8 Haziran 2010 Salı

Türkiye 17. Kömür Kongresi Sonuç Bildirgesi Yayımlandı

Türkiye 17. Kömür
Kongresi Sonuç Bildirgesi Yayımlandı

TÜRKİYE 17.
KÖMÜR KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ

TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi tarafından 1978
yılından bu yana iki yılda bir düzenlenen Türkiye
Kömür Kongrelerinin 17'ncisi, 2-4 Haziran 2010 tarihleri
arasında Zonguldak Karaelmas Üniversitesi konferans salonlarında
gerçekleştirilmiştir.

398 delegenin katıldığı Kongrede 37'si bilimsel, 7'si
çağrılı, 4'ü de özel sunum olmak üzere toplam
48 adet bildiri sunulmuştur. Kongre süresince açık
tutulan "Maden Makinaları ve Donanımı
Sergisi"
ne kamu ve özel sektörden 24 madencilik
kuruluşu katılmış ve çok sayıda ziyaretçi tarafından
ilgiyle izlenmiştir.

Kongre açılış oturumunda tüm konuşmacılar son zamanlarda
ülkemizde ve şehrimizde meydan gelen ölümlü iş
kazaları konusunda görüşlerini dile getirmişlerdir.

"Dünün Düşmanı Bugünün Dostu
Metan"
konulu özel bir sunum yapan Kongre onur
konuğu Prof. Dr. Cemal Birön'e ülke madenciliğine ve
eğitimine yaptığı katkılar nedeniyle teşekkür ediyoruz.

Kongrenin 2'nci günü "Kömür
Madenciliğinde İşçi Sağlığı ve Güvenliği "İş
Kazaları Kader mi? Yoksa İhmal mi?"
başlığı ile
yapılan panel geniş bir katılımla ve ilgiyle izlenmiştir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı Sosyal
Güvenlik Kurumu'nun istatistiklerine göre,
Türkiye'de 2004-2008 dönemini kapsayan 5 yıllık sürede
kömür madenciliği sektöründe toplam 30 bin 244 iş
kazası yaşanmış ve bu kazalar sonucunda 218 işçimiz yaşamını
yitirirken 330 işçimiz de iş göremeyecek biçimde
sakatlanmıştır. Madencilik sektöründe, 2008 yılında 43, 2009
yılında 92 ve 2010 yılının ilk 5 ayında 67 ölümlü kaza
meydana gelmiştir. Araştırmada, bu rakamların yalnızca sigortalı
işçileri kapsadığı ve özel sektör madenlerinde kayıt
dışı işçi çalıştırmanın yaygın bir uygulama olduğunun
bilindiği vurgulanmıştır. Ne yazık ki, Türkiye'de, maden
işçisi ölümleri oranı Avrupa ortalamasının yaklaşık
4,5 katıdır. Bilimsel veriler, iş kazalarının %98'inin
önlenebileceğini göstermektedir. Madencilik sektörü iş
kazası riskinin büyük olduğu bir sektör olmakla birlikte
gerekli önlemler alındığında kazalar en aza indirilebilir. Diğer
bir ifade ile TMMOB Maden Mühendisleri Odası'nın her platformda
altını çizerek vurguladığı gibi iş kazaları kader olarak
değerlendirilemez.

Kongre boyunca tüm katılımcılar tarafından dile getirilen
görüş, tespit ve öneriler özet olarak aşağıda
sunulmuştur.

1.15. Kömür Kongresinin sonuç bildirgesinde
vurguladığımız bir tespiti bir kez daha belirtiyoruz: "Son kazanın
da gösterdiği gibi işçi sağlığı ve iş güvenliği
konusu madencilik iş kolunda yaşamsal bir önem taşımaktadır. İş
kazaları uzun yıllarda oluşan bilgi birikimi, kurumsal yapı,
teçhizat, denetim ve eğitim etkenlerinin bir araya gelmesiyle en aza
indirilebilir. Madencilik sektörünün yalnızca kar-zarar
mantığı ile değerlendirilmesi ne yazık ki önümüzdeki
yıllarda da benzer kazaların yaşanılmasını kaçınılmaz
kılacaktır."

2.10 Aralık 2009 tarihinde Bursa Mustafakemalpaşa'da, 23 Şubat 2010
tarihinde Balıkesir Dursunbey'de ve 17 Mayıs 2010 tarihinde Zonguldak
Karadon'da meydana gelen grizu facialarında yaşamını yitiren 2
meslektaşımızı ve işçilerimizi saygı ile anıyoruz.

3.İş kazalarını ve meslek hastalıklarını önleme
çalışmalarının temel ayakları, mevzuat, denetim,
örgütlenme, eğitim ve yatırımdır. Bu ayaklardan herhangi
birinin eksik veya yetersiz kalması durumunda bu sistemin sekteye uğraması
ve verimsizleşmesi kaçınılmazdır. Madencilik
sektörünün içinde bulunduğu bu gibi sorunların
çözümünde, devlet, üniversite, sanayi ve oda gibi
tüm paydaşlar bir araya gelerek ulusal bir madencilik politikası
ortaya koymalı, bu politikanın uygulanmasında karşılaşılan aksaklık
ve eksikliklere zaman geçirmeksizin müdahalede bulunularak
sistemin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi çalışmaları kesintisiz
olarak sürdürülmelidir.

4.Dağınık ve yetersiz durumdaki mevzuat, Türkiye'deki
madencilik koşullarına uygun ve eksiksiz olarak bir araya getirilmelidir.
Denetimler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Maden Mühendisleri Odası tarafından
yetkilendirilmiş deneyimli ve yetkin elemanlarla, kazalar sonrasında değil
kazalar öncesinde ve gerekli ciddiyetle yapılmalıdır.

5.İthal kömür bedellerinden %1 oranında sağlanacak bir gelir,
iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önleme
çalışmalarının yatırım harcamalarında teşvik kredisi olarak
kullanılmalıdır.

6.Teknik nezaretçinin ücretini denetlemekle
yükümlü olduğu işverenden değil bakanlıkça
oluşturulacak bir fondan almasının sağlanması iş yerlerinin
denetimlerinde teknik nezaretçinin bağımsız çalışmasını
sağlayarak olumlu sonuçlar doğuracaktır.

7.Karadon'da meydana gelen grizu faciasından yola çıkarak,
böylesi vahim olaylarda suçlu aranıyor ise, tek bir
suçlunun varlığını göstererek birilerini veya kurumları
günah keçisi ilan etmek,
çözümsüzlüğün devam edeceğinin bir
göstergesi olacaktır. Çözüm ise, bilimin ipine
sarılmak, üniversite-sanayi işbirliğini en ileri düzeyde
gerçekleştirmek, daha da önemlisi Kamu İktisadi
Teşekküllerini siyasallaştırmaktan kurtararak gerçek bir
özerkleştirmeyi derhal hayata geçirmektir.

8.1980'li yıllardan bu tarafa hükümetlerin değiştiği,
ancak, Türkiye Taşkömürü Kurumu'na bakış
açılarının değişmediği bir süreçte Kurum
sürekli küçültülmüş ve kuyu açmak,
galeri sürmek, kömür çıkarmak ve çıkardığı
kömürü zenginleştirerek piyasaya sunmak gibi birbirinin
parçası olan asli işlerini dahi taşeronlara yaptıran veya
yaptırmak zorunda bırakılan bir duruma
düşürülmüştür. Dünyada ve ülkemizde son
derece başarılı çalışmalar yapan çok sayıda kamu
kuruluşu mevcuttur. TTK'yı, havzanın 160 yıllık geçmişine
yakışır şekilde yaşatmak, büyütmek ve verimli olarak
çalışabilecek duruma getirmek mümkündür.

9.Bu amaç doğrultusunda; kalkınmamızın olmazsa olmaz temel
direklerinden biri olan madenlerimizin kamu eliyle, halktan yana,
işçi sağlığı ve güvenliği ekseninde verimli ve
çevreye duyarlı bir biçimde işletilmesini ve gelecek
kuşaklara aktarılmasını sağlayacak ulusal bir madencilik
politikasının, tüm paydaşların katılımı ve katkısıyla yeni
baştan inşa edilmesi çalışmalarına bir an önce
başlanmalıdır. Bu süreçte atılacak en önemli adımlardan
biri; bor, mermer ve kömür gibi önde gelen maden
kaynaklarımıza yönelik enstitülerin kurulması ve özerk bir
idari yapılanma içinde faaliyete geçirilmesi olacaktır.

10.Enerji sektöründeki özelleştirmeler tüm hızıyla
sürdürülmektedir. Hidroelektrik, doğalgaz ve kömüre
dayalı termik santrallerin ve bunlara bağlı kömür sahalarının
satılması planlanmış ve bu doğrultuda bir satış takvimi
hazırlanmıştır. 2010 yılının sonuna kadar düşük maliyetle
üretim yapan tüm termik elektrik santrallerinin satışı
gündemdedir. Elektrik Üretim Anonim Şirketi'ne ait enerji
santrallerinin özelleştirilmesi çalışmaları hızla
sürdürülmektedir. Ayrıca, belirlenen stratejiye göre
kömür santrallerinin, kendilerini besleyen kömür
havzalarıyla birlikte özelleştirilmesi öngörülmektedir.
Çatalağzı Termik Elektrik Santrali ÇATES de satılacak
santraller listesindedir ve böyle bir durumun gerçekleşmesi
durumunda TTK'nın da satılması veya kapatılması gündeme
gelecektir. Havzamız ve ülkemiz adına son derece sıkıntı ve
kargaşa yaratacak böyle bir uygulamadan kaçınılmalı ve
ÇATES özelleştirme kapsamına alınmak yerine kamu kurumu
niteliğini sürdürmelidir.

11.Enerji sektöründe kamusal çıkarları gözeten,
üretimden tüketime merkezi bir planlama anlayışını
içinde barındıran ulusal politikalar hedeflenmelidir. Bugüne
dek yapılan özelleştirme uygulamalarında, ya büyük bir iş
güvenliği sorununun yaşandığı, ya da söz konusu işletmenin
kâr etmediği gerekçesiyle kapatıldığı veya büyük
bir bölümünün yabancı sermayenin kontrolüne
geçtiği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Ülkemizin
enerji talebinin karşılanmasında dışa bağımlılık azaltılmalı ve
tamamen ortadan kaldırılmalı, arz güvenliğinin sağlanması
için tam anlamıyla yerli kaynaklara dönülmelidir.

12.Siyasi İktidar kamu kuruluşlarında gerçekleştirilen atamalarda
objektif olmaktan uzaktır. Atamalar ile ilgili yönetmeliklerde
boşluklar bulunmaktadır. Bu boşluklardan yararlanılarak atamalarda;
bilgi, beceri, deneyim ve liyakat ölçütleri hiçe
sayılmakta, yetişmiş, deneyimli kadrolar atıl hale getirilmektedir.
Atamalarda, siyasi iktidara yakın/yandaş isimler tercih edilmektedir.
Böylelikle hassasiyetler, duyarlılıklar, dikkatler azaltılmaktadır.
İş barışını bozan, çalışma hayatını tehlikeye
düşüren bu sürecin yeni kazaların yaşanmasına neden
olacağı endişesini taşımaktayız.

13.Bundan önceki kongrelerde sürekli olarak dile getirdiğimiz
gibi, ülkemizin geneldeki ve madencilik sektöründeki
sorunlarının çözülebilmesi, ancak bilime ve demokrasiye
inanan siyasi iradenin oluşması ile olanaklı olabilir. Bundan önce
gerçekleştirilen 16 adet Kömür Kongresi'nde ve benzer
organizasyonlarda ortaya konan görüş ve önerilerin yeterince
değerlendirilmemiş olması, sözü edilen siyasi iradenin
oluşturulamamış olmasının önemli bir göstergesidir.
Dileğimiz, Türkiye 17. Kömür Kongresi'nde üretilen
görüş ve düşüncelerin, muhatapları tarafından
yeterince değerlendirilerek hayata geçirilmesidir.

Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi olarak Türkiye 17.
Kömür kongresine ve kongre kapsamındaki Maden Makinaları ve
Donanımı Sergisi'ne katkıda bulunan tüm kişi ve kuruluşlara
teşekkür ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası,
Zonguldak Şubesi, 08.06.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder