4 Kasım 2010 Perşembe

+İVME Direnişlerle Dayanışma Ziyaretlerini Sürdürüyor

+İVME Direnişlerle
Dayanışma Ziyaretlerini Sürdürüyor

+İVME dergisi Yayın
Kurulu Üyeleri, Tekel İşçileri ve Türkan ALBAYRAK
direnişlerine destek ziyaretlerinden sonra 3 Kasım 2010 tarihinde de
direnen Tersane işçisi Zeynel KIZILASLAN’ın
direniş çadırındaydı.

Zeynel KIZILASLAN “Betesan” tersanesinde çalışırken
hakları için örgütlü mücadele
yürüttüğü için işten atılmış ve 85
gündür tersane önünde direnen bir işçi. Zeynel
Kızılaslan aynı zamanda TİB-DER (Tersane İşçileri Birliği
Derneği) başkan yardımcısı.

Direniş çadırına girip, Mühendislik, Mimarlık ve
Planlamada +İVME Dergisinden geldiğimizi söylediğimizde, hoş
geldiniz diyerek +İVME'yi tanıdığını ve bildiğini söylüyor
Zeynel. Bu durum sohbetimizin daha geniş alanlara yayılmasını
sağlıyor.

Tuzla da 48 adet tersane yer alıyor, bu tersanelerde çalışan
işçiler taşeron firmalar aracılığı ile istidam ediliyor. 2008
yılına kadar tersanelerde çalışan işçi sayısı 35.000
iken, kriz bahanesiyle 2008 sonunda bu sayının 5.000 işçiye
düşürüldüğünü söylüyor Zeynel. Ve
devam ediyor, yasak olmasına rağmen geceleri de çalışmalar
yapıldığını söylüyor. Bu alınan işin erken bitirilmesi ve
böylece işçilere daha az yevmiyenin ödenmesi anlamına
geliyor. Az işçi ile geceli gündüzlü
çalışılarak daha çok işin yapılmasıyla emek
sömürüsünün en üst seviyelerde olması,
patronların daha çok “kar” etmesini sağlıyor.
Zeynel’in de dediği gibi burası “Tersaneler cehennemi”.
Bu cehennemde kriz bahanesiyle 30.000 emekçi işten atılırken,
çalışanlar geceli gündüzlü çalıştırılıyor
ve bu cehennemde 16 adet yeni tersanenin yapımı devam ediyor.

Bu “Tersaneler cehenneminde” gemi yapımı ya da
onarımı için yapılan pazarlıklarda “ceset
parası” da müşterilerden isteniyormuş. Yani bir geminin
yapımında tersane patronu gemi yaptıracak müşterilerine bu geminin
yapımında “iş kazaları” ile şu kadar işçi
ölebilir, bu ölen işçilerin “ceset
paralarını” da sen ödeyeceksin diyor ve bu “ceset
paralarını” da gemilerin yapım maliyetine katıyormuş.

Zeynel Kızılaslan'a bu “cehennemde” yaşanan
“iş kazalarını” soruyoruz. Zeynel “iş
kazalarının” üretim araçlarının çok eski ve
bakımsız olmalarından ve fazla çalışma sürelerinden
kaynaklandığını söylerken işçilere verilen iş elbiselerinin
de işe uygun olmamasını da nedenler arasına ekliyor.

Tersanelerde yaşanan iş cinayetlerinin tümü de
bildirilmiyor. Son yaşanan bir iş cinayetinde yaşamını yitiren
işçinin cesedi 4 gün sonra denizde su yüzeyine
çıkmış, bu süreçte firma işçinin işten
çıkıp evine gittiğini ve işyerinde bulunmadığını iddia etmiş.
Yine basına yansımayan bir başka gerçek ise yaşanan kazalarda
meydana gelen yaralanmalardır. Bunların gündeme dahi gelmesine izin
vermiyorlar. İşçiler tersane bölgesinin yanına tersane
patronları birliği tarafından yapılan özel GİSBİR hastanesinin bu
yaralanmaları hasır altı etmek için kullanıldığını
düşünüyorlar.

Tuzla tersanelerinde TÜRK İŞ’e bağlı patron yanlısı DOK
GEMİ İŞ Sendikasının yetkili sendika olduğunu söylüyor Zeynel
sohbet sırasında.

Zeynel Kızılaslan'a, tersanelerde çalışan mühendisleri ve
tavırlarını da soruyoruz. Zeynel tersanede daha çok Gemi
Mühendislerinin çalıştığını ve örgütsüz
olduklarını söylüyor ve “kriz” nedeniyle 2008'in
sonunda Tuzla tersanelerinde çalışan mühendislerin
ücretlerinin yarıya düşürüldüğünü ve
halen bu ücretle çalıştıklarını ekliyor.

Zeynel Kızılaslan’a DTÖ'lerin, siyasi hareketlerin ve emekten
halktan yana olduklarını söyleyen sendikaların, odaların direnişi
karşısındaki tavırlarını soruyoruz ve aldığımız cevap ise direnişe
karşı duyarlı olmadıklarının yönünde oluyor.
Dayanışmamanın neden bu hale geldiği üzerinde sohbetimizi
sürdürerek dayanışmanın emekten halktan yana olmanın
kriterlerinden biri olduğunu, mücadelesinin bizim de mücadelemiz
olduğunu, direnişinin bizim de direnişimiz olduğunu söyleyerek
Zeynel Kızılaslan’ın direniş çadırından ayrılıyoruz.

İvme Dergisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder