23 Nisan 2010 Cuma

Merhaba

href=http://www.ivmedergisi.com/node/3703>Merhaba

Bugünlerde
her yerde SU var… Reklam panolarında, televizyon ekranlarında,
gazetelerde… 5. Dünya Su Forumu'nun İstanbul'da
yapılacak olması nedeniyle, başımızı çevirdiğimiz her yerde
Forum'un reklamlarıyla karşılaşıyoruz. "Farklılıklar suda
birleşiyor", "Suyla şaka olmaz", "Dünya su
için İstanbul'da buluşuyor", "Dünya kadar
suyumuz yok" gibi sloganlarla su konusunun artan öneminin altı
çiziliyor. İşin özü, suyla ilgili korku verici
senaryolarla karışık yoğun bir propaganda altındayız. Biz de böyle
bir ortamda, su konusunu enine boyuna incelemek, ortaya atılan savların
doğrularını yanlışlarından ayırmak, önerilen yeni
düzenlemelerin emekçi kesimin yaşamında ne tür
değişikliklere yol açacağını anlamak için dergimizin 7.
sayısını bu konuya ayırmaya karar verdik.
 

Kitle iletişim araçlarında sürekli suyumuzun azaldığı,
hepimizin mutlaka su tasarrufu yapması gerektiği, örneğin dişimizi
fırçalarken, bulaşık yıkarken ya da temizlik yaparken suyu israf
etmeden nasıl kullanacağımız anlatılıp duruyor. Gelecekte yaşanacak
olası bir su kıtlığının nedeninin evlerimizde kullandığımız su
olduğuna, kâr odaklı aşırı üretiminin bunda hiç payı
olmadığına inanmamız isteniyor. Kendi doğal döngüsünde
yeterli ve yenilenebilir bir kaynak olan su, kapitalizmin ekonomi
politikaları nedeniyle azalmış ve kirlenmiş durumdadır. Oysa
dünyanın su sorununa çare bulmak için toplandığını
ileri süren Forum, bu noktayı tartışma konusu bile etmiyor

Bir yandan insanlara "Suyu yanlış kullanıyorsunuz"
denirken, öbür yandan da devletlere "Suyu yanlış
yönetiyorsunuz" deniyor. Bu sırada, suyun yönetimine talip
olan sermaye kesimi ve onların sözcüsü konumundaki
uluslararası kuruluşlar da gerekli idari, yasal, finansal ve toplumsal
hazırlığı dört koldan sürdürüyorlar. Bu
hazırlıkların temelinde suyun ticarileştirilmesi yaklaşımı bulunuyor.

 

Ticarileştirme, suyun kamusal bir hak olmaktan çıkarılıp,
fiyatı piyasada belirlenen bir metaya dönüşmesi anlamına
gelmektedir. Ticarileştirmenin ve özelleştirmenin suyu halka (siz bunu
müşterilere diye okuyun) daha güvenli, sağlıklı ve iyi kalitede
ulaştırmak için şart olduğunu öne sürüyor sermaye.
Ne var ki dergimizde de okuyacağınız üzere, sermayenin talepleri
doğrultusunda şekillenmiş su politikalarının uygulandığı
hiçbir ülkede vaat edilenler yerine getirilmediği gibi, hepsinde
suyun fiyatına yapılan fahiş zamlarla, faturalar öden(e)mediğinde
insanları susuz bırakan ön ödemeli sayaçlarla, giderek
kötüleşen altyapı hizmetleriyle karşılaşılmıştır.
 
 

Türkiye'de de son yıllarda su alanında yeni geliştirilen
politikalar, yasal düzenlemeler, Avrupa Birliği uyum süreci
kapsamında hazırlanan projeler mevcuttur. Ülkemizdeki bu
çalışmaların çerçevesi, Dünya Su Konseyi
üyesi su tekellerinin talep ve beklentileriyle uyum içinde
şekillenmektedir.      
 

Su; iklim değişikliğinden tarıma, sanayiden sağlığa, enerjiden
uluslararası ilişkilere kadar pek çok alanla hem neden hem
sonuç ilişkileri içindedir. Su konusundaki bir yaklaşım
değişikliği bağlantılı tüm alanlarda da değişiklikler
getirecektir. Dergimizde tüm bu alanlara değinmeye çalıştık.
Emperyalizmin su politikasını, bu politikaların merkezindeki kurum olan
Dünya Su Konseyi'ni ve onun düzenlediği Dünya Su
Forumları'nı araştırdık; ülkemizde dünden bugüne su
politikalarını, su ile ilgili yasal durumu ele aldık; tarımsal alanda su
kullanımı, hidroelektrik santraller, su havzaları gibi konuları işledik.

 

Suyun ticarileştirildiği her yerde halkların buna karşı
çeşitli biçimlerde örgütlenmiş mücadeleleri
olmuştur. Dünya halklarının suyun ticarileştirilmesine karşı
direnişlerinden Türkiye'de yaşanan su hakkı mücadelesi
örneklerine kadar tüm bu hareketleri ayrıntılı bir
biçimde incelemeye çalıştık. Suyun ticarileştirilmesini
isteyen uluslararası sermaye ve yerli işbirlikçileri bu isteklerini
gerçekleştirmek için nasıl merkezileşmişse, bu
ticarileştirmenin yıkıcı sonuçlarını yaşayacak emek
güçleri de merkezileşmeli, güçlerini
birleştirmelidir. Bu anlamda, dergimizin de içinde bulunduğu Suyun
Ticarileştirilmesine Hayır Platformu'na halkın su hakkı
mücadelesini geliştirmekte büyük rol düşmektedir;
bugüne kadar yapılanlar daha başlangıçtır.
 

Tüm okurlarımızı, demokrat ve ilerici mühendis, mimar ve
şehir plancıları halkın su mücadelesine destek vermeye
çağırıyoruz.

Unutmayalım ki;  
 

Su Yaşamdır, Su Hakkı Yaşam Hakkıdır!
 

Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada +İvme Dergisi

 

 

Sayı 7 Su Sayfa 3

İvme Dergisi yazısıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder