17 Kasım 2010 Çarşamba

Gıda endüstrisinde 80 bin çeşit katkı maddesi

Gıda endüstrisinde 80 bin
çeşit katkı maddesi

Gıda endüstrisinde 80 bin çeşit katkı maddesi
kullanılmasına rağmen bunların henüz binde biri hakkında bile
yeterli bilimsel araştırmanın yapılamamış olması, ‘nitelikli
kayıtdışı’nı gündeme getirdi
Metabolizma hastalıklarının artışı, ‘nitelikli
kayıtdışı’ endişesini körüklüyor. 13 yılda şeker
hastalığı görülme sıklığının ise yüzde 90
yükselmesi, yetkilileri mevzuatın düzenleyici değil,
önleyici nitelikte olması gerçeğinde birleştirdi
Türkiye’de 13 yıl aradan sonra ikincisi yapılan Diyabet,
Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans
Çalışması’nın (TURDEP) ikincisine göre Türk
insanının kilosu arttı, bel ve kalça çevresi genişledi.
Diyabet (Şeker) hastalığı görülme sıklığı ise 13 yılda
yüzde 90 arttı. Yani toplum hızla obez oluyor, eskiden yaşlılık
hastalığı olarak bilinen şeker, daha çocuk denecek yaşlarda
görülüyor.
BİLİNMEYEN 80 BİN KATKI
Yaşam tarzının da etkisi olabilecek bu sonuçlar, dikkatleri
yediklerimize ve içtiklerimize çevirmemize neden oluyor.
Çünkü Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve
Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Bilim Kurulu
Üyesi Biyolog Hamit Akçay’a göre şu anda raflardaki
ürünlerde 80 bin çeşit katkı maddesi kullanılıyor. Ancak
bunların henüz binde biri hakkında bile yeteri kadar bilimsel
araştırma yapılabilmiş değil.
GIDADA İNOVATİF GİZLEME
Gıda konusunda gündeme gelen hilelerin inovatif
ürünlerdekine göre masum kalacağını vurgulayan Hamit
Akçay, bunun gerekçesini şöyle açıkladı:
“Kaşara her şey katılıyor. Patates karışımı masum bir şey. En
çok atık ürünlerin katılmasıdır. Onun dışında protein
denen ürünler var. Gıda ürünlerindeki temel felsefe, bir
şeyi önce özünden kopar, ana formundan çıkar, başka
bir şekle sok. Sonra bunu mamül hale getir. Çünkü
böyle bir durumda yaptığınız müdahaleleri insanlar
anlayamayacak duruma geliyor. Siz istediğiniz kârlılığı
yapabilirsiniz.”
BÖYLE TİCARİ SIR OLAMAZ
Özellikle gıda konusunda hiçbir ticari sırrın tüketici
sağlığından daha önemli olamayacağına dikkat çeken Destek
Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, bu konudaTarımVe
Köyişleri Bakanlığı’nın daha proaktif hareket etmesi
gerektiğini anlattı. Et ithalatında yapılan spekülasyonların tezini
haklı çıkardığını anlatan Kemal Yamankaradeniz, “Aslında
Tarım Bakanlığı’nın daha çok teknik alt detayı olan
bilgileri tüketicilerle paylaşmalı. Sonuçta ülkemize giren
ürünler, içindeki hem kimyasallar hem katkı maddeleri
açısından ne derece insan sağlığına yararlıdır ya da
zararlıdır? Bu konuda net bilgilere sahip değiliz” diye konuştu. />
İngiliz modeli mercek altında
Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF), raflarda güvenliği
sağlamak için hummalı bir çalışma yürütüyor.
Son zamanlarda güvenliği her toplantının ilk gündem maddesi
yapan TPF’nin sektörde ortak bir çözüm
arayışına girdiği belirtildi. Bu kapsamdan olmak üzere
İngiltere’deki BRC (British Retail Consortium – Birleşik
Perakende Konsorsiyomu) modelini de incelettiği bilgisi edinildi.
Harekete geçmek için illa birilerinin ölmesi mi
gerekiyor
Coca-Cola’nın içeriğini öğrenmek için
Türkiye’de ilk defa 2006 yılında açılan davanın hayal
kırıklığıyla sonuçlandığı ortaya çıktı. Kiracı ve
Tüketici Hakları Derneği (KİRADER) Başkanı Ali Ulvi
Büyüknohutçu, Antalya Tüketici Mahkemesi’ne
açılan davada görevsizlik kararı verildiğini belirterek bunun
ne anlama geldiği hakkında şu açıklamayı yaptı:
“Tüketici mahkemesi bunu araştırmakla görevli değildir.
Yani tüketicinin somut bir zarar görüp,
ağrıyıp-sızlayıp-hastalanıp gelmeli ki siz dava
açabilirsiniz’ dendi.”
NE OLDUĞU ANLAŞILAMADI
Ali Ulvi Büyüknohutçu, dava gerekçeleri hakkında
şunları kaydetti: “Biz Coca-Cola’nın ne olduğunu anlayalım
diye dava açmıştık. Konumuz şuydu: Türk Kodeks
Yasası’na göre ambalajlı ürünlerin
tümünün üzerinde içerik tam ve anlaşılabilir
biçimde yer almalıdır. Coca-Cola ve benzeri gazlı içecekler
diyor ki, ‘Şu şu şu var, bir de -Coca-Cola özütü-
var.’ Biz de diyoruz ki doğada ‘Coca-Cola
özütü’ diye bir bitki, doğal kaynak göster.
Öyle bir şey yok. O zaman bu neyin bileşimi? Bunu açık
yazmazsan Türk Gıda Kodeksi’ne göre aykırı hareket
ediyorsun.”
ZARARI ORTAYA ÇIKAR
“Bu durumda da bu ürünlerin toplatılıp yasaklanması
gerekir” diyen Ali Ulvi Büyüknohutçu, şöyle
devam etti: “Bizim iddiamız bu… Coca-Cola özütü
içinde neyin kaç gram olduğu açıklanırsa zararı var
mı yok mu ortaya çıkacak. Daha doğrusu bizim iddiamız: Zararlı
olduğu ortaya çıkacak.”
İHBAR KABUL EDİLMELİYDİ
Dava düştüğü için 600 lira mahkeme masrafı
ödemek durumunda kaldıklarını dile getiren Ali Ulvi
Büyüknohutçu, “Söz konusu testleri yapabilecek
Türkiye’de sadece 6 laboratuvar var. Bunlara da bir bardak suyu
bile tahlil ettirmenin parası, Türkiye’deki STK’ların
bütçelerinin çok üzerinde. Yani STK olarak bizim
böyle bir kaynağımız yok” dedi. Dosyanın kapandığını,
ancak kapanış biçimini doğru bulmadıklarını vurgulayan
Büyüknohutçu, şöyle devam etti: “Aslında bu
davayı ihbar kabul edip devletin ilgili kurumlarının tahlil etmesi lazım.
Çünkü bir şeyin toplanması için o üründen
illa birisinin ölmesi mi lazım? Uzun yıllar bekleyip
birkaçkişinin ölmesini mi beklemek gerek? Bilim bunu tespit
eder, yasaklar, normali budur.”
MEVZUAT ÖNLEYİCİ OLMALI
Mevcut mevzuatın düzenleyici bir nitelik taşıdığına dikkat
çeken Ali Ulvi Büyüknohutçu, yaşanan deneyimlerin
bunun yetersizliğini ortaya çıkardığını vurguladı.
Büyüknohutçu’ya göre mevzuat önleyici bir
karaktere kavuşturulmalı.
Çocukları cola ve cipsten koruyun!
Dünyada gelişen hassasiyetlere uygun olarak Türkiye’de de
son yıllarda cola ve cips gibi ürünlerin okul kantinlerinde
satışına kısıtlama getirildi. Çocuklarıobeziteve diyabet gibi
hastalıklardan korumak amacıyla hayata geçirilen uygulamaya
göre ilköğretim okullarında okul yönetimleri ve ailelerin
talebi olmadığı sürece okullarda şekerli içeceklerinin
satılmasına izin verilmiyor. Ancak okulların hemen önündeki
büfe ve bakkallardan satışın serbest olması, sözkonusu
uygulamanın etkiliğini sorgulatıyor. Nazlı Gıda Yönetim Kurulu
Üyesi Nihat Kurt, bu çelişkiye dikkat çekmek ve
öğrencilerle velileri bilinçlendirmek için tiyatro
etkinlikleri yapacaklarını açıkladı.
Kimyasallara karşı erken uyarı sistemi: RAPEX
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, AB’deki gibi gıda dışı
ürünlerde erken uyarı sistemi olarak tanımlanan RAPEX kapsamında
da denetimler yapıyor. Böylelikle AB çapında özellikle
kimyasal ürünlerde ‘Kara liste’ olarak tanımlanan
RAPEX sistemineTürkiyede dahil olmuş oldu. Buna göre AB üyesi
herhangi bir ülkede tehlikeli bir ürün tespit edildiğinde o
ürün ve üreticisi hemen RAPEX sistemindeki listeye alınıyor
ve diğer ülkeler uyarılıyor.
İşte Türkiye’de de özellikle kimyasal ürünlerde
gerek AB’den bildirimi yapılan gerekse gümrüklerden
bildirilen tehlikeli ürünlerin denetimini
gerçekleştiriliyor. Bu yöntemin Türkiye’de Reach
mevzuatına geçiş için hazırlık niteliği taşıdığı
belirtiliyor. Bilindiği üzere AB Reach mevzuatı ile sınırlarından
giren kimyasalları denetliyor. 2011 martından sonra kademeli olarak
Türkiye’nin de Reach kriterlerini uygulamaya geçeceği
kaydediliyor.

Kaynak : karasaban.net, Yeni Şafak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder