Geleceğimizi Kazanmamızın
Ön Koşullarından Birisi de Çevremize Sahip
Çıkmaktır...
Bugün, çevremize sahip çıkan
insanların verdikleri haklı mücadelenin bir sonucu olarak Birleşmiş
Milletler tarafından 1972 yılında ilan edilen 5 Haziran Dünya
Çevre Günü. Bugün nedeniyle yetkili ağızlardan
çevresel duyarlılığın arttığına, sürdürülebilir
çevre anlayışının kabul gördüğüne, çevre
sorunlarının aşılmasına yönelik politikaların geliştirildiğine
dair kanıksadığımız nutuklar dinleyeceğiz. Çevre konusundaki
duyarlılıklarını toplumla paylaşmayı ilke edinen aktivistlerse,
ülkemizde gerçekleşen ve çevre açısından
tehlike barındıran başlıkları kamuoyu gündemine taşıyacaklar.
Felaketi anlayabilmek için, çevreciler tarafından
ülkemizdeki ve çalışma bölgemizdeki bazı başlıklara
ilişkin verilen örneklere göz atmak yeterli:
- Türkiye sermayesinin
bütününün önemli bir bölümünün
ilgi göstererek yatırımlarını yönlendirdiği hidroelektrik
santral (HES) projeleri, ülkemizde su kaynaklarının bulunduğu
neredeyse tüm bölgelerde yürütülüyor. Doğu
Karadeniz'in eşsiz doğal güzelliklerini barındıran
coğrafyasında, florası ve faunasıyla olağanüstü zengin bir
bölge olan Munzur havzasında, ülkemizin en değerli tarihsel
kalıtlarından olan Hasankeyf'i de içine alan bölgede,
güzelim Çoruh havzasında, Yeşilırmak vb. bir dizi nehir ve
çay üzerinde yüzlerce HES projesi
yürütülüyor. Bir taraftan bu projeler suyun
ticarileştirilmesi sürecinin bir parçası. Diğer taraftansa, bu
santrallerin, bulundukları bölgelerdeki ekosistemi bozarak bir
çevre tahribatına yol açacakları bilinen bir gerçek.
Bu tahribat şimdiden etkilerini yoğun olarak hissettiriyor. Uzmanlar,
alternatif enerji kaynaklarının daha yaygın olarak kullanılması, enerji
tasarrufunun özendirilmesi ve ülkemizde %15'in üzerinde
gerçekleşen iletim kayıplarının önlenmesiyle HES projelerine
gerek kalmayacağını vurguluyorlar. Aynı durum, kurulması planlanan
nükleer santral için de geçerli. - İstanbul Boğazına üçüncü
bir köprü yapılması projesi yıllardır gündemde tutuluyor.
Son olarak, Poyrazköy-Garipçe arasında bir köprü
inşa edileceği kamuoyuna açıklandı. İstanbul'un geride
kalan ve mutlak koruma altına alınması gereken orman ve su havzalarının
bulunduğu bu bölgede yapılacak olan köprü, çevre
açısından onarılamaz tahribatlar yaratacaktır. Bunun
ötesinde, İstanbul kentine bir köprü gerekip gerekmediği de
tartışmalı bir konudur. Üçüncü
köprünün, asıl olarak ağır tonajlı taşıtların
kullanımına açılacağı ifade edilmektedir. Oysa bu taşıtların
köprülerden geçiş yapan toplam taşıt sayısı
içerisindeki oranları %3'ün altındadır. Toplu taşıma
sisteminin yaygınlaştırılması ve deniz taşımacılığının
ağırlığının artırılması ile trafik sorunu çözüme
kavuşturulabilecekken, köprü projesi ile bir çevre
cinayeti işlenmektedir. - Trakya'nın geleceği hazırlanan 1/100.000
ölçekli çevre düzeni planları kapsamında
şekillenecek. Trakya için öngörülen gelecek,
ülkemizde bugüne dek merkezi planlamadan yoksun bir biçimde
belirli bölgelerde yoğunlaşan sanayileşme sürecinin son
halkasını oluşturuyor. Verimli tarımsal toprakların korunması ve
endüstriyel tesislerin hammadde ve ulaşım olanakları ile birlikte
tüm ülkeye planlı bir biçimde yaygınlaştırılması
gerekirken, Trakya'nın ülkemiz açısından son derece
değerli tarım toprakları, sanayileşme ve yapılaşmaya kurban
ediliyor.
Ülkemizin çevrecileri sayıları
artırılabilecek bu başlıklarda bıkmadan usanmadan kamuoyunu
bilgilendiriyorlar. Bilim insanlarımız anılan başlıklardaki
düşüncelerini ve çevreci önerilerini kamuoyuyla
paylaşıyorlar. Yöneticiler ise yapılan değerlendirmelere, getirilen
akılcı ve bilimsel önerilere kulaklarını tıkayıp kendi
nutuklarını dillendirmeye devam ediyorlar.
artırılabilecek bu başlıklarda bıkmadan usanmadan kamuoyunu
bilgilendiriyorlar. Bilim insanlarımız anılan başlıklardaki
düşüncelerini ve çevreci önerilerini kamuoyuyla
paylaşıyorlar. Yöneticiler ise yapılan değerlendirmelere, getirilen
akılcı ve bilimsel önerilere kulaklarını tıkayıp kendi
nutuklarını dillendirmeye devam ediyorlar.
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul
Şubesi, insanlığın toprakla kurduğu tarihsel bağlarda önemli bir
yer edinen mesleğimiz adına, çevre konusunda
yürütülen mücadeleyi sahiplenmektedir. Harita ve Kadastro
Mühendisliği, önemli mesleki uygulama başlıklarından biri olan
arazi yönetimi kapsamında, toplumsal gereksinimlere dayalı planlı
kalkınma ve kentleşme politikalarına bağlı olarak toprak
kullanımının organize edilmesi misyonunu taşımaktadır. Planlı
kalkınmayı ve toplum yararını temel alan kentleşmeyi savunurken
toprağın çevrenin korunmasını gözeterek kullanımını
sağlamak görevlerimiz arasındadır. Ayrıca Uzaktan Algılama,
Mekansal Bilgi Sistemleri vb. teknolojilerin toplum yararı doğrultusunda
çevre yönetiminde kullanılması Harita ve Kadastro
Mühendisliğinin sorumlulukları arasındadır.
Şubesi, insanlığın toprakla kurduğu tarihsel bağlarda önemli bir
yer edinen mesleğimiz adına, çevre konusunda
yürütülen mücadeleyi sahiplenmektedir. Harita ve Kadastro
Mühendisliği, önemli mesleki uygulama başlıklarından biri olan
arazi yönetimi kapsamında, toplumsal gereksinimlere dayalı planlı
kalkınma ve kentleşme politikalarına bağlı olarak toprak
kullanımının organize edilmesi misyonunu taşımaktadır. Planlı
kalkınmayı ve toplum yararını temel alan kentleşmeyi savunurken
toprağın çevrenin korunmasını gözeterek kullanımını
sağlamak görevlerimiz arasındadır. Ayrıca Uzaktan Algılama,
Mekansal Bilgi Sistemleri vb. teknolojilerin toplum yararı doğrultusunda
çevre yönetiminde kullanılması Harita ve Kadastro
Mühendisliğinin sorumlulukları arasındadır.
Çevremize sahip çıkmamızın,
geleceğimizi kazanmamızın ön koşullarından birisi olduğunu bir
kez daha vurguluyor, Dünya Çevre Gününü en
içten dileklerimizle kutlayarak aydınlık yarınlar diliyoruz.
geleceğimizi kazanmamızın ön koşullarından birisi olduğunu bir
kez daha vurguluyor, Dünya Çevre Gününü en
içten dileklerimizle kutlayarak aydınlık yarınlar diliyoruz.
Basına ve kamuoyuna saygıyla duyururuz.
TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri
Odası İstanbul Şubesi
Odası İstanbul Şubesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder