27 Haziran 2010 Pazar

Tekirdağ F Tipi İşkence Raporu

TEKİRDAĞ YÜKSEK GÜVENLİKLİ 2 NOLU F TİPİ HAPİSHANESİ
/>
İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEYE İLİŞKİN RAPORDUR.

Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi tarafından
yapılan görevlendirme üzerine Tekirdağ 2 Nolu F tipi cezaevinde
gerçekleşen kötü muamele ve işkence iddiasının
araştırılması amacıyla adı geçen cezaevine gidilmiş, tutuklu
olarak cezaevinde bulunan Ferhat TÜZER, Kemal AVCI, Ahmet Burak
ERYILDIRIM ile görüşmeler yapılmıştır.

Mağdur tutuklularla farklı avukatlarca ayrı ayrı yapılan
görüşmelerde;

Ferhat TÜZER, 21.06.2010 tarihinde yaşanan olayı "son
dönemlerde "İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek" şeklindeki
sloganları çok duyar olmuştuk. Bu slogan işkence ve kötü
muamele anında atılan slogandır, duyduğumuzda biz de slogana eşlik
ediyoruz. 21.10.2010 günü aynı sloganın atıldığını duyduk,
sesler yoğunlaştıkça birlikte tutulduğumuz arkadaşlarımızdan
Kemal AVCI kapıya yaklaşarak "neler oluyor" diye seslendi ve
kapıya vurdu. Bir süre sonra kapı açıldı, Kemal AVCI'ya
doğru yönelip "kapıya ne vuruyorsun lan" şeklinde
söyleyerek kendisine saldırmaya başladılar. İçeriye 30 kadar
kişiyle girdiler bir yandan Kemal AVCI'yı ellerinden almaya
çalıştım, o kadar çok dövüyorlardı ki, kendimi
Kemal AVCI'nın üzerine kapakladım. Uzun süre darp edildikten
sonra bizi havalandırma alanına çıkarttılar. Darp etmeler orada
devam etti, aynı zamanda ağza alınmayacak küfürler
kullanılıyor ve hakaret ediyorlardı. Kemal AVCI bayılıncaya kadar darp
edildik. Yaşanan olayların tümü Başgardiyan'ın talimatı ile
gerçekleşti. Sonrasında havalandırma kapısı üzerimize
kapatıldı. Kemal'in baygın olmasına aldırış etmeden iki saat
havalandırma alanında bekletildik, iki saat sonra ön ismini Osman
olarak bildiğimiz kısa boylu gözlüklü olan müdür
arkasında onlarca memurla birlikte sizi revire götüreceğiz
diyerek kapıyı açtılar. Bizi revir yerine süngerli
hücreye attılar. Burada yaklaşık iki saat tutulduk, bu süre
içersinde sürekli revire gitmemiz gerektiğini, durumumuz iyi
olmadığını ifade ettik. İki saat sonra revire
götürüldük ancak orada bulunan doktor yara ve
morlukları tam olarak rapor etmemiştir."
şeklinde anlatmıştır.
Ferhat TÜZER'in vücudun çeşitli yerlerinde morluk ve
eziklerin olduğu, başında şişliklerin oluştuğu tespit edilmiştir.

Kemal AVCI, yapılan görüşmede olayı Ferhat TÜZER'in
anlatımına benzer biçimde anlatmış; 21.06.2010 tarihinde 14.00
sularında, "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek"
sloganını duymaları ve sloganın bulundukları tarafta yoğunlaşması
üzerine diğer tutuklu ve mahkûmların işkence ve kötü
muameleye maruz kaldıklarını düşündüklerinden sloganlara
eşlik ettiklerini; daha sonra sloganların bulundukları tarafta iyice
yoğunlaşması üzerine kapıya vurarak tepki gösterdiğini, bir
anda çok sayıda memurun kapıya kim vuruyor diyerek, ağır
hakaretler eşliğinde hücreye girip kendisini yere yatırarak darp
etmeye başladıklarını, saldırıda memurların oda da bulunan sandalyeyi
üzerinde kırdıklarını, saldırının yaklaşık 10 dakika
sürdüğünü saldırı neticesinde bayıldığını,
başgardiyanın saldırı boyunca olayı kontrol ve sevk ettiğini, daha
sonra kendine kapatıldıkları havalandırma alanında geldiğini, burada
diğer iki arkadaşı ile birlikte vücutlarının farklı yerlerinde ve
başında ağrıları, mide bulantıları olduğu ve revire gitme istekleri
oldukları halde uzun süre havalandırma alanında tutulduklarını,
revire götürecekleri bahanesi ile süngerli oda tabir edilen
alana götürüldüklerini, burada ağrı ve bulantıları
devam ettiği halde yaklaşık iki saat daha tutulduklarını, daha sonra
revire götürüldüklerini ancak görevli doktorla
memurların müdahalesi olmayan bir ortamda muayene olanağı
tanınmadığını, doktorun bulguları tam olarak inceleyip
raporlamadığını, hastaneye sevk etmediğini belirtmiştir.

Kemal Avcı'nın her iki kolunda ve elinde çok sayıda yara izi, el
parmaklarında kuvvet kaybı (sıkmada zorlanma), sağ kulak
üstünde yaklaşık 3cm uzunluğunda darp izi, omuzlarında
şişlikler, sol bacağın iç-alt tarafında 4-5 cm'lik darp izi
müşahade edilmiştir.

Ahmet Burak ERYILDIRIM, yaptığımız görüşmede
""insanlık onuru işkenceyi yenecek" sloganlarını
duyduğumuzda tutsaklara yönelik bir saldırı olduğunu
düşündük o nedenle biz de aynı sloganı attık. Slogan
seslerinin artması üzerine Kemal Avcı ' neler oluyor' diyerek
kapıya vurdu. İçeriye girerek hep beraber üzerimize
saldırdılar. Uzun süre bizi darp ettiler. Kemal Avcı
bayıldığında başgardiyan artık durun dedi, havalandırma kapısı
üzerimize kapandı. Benim ayak tırnaklarım daha önce
çekilmiş olduğu için hassastır. Bu nedenle ayak
parmaklarımı saldırı esnasında ezdiler, ayak başparmağımdaki et
açıldı kanama oluştu. Sağ omzumda, sırtımda kol ve
bacaklarımda çizik ve morluklar oluştu. Sol böğürüm
de böbrek üstüne gelen kısımda çizik ve morluklar
oluştu. Kafamın arkasında şişlikler var. Saldırı bittiğinde bizim
üzerimize havalandırma kapısını kapatıp orada bir süre
beklettiler. Daha sonra Osman olarak adını bildiğimiz müdür
peşinde onlarca 30-40 kadar gardiyanla gelip sizi revire
götüreceğiz dedi. Kemal ve Ferhat'ı aldılar beni tek başıma
hücrede bırakıp, havalandırmayı da kapattılar. Birkaç saat
sonra Kemal ve Ferhat geldiğinde onların revir yerine süngerli odaya
götürüldüklerini öğrendim."
şeklinde
anlatmıştır. Ahmet'in vücudunda anlatımlarıyla uyumlu yara izleri
ve morluklar tarafımızdan tespit edilmiştir.

Tutuklular ile yapılan görüşmeler sonrasında cezaevi
müdürü ile görüşme talebimiz infaz koruma
memurlarına iletilmiştir. Memurlar müdüre haber vermek yerine
önce infaz koruma başmemuruna haber vermişlerdir. İnfaz Koruma
Başmemuru ile yapılan görüşmede böyle bir olayın
gerçekleşmediğini, müdürün ise yerinde olmadığını
söylemiş müdürün cezaevinde olduğu tespit edilmesi
üzerine ise olayın adli soruşturmaya konu olduğu gerekçesiyle
görüşme talebimiz red edilmiştir.

Soruşturmayı yürüten savcı ile yapılan görüşme de
savcı, olaydan haberdar olduğunu, mağdurların hastaneye sevk edilmeleri,
kamera görüntülerine el konulması için 22.06.2010
tarihinde cezaevi idaresine yazıların yazıldığını söylemiştir.
Aradan iki gün geçmesine rağmen hapishane idaresinin
tutukluları hastaneye sevk etmedikleri iletilmiş ve gerekli tedbirlerin
alınması amacıyla yazılı talepler savcılığa iletilmiştir.

DEĞERLENDİRME

İşkence, tutuklu ya da hükümlü olmanın içerdiği
acılar hariç olmak üzere, bir kimseye büyük bedensel
ya da ruhsal acılar vermek için kasıtlı olarak işlenen herhangi
bir fiil anlamına gelir.

Cezaevlerinin kapalı ve dış dünyadan tecrit edilmiş yerler olması
ceza görmeksizin mahkumların haklarını çiğneyen
davranışlarda bulunulmasını mümkün kılabiliyor. Bu bazen
örgütlü bir şekilde, bazen de tek bir görevli
tarafından gerçekleştirilebiliyor. Cezaevlerinin cezai işlevine
öncelik verilen bizim gibi ülkelerde, sürekli olarak yasal
olmayan bir şekilde kaba kuvvete başvurmak ya da mahkumları dövmek
gibi, işkence ya da kötü muameleye varan uygulamaların personel
tarafından 'normal' davranış olarak görülmesi tehlikesi
ile karşı karşıya kalmaktayız.

Ulusal ve uluslar arası hukuk metinlerinde işkence ve kötü
muamele yasaklanmıştır. Anayasanın 90. maddesi delaletiyle usulüne
uygun olarak onaylanmış uluslar arası metinler kanun
hükmündedir. İşkence uluslar arası metinlerde şu şekilde
düzenlenmiştir.

ULUSLARARASI BELGELERİN BELİRTTİKLERİ

Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, Madde 10:
/>
Özgürlüğü elinden alınmış bütün kimselere
insani bir şekilde ve insan olarak sahip oldukları
saygıdeğerlik göz önüne alınarak muamele edilecektir.
/>

Herhangi Bir Şekilde Tutuklu ya da Hapiste Olan Bütün
Kimselerin Korunmasına İlişkin İlkeler Demeti, İlke 1:

Herhangi bir şekilde tutuklu ya da hapiste olan bütün kimselere
insani bir şekilde ve insan
olarak sahip oldukları saygıdeğerlik göz önüne alınarak
muamele edilecektir.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Madde 5:
Hiç kimse işkenceye ya da zulme, insanlıkdışı ya da
aşağılayıcı bir muamele ya da cezaya
maruz bırakılamaz.

İşkencenin ve Başka Zulüm, İnsanlıkdışı ya da
Aşağılayıcı Uygulama ve Cezaların
Önlenmesine İlişkin Sözleşme Madde 1.1:

… "işkence" bir kimseye, sözkonusu kimseyi ya da bir
üçüncü şahsı bilgi vermeye ya da bir
suçu itiraf etmeye zorlamak, sözkonusu kimseyi kendisinin veya
bir üçüncü şahsın işlemiş
olduğu ya da işlediğinden şüphelenilen bir fiilden dolayı
cezalandırmak, sözkonusu kimseyi
veya bir üçüncü şahsı korkutmak ya da zorlamak, veya
herhangi bir şekilde ayırımcılığa dayanan bir nedenle, kasıtlı
olarak ve bir resmi görevli ya da resmi görev yapmakta olan
herhangi bir başka şahıs marifetiyle veya bunların kabul ya da izniyle
ağır bedensel veya ruhsal acıların verilmesidir. Yasal uygulamaların
içereceği ya da neden olacağı herhangi bir acı bu kapsama girmez.

İşkencenin ve Başka Zulüm, İnsanlıkdışı ya da
Aşağılayıcı Uygulama ve Cezaların
Önlenmesine İlişkin Sözleşme Madde 2:

1. Taraf Devlet yönetimi altında bulunan bütün
bölgelerde işkencenin önlenmesi için etkili
yasal, idari, adli ve başka tür önlemler alacaktır.
2 Savaş ya da savaş olasılığı, ülke içinde siyasi
karışıklık ve başka acil durumlar da dahil
olmak üzere, hiçbir olağanüstü durum işkenceyi haklı
kılan bir neden olarak öne
sürülmeyecektir.
3 Bir üstten ya da resmi makamdan emir alınmış olması işkenceyi
haklı kılan bir neden
olarak öne sürülmeyecektir.

İşkencenin ve Başka Zulüm, İnsanlıkdışı ya da
Aşağılayıcı Uygulama ve Cezaların
Önlenmesine İlişkin Sözleşme Madde 10:

Taraf Devlet işkence yasağı konusunda eğitim ve bilginin sivil ve askeri
yürütme görevlilerine, sağlık personeline, resmi
görevlilere ve herhangi bir şekilde tutuklanmış, alıkonulmuş ya da
hapsedilmiş herhangi bir kimsenin alıkonulmasına, sorgulanmasına ya da
bu kimseyle başka bir şekilde ilgilenilmesine katkısı bulunabilecek
başka herkese verilecek eğitimin bir parçası olmasını
sağlayacaktır.

Yürütme Görevlileri Tüzüğü, Madde 3:

Yürütme görevlileri kaba kuvvete ancak mutlak olarak gerekli
olduğu durumlarda ve bu
durumlarda bile ancak görevlerini yerine getirebilmeleri için
gerekli olduğu ölçüde başvurabilirler.

Herhangi Bir Şekilde Tutuklu ya da Hapiste Olan Bütün
Kimselerin Korunmasına İlişkin
İlkeler Demeti, İlke 34:

Ne zaman tutuklu ya da hapiste olan bir kimse ölecek veya kaybolacak
olsa, sözkonusu ölüm
ya da kaybolma bir adli makam veya başka makam tarafından kendi isteğiyle
ya da sözkonusu
kimsenin ailesinden olan veya olayı bilen birisinin talebiyle
araştırılmalıdır.

SONUÇ: Her üç tutuklu ile yapılan
görüşmelerde anlatımların birbiri ile uyumlu olması,
vücutlarının çeşitli yerlerinde ekimoz ve şişlik ve
yaraların tespit edilmesi anlatımlarının doğru olduğunu
göstermekte ve işkence olayının varlığını belgelemektedir.
/>

Saygılarımızla;

Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi
Cezaevi Komisyonu

 

Kaynak: halkinsesi.tv

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder