22 Nisan 2010 Perşembe

Küba Devrim Fotoğrafları Sergisi Yoğun İlgiyle Karşılandı

Küba Devrim Fotoğrafları
Sergisi Yoğun İlgiyle Karşılandı

17 Nisan
2010 tarihinde İvme Dergisi Ankara Bürosu'nda yapılan Küba Devrim
Fotoğrafları Sergi açılışı Küba
Büyükelçisi Jorge Quesada Concepcion ve İvme Dergisi yayın
kurulu üyesi Alev Şahin'in sergi içeriğine yönelik
yaptıkları konuşmalar ile başladı. Commondante isimli belgesel film
gösterimi ile devam eden açılış, yapılan ikramlar ve
büyükelçi ile yapılan sohbetlerin ardından saat 18:00'de
sona erdi. Mühendisler, mimarlar ve mühendislik, mimarlık
öğrencilerinin yanı sıra aynı gün Eğitim-Sen'in eylemine
katılan Devrimci Memur Hareketi'nden memurların da destek verdiği
açılışa katılım 80 kişinin üzerindeydi.
'Siyah-Beyaz  Karelerle Küba' başlıklı sergi 1
Mayıs 2010'a kadar  ziyaretçilerine açıktır.

src="http://www.ivmedergisi.com/files/resim/foto3.JPG" />
 

Küba Büyükelçisi Jorge
Quesada Concepcion'in açılış konuşması;

Bugün katılmakta olduğumuz etkinlik, İvme dergisi" yayın
kurulunun girişiminden yola çıkılarak düzenlenmektedir. Bu
etkinlikle dergi mensupları, Türk halkı içerisinde
oldukça yaygın görülen bir hissiyatı, Küba devrimiyle
dayanışma duygularını dile getirmek istemişlerdir.

Sanırım tarihi de bundan daha anlamlı tarih olmazdı. Dün, 16 Nisan
günü, Başkumandan Fidel Castro'nun yeni doğan Küba
devriminin sosyalist olduğunu açıklamasının 49.
Yıldönümü kutlandı.

Bu da; tüm Kübalılara, yüzlerce yıllık mücadeleden
sonra, uğrunda o kadar çok yurtseverimizin hayatını feda ettiği
gerçek bağımsızlık inancını veren ülkemiz tarihinde yeni
bir döneme doğru çıkış noktasını oluşturmaktaydı.

O dönemin Kübalıları, çok büyük bir sorumluluk
üstlendiklerini, bizleri önünde diz çöktürmek
için elinden gelen herşeyi yapan birkaç kilometre
ötesindeki yeryüzünün en güçlü
ülkesine, daha iyi bir dünyanın mümkün olduğunu, bunun
da sosyal adalet, eşitlik ve insanlar arasındaki dayanışmaya dayanması
gerektiği göstermeyi biliyorlardı.

Amerika Birleşik Devletleri'nin birkaç gün sonrasında bu
meydan okumayı kabul etmeye hazır olmadığını da bildik.
Topraklarımızı işgal ettiler ve 72 saatten kısa bir süre
içerisinde bozguna uğradılar, bu da onların Amerika kıtasındaki
ilk askeri bozgunu olmuştur.

Bu olayların üzerinden çok yıllar geçmiştir ama bu
güçlü ülke kıyılarının bu kadar yakınında
özgür bir Küba'yla beraber yaşamaya razı
gelmemektedir.

Şimdi ise, normal ekonomik gelişimimizi engelleyen insanlık dışı
ablukanın devam ettirilmesi, suni bir muhalefet yaratmaya çalışmak
için Küba içerisinde küçük grupları
yasadışı yollarla finanse etmesinden tutun da güçlü
enformasyon mekanizması ve gerçek bir teslimiyetle oyun oynayan
Avrupa'nın kitlesel iletişim araçlarıyla desteklenerek,
gerçeklerimiz hakkında sürekli olarak yalan haberlerin
yayınlanmasına kadar yeni yöntemlere başvurmaktadırlar.

Bu Küba karşıtı dezenformasyon kampanyası tam da bu günlerde
şiddetini arttırmaktadır.

Tüm zorluklara rağmen gelişen, elindeki azı daha çok ihtiyacı
olanlara paylaşan, tüm dünyaya daima bir direniş ve onur
örneği sunan bir ülkenin görüşü, uluslararası
camiaya yalan söyleyerek de olsa gücünü elinden almayı
denemek için yeteri kadar büyük bir tehlikedir.

Buna karşın, Küba'ya ve Küba halkının onca emekle kurulan
herşeyini savunma gücüne inanan milyonlarca insan günden
güne bu girişimlere karşı gelmektedir. Bugün Küba'yı
savunmak ve dış müdahaleler olmaksızın Kübalıların kendi
geleceklerini kurma hakkını talep etmek üzere dünyanın her
yerinden kadın ve erkeklerin attıkları imzalar da buna dahil
olmaktadır.

O, 19 nisan 1961'de yaptığımız gibi, biz Kübalılar bir kez
daha büyük ölçüde adaletsiz ve egemenlik kurmaya
çalışan bir dünyada alternatif bir öngörüyü
savunmak anlamına gelen bu karşı duruşu bir kez daha yenmeyi
bileceğiz.

Bugün katılmakta olduğumuz gibi etkinliklerle yalnız
olmadığımızı, halkımızın mücadele tarihinin, insanlığın ve
insanlık için devrimine inanmaya devam eden birçok kadın ve
erkekte mevcut olduğunu doğruluyoruz.

Çok teşekkürler.

İvme Dergisi Yayın Kurulu Üyesi ve Mimar  Alev
Şahin'in açılış konuşması;

Öncelikle sergimizi katılımlarıyla onurlandıran değerli Küba
Büyülelçisi Jorge Quesada Concepcion ve siz sevgili
konuklarımızı aramızda görmekten duyduğumuz mutluluğu ifade etmek
istiyorum. Yaklaşan 1 Mayıs İşçi Bayramı'nın
çoşkusu ile sizlerle buluşturmayı anlamlı bulduğumuz Küba
Devrim Fotoğrafları Sergisi'ne hoşgeldiniz.

Küba devrim önderlerinden Fidel Castro'yu ve Küba devrim
sonrası yıllarını siyah-beyaz karelerle bizlere yansıtan fotoğraf
sergimizin açılış konuşmalarının ardından Commondante isimli
belgesel film gösterimi ve sonrasında ikramlar eşliğinde serginin
gezilmesiyle etkinliğimizi tamamlayacağız.

Sergimizin konusu itibariyle Küba Devrimi, Fidel Castro ve Ernesto Che
Guevara hakkında kısa hatırlatmalarda bulunarak konuşmama başlamak
istiyorum.

Bildiğiniz gibi; 1953 yılı başlarında Fidel Castro ve arkadaşları
Batista diktatörlüğünü yıkmak amacıyla
başlattıkları mücadelelerini, 1955 yılında kurdukları '26
Temmuz Hareketi' adlı yeni bir örgüt kurarak
sürdürür. Gerilla eğitimi gören örgüt
üyeleri,1956 yılında Granma yatıyla Küba'ya dönerler
ve hükümet kuvvetleriyle girdikleri çatışma sonrasında
çoğu hayatını kaybeder. Aralarında Fidel Castro, kardeşi Raul
Castro ve Ernesto Che Guevara'nın da bulunduğu 12 kişi bu
çatışmanın ardından Maestra Dağları'na çekilir.
İki yıl  boyunca Batista kuvvetlerine karşı amansız bir gerilla
savaşı yürütür ve kazanırlar. Batista 1958 yılında
Dominik Cumhuriyeti'ne kaçar. 1959 yılının ilk
günlerinde de Castro ve arkadaşları Havana'ya girerek devrimi
ilan ederler.

'26 Temmuz Hareketi' üyesi olan Ernesto Che Guevara
bildiğiniz gibi 1928 Arjantin doğumlu Marksist-Leninist bir devrimci ve
doktordur.Tıp eğitimi sırasında Latin Amerika'nın pek çok
yerini dolaşır ve halkın yoksulluğunu ve açlığını
görerek, ekonomik eşitsizliğin ortadan kaldırılmasının tek yolunun
devrim olduğu fikrini benimser. Bu amaçla katıldığı
örgütün doktoru olmasına karar verilmesine rağmen diğer
arkadaşları ile birlikte askeri eğitimlere katılır ve en göze
çarpan öğrencilerden biri olur. Cesareti ve askeri yeteneği ile
zamanla yoldaşları arasında saygı gören bir liderdir artık.Yeni
hükümette önce Küba Merkez Bankası
Başkanlığı'na sonraları ise Küba Sanayi Bakanı olarak
Küba sosyalizmine hizmet eder. Ardından diğer ülkelerdeki
devrimci hareketlere destek vermek amacıyla 1965 yılında
Küba'dan ayrılır ve 1967 yılında Bolivya'da ordu
kuvvetleri tarafından katledilir.

'26 Temmuz Hareketi' kurucusu Fidel Alejandro Ruz ise; 1926
yılı Küba doğumlu Marksist-Leninist bir devrimcidir. 1953 yılından
günümüze kadar Küba sosyalizmi  ve Küba halkı
için çalışmış, ömrünü devrime adamış bir
önderdir. 31 Temmuz 2006 yılında sağlık problemleri nedeniyle
yetkilerini kardeşi Raul Castro'ya devretmiştir. Kendisi
güçlü bir önder, halkının tam desteğini almış
aktif bir eylem adamıdır. Bu yanıyla hem pek çok muhalifini
yaratmış hem de ABD'nin yıllar süren karalama, ambargo ve
saldırılarıyla karşılaşmıştır. Bu saldırılardan en önemlisi
1961 yılında gerçekleşen 'Domuzlar Körfezi
İşgali'dir. Devrimden sonra ABD'ye kaçan bir kısım
Kübalı Amerikan başkanı John Kennedy'nin lojistik desteğini de
alarak Nisan 1961 yılında 'Domuzlar Körfezi'ne
saldırmış ancak başarılı olamamıştır.

Sergimizde de göreceğiniz devrim sonrası Küba'da yapılan
kalkınma çalışmalarından da kısaca bahsetmem yerinde olacaktır
sanırım. 1965 yılında Küba Komünist Partisi Genel
Sekreterliği'ni üstlelen Castro, ülke içerisinde
çok yönlü ve kapsamlı politikalar uygulamaya başlar.
Castro hükümeti ilk olarak fiyatları ve kiraları
düşürür, köklü bir toprak reformu başlatır. 400
hektarı geçen toprakları bedellerini 20 yılda ödenmek
üzere kamulaştırır ve halk çiftlikleri olarak işletilmeye
başlanır. Bu kamulaştırmalardan büyük zarar gören ABD
şirketlerinin baskısıyla Amerika, Küba'ya ekonomik ambargo
uygulamaya başlar.

Ülkede okuma-yazma seferberliği ilan edilir ve okuma-yazma oranı
%90'nın üstüne çıkarılır. Yeni okullar
açılır, eğitim olanakları yaygınlaştırılır, geliştirilir.
Zenginlik kaynaklarının ve ulusal gelirin doğrultusunda sağlık
hizmetlerinde de köklü değişiklikler yapılır. İşsizlik
büyük ölçüde ortadan kaldırılır, herkese
çalışma zorunluluğu getirilir. Eğitim ve sağlık hizmetleri
ücretsiz olarak halka sunulur. Uygulanan tüm ambargolara rağmen
Küba, eğitim, sağlık, kültür-sanat, spor, tarım ve tıp
alanında, özelilkle de bugün mikrobiyoloji alnında dünyaya
öncülük eder durumdadır.

Son olarak Nazım Hikmet'in 'Saman Sarısı' başlıklı
şiirinin şu dizeleriyle konuşmamı noktalıyorum. Nazım Hikmet Abidin
Dino'ya şöyle seslenir;

'Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin

1961 yazı ortalarında Küba'nın resmini yapabilir misin

Çok  şükür çok şükür
bugünü de gördüm

Ölsem de gam yemem gayrının

Resmini yapabilir misin üstat

Yazık yazık Havana'da bu sabah

Doğmak varmışın resmini yapabilir misin'

Nazım Hikmet'in çizilmesini istediği mutluluğun
adı;Küba'dır. Çünkü mutluluk; faşist bir
diktatörlüğüi ve emperyalizmi ülkesinden kovmuş
olmaktır. Mutluluk; açların, evsizlerin olmamasıdır.
Mutluluk;adaletsizliğin,eşitsizliğin olmamasıdır Mutluluk;
Çocukların okuyabilmesi, herkesin sosyal güvenceye sahip
olabilmesidir. Mutluluk;halkın yaşadığı ülkesini kendisinin
yönetmesidir. Mutluluk;özgürlük, adalet ve insanca yaşam
demek olan sosyalizmi yaşatmaktır. Ve mutluluk;emperyalizme karşı
direnmektir, 'teslim olmaktansa adayı batırırız'
kararlılığıdır.

Küba bugün askeri, siyasi ve ekonomik olarak kuşatılmış
olmasına rağmen; devrimci iradesi ve sosyalist üretim ilişkileri
sayesinde direnmekte, IMF'ye, Dünya Bankası'na el
açmadan ayakta durabilmekte ve bunu ülkesinde bir tek kişiyi
aç, evsiz, eğitimsiz ve sağlıksız bırakmadan yapabilmektedir.
İşte Nazım'ın bahsettiği mutluluk da tam olarak budur.

Evet sevgili dostlar;şimdi sizleri mutluluğun fotoğrafları ile başbaşa
bırakıyorum. Sergimize tekrar hoşgeldiniz…


Mühendislik Mimarlık ve Planlamada Artı İvme Dergisi

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder