9 Haziran 2010 Çarşamba

Dünyanın Biyosfer Rezerv Alanına Hes Tehdidi

Dünyanın Biyosfer Rezerv
Alanına Hes Tehdidi

Artvin'in, 'özel koruma
bölgesi' ilan edilmesi için çaba gösterilen ve
UNESCO tarafından Dünya Biyolojik Mirasının korunması bakımından
önemli bölgelerden birisi ilan edilen Macahel Vadisine yapılması
düşünülen 8 HES projesinden birisi olan Düzenli HES
için Rize İdare Mahkemesi tarafından 13 Nisan 2010 tarihinde
yürütmeyi durdurma kararı verildi. Proje ile ilgili
'Bilirkişi Keşfi' yapılmasını isteyen İdare
Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda, 7 Haziran 2010 Pazartesi
günü, Bilirkişi Heyeti, bölgede inceleme yaptı.
11 DERE 10 KİLOMETRE TAŞINIYOR
KTÜ Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümünden
Prof Dr. Cengiz Acar, Mimarlık Mühendislik Fakültesinden Yrd.
Doç Dr. Osman Üçüncü ile Şehir Plancısı Dr.
Ersin Türk'ten oluşan heyet, çevrecilerin avukatı Yakup
Şekip Okumuşoğlu ile yöre halkı bölgede incelemelerde
bulundu.
 Artvin'in turizm cenneti olarak bakılan
Karagöl'ü de etkileyecek olan bölgedeki HES projeleri
arasında yer alan ve Gülkar Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş.
tarafından yapılması planlanan 5.05 megavat kurulu gücündeki
Düzenli HES projesi nedeniyle, bölgedeki 11 ufak derenin suyu
alınarak 10 kilometrelik tünellerle taşınacak.
8 FARKLI PROJE
Karagöl'ü de etkileyecek olan 8 farklı projenin yer
aldığı Maçahel Vadisi'nin, UNESCO tarafından
'Dünya Biyosfer Rezerv Alanı' olarak ilan edildiğini
kaydeden çevrecilerin Avukatı Yakup Şekip Okumuşoğlu,
"Çevre ve Orman Bakanlığı da söz konusu
statüyü tanımakta. Ancak aynı bakanlık yıllardan bu yana
Biyosfer Rezerv Alanlarının nasıl korunacağına dair yönetmeliği
çıkarmıyor. Yönetmelik çıkmayınca da ülkenin
prestiji olabilecek Maçehel'in nasıl korunması gerekeceği,
korunacağı belirsizleşiyor. Koruma statüsünün
yönetmeliklerle tanımlanmamış olması  nedeni ile de işte
Dünya Biyosfer Rezerv alanı gibi bir statüye sahip olan
Maçahel'de 8 adet HES için izin verilebiliyor. Diğer
yandan, örneğin korunan alanlar listesi içinde ÇED
Yönetmeliğinde Dünya Biyosfer Rezerv alanlarından bahsediliyor
ama sıra HES'e gelince 'yönetmeliği yok' diye
ÇED süreçlerinde 'ÇED Olumlu' veya
'ÇED Gerekli Değildir' kararları verilebiliyor. Keşfini
yaptığımız Düzenli HES, 17.7.2008'deki ÇED
Yönetmeliği değişikliğinden önce başvurusu yapıldığından
ÇED'den muaf. Yani hem ÇED'den muaf, hem Biyosfer
Rezerv Alanında, hem de 11 derenin suyunu toplayan ve bu sebeple de
benzerlerinden ayrılan bir proje. Oldukça geniş bir alanda
yatağından akan dereciklerin toplanması esasına dayandığından, diğer
yandan alanın vahşi yaşam alanı olmasından dolayı hayvanlarında su
yönü ile zarar göreceği bir proje" dedi.
HUKUK DEVLETİ İLKESİ İHLAL EDİLİYOR
Okumuşoğlu açıklamalarını şöyle
sürdürdü: "Ülkenin en önce korunması gereken
Vadisi'nin, bu ve diğer 7 proje ile telafisi imkansız zararlar
görecekken ve idari prosedürü tamamlandığından yargıya
taşınan ve halen de yürütülmesi durdurulmuş iki adet HES
projesine rağmen bir diğer proje olan Uğur 1-2 HES'in de ÇED
süreci devam etmekte. İdare ise sanki hiç bir şey yokmuş,
insanlar mutlu mesutmuş, yasal alt yapı tamammış gibi ve
üstelik  pek çok mahkeme kararına rağmen, halen de bu
vadide ve diğer pek çok vadide ÇED süreçlerini
devam ettiriyor. Bu anlayışının yanlış olduğunu, ülkenin tüm
değerli ekosistemlerini yok edecek projelere imza koyduklarını defalarca
kendilerine iletmemize, defalarca verilen yürütmeyi durdurma ve
iptal kararlarına rağmen ÇED süreçlerini devam ettiren
Çevre ve Orman Bakanlığı'na bizim artık söyleyecek
sözümüz de kalmamıştır. Çevre ve Orman Bakanlığı,
mahkeme kararları ile hakkında yürütmeyi durdurma verilen, iptal
edilen projeler için bile halen yeni ÇED
süreçlerini devam ettiriyor. Anayasanın 138. maddesi varken,
'hukuk devletiyiz' derken, geldiğimiz noktada aldığımız
mahkeme kararlarının uygulanmadığı, her alınan mahkeme kararından
sonra yeni yeni idari işlemlerle projelerin yenilendiği bir
süreç ile karşı karşıyayız. İdarenin hukuk devleti ilkesini
ihlal ettiği her bir eylem ve işlemi için AHİM'ye
başvurmayı düşünüyoruz. Diğer yandan mahkeme
kararlarının uygulanmadığı her bir durumda ilgili kamu görevlileri
hakkında hem cezai hem de tazminat yönü ile hukuki girişimlere
başlama kararı aldık."
UNESCO, BİYOSFER ALANI OLARAK TESCİLLEDİ
Artvin Macahel Vadisi'nin UNESCO tarafından 'Biyosfer
Alanı' olarak tescil edildiğini vurgulayan TEMA Vakfı Rize
Temsilcisi Nevzat Özer de, Dünya Bankası'nın yöreyi
Türkiye'nin mutlak korunması gereken dört bölgesinden biri
olarak ilan ettiğine dikkat çekerek; "Macahel ayrıca,
Dünyaca ünlü 'saf Kafkas Arısının' gen
merkezidir. TEMA Vakfı 1998 yılından beri bölgede bu yönde
çeşitli projeler yürütmektedir. Bütün bunlar bile
Macahel'i bu vahşi saldırıdan kurtarmaya yetmemektedir" diye
konuştu.
SORUMLULUK ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI'NIN
Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Ömer
Şan ise, bölgeyi ve yurdun bir çok vadisini sarmal altına alan
HES projelerinde rant hesapları ve dayatmaların ön planda olduğuna
dikkat çekerek, "Maçahel'in dünyada
öncelikli ve özellikli değerlerini anlamayanlar, halk tepkisini
yok sayarak; insanlarımızın doğal yaşam alanlarından göç
etmesine zemin hazırlıyorlar. Yargı kararlarını 'yok'
sayarak, dere ve vadilerimizde katliam yaşatan HES projelerini, temiz ve
yenilenebilir enerji üretim kaynağı olarak gören, çeşitli
mesnetsiz söylem ve ifadelerle ülkemizin enerjide dışa
bağımlılıktan kurtulacağı nutuklarını atanlar, bu vebalin altından
kolayca kurtulamazlar. Ülkemizin bütün vadilerinde
HES'lere karşı birlik ve bütünlük içerisinde
verilen bu mücadeleler sadece bir doğa ve çevre mücadelesi
değil; hukukun üstünlüğünün, yasa ve
yönetmeliklerin ve hatta Anayasa'nın korunması, insan
yaşamının doğal ve asli unsuru olan sularımıza, tarihi, sosyal ve
kültürel değerlerimize sahip çıkılması anlamında
verilen onurlu bir mücadeledir de. Bütün bu olumsuzlukların
kaynağındaki, sorumlusu konumundaki Çevre ve Orman Bakanlığı
yetkililerini, bir kez daha ülke genelindeki HES projelerinden
vazgeçmeye, bütün projeleri durdurmaya, su kullanım
haklarını ve üretim lisanslarını iptal etmeye çağırıyoruz.
Hiçbir güç halkın gücünden daha etkili ve
üstün değildir" dedi.
HES'LERDEKİ MAHKEME SÜRECİ VE YENİ KEŞİFLER
 Bölgede ve ülke genelinde yapımı planlanan ve
inşaat çalışmaları devam eden 145 HES projesinden 65'i
için mahkemelerde 'yürütmeyi durdurma ve iptal'
yönünde davalar açıldığına işaret eden Şan, bu
davalardan 29'u için 'yürütmeyi durdurma ve
iptal' yönünde karar verildiğini anımsattı. 
Mahkeme süreçlerine ilişkin bilgiler de veren Ömer Şan, 7
Haziran'da Artvin Maçahel Düzenli HES için, 9
Haziran'da ise Kastamonu Cide Loç Vadisi'nde, mahkemelerin
verdiği 'yürütmeyi durdurma' kararları doğrultusunda
'Bilirkişi İncelemesi' yapıldığını; 16 Haziran'da
yapılması planlanan İkizdere Selin-2 HES projesi keşfinin 7
Temmuz'a, yine 16 Haziran'da yapılması planlanan Maçahel
Sarnıç HES projesi keşfinin 9 Temmuz'a ertelendiğini,
Artvin'in Borçka ilçesi Aralık Köyü
Taşköprü HES projesi için ise 17 Haziran'da
bölgede 'Bilirkişi Keşfi' yapılacağını
belirtti. 
Şan ayrıca, 29 Haziran'da ise daha önceden Rize İdare Mahkemesi
tarafından 'yürütmeyi durdurma' kararı verilerek,
yapılan itirazların reddedildiği, Rize'nin İkizdere Vadisi
üzerinde yapılması planlanan Dereköy HES, Artvin'in
Şavşat ilçesi Papart Vadisi üzerinde yapılması planlanan
Cüneyd 1-2-3 ve 4 HES projeleri ile Rize'nin Fındıklı
ilçesi Arılı Vadisi üzerindeki Paşalar HES projesi için
Rize İdare Mahkemesi'nde karar duruşmalarının yapılacağını
bildirdi.
 

Kaynak: href="http://www.birgun.net/lifes_index.php?news_code=1276114357&day=09&month=06&year=2010">Birgün

9 Haziran 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder