bilek problemleri mutlaka vardır- Bunlarla ilgili hekimlik
hizmeti aldıklarını duymadık en azından. Ücret politikaları tek
taraflı, sadece işverenin inisiyatifinde gelişen bir durum. Yani bu
bilişim sektöründe ücretleri bilirleyen bir kurum ya da
kuruluş yok. Tamamen işverenin inisiyatifinde gelişen bir durum. Bir de
bilişimin kendi doğasından gelen bir özelliği çok
çabuk insan öğüten bir sektör olmasıdır. Daha
çok gençler ve daha dinamik çalışabilen insanlar
tercih ediliyor. Özellikle yazılım konusunda beş veya yedi seneyi
aştıktan sonra çok doğal olarak eskisi kadar hızlı
düşünemiyorsunuz ya da yeni çıkan teknolojilere adaptasyon
süreciniz sizden sonra gelen kuşaklar için daha kolay ama sizin
için bir o kadar zor ve daha fazla zaman harcayarak aradaki mesafeyi
kapatmaya çalışıyorsunuz. Ya da daha önceki işlerinizden
edindiğiniz tecrübelerle bir yerde kalmaya çalışıyorsunuz.
Ama belli bir süreden sonra, beş ya da 7 yıldan sonra ister istemez ya
pozisyon değişikliğine gidiyorsunuz ya da başka bir iş koluna
geçiş yapmak zorunda kalıyorsunuz. Eğer özel sektörde
çalışıyorsanız sonu çok acı. Bazen işten
çıkarılabiliyorsunuz verimli olmadığınız için.
Artı İvme Dergisi: Bu grevde
karılaştığınız sorunlar oldu mu? Önünüze engeller
çıktı mı? Nasıl çözdünüz ya da
çözebildiniz mi?
Grevde önümüze çok ciddi
engeller çıkmadı açıkçası. Daha önce de
belirttiğim gibi otuz sekiz tane arkadaş tamamen birlikte davrandılar. Son
güne kadar bu, devam etti. Bu bizi çok güçlü
kıldı tabii. Karşılaştığımız iklim koşulları, fiziki şartlar,
ekonomik sıkıntılar... Daha uzun sürseydi bu grev dayanışma almadan
kişiler tek başına ne kadar sürdürülebilir biraz soru
işaretleri ile dolu olsa da.. Ama kamuoyunda çok ciddi anlamda destek
aldık. Grevin bilişim sektöründeki avantajını biz henüz
kullanmadık aslında. Bunun sosyal ağlar üzerinden yaygınlaştırmak
bir sonraki eylem planımızdı aslında. Henüz o noktaya gelmeden toplu
sözleşme imzalandı. Onun altyapıları ve eylem adımları
hazırlanmıştı; ama altıncı günde karşılıklı mütabakatla
bu iş bitirildi. Daha çok fiziki engeller yani iklim şartları, hava
sıcaklığı, hiç alışık olmadığımız bir durum...
Çünkü ilk grev deneyimi hem şirketin hem de bir çok
arkadaşın. İlk grev deneyimiydi. Çok ciddi engellerle
karşılaşmadık objektif olmak gerekirse.
Artı İvme Dergisi: Bilişim alanında
çalışanların çok iyi koşullarda çalıştığı
varsayılır. Bu, biraz da bunun böyle olmadığının göstergesi
aslında. Siz ne diyorsunuz bu konuda?
Bilişim alanında çalışma
koşullarında aslında çok fazla irdelenmiyor. Örneğin, biz
kablosuz internet ağlarının olduğu ortamlarda çalışıyoruz.
Sürekli klima altında çalışıyoruz. Sürekli bir ekranın
karşısındasınız. Sürekli bir koltuğa ve masaya bağlı olarak
çalışıyorsunuz. Bu hareketsizlik ya da ortamdaki elektronik
dalgalar insan sağlığı üzerinde ne kadar etki ediyor bununla ilgili
çok ciddi çalışmaları en azından biz duymadık. Eminin ki
bir çok arkadaşımızda bel, boyun, bilek problemleri zaman zaman
farkediliyor. Dolayısıyla bizim çalışma ortamı
sıkıntılarımız ağırlıklı olarak bunlar. Diğer çalışma
koşulları yani işveren-işçi ilişkisi çok ciddi sorun
halinde değil bizde, yani sonuçta belli bir düzeyde insanlar,
birbirini algılayabilecek ya da sıkıntılarını empatiyle anlayabilecek
konumdayız. Ama dediğim gibi fizik ortamlar henüz çok ciddi
incelenmiş değil bilişim sektöründe ya da insan sağlığı
üzerinde etkileri nelerdir çok bilmiyoruz. İşyeri hekimimz
olmasına rağmen üniversitelerin çıkardığı sonuçlar
ya da önerdikleri nelerdir açıkçası öyle bir
iletişim ağımız olmadığı için birçok arkadaşımız bu
konuda ne yapacağı konusunda çok bilgi sahibi değil. Yani klasik
egzersizler veriliyor; ama onu da herhalde biraz tembellik olarak kimse
denemiyor.
Artı İvme Dergisi: Biraz önce
birçok kesimden destek olduğunu söylediniz. Demokratik kitle
örgütleri sendikalar nasıl bakıyorlar, nasıl destek
verdiler?
Şimdi bizim greve çıkış esprimizden
bir tanesi de hem ücretlerimizin yükseltilmesi hem de diğer
şirketlerle bizim şirketimiz arasındaki gelir dağılımında bir
adaletsizlik var, temel çıkış noktamız da aslında buydu bizim.
Yani diğer şirketlerde arkadaşlarımız bizden daha fazla ücret
alıyorlar. Bizim arkadaşlarımızın söylediği "Evet, biz de bu
şirkette çalışıyoruz, bunun yanında artı bir tarafımız da daha
nitelikli işgücü üretebiliyoruz." Yani basit bir
örnek verelim: İzmir Metropol içerisinde 700-750 muhtara teknik
destek, donanım desteği veya belediyenin İZSU Kanalizasyon Genel
Müdürlüğü elektronik ödemeye geçmeden
önce -rakamı göreceli söylüyorum- 100 tane veznesi varsa
şu anda veznelerin sayısı %50 oranında azalmış durumda. Hem vatandaşa
zaman kazandırıyoruz, hem İZSU Genel Müdürlüğü'ne
personel tasarrufu, aynı zamanda da zaman tasarrufu sağlamış oluyoruz.
Yani şirketin bilişim sektörü olarak ciddi anlamda katma değeri
var bu işe. Belki bunlar fark edilmiyor olabilir.
Böyle nitelikli işgücü
yaratıyorsunuz ve diğer şirketlerle aranızda ciddi ekonomik
farklılıklar olunca
bir adaletsizlik duygusuna kapılıyorsunuz.
Vu sözleşmede daha çok biz bu adaletsizliğin giderilmesi
üzerine gittik. Üç aşağı beş yukarı karşılıklı
fedakarlıkla diyelim bu sözleşme hem işveren tarafından hem de
çalışanlar tarafından kötünün iyisi olarak
imzalandı
Artı İvme Dergisi: Dünkü
anlaşma ileri bir şey sayılabilir mi, bir kazanım sayılabilir mi?
Kesinlikle, bir kazanım sayılabilir.
Çünkü daha önce verilen teklif %50 oranında daha
düşük bir teklifti. İlk teklif 105 liraydı teknik grup
için, 150 lira civarında. Yani %50 daha bu ısrarın devam etmesi
sonucu bir kazanım oldu. Tabii, bunun yanında ilk grev deneyimi kazanımı
oldu, hangi kitleler sizin yanınızda onu fark ediyorsunuz, esnafın
desteği, sıcaklığı, haklı olduğumuzun farkındalar,
arkadaşlarımızın da desteğiyle ciddi bir motivasyon sağladık.
Artı İvme Dergisi: 2008 yılında
IBM-Türk'te Plaza Eylemleri yapılmıştı, bir hareketlilik olmuştu,
sonrasında işte bilişim alanında bu grev. Bilişim alanında bir
hareketlenme mi var? Yakın zamanda IBM-Türk'te de greve
çıkılması düşünülüyor. Öyle bir şey de
konuşuluyor.
Evet, onu duyduk. IBM'dekilerle direk bir
iletişim ağımız yok; ama IBM'in sendikalaşma sürecinde problemler
yaşadığını duymuştum, bazı işten çıkarmalar yaşandığını
biliyoruz. Bizim grevin ikinci gününde, bizim duyduğumuz,
"IBM'de de grev geliyor" Tez-Koop-İş'in açıklamasıydı
bu. Çalışma şartları zorlandıkça bunlar devam edecektir;
çünkü bilişim sektörü henüz çok
irdelenmiş çalışma koşulları çok mercek altına alınmış
değil. Bu konuda şöyle dezavantajlar var: sendikalar bilişim
konusunda çok etkin değiller, geriden geliyorlar, çok geri bir
sektör. Hukuk yine aynı şekilde bilişim sorunlarıyla ilgili daha
geriden geliyor. Hele hele toplu sözleşme süreçlerinde
çok fiziki bir iş koluna sahip değiliz. Daha çok
bilgisayarlarımızla üretimi gerçekleştiriyoruz. Hukuk da bu
konuda ciddi anlamda daha geriden geliyor. İşverenler bu grev
sürecinde – elektronik greve dönüştü bizimki
biraz- ne yapacaklarını çok iyi bilmiyorlar. İşçiler de ne
şekilde davranacaklarını bilmiyorlar. Bilişim sektörünün
çalışma koşulları çok bilinmesine rağmen çok
irdelenmiyor. Hem kamuoyu tarafından da çok iyi bilinmiyor.
Çalışma grupları da bunları çok iyi irdelemiyorlar;
çünkü yapılar çok küçük
küçük, bazen bir apartman dairesinde çalışıyor
insanlar, bazıları tamamen kayıtdışı çalışabiliyor, freelance
üniversite öğrencileri gibi veya daha önceki kurumundan
ayrılmış olan işsiz kalan insanlar da çok daha az ücretlere
de iş yapmak zorunda bırakılıyor. Bilişim ciddi anlamda mercek altına
alınması gereken bir sektör haline geldi diye
düşünüyoruz.
Artı İvme Dergisi: style="font-weight: normal;">Bilişim alanının bu
özgünlükleri greve yansıdı mı? Sonuçta sanal bir iş
bir çok işe göre. Bu tip şeyler yansıdı mı, neler
yansıdı?
Biz bilişim firması olarak belediye
şirketlerine ve belediyeye hizmet veriyoruz. Dolayısıyla bazı belediye
şirketlerinde sunucularda problem oluştu, ilgili birimler internete
çıkamadılar, periyodik olarak bakımı yapılması gereken
yazılımlar,cihazlar var. Bunların periyodik bakımları uzadıktan sonra
sistem yavaşlıyor, bir müdddet sonra sistem hatalı çalışmaya
bir dönem sonra sistem çalışmamaya başlıyor. Bunları bu
süreç içerisinde yaşadık.
Artı İvme Dergisi:
Çalışanlar Sosyal-İş sendikasına bağlı, sendikanın
desteği nasıldı?
Genel merkezden bir daire başkanımız bu
grev sırasında sürekli buradaydı. Şube başkanımız, şube
yönetim kurulu ve diğer konfederasyon-DİSK'in- üyelerinden destek
için geldiler. KESK bugün(15 Temmuz) geldi, bizim için
eylemlerinin yerlerini değiştirip bir oturma eylemi de yaptılar bizle
beraber. Sendikalar oldukça duyarlı bu konuya, kendi sendikamız da
tabii elinden geleni yaptı, çaba harcadı, harcamaya da devam
ediyor.
Artı İvme Dergisi:
Biz mühendislik dergisiyiz, mühendislere bir çağrınız
var mı? Ya da mühendisler nasıl bir tutumda olmalı grevlerde veya
buna benzer eylemliliklerde?
Biz çalışanlar olarak şöyle
düşünüyoruz: Emeğiyle çalışan birçok
insanın işçi olduğunu düşünüyoruz.
Mühendislere çağrımız bu tip örgütlenmeler onlar
için de çok ihtiyaç; çünkü eğer
sendikalı olmadıkları süre içerisinde işveren tarafından
aynı işi yapsalar bile değişik ücret politikalarına maruz
kalabiliyorlar; sosyal güvenceleri veya iş güvenceleri olmadığı
için işten çıkarılmaları daha kolay olabiliyor, yer
değiştirmeleri daha rahat olabiliyor ya da çalışanların
arasındaki rekabet yüksek olduğunda iş barışını da
etkileyebiliyor. Dolayısıyla hem işveren için de aslında
performans kaybına neden olabiliyor, kendileri için de bir iç
huzursuzluk olabiliyor. Bizim çağrımız çalıştıkları
alanlarda sendikal örgütlenmelere destek vermeleri bu
örgütlerin içlerinde de hem üyeliği hem de görev
almalarını tavsiye ediyoruz.
Artı
İvme Dergisi: Eklemek
istediğiniz başka bir şey var mı?
Özellikle bilişim sektörü
henüz çok yeni olduğu için gerçekten altyapıları
oluşmamış. Sendikalardan özellikle bilişim sektörleri
için örgütlenme modelleri, insan kaynakları
çalışması, daha çok işyerlerinde insan kaynakları
çalışmalarını yapmalarını istiyoruz; çünkü
görev tanımlarını ücret dağılımını adaletli bir şekilde
yapılması için sendikanın bu konuda mutlaka bir altyapı
oluşturması gerekiyor. Piyasayla özellikle piyasadaki
bilişimcilerinin aldığı ücretle sendika üyelerinin aldığı
ücretler arasında bir farklılık var mıdır yok mudur, yani piyasayı
da çok iyi dinlemeleri gerekiyor sendikaların. Ağırlıklı olarak
sendikacılara düşüyor bu iş. Sendikanın kurullarına
kurumlarına ya da organlarına bu iş düşüyor.
Avrupa boyutunu çok iyi bilmiyoruz
aslında, Avrupa'da muhtemelen belli modeller oturmuştur;
çünkü orada bilişim hukukunda da epeyce bir mesafe
aldılar. İzmir'de de 9-11 Haziran arasında Bilişim Hukuku Kurultayı
yapılmıştı. Avrupa maalesef bu konuda bizden daha ileride, biraz daha
hukuksal olarak gelişmiş durumda. Dilerim hem sendikalar hem de
hukukçular bu konuda performansla çalışırlarsa biz
çalışanlar için çok faydalı bir iş yapmış
olacaklardır.
Artı
İvme Dergisi: Çok
teşekkür ederiz.
İvme Dergisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder