AVM'lerle ördük anayurdu
dört baştan / Koray Çalışkan
Eskiden bayramda çarşıya inilirdi. Benim çocukluğumda
İzmir’de soluğu Kemeraltı’nda alırdık. Sonra
Akhisar’a, anneanneye gidilir, iki gün çocuklar bir koyunu
sever, birinci gün koyun kesilir, başı bahçeye konur, derisini
baba yüzer, oğlu da deriyi köşedeki tüccara satardı.
Çarşıdan alınan gömlek, pantolon, ayakkabı giyilir, ayakkabı
illa ayağı vurur, bayram harçlığı çarpışan arabalarda
harcanır, namazda hoca lafı uzatmasın diye dua edilirdi. Güzel
günler olarak kalmamış aklımda.
Ama eskiden bir şey çok tatlıydı, sahidendi. O günler
toplumca alışverişi ihtiyaç karşılamak için yaptığımız
günlerdi. Şimdi alışverişle ihtiyaç bağlantısı koptu.
Artık alışveriş ihtiyacımızı gidermek için dışarı
çıkıyoruz.
Dışarısı lafın gelişi. Aslında AVM’lerin içine
dalıyoruz. Acayip yerler bunlar. Bir kere girdiğiniz kapıdan
çıkamadığınız, çıktığınız merdivenden inemediğiniz,
sizin yerinize merdivenlerin yürüdüğü, bedenininiz
oradan oraya taşındığı yerler. İçerisi kumarhaneler kadar
dikkatle tasarlanmış. Hiçbir yerde saat göremezseniz. Zamanın
nasıl geçtiğini anlamamanız gerekir. Dışarıya açılan cam
da yoktur. Akşam olduğunu hissedemezsiniz. Sürekli müzik
çalar. Uçaklar kalkmadan çalan
‘amanhaheyecanlamayındüşmeyeceğiz’ müziklerine
benzeyen, ‘amaneskiyenherşeyiniziatınyenilerinialın’ tarzı
bir goygoy müzikal estetik her yerinizi sarar.
1988 Milat
Bizde AVM çılgınlığı devlet eliyle başladı. ABD
Houston’daki The Galleria’nın çakması
‘the’sız Galleria, Ataköy’de kamunun ortaklığıyla
açıldığında post-Sovyet bir çılgınlıkla saldırdık
mekâna. 22 senede memlekette 150 civarında AVM açıldı. Sırf
İstanbul’da Akmerkez’den Aymerkez’e 72 AVM var. Yani
henüz. Ankara 28, Antalya 11 ve İzmir 7 AVM ile İstanbul’u
uzaktan takip ediyorlar. Denizli’de Tahtakale, İzmir’de
Kemeraltı, İstanbul’da Kapalıçarşı turistik bir heyecana
dönüşüyor.
ABD’de AVM’lerin önemi düşüşte. Alışveriş
internetteki sanal AVM’lere kayıyor. Ama ne kadar kaysa, bir tek the
Mall of America’nın yıllık ziyaretçi nüfusu
dünyadaki 224 ülkenin 190’ından fazla. 40 milyon kişi. Dile
kolay.
Türkiye bu çılgınlığa yeni giriyor. Sınıfları yatay kesen
bir heyecan bu. Alışverişin merkezinde olması gereken fiyat meselesi
AVM’lerin çeperinde. Bilimsel araştırmalar cazip fiyatı
tüketicilerin AVM’leri tercih etmesine yol açan ilk beş
neden içinde dahi göstermiyor. AVM’ler yeni kamusal alan,
sosyalleşme mekânı, bizi biz yapan yerler.
Maliyeti
Ancak bizi biz yaparken bizi bizden ediyorlar. Fetişle gerçekliği
birbirine geçiriyor, alışveriş eden bedeni idare ediyor, insaniyeti
piyasa müdüriyetine teslim ediyorlar. Sokağın antitezi
AVM’ler İstinye pazarını streç filme sarıp kokmaz bulaşmaz
bir paketle bize yutturuyor. Hele çocuğunuz varsa, hava soğuksa veya
hava sıcaksa hiç şansınız yok. AVM sizi yutuyor.
Aile denilen şey zaten bir sazan. Oltaya bir çocuk takan hop
çekiveriyor. Nükleer aile çocuk denilen canavarı
cemiyetin sorumluluğunda ailenin (ve dolayısıyla kadının) sorumluluğuna
ittiğinden beri oyunhamuru toplumuna dönüştük. Her şekle
giriyoruz, her durum kabulümüz: Hop hop Değiş Toplum!
İster işçi olalım, ister küçük burjuva
Cevahir’de ya da Akmerkez’de buluyoruz kendimizi. Toyzşaptan bir
şeyler alıyor, hamburgeri lüplüyor, evlaaadım diye koşa koşa
marketingcilerin kucağına yerleşiyoruz, AVM sütunlarının
aynalarında uzayan boyumuzun endamına hayran oluyoruz.
Eee, var bir maliyeti. Eğer böyle giderse ve tüketim
cumhuriyetine karşı bölücü bir heyecana kapılmazsak,
küçük Amerikalıktan büyüklüğe terfi
edersek, o zaman topluma maxi boy pampers lazım.
İnsaniyet olarak medeniyetimizin lokomotifi ABD. Tüketimde
öncüler. Üretimde değil gerçi. Dünya
nüfusunun yüzde 5’inden az olmalarına rağmen dünya
çöpünün yüzde 25’inden biraz fazlasını tek
başlarına üretiyorlar.
Biz de olsak mı öyle? Dünyanın bütün işçileri,
köylüleri ve burjuvaları AVM’lerde birleşse.
Bütün dünya bir olsa. Piyasa kardeşi olsa. Mutlu olsa. Bir
ayda Ay kadar çöp üretse.
Düşünmesi bile kötü bir düş.
İyi bayramlar.
Kaynak: radikal.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder