30 Kasım 2010 Salı

Tecrite Karşı Mücadele Sempozyumu Gerçekleştirildi

Tecrite Karşı Mücadele
Sempozyumu Gerçekleştirildi

10. Yılında Hapishanelerde Tecrit ve Tecrite Karşı Mücadele
Sempozyumu

Tecrite Karşı Mücadele Platformu (TKMP), 27-28 Kasım tarihlerinde
"10. Yılında Hapishanelerde Tecrit ve Tecrite Karşı Mücadele
Sempozyumu" adıyla bir sempozyum düzenledi. İstanbul, Su
Tiyatrosu'nda gerçekleştirilen sempozyum, hapishanelerde
hayatını kaybeden devrim şehitleri için saygı duruşuyla
başladı.

Sempozyumda ilk sözü alan Nihat Göktaş platform adına
yaptığı konuşmada, hapishanelerde başta tecrit olmak üzere,
yaşanan tüm hak ihlallerine, keyfi uygulamalara karşı birlikte
mücadele etmeye çağırdı.

Cezaevleri Merkezi Platformu (CMP) adına gönderilen mesajda ise
"Bilinçle ve azimle devrimci tutsaklar olarak tecrite karşı
tavizsiz direnmeye devam edeceğiz. Safını emekten, ezilenden, haklıdan
yana belirleyen her kişi ve kurumun bu mücadelede yer alacağına
inanıyoruz. Tüm halk kesim ve katmanlarını hedefleyen bu
topyekün saldırıya karşı tüm halk kesimlerinin birliğini
sağlamak en birinci görevdir" denildi.

Sempozyumun birinci oturumunda "Tecrit ve Hukuk" tartışıldı.
ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve Av. Rahşan
Aytaç birer konuşma yaptı.

F Tiplerinde 10 yıl boyunca yaşanan sorunları anlatan Kozağaçlı,
"Burada her şey sorundur. Dolayısıyla her şey direnç
konusudur. Giyim kuşamınız, takmaya çalışılan yaka kartları,
ayakkabı bağcıkları, iletişim araçları..." Tecrit
saldırısının izolasyon ve tredman boyutları olduğunu vurgulayan
Kozağaçlı tecrite neden direnmek gerektiğini anlatarak
"Bugün ‘ayağa kalkın ne olacak...  Yakalarınıza
kartları takın ne olacak... Telefonda adınızı tekmil gibi verin ne
olacak...’derseniz, yarın bir gün kafaları kazıtılır, toplama
kamplarındaki gibi muamelelerle karşılaşılır. Hızla arkası gelir,
kişiliğinizden soyundurulursunuz" dedi.

Ezilenlerin Hukuk Bürosu Avukatı Rahşan Aytaç ise 10 yıllık
İmralı tecridinin 10 saatlik sohbet hakkı uygulaması ve İmralı'ya
götürülen tutuklularla kısmi olarak delindiğini
söyledi.

Sempozyumun ikinci oturumunda "tecrit, sağlık ve hasta
tutuklular" konusu tartışıldı.

SES üyesi Meryem Özsöğüt, F Tipi hapishanelerinin
üç uyaran olan; ses, koku ve ışıktan yoksun olduğunu
söyledi. "İnsanlar üzerinde bir araştırma olmasa da F
tiplerinde bu üç uyaranın yokluğu; huzursuzluk, gerginlik,
paranoyaya varan şüphecilik, iletişim kuramama sorunu yaşatıyor.
Yaşanan alanın dar olması, görüş mesafesinin 8 metrekare ile
sınırlı olması, gökyüzünün 30 metrekare ile
sınırlanması göz bozukluklarına neden oluyor. İşitsel sorunlar,
sinirsel tipte sağırlık, kulak çınlamaları, denge problemleri de
sıklıkla yaşanıyor" dedi.

Ölüm Orucu direnişçilerinden Tekin Yıldız ise yaptığı
konuşmada "Bize ya teslimiyet ya da direniş yolu kaldı. Dost da,
düşman da direndiğimizi gördü. Biz bu gerçekliğin
nedenlerine inmediğimizde, basit algılanabilir. ‘Ayakkabısını
neden çıkarmıyor, annesi uzaktan geldi’ denilebilir. Ama ona
yabancılaştırmak isteyen, iradesini yok saymak isteyen şeye karşı
direndiğini görmek gerekiyor. O dönem, bedenimizden başka siper
edecek bir şey kalmadığı için bedenimizi ortaya koyduk. Bunu
irdelersek toplumsal dayanışmayı anlayabiliriz" dedi. Son olarak
konuşan Remzi Uçucu’da insan vücudunun hareket etme
üzerine kurulu olduğunu ve 8-10 sene hareketsiz kalan vücudun bir
nevi isyan ederek hasta olduğunu söyledi. Bunun gibi insan
psikolojisinin sosyalleşmek için olduğunu söyleyen Uçucu
“Tecrit sonucunda ‘bıkkınlık’ dediğimiz depresyon hali
artıyor ve sonucu intihara kadar gidebiliyor” dedi. Özellikle
adli tutuklularda bu durumun çok fazla olduğunu söyleyen
Uçucu, “Örgütlü yaşamda ısrar etmenin tecriti
yenmekte belirleyici etkisi vardır. Buradan ne yapmamız gerektiğini de
çıkarıyoruz...” dedi.

Sempozyumun üçüncü oturumu ise "Tecrit,
tutukluların ve yakınlarının yaşamı" idi. TAYAD üyesi Nagehan
Kurt, TUYAB üyesi Sultan Bozkurt, ÇHD İstanbul Şube üyesi
Ebru Timtik, Ersin Sedefoğlu, Ümran Yurdayol ve Kenan Özyürek
F tipi hapishanelerinde yaşadıklarını, yakınlarının sorunlarına dair
konuştu.

Sempozyumun ikinci günü de “Tecrit,  Mimari Yapı ve
Personel” oturumunda Tores Dinçöz,  + İvme
Dergisi’nden Şule Karabaş, Dinçer Ergün, Süleyman
Acar, Teresita Castrillejo (Arjantin), Axel Alejandro A. Pimpin (Filipinler)
konuşmacı olarak katıldı. Oturumda söz alan konuşmacılar kendi
ülkelerindeki hapishaneler uygulamalarını anlattı. Oturumda TAYAD
adına söz alan Süleyman Acar, tecrite karşı mücadelede
TAYAD’ın 10 yıllık sürecini anlattı.

Halk Cephesi, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Alınteri, Partizan ve
Demokratik Halklar Federasyonu temsilcilerinin konuşmacı olduğu
"Tecride karşı mücadelenin dünü ve
bugünü" oturumunda, tecritin amacı anlatılarak, F tipi
hapishanelerde geçiş sürecinde içeride ve dışarıda
yürütülen mücadele ve bugün bakımından tecrite
karşı yürütülecek mücadelenin görevleri
tartışıldı.

Halk Cephesi adına konuşan Metin Yavuz tecritin amacına değinerek,
tecritin bir teslim alma politikası olduğunu ve bütün bir halka
gözdağı olduğunu belirtti. Yavuz şöyle konuştu: "Siyasi
yapılardan DHKP-C ile birlikte 2 yapı F Tiplerine geçiş öncesi
Ölüm orucu eylemini başlattılar. Bazı siyasi yapılar
Ölüm Orucu eylemini F Tipi'ne geçişten sonra başladı.
Biz bunu eleştiriyoruz. Saldırıdan önce direnmek önemliydi. Biz
7 yıllık süren bir direniş ile tecrit saldırısına karşı
mücadeleyi sürdürdük ve son olarak 45/1 sohbet genelgesi
ile somut bir kazanımla mücadelemiz sonuçlanmıştır." />

Partizan adına söz alan Arzu Özdemir, F tipi hapishaneler
süreci 19 Aralık katliamında da içeride
yürütülen mücadele ile dışarıdaki mücadelenin
birleşmesi gerekliliğini,  ESP adına katılan Yunus Aydemir, 19
Aralık katliamının 10. yılında, katliam saldırısının
sorumlularının yargılanmadığı bir dönemde adalet
mücadelesinin sürdüğünü anlattı.

Alınteri temsilcisi Taşkın Türkmen, tecridin sadece tutuklu ve
hükümlülerin sorunu olmadığını vurgulayarak bu nedenle
sadece içeriden yürütülecek direnişle de kazanılacak
bir mücadele olmadığını dile getirirken, DHF'ndan Cemal Doğan,
10 yıldır politik tutukluların tecrit saldırısı ve hak gasplarına
karşı boyun eğmediğini ve mücadelelerini
sürdürdüklerini vurguladı.

Oturumların ardından TKMP’nin ortak metni okundu ve sempozyum sona
erdi.

 

www.halkinsesi.tv

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder