2 Temmuz 2010 Cuma

Madımak… Ateş… Kan… Ölüm… - Sivas'ı Unutmadık, Unutmayacağız!

Madımak… Ateş… Kan…
Ölüm… - Sivas'ı Unutmadık, Unutmayacağız!

2 Temmuz 1993
Sivas Unutmadık, Unutmayacağız!

17 yıl geçti
Madımak'ın kanlı duvarlarından. 17 yıl tüketti dumanlarını,
yangınlarını Madımak'ın. 17 yıl önce Sivas'ta yangın
vardı. Sivas'ta Madımak Oteli'nde yakılan canlar vardı. 17
yıl önce Pir Sultan'ın yolundan gidenler; zulme,
sömürüye, haksızlığa karşı duruşlarını sözle,
sazla, türküyle, yazıyla, şiirle, karikatürle dile
getirenler vardı. Ölüm de olsa sonunda, Sivas'ta 17 yıl
önce semaha duranlar vardı.
Burası Sivas. Nam-ı diğer
"Kanlı Sivas". Sorsanız bir kesim halka Sivaslıyım demez. Ya
Divriklidirler ya Hafikli ya da Şarkışla. Öyle bir yeri vardır ki
insanların akıllarında Sivas'ın. Söylediğinizde adını, akla
önce 2 Temmuz gelir, önce 37 can ve Madımak Oteli gelir.
1- 4 Temmuz tarihleri
arasında Sivas'ın Banaz Köyü'nde Pir Sultan Abdal
etkinlikleri yapılır. 1976'dan beri yöre halkıyla Banaz
Köyü'nde her yıl düzenlenen bu etkinler, 1980 faşist
cuntası ile kesintiye uğrasada, 1988'de kurulan "Pir Sultan
Abdal Kültür Derneği" ile bu gelenek yeniden devam
ettirilir. Gerici, faşist güçlerin darbeyle teslim aldığı bu
diyarda sesler türküyle yoğrulmak istenir bir kez daha, doğruluk,
adalet ve halk sevgisi türkülerle bilenmek istenir. Burası
Sivas'tır. Ozanların diyarıdır. Türküler, semahlar,
sözler, şiir burada yeniden can bulmalıdır.
1- 4 Temmuz 1993 tarihinde
de Pir Sultan Abdal etkinliklerinin dördüncüsü
düzenlenecektir. Ancak her yıl Banaz Köyü'nde yapılan
etkinlikler o yıl ilk defa Sivas merkezde yapılmak istenir. 2 Temmuz
Katliamı'ndan sonra çok tartışılan bir karardır bu. Eğer
bu şekilde bir karar çıkmasaydı katliam yaşanır mıydı? Bir
şeyi atlamamak gerekir. Sivas'ta olduğu gibi Maraş'ta,
Çorum'da, Malatya'da, Gazi'de ya da Dersim'de
yaşanılan tüm katliamlar baskıya, sömürüye,
gericiliğe karşı olan halka, şair, yazar ve ozanlara karşı
yapılmıştır. Yükselen toplumsal mücadeleyi sindirmenin etkili
yollarından birisi olarak uygulana gelmiştir kitle katliamları. Nitekim
90'lı yılların başı, devrimcilerin ve işçi sınıfının,
89 Bahar Eylemleri'yle, 89 1 Mayıs'ını Taksim'de kutlama
kavgası ve bu uğurda verilen bir devrimci şehitle, 91 Büyük
Zonguldak Yürüyüşü'yle, grevlerle, darbenin
toplumsal muhalefet üstüne baskı ve işkenceyle
örttüğü ölü toprağından sıyrılma
çabasına girdiği bir dönemdir.
Ankara, İstanbul, İzmir
gibi büyük şehirlerde ve Sivas'ta, yapılacak etkinliğe
yönelik günler öncesinden bir çalışma başlatılır.
Kültür Bakanlığı etkinliğe 40 milyon lira katkıda
bulunacaktır. Sivas Valisi açılışa katılıp konuşma yapacaktır
ve yıllar önce dikilmek istenen ancak izin verilmeyen Âşık
Veysel anıtından sonra ilk defa Pir Sultan Heykeli Sivas'a can
verecektir. Kültür Bakanı ise bu heykelin açılışını
yapmak üzere etkinlikte yer alacaktır. Katılımcıların çoğu
ise dönemin iktidar ortağı SHP'dendir.
Şehrin dört bir yanı
etkinlik afişleri ile doldurulur. Pankartlar "Dönen
dönsün ben dönmezem yolumdan" diyerek dalgalanır. 13
yıl sonra Sivas'ta "Demokrasi, sosyalizm, devrim"
kelimeleri bir kez daha kulaklarda yankılanmaktadır. Türküler hep
bir ağızdan söylenir ve hep birlikte semaha durulur. Halk
susamıştır bu sözlere, türkülere, semaha. Canlar tek
yürektir. Yürekler hasretini hep birlikte giderir.
Türkülerle,
semahla, sözle etkinliğin ilk günü geçer.
Güneş yeni gün
için doğar Sivas'a. Daha kızıldır, daha
yakıcı…
2
Temmuz 1993 Sivas Katliamı'nın nedenini burjuva basın Aziz
Nesin'in 1 Temmuz günü yaptığı konuşma olarak
gösterir. Devlet, siyaset, iktidar yine yerini değiştirmez.
Yürekleri yangın yerine çeviren katillerden yanadırlar. Ancak
kanıtlar ortadadır. Bu katliamın hazırlığı çok önceden
yapılmıştır. Sivas'ta 15 gün öncesinde ve 2 Temmuz
günü dağıtılan bildiriler, yerel gazetelerin haberleri,
söylemleri ve yorumları ile katliam günü şehir dışından
gelen ve ilk defa görüldüğü söylenen dinci-gerici
kitle şunu açıkça kanıtlamıştır: Bu katliam önceden
planlanmıştır.
 
Cuma
namazı sonrasında Aziz Nesin'in de kaldığı Madımak Oteli'ne
ve Kültür Merkezi'ne yürür kitle, hiçbir
engelle karşılaşmaz. Kolluk güçleri kitleye sanki refakat
eder. Önce Ozanlar Anıtı'nı ister güruh ve Ozanlar Anıtı
güruhun talebi ve belediye başkanının emri ile yerinden
sökülür ve verilir kanlı ellere. Heykel parçalanıp
yakılır. Kültür Merkezi'ne saldırırlar. Halk direnir
merkezde. Barikatlar kurarlar ve direnirler. Buradan kinlerini nefretlerini
körükleyemeyeceklerini anlayanların hedefinde artık Madımak
vardır.
 
Madımak… Ateş… Kan…
Ölüm…
 
Artık
gerici kitleyi kimse tutamaz, daha doğrusu tutmaz, Madımak
önündedirler. İçeride yüzden fazla insan vardır.
Kaygılar artar. Ankara'yı ararlar. Sözler birbirinin
aynısıdır: "Merak etmeyin. Biz önlemleri aldık."
 
Önlemler alınmıştır gerçekten. Madımak'tan
çıkış yoktur. Güruh hep bir ağızdan bağırır
"Kâfirlere ölüm". Otel taş yağmuruna tutulur.
Camları kırılır. İçeri girilmeye çalışılır. Otelden
kaçmaya çalışanların üstüne çatılardan
kiremit atılır. Her yer tutulmuştur. Her şey onların ellerine
bırakılmıştır. Asker, polis hep birlikte seyretmektedir. Otelden doksan
kişi çeşitli yollarla kaçarak kurtulur. Akşam olur,
karanlık çöker. Otelin elektirkleri kesilir. Karanlık
sinsi, yayılır Madımak'a.
 
Gözlerim önce
kini gördü
Sonra ateşi
Kanım yandı, etim,
nefesim
Elektriklerin kesilmesiyle
umutlar iyice tükenmeye başlar. Artık gerici güçler
hazırdır. Otel ateşe verilir. Otel önündeki arabalar ters
çevrilir ve yakılır. Otelin içerisine benzin
dökülür. Hep bir ağızdan nefret kusan kelimeleri
dökülür: "Ölüm, Ölüm,
Ölüm".
Sivas itfaiyesi gecikmeli
olarak gelir otele. Araç engellenir ve yangın hortumları kesilir.
Artık gece kızıla çalar Madımak'ın ateşiyle. Harcı
canlardır. Ölüm gelir Koray'ı alır, Âsaf'ı
alır, Nurcan'ı alır.
37 can Sivas ellerinde
yakılır.
17 yıl ve Dava
Süreci
Sivas'a yazılan
hiçbir yazı unutulmak için yazılmaz; hiçbir
türkü unutulmak için söylenmez. Pir Sultan
Abdal'ın zulme karşı halkın dili olduğu, Âşık
Veysel'in kara toprağı, Mahzuni Şerif'in diyarıdır Sivas.
Deniz'in tutsak alındığı yerdir. 37 canın gericiliğe, faşizme,
baskı ve zulme karşı direndiği yerdir.
Sivas katliamının
üzerinden 17 yıl geçti. Bulunabilen (!) katiller idamla
yargılandı. 28 Kasım 1997'de açıklanan kararda, 33 sanık idama ve
14 sanık 15 yıla kadar değişen hapis cezalarına çarptırıldı.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi 24 Aralık 1998'de hapis cezalarını onadı, usul
noksanlıkları sebebiyle 33 idam cezasını bozdu. Usul eksikliklerinin
giderilmesi için başlayan yargılama sürecinin sonunda 33 sanık
Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce yeniden idam cezasına
çarptırıldı. 2002 yılında idam cezasının
yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte
hükümlülerin cezaları müebbet hapis cezasına
çevrildi. Dönemin Sivas Belediye Meclisi üyesi olan ve
azmettirici olarak görülen Cafer Erçakmak ve Yargıtay'ın
1997'deki bozma kararından sonra firar eden 8 sanık ise halen
yakalanmamıştır.
 
Yürekler
hâlâ yangın yeri. Katillerden ve sorumlulardan hesap
sorulmadıkça ve adalet yerini bulmadıkça da öyle olmaya
devam edecek. O nedenle 2 Temmuz 1993 Sivas'ını unutmadık,
unutmayacağız!
+İvme Dergisi

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder