1 Temmuz 2010 Perşembe

''Çevre Direnişleri Buluşuyor'' Etkinliği Ankara'da Yapıldı

''Çevre Direnişleri
Buluşuyor'' Etkinliği Ankara'da Yapıldı

TMMOB Ankara İl
Koordinasyon Kurulu tarafından 26-27 Haziran tarihleri arasında Bayram
Kuzu, Kazım Koyuncu ve 2006 yılında yaşamlarını yitiren Soner Balta,
kardeşi Ömer Balta ve Güneş Korkmaz için ''Çevre
Direnişleri Buuşuyor'' adı ile bir etkinlik düzenlendi. İnşaat
Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Salonu'nda düzenlenen
iki günlük etkinlik Türkiye'nin birçok yerinden gelen
çevre direnişçilerini buluşturdu.

Etkinliğin ilk günü saygı duruşu ve Soner,Öner,
Güneş, Kazım Koyuncu ve Bayram Kuzu için hazırlanan sunum ile
başladı.
Açılış konuşmasını TMMOB Ankara İKK Sekreteri ve EMO Ankara
Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş yaptı. Pektaş
Soner,Öner,Güneş,Kazım Koyuncu, Bayram Kuzu ve yakın bir tarihte
silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Hülya Yolcubay'ı anarak
ve katılımcıları selamlayarak konuşmasına başladı.Konuşmasında
''Bizler, bilimi ve teknolojiyi daha aydınlık daha güzel bir
dünya yaratmak için, insanları insanca yaşatmak için,
doğayı kültürleri tarihsel değerleri korumak için
kullanmayı öğrendik. Ne insani yardım konvoylarında, ne bir
avuç petrol için ülkelerin işgal edilmesinde, ne
nükleer patlamalarda, ne insan eliyle yaratılmış sözüm ona
doğal sel afetlerinde, ne depremlerde, ne de savaşlarda insanlar
ölmesin, sevgi sözleri silah seslerini bastırsın istiyoruz.
''dedi. Yaşadığımız çevrenin Hes' lerle, nükleer
santrallerle kirletildiğini belirten Pektaş, soluduğumuz hava kirli,
içtiğimiz su zehirli hale dönüştürülmeye,
derelerin şırıltısı yok edilerek yerine jeneratörlerin
zırıltısı getirilmeye, toplum radyasyonla yaşamaya mahkum edilmeye
çalışılmaktadır. Enerji elde etme uğruna tarihi ve
kültürel mirasın, çevresel-doğal dengelerin ve
güzelliklerin, soluduğumuz havanın yok edilmesi, radyasyonlu bir
hayatın dayatılması kabul edilemez. '' dedi.  Adnan Yücel'in
"Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek" şiiri ile
konuşmasını bitiren Pektaş' ın ardından TMMOB Başkanı Mehmet
Soğancı söz aldı.
Soğancı "Doğal kaynaklarımızı ormanlarımızı kıyılarımızı
birer rant alanına dönüştürme çabaları, uzman
kadroların yanlış alanlarında istihdamı çevre sorunlarını işin
içinden çıkılmaz hale sokmuştur. Yaşam alanlarımızın yok
olmaması için bugün ekolojik krize dönüşen
sorunların çözümünde hukuksal kurumsal
düzenlemelerin uygulanması gereği açıktır. Doğru sanayi,
doğru enerji,doğru kentleşme politikaları ele alınmalı. ''dedi. 
Soğancı, kapitalist küreselleşmenin emperyalizmin yönlendirici
politikaları ile yapılan siyasetin, bugün hukuku istediği gibi
şekillendirdiğinide belirtti. Mühendis,mimar ve şehir
plancılarının hayatının her alanında olacağınıda sözlerine
ekleyen Soğancı'dan sonra DİSK Genel Başkanı Tayfun Görgün
kürsüye çıktı.
Görgün konuşmasında özellikle mücadelenin
ortaklaştırılması gerektiğini belirterek, suyun,toprağın ve havanın
kimseye ait olmadığını,bunların tümünün toplumun ortak
malı olduğunu belirtti. Görgün konuşmasında '' Dikili ya da
Munzur dereleri ya da Karadeniz derelerini, TEKEL, itfaiye, Samatya`daki
sağlık emekçilerinin mücadelesi pek çok iş yerinde
alanlarında devam eden sınıf mücadelesinden ayrı
düşünmemek gerekir. Aktör her olay bazında farklılaşsa da
ülkemizde ve dünyada emeği yoksullaştıran nedenle, suyu,
havayı, ormanları toprağı birer meta gibi piyasada alıp satılan
nedenler hep aynıdır. Yani kapitalizmin aç
gözlülüğü. '' dedi. Tayfun Görgün'ün
konuşmasından sonra Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık
söz aldı.
Tanık, Türkiye'deki çevre mücadelelerinin gelişimde TMMOB'
nin yerinin önemli olduğunu belirterek ''"TMMOB, 1970`li
yıllardan itibaren mühendislik ve mimarlık birikimi ile ulusal
kaynaklara, ülkenin coğrafyasına ve insanına sahip çıkmak
için -Teoman Öztürk simgesinde- çevre adına da
politikaların üretilmesinden önemli misyonlar üstlenmiştir.
Teknik bilgi ve birikimin topluma ulaştırılması toplumun çevre
duyarlılığının artırılması yönündeki katkılar zaman
içinde bu alandaki politikaların üretilmesine zemin
oluşturulmuş. '' dedi. Kriz dönemlerinde çevrenin daha
kırılgan bir yapıya sahip olduğunu belirten Tanık,
örgütlü bilgi üretimi ve siyasi
çözümlemeler ile çevre sorunlarının aşılması
gerektiğini belirtti.
Açılış konuşmalarından sonra etkinliğin 1. Bölümü
olan ''Ölüler Altın Takmaz'' başlıklı bölüme
geçildi. Bu bölümün oturum başkanlığını Jeoloji
Mühendisleri Odası Başkanı Dündar Çağlan yaptı.
Oturuma, Bergama Çevre Platformu, Kozak Yaylası Doğal Çevre,
Kültür ve Turizm Derneği, Efemçukuru Köylüleri,
Güzel Edremit Körfezi`nin Bekçileri, İnay Vicdan Hareketi,
Kaymaz`ı Koruma ve Yaşatma Derneği temsilcileri katıldı. Bergama
Çevre Platformu sözcüsü, Bergama' da verilen
mücadelede  Köy Meclisleri'nin başarısına ve
önemine değindi.
Bergama' da altın araması yapan Eurogold şirketinin birçok devlet
dairesine rüşvet dağıttığını, ancak baldırı çıplak
dediği köylüleri hafife aldığını belirtti. Alevi sünni
köylerinin verilen bu mücadele ile bir araya geldiğini
açıkladı. Bergama köylü mücadelesinin devam etmesi
sayesinde  defalarca yargı kararı alındığını ve son olarak
AİHM'e gidildiğini belirten Bergama Sözcüsü ,'' Ancak
Bergama'da hukuk devleti kavramı çöktü. İnsanların hukuka
, devlete güveni kalmadı. İnsanlar yılgınlığa düştü.''
dedi.
Yandaş sermaye Koza'nın % 30'luk pay ile gemisini
yürüttüğünüde sözlerine ekleyen Bergama
sözcüsü, Koza Şirketi' nin madeni ve AKP İktidarı' nın da
desteğini alarak 5 Haziran 2005 Dünya Çevre Günü'nde
halka saldırdıklarını dile getirdi. Koza Şirketi'nin medyayıda satın
aldığını belirten sözcü her gün binlerce gazetenin
dağıtıldığını ve yerellerin çok zor süreçler
geçirdiğini dile getiren Bergama sözcüsünün
ardından Kozak Yaylası Doğal Çevre, Kültür ve Turizm
Derneği temsilcisi söz aldı.
Kozak'ın Ayvalık ve Bergama arasında fıstık çamlarıyla kaplı ve
17 köyden oluşan bir belde olduğunu, Türkiye fıstık
ihtiyacının 1000 tonunu karşıladıklarını, Kozak Yaylası'nda ki
halkın %60' ının çam fıstığı ile geçindiği ve
çam fıstığında ihracat şampiyonu olduğunu  dile getirildi.
Kozak sözcü sermayenin önüne gelen herşeyi devirdiğini
belirterek  ortak mücadele edilmesi gerektiğinin altını
çizdi. Son olarak verilen mücadelede özellikle karşı
tarafın argümanlarını çürütebilmek için
bilimsel çalışmaların yapılması gerektiğini yineledi.
Güzel Edremit Körfezi Bekçileri adına konuşan Metin Aktaş
ise çıkarılacak olan Zeytin Yasası ile birlikte zeytinlik
alanların maden işletmelerine terk edileceğini ifade etti. Edremit' te
mücadelelerle maden lobilerine karşı zeytincilik lobilerinin
kurulduğunu belirten sözcü ''Dağlarımızı satanlara elbet bir
gün gelecek bize hesap verecekler.'' diyerek sözlerine son verdi.
GÜMÇED üyesi Sabır Coşkun ise köy köy gezerek
100 bin imza topladıklarını ifade etti.
Bölümün son konuşmacısı İnay Vicdan Hareketi adına
söz aldı.  Kışladağı' nda verilen mücadeleyi anlatan
sözcü, Kışladağı' nda yapılan hukuksuzlukları orataya
çıkarmak için tespit yaptırmak istediklerini ancak Jeoloji
Mühendisi, Maden Mühendisi ve konu ile ilgili bilirkişilerin bu
aşamaların hiç birinde yer almadıklarını almak istemediklerini
belirtti.
Kışladağı'nda emperyalizmi gördüklerini belirten
sözcü; koyunların, kuzuların, balıkların
öldüğünü, gözsüz ve çenesi olmayan iki
ayaklı kuzuların doğduğunu belirtti. Ölmek üzere olan
hayvanların ise kesilerek satıldığını ancak bu hayvanların neden
öldüğünün anlaşılması için tahlil
ettirebilecek herhangibir kurum bulamadıklarını açıkladı.
Kışladağı' nda mücadele edenlerin 'vatan haini' olarak
suçlandığını dile getiren sözcü, mücadelenin devam
ettirilmesinin en önemli dayanağının kadınlarında bu mücadele
içerisinde yer almaları olarak tanımladı. İlk oturumda söz
alan konuşmacıların ardından soru cevap bölümüne
geçildi.  Bu bölümün tartışmacısı Tahir
Öngür oldu.
Etkinliğin 2. Bölümü "Altın`cı Filo Defol" du.
Oturum Başkanlığı`nı Ziraat Mühendisleri Odası'ndan Murat
Aslan yaptı. Bu bölümdeki katılımcılar Yeşil Artvin Derneği,
Dersim Çevre Girişimi, Gümüşhane-Mastra
Köylüleri, Boklar Dağlarını Koruma Platformu, Kemaliye Madeni
Direniş Grubu, Turgutlu Çevre Platformu temsilcileriydi. Dersim
Çevre Girişimi, Dersim' in doğası ve insanıyla yok
edilmesinin siyasal iktidarın bir saldırısı olarak tanımladı. Sınıf
ve toplumsal mücadelenin önde tutulması gereken mücadeleler
olduğunun altını çizen sözcü, çevre
mücadelesininde sınıf mücadelesinden ayrı tutulmaması
gerektiğini dile getirdi. Bolkar Dağlarını Koruma Platformu
sözcücü ise Bolkar Dağlarında halkın ortak mücadelesi
ile tek bir çivi bile çaktırmadıklarını söylerken,
halk birlik olursa ve direnirse önünde durabilecek hiçbir
güç yoktur dedi. Turgutlu Çevre Platformu'nun
ardından bu bölümün tartışmacısı Avukat Arif Ali Cangı
söz aldı.
Turgutlu Çevre Platformu sözcüsü ise Turgutlu' da
çalışma yapmak isteyen İngiliz şirketine karşı halkın
inanç, kararlılık ve teslim olmamaları sayesinde zafer
kazandıklarını belirtti. Kapitalizme karşı verilecek mücadelede
fabrikadaki işçi mücadelesi ne ise ekolojik mücadeleninde
aynı olduğunu sözlerine ekledi. Bu bölümün
tartışmacısı Arif Ali Cangı oldu. Bergama köylüsünün
başlattığı Türkiye'de ki çevre mücadelesinin ve
Türkiye'de verilen diğer çevre mücadelelerine
değinen Cangı, asıl olanın direnen halkın örgütlü
mücadelesi olduğunu belirtti. Halkın verdiği mücadelenin sınıf
dayanışması olmadan ilerlemesinin zor olduğunu, hareketin siyaseti ya da
politikasının  olmazsa bu hareketin mücadeleyi kazanıp
kazanılmayacağının tartışılması gerektiğini ifade etti. 3. Oturum`un
konu başlığı "Havamıza Sahip Çıkıyoruz" oldu. Oturum
Başkanlığı`nı ise Metalurji Mühendisleri Odası'ndan
Cemalettin Küçük yaptı. Bu oturuma Yeşil Gerze
Çevre Platformu, Karasu Halk Meclisi, Silopi Çevre Platformu,
Bartın Çevre Platformu, Erzin Gönüllüleri Derneği,
Afşin-Elbistan Termik Santrali Mağdurları, Pazarcık Ovama Dokunma
Çevre Hareketi" temsilcileri konuşmacı olarak katıldı. Yeşil
Gerze Çevre Platformu sözcüsü 10- 15 Temmuz tarihleri
arasında Ankara'ya bir yürüyüş
gerçekleştireceklerini açıkladı. Erzin
Gönüllüleri Derneği sözcüsü ise genç
insanların Erzin'deki mücadeleyi sosyal sorumlulukları gereği
başlatıklarını belirtti. Çukurova Bölgesine 16 adet termik
santral kurulmak istendiğini bunlardan dördünün Erzin'
e yapılmak istendiğini belirtti. Erzin'de termik santralle karşı
platform oluşturduklarını, mahalle kahvehanelerinde toplantılar yaparak
halka ulaştıklarını ve mücadeleyi örgütlediklerini
belirtti. Kahramanmaraş'tan etkinliğe katılan Pazarcık Ovama
Dokunma sözcüsü, ovada iki adet çimento fabrikasının
olduğunu ancak ücüncü bir santralinde yapılmak istendiği
iletti. Şirketlerin halkı çeşitli yöntemlerle satın almaya
çalıştığını belirten sözcü, kömür ve makarna
dağıttıklarını ve halka cemevi kurma teklifinde bulunduklarınıda
iletti. Bartın Çevre Platformu sözcüsü ise
Yatağan'ın beş katı büyüklüğünde bir termik
santralin kurulmak istendiğini, bu santralin Bartın ekonomisini ve sosyal
barışını bitireceğini belirtti. Bartın'da verilen
mücadelenin bir yaşam mücadelesi olmaya başladığının altı
çizildi. Silopi Çevre Platformu Temsilcisi gözaltına
alındığı için ikinci gün söz aldı.
27 Haziran 2010 Pazar günü devam eden etkinliğin, 4.Oturum`un
başlığı "Derelerimiz Özgür Akacak" idi. Bu
bölümün oturum başkanlığını İnşaat Mühendisleri
Odası Ankara Şubesi' nden  Ahmet Göksoy yaptı. Oturuma
konuşmacı olarak, Artvin, Ardanuç, Şavşat Derelerin Kardeşliği
Platformu, Fındıklı Derelerini Koruma Platformu, Çayeli Derelerin
Kardeşliği Platformu, Güneysu Çevre Platformu, Tonya Derelerin
Kardeşliği Platformu, KADOK (Alakır Derneği) temsilcileri katıldı. Bu
oturumun tartışmacısı ise İsmail Küçük oldu.
 
5. Oturum  "Toprağımıza Suyumuza Sahip Çıkıyoruz"
başlığı ile devam eden bölümün oturum Başkanlığı`nı
Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Mehmet Göle
yaptı. Oturuma, Yuvarlakçay`ı Koruma Platformu, Dersim Çevre
Girişimi, Loç Vadisi Doğa ve Kültür Platformu, Hasankeyf`i
Yaşatma Girişimi, Yeşilırmak Çevre Platformu, Samandağ
Çevre Koruma Derneği temsilcileri konuşmacı olarak katıldı.
Hasankeyf Çevre Platformu sözcüsü, Hasankeyf
için mücadelesindeki pratiklerini aktardı. Hasankeyf' i
korumak adına nöbet tuttuklarını, festivaller
düzenlediklerini,uluslararası kamuoyuna bu konuyu taşıdıklarını
belirtti. Amaçlarının Hasankeyf'in 12bin yıllık tarihine
sahip çıkmak olduğunun altını çizen sözcü,
barajın insanları zorunlu göçe tabi tututuğunu, bu insanların
artık açlık ve yoksullukla karşı karşıya bulunduklarını
belirtti. Asimilasyon uygulamalarından birinide Hasankeyf'te
yaşadıklarını belirten sözcü, kendi dillerini dahi
konuşamadıklarını , mücadele ettikleri tarih, onurlu yaşam ve
kültürleri için ise kendilerine terörist denildiğini
belirtti.
Yeşilırmak Çevre Platformu sözcüsü ise Amasya Taşova
olarak bilinen 45 km' lik alanın artık bir taş yığınına
dönüştürüldüğü açıklarken, HES'
lerin çevreye olan zararlarına değindi. Samandağ Çevre
Platformu sözcüsüde dünyanın sayılı sahillerinden
yerde 800 adet rüzgar tirbünlerinin tarım arazilerine dikilmek
istendiğini belirtti. Verdikleri mücadeleler sonucunda 2500 civarında
ki halkla şirketi kovduklarını ve 22 Mart 2011 tarihinde Ankara'da
100bin kişilik bir eylem yapmak istediklerini açıkladı.

Bu bölümün tartışmacısı olarak Beyza Üstün
söz aldı. Devlet, kamu ve özel şirketler işbirliği ile
kapitalizmin amaçlarını gerçekleştirmeye
çalıştığını dile getiren Üstün, mücadelelere
karşın bütün yasal düzenlemelerin yapıldığını,
bütün yasa ve yönetmeliklerin oluşturulduğunu belirtti.
Karbon borsasından kazanan şirketlerin,devlet ve kamu işbirliği ile
saldırmaya devam edeceğini belirten Beyza Üstün, bu saldırılara
karşı halkın bütün gücü ile karşılık vermesi
gerektiğinin altı çizdi.

Etkinliğin son oturumu olan ''Nükleere İnat Yaşasın
Hayat'' başlıklı bölümün tek konuşmacısı
Silopi Çevre Platformu sözcüsüydü. Sözcü
mücadelelerin ortaklaştırılması gerektiğini,bunun mümkün
olmadığı noktada kendi içlerinde sıkışıp kalacaklarını
belirtti.Tartışmacı olarak İnci Gökmen bu bölümde yer
aldı.

Altı oturumun son bulmasının ardından  "Geleceğimize Sahip
Çıkıyoruz" başlıklı forum kısmına geçildi. Forum
başkanlığını  TMMOB Yönetim Kurulu Başkanlığı ve TİHV
Başkanlığı yapmış olan Yavuz Önen yaptı. Mücadelelerin
ortaklaştırılması ve siyasi bir kimlik kazanmaları noktalarında
görüşlerin sunulduğu ve çözüm önerilerinin
geliştirildiği bu bölümün ardından; Ramazan Pektaş
etkinliğin kapanış konuşmasını gerçekleştirdi. Etkinlik
çekilen toplu hatıra fotoğrafının ardından son buldu.
 İvme Dergisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder