22 Nisan 2010 Perşembe

ÇHD Anayasa Açıklaması

ÇHD Anayasa
Açıklaması

AKP tarafından sunulan bu taslakta, Halkın
sorunlarına yine çare yoktur. Bu taslak Kürtlerin ve Solcuların
partisini kapatmaya devam edecek, Emekçilere grevi yasaklayacak,
Alevilere zorunlu din dersi verecek, Kürt vatandaşlarımıza Anayasal
vatandaşlık hakkı getirmeyecek ve temel hak ve
özgürlüklerin önündeki engellerin devamını
sağlayacaktır.

BASINA VE KAMUOYUNA

Bugün AKP hükümeti tarafından TBMM Genel Kuruluna sunulacak
Anayasa Taslağı halkın temel sorunlarını  çözmekten
uzak, tamamen AKP hükümetinin güncel ve yakıcı
ihtiyaçlarını çözmeye  yönelik bir
değişiklik paketidir. Bilindiği üzere yürürlükteki
Anayasa  12 Eylül  darbesi ile oluşturulmuş, ve
hiçbir siyasal iktidar darbe Anayasasını  tamamen 
değiştirme cüretinde bulunmamıştır; bugün ise AKP
hükümetinin  esas gayesi Anayasayı toplumun geneli
için temel hak ve hürriyetlerin güvencesi haline getirmek
değil, küreselleşen dünyaya entegre olmak ve devlet
bürokrasisinde nüfuzunu arttırmaktır.  Bu anayasa tamamen
ortadan kalkmadığı sürece Askeri vesayet hale devam ediyor demektir,
zira Anayasaya ruhunu veren başlangıç hükümleri ve benzeri
bir çok madde hala yürürlüktedir.

Bizce halkın ihtiyaçlarına karşılık verecek bir anayasa ancak;
bugün toplumda mevcut anayasadan rahatsızlık duyan, talepleri olan ve
bu taleplerini her fırsatta ve ortamda dile getiren, bu talepleri
için yürüyen, dayak yiyen, göz altına alınan, 
yargılanan, başta Kürtler  olmak üzere, aleviler, yoksullar,
işçiler, kadınlar ve bütün ezilenlerin  talepleri
dikkate alındığında ve karşılık bulduğunda bir anlam ifade eder.
/>

Demokratik ve katılımcı bir anayasa ancak toplumu meydana getiren
bütün sınıf, tabaka ve en geniş şekilde sürece
katılımları ile mümkündür.

Diğer türlüsü, yani egemenler tarafından topluma dayatılan
hali, bir tür yeni dönem inşası, yeni bir restorasyon anlamına
gelecektir ki buna karşı durmak hepimizin görevidir.

Bizce yeni bir anayasa için aşağıdaki ilkeler mutlaka
benimsenmelidir.

Öncelikle şuan yürürlükte olan ve defalarca kısmi
değişiklikler yapılan darbe Anayasası ortadan kaldırılmalıdır. Bu
anayasada mevcut ve darbecilerin yargılamasına engel olan, adı
geçici olmasına rağmen yaklaşık 30 yıldır
yürürlükte bulunan Geçici 15. Maddenin
kaldırılmasından sonra darbecilerin yargılanması sağlanmalıdır. 
Darbeciler yargılanmadan sivil bir anaysa oluşturulamaz.

Toplumun geçmişle yüzleşmesi,  hatırlama
kültürünün  yaratılması  için hukukun
salt bir araç olmadığının kabul edilmesi gerekmektedir. Toplumun
bu geçmişi ile hesaplaşabilmesi için çeşitli hakikat
komisyonları kurması, en küçük ölçekte
tartışması ve gerçeklerin ortaya çıkması
sağlanmalıdır.

12 Eylül anayasası ile toplum üzerinde kurulan askeri vesayet
rejimi ortadan kaldırılmalıdır.

Anayasal vatandaşlık ilkesi benimsenmelidir.

Adil Yargılanma ve Eşitlik hakkı  herkese tam olarak
sağlanmalıdır.

Eşitlik hakkı, hukuksal bir eşitlik ve tasavvurdan ziyade; 'mutlak
ve eylemli eşitlik ilkesi' benimsenmelidir.

Adil yargılanma hakkının güvencesi olan hakim bağımsızlığı ve
tarafsızlığı ilkesi, tabii hakim ilkesi  ve yargı birliği ilkesi
adil yargılanma ilkesinin temel unsurlarıdır. Bunun için
öncelikle yargılama faaliyetinde bulunan hakim ve savcıların ayrı
örgütlenmesi sağlanmalıdır.

Kişilerin temel hak ve özgürlükleri sınırlamalara ve
istismarlara maruz bırakılmayacak şekilde serbest ve
özgürlükçü bir felsefeyle düzenlenmelidir.
Birey devlete karşı korunmalıdır. İfade özgürlüğü
tanınmalıdır.

Yoksullukla mücadele sosyal adalet, çalışanların ekonomik ve
sosyal hakları ve sendikal hakları güvence altına alınmalıdır.
/>

Eğitim ve sağlık hakkı güvence altına almalı, anadilde eğitim
hakkı, bütün vatandaşlara tanınmalıdır.

Siyasi, kültürel, etnik kimlikler ve kolektiflerin yaşatılması
ve haklarının korunması  anayasal güvence altına
alınmalıdır.

Din ve vicdan özgürlüğü sağlanmalı, zorunlu din
dersleri kaldırılmalı ve Diyanet işleri Başkanlığı
lağvedilmelidir.

Anayasa ile, kadınlara, çocuklara ve engelli vatandaşlara pozitif
ayrımcılık sağlanmalıdır.

Askerlik hizmeti zorunlu olmaktan çıkarılmalı ve vicdani red ilkesi
benimsenmelidir.

Ekolojik bir çevre ve dünya için, Devletin gerekli
bütün tedbirleri ve yükümlülükleri
alması  sağlanmalı, doğal ve kültürel varlıkları
tüketilecek bir kaynak olarak görmeyen; insanlarla birlikte
tüm canlıların yaşam sürekliliğini güvence altına alan
bir anlayış anayasada egemen olmalıdır.

AKP TASLAĞI NE GETİRİYOR

- Kamu çalışanlarına grevsiz toplu sözleşme hakkı
getirilmektedir. Kamu emekçilerinin 20 yıllık mücadele
pratiğinin geldiği bu aşamada, grevsiz bir toplu sözleşme hakkının
bir değeri yoktur.

- Siyasi Partilerin kapatılmasına ilişkin olarak, Meclisten  ön
izin alma zorunluluğu getirmek,  parti kapatmalarında çifte
standart yaratacaktır. Mecliste grupları olan partiler ile grubu olmayan
partilerin geleceği farklı olacaktır.

- İnsan hakları ihlallerinde  bir koruma mekanizması olarak '
Kamu Denetçiliği ve Anayasa Mahkemesi'ne  Bireysel
Başvuru Hakkı ' getirilmesi ile ilgili değişiklik teklifi de 
ciddi sorunları bünyesinde barındırmaktadır. Sorunları
çözmek için getirilen bu düzenlemeler başlı
başına sorun olabilecek tehlikeler barındırmaktadır. Anayasada Anayasa
Mahkemesine  kişisel başvuru hakkının tanınması genel olarak
olumlu bir düzenlemedir. Ancak  bu düzenlemenin  bir
iç hukuk yolu olarak öngörülmesi, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine başvuru sürecini  uzatacak, ve bu anlamda
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Devlete bir savunma alanı 
sağlayarak kişilerin hak aramasında  tehlikeli bir engele
dönüşebilecektir. .

- Anayasa Mahkemesinin oluşumuna ilişkin getirilmek istenen değişiklik
de  oldukça sorunludur.  19 kişilik olarak
öngörülen Anayasa Mahkemesi için
Cumhurbaşkanına,  8 üyeyi doğrudan , 6 üyeyi ise dolaylı
olarak atama yetkisi verilmektedir. Sorumluluğu kaldırılmış ,
güçlü yetkilerle donatılmış bir Cumhurbaşkanı 12
Eylül  darbesinin bu ülkeye mirasıdır.  
Anayasa  Mahkemesine  atama yetkisinin Cumhurbaşkanına 
mevcut durumdan daha güçlendirilerek verilmesi, Anayasa
Yargısını bağımsızlaştırmak kaygısının  olmadığını
göstermektedir.

- HSYK 'nın yapısının değiştirilmesinde esaslı bir değişiklik
yoktur. Hala Kurulun başkanının Adalet Bakanı ve Müsteşarının
tabi üye kabul edilmesi kabul edilemez. Her ne kadar Adli ve İdari
Yargı hakimlerinin kurula üye seçme düşüncesi yine
olumlu bir düşünce olsa da esasen Adalet Bakanı ve
Müsteşarının Kurul üyelikleri devam ettiği sürece bu
düzenlemenin bir anlamı olmayacaktır.

-  Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesi ile
birlikte 30 gün içinde bu seçimlerin yapılıp bitirilmesi
öngörülmüştür. Bu kadar kısa bir sürede
Anayasa değişikliği yapılması ve yürürlüğe sokulmak
istenmesi de kabul edilebilir değildir.

Ve ÇHD Olarak Diyoruz Ki;

Aceleyle hazırlandığı her açıdan belli olan bu tasarının, bu
şekliyle geçtiğinde,  demokratik yaşama ve
özgürlüklere en küçük bir katkı
sağlamayacağı açıktır.

- Grevsiz bir toplu sözleşmenin hiçbir anlamı ve önemi
yoktur.

- Eğer Anayasa'nın 68 ve 69.maddelerinde ve Siyasi Partiler
kanununda  temelli bir değişiklik yapmadan, seçim barajı
kaldırılmadan bu teklif getirilirse , Siyasi Parti kapatma davasının
kaderi mecliste grubu bulunan siyasi partilerin eline verilmiş
demektir.  Bu  Kürtlerin ve Solcuların partilerini kapatmaya
devam edileceğini gösterir.

- Hakimlerin ve Savcıların kendi öz örgütlerini
oluşturulmasındaki engeller kaldırılmalı ve  Hakimlerin ve
Savcılar kendi öz örgütlerini oluşturulabilmeli,
özlük haklarına ilişkin olarak kendileri karar verebilmelidir.
Ayrıca Hakimlere ve Savcılara örgütlenme hakkı getirilmelidir.

- Bugün AHİM tarafından verilen kararları uygulamama keyfiliğine
devam edilirse , örneğin zorunlu din derslerinin kaldırılması
yönünde verilmiş karar uygulanmaz ise , gerek kamu
denetçiliğinin gerek Anayasa mahkemesine başvurunun gerçekte
bir anlamı kalmaz.

Kaldı ki  Türkiye'deki insan hakları sorununun temel
kaynağı yargı ve yargısal uygulamalarla, anti demokratik
yasalardır.   Terörle Mücadele Kanunu, Özel Yetkili
Ağır Ceza Mahkemeleri, PVSK  gibi anti-demokratik yasaları kaldırmak
için en küçük bir teşebbüste bulunmadan, bu
yasaların varlığının sonucu olarak ortaya çıkan bir takım
problemlere çare aramak anlamsızdır. Ve bu bir aldatmacadır.

AKP tarafından sunulan bu taslakta, Halkın sorunlarına yine çare
yoktur. Bu taslak Kürtlerin  ve Solcuların partisini kapatmaya
devam edecek, Emekçilere grevi yasaklayacak, Alevilere zorunlu din
dersi verecek, Kürt   vatandaşlarımıza Anayasal
vatandaşlık hakkı getirmeyecek ve temel hak ve
özgürlüklerin önündeki engellerin devamını
sağlayacaktır.

Saygılarımızla.

Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Yönetim
Kurulu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder