TMMOB 2007 Etkinliklerinin
Sonuç Bildirgeleri
TMMOB 2007 etkinlikleri sonuç
bildirgelerine bakıldığında, TMMOB'nin mühendis-mimarların
özlük hakları, neoliberal politikaların ülke kaynaklarına
yansımaları gibi aslında TMMOB açısından birincil öneme
sahip olması beklenen konularda eksik kaldığını, daha çok teknik
sorunlar üzerine çalışmalar yapan ve mesleki-demokratik kitle
örgütü olmanın gereği üretilmesi gereken etkinlik
sonuçlarından ziyade bir kamu kuruluşu zihniyetine doğru
dönüşüm yaşandığını gösteren sonuçlar
üretildiğini söylemek mümkündür.
Geçtiğimiz yıl içerisinde gerçekleştirilen 58
etkinlik sonuç bildirgesinin 54'üne bakarak , yapılan
etkinlikleri genel olarak üç ana kategoriye ayırabiliriz.
Birinci kategori;
• sempozyumun konusu olan sektörün
sorunlarını sektörel bir bakış açısı ile irdeleyen,
• gelişimi için yol haritası çıkaran
ve bu anlamda devletin boşluğunu dolduran,
bildirgelerdir. Örneğin 1. Polimerik Kompozitler Sempozyumu ve
Sergisi'nde "katılımcıların %47'si üretim alanında,
%33'ü kalite kontrol, satış pazarlama ve AR-GE, %19 ise
üniversitelerdendir. Katılımcılar yönetici ve mühendis,
uzman danışmanlar, öğretim üyesi, sektörde
çalışanlar ve öğrencilerden oluşmuştur. En önemli
sonuç üniversite sanayi işbirliğinin gereğinin tekrar ortaya
çıkmasıdır" sonucuna varılmıştır. Üniversite sanayi
işbirliği aslında üniversitelerin özelleştirilmesi ve bilim
için değil sermaye için üniversite anlamına geldiği
için muhalif kesim tarafından yıllarca karşı çıkılan ve
her 6 Kasımda YÖK'ün bu dayatmasına karşı
öğrencileri sokağa döken bir olgudur. Sonuçta TMMOB bir
sempozyumunun sonuç bildirgesinde öğrencinin ve bilim
insanlarının değil, YÖK'ün dayattığı işbirliğini
talep etmektedir. Bir diğer sempozyum olan II. Marka, Kalite ve Teknoloji
Yönetimi Sempozyumu'nda ise "Özellikle ihracata
yönelik çalışan ve ara ürün üreten kuruluşlar
ve KOBİ'lerimizin bir bölümü geleceklerinin markalı
ürün üretiminde olduğunu görmüştür. Ancak
ağır rekabet ve rekabet edememe koşulları söz konusudur. Bu
açıdan eğitim, tasarım, AR-GE, teknoloji ve inovasyon
süreçleri eşliğinde markalaşmak, ürünlerin ve bu
ürünlerin içinde yer aldığı toplumsal yaşamın daha
nitelikli kılınması yanında ağır uluslararası koşullara karşı bir
direnç potansiyeli oluşturma işlevini de yerine
getirebilecektir" sonucuna varılmıştır. Bu sempozyum da
TMMOB'nin teknoloji yönetiminde bulunduğu safı
göstermektedir. Aslen sermayenin rekabet edebilme problemi
sahiplenilmiş ve çözüm üretmek bir borç
bilinmiştir. MMO'nun düzenlediği ve hatta web sitesinde
manşetten de başlık yaptığı Altı Sigma-Yalın Konferansları'na
çağrı broşüründe ise şu satırları okuyoruz:
"Sermayenin kısıtlı ve maliyetlerin yüksek olduğu
ülkemizde artan küresel rekabet ve yüksek girdi fiyatları
kuruluşların ayakta durmasını zorlaştırmaktadır. Ayakta durmayı,
büyümeyi ve gelişmeyi sağlamak için kuruluşların
verimliliklerini arttırmaları gerekmektedir. Verimlilik artışını
sağlamak için israfı önlemek ve kıt olan kaynakları verimli
kullanmak gerekir. Tasarruf edilen kaynaklar, daha fazla değer yaratmak,
mevcut pazarlarda daha geniş ekonomik olanaklar bulmak ve yeni pazarlara
doğru yürümek için gereklidir". Bu değerlendirmeyle
paralellik taşıyan ifadeleri TMMOB'den önce sermaye
çevrelerinden duymuştuk. Bu ve buna benzer etkinliklerin sonuç
bildirgeleri, sektörlerinin sorunları ve sermaye açısından
geliştirilme yollarını inceleyen ve aslen TÜBİTAK veya DPT gibi kamu
kurumlarının görevlerini icra eden, bu anlamda devletin boşluğunu
dolduran bildirgelerdir. Bunların yanında bir de IV. Ulusal Uçak
Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayı, 16. Uluslararası Petrol
ve Doğalgaz Kongre ve Sergisi gibi etkinliklerde de resmi ideolojinin beyan
ettiği üzere milli kalkınma/gelişme politikası savunulmaktadır.
Ancak milli politikanın küresel-neoliberal saldırılardan bağımsız
olarak geliştirilemeyeceği gerçeği bildirgelere yansımamaktadır.
TMMOB'nin 2007 içerisinde gerçekleştirdiği tüm
etkinliklerin %48.1'i bu kategori içerisindedir.
İkinci kategori ise; tamamen teknik anlamda gerçekleştirilen
etkinliklerdir. III. LPG-CNG Kongresi, VIII. Ulusal Tesisat
Mühendisliği Kongresi/teskon 2007 gibi kongreler bu teknik kongrelere
örnektir. Bu etkinlikler ülkedeki teknik yetersizlikleri gidermek
amacıyla yapılmaktadır. Bu bağlamda yapılmaya devam edilmesi de gerekir.
Fakat bu etkinlikler sadece teknik problemlerin
çözümüne ışık tutmakla yetinmekte, yaşanan sorun
ile toplum ve ülke arasındaki bağı kurmamaktadır. TMMOB'nin
2007 yılında gerçekleştirdiği tüm etkinliklerin
%22.2'si bu kategori içerisinde kabul edilebilir.
Üçüncü kategori ise aslen mesleki demokratik kitle
örgütü olarak TMMOB'nin olmasını istediğimiz
çizgide yapılmış olan etkinliklerdir. Bu tür etkinliklerden
Çevre Sempozyumu'nda "Kapitalist
sürdürülebilir kalkınma söylenceleri yerine, ekolojik
demokratik planlamaya dayanan, çevre, doğa ve sosyal gelişme
arasında uyumu temel alan, hakçalık ve eşitlik ilkesine dayanan
"sürdürülebilir gelişme" mümkündür.
Böyle bir temel politika, gelecek kuşakların hak ve değerlerinin
korunması, geliştirilmesi açısından da
kaçınılmazdır" sonucuna, I. Karadeniz'de Sanayileşme ve
Çevre Sempozyumu'nda "Küreselleşme
süreçleri gelişmekte olan ülkelerin ekonomisini
etkilemekte, sanayi yatırımlarında azalma, tarımda yıkım sonucunu
vermektedir" sonucuna, Elektrik, Elektronik, Haberleşme ve Bilgisayar
Mühendisliği Günleri sonuç bildirgelerinde "Enerji
üretiminin daima bir alternatifi vardır. Ancak, bir daha geri
getirilemeyecek binlerce yıllık tarihi ve kültürel değeri olan
Hasankeyf'lerin alternatifi yoktur" sonucuna ve TMMOB Türkiye VI.
Enerji Sempozyumu sonuç bildirgesinde "Ülke kaynaklarının
değerlendirilmesini sağlayacak; Türkiye koşullarına uygun;
teknolojik gelişmeleri takip eden; uzun vadeli, merkezi ve kamusal
planlamayı esas alan; sosyal, ekonomik ve çevresel politikalar ile
bütünleşik bir enerji politikasına ihtiyaç
duyulmaktadır" sonucuna varılmıştır. Bu etkinlikler, ilgili
kurumlarca çıkarılan yönetmelikler ve yasa tasarılarının
halkın ve özellikle konunun muhatabı olan mühendislerin
çıkarlarını gözetmediğini ortaya koyan ve bu kurumların
kâr amaçlı şirketlerle ilişkilerini teşhir eden,
ülkenin mühendis ve mühendislik eğitimi ihtiyacı ile
sermayenin ihtiyaçları arasındaki farkı vurgulayan bildirgelerdir.
Bu bildirgeler ne yazık ki TMMOB 2007 sonuç bildirgelerinin
toplamının yalnızca %29.6'lık kısmını oluşturmaktadır. Oysa bu
bildirgelerin ana teması ile taban tabana zıt olan birinci kategorideki
bildirgeler tüm bildirgelerin hemen hemen yarısını kaplamaktadır.
Mevcut TMMOB etkin yönetim anlayışının en azından söylem
olarak muhalifliğini koruduğu, eylem olarak ise bu devrimci-demokrat
çizginin çok gerisinde ve hatta kimi uygulamalarda
karşısında bile olduğu (Yetkin Mühendislik, AB'ye bakış vb.)
eleştirisi TMMOB içerisindeki muhalif unsurlarca da birçok
platformda dile getirilmistir. Ancak 2007 sonuç bildirgelerinden de
görülmektedir ki aslında hakim yönetim anlayışı
söylem olarak da gerilemeye başlamış ve ne yazık ki birkaç
çok önemli ve değerli istisnai çalışma dışında
emek-sermaye çelişkisini normalleştirerek yumuşatmakta ve bu
anlamda mühendislik alanının halkın çıkarlarını
gözetmeyen mevcut ekonomik-politik sisteme entegrasyonunu
sağlamaktadır.
Sayı 5 TMMOB Sayfa 84-85
İvme Dergisi yazısıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder