İstanbul'a Plaka
Sınırlaması ve Vize
İSTANBUL'A VİZE VE PLAKA
SINIRLAMASI
Başbakan Tayyip Erdoğan, Belediye Başkanlığı döneminde
gündeme getirdiği, "İstanbul'a girişler vize ile olsun"
önerisini tekrar gündeme getirdi. Böylece, göç
sorunu çözülecekmiş. Bu dahiyane zeka(!) trafik sorununun
çözümü içinse bula bula plaka kısıtlamasını
bulmuş.
Öncelikle belirtelim ki, İstanbul'un ulaşım ve trafik sorunu, onlarca
yıla dayalı rant ekonomisinin bir ürünüdür. Plaka
dağıtımının sınırlandırılması da, yeni bir rant alanı yaratmaktan
başka hiçbir sonuç üretmeyecektir. Ayrıca, otomobil
satışlarını artırmak için, "komünist işi" diyerek
demiryolları yapımına engel olan otomotiv tekelleri böyle bir şeye
izin verir mi, onlara rağmen böyle bir uygulamayı ciddi olarak
gündemine alabilir mi, bu da ayrı bir tartışmadır.
Göç sorunu, gecekondu sorunu gibi başlıklarla gündeme
gelen vize uygulaması ise, yasakçı, faşizan bir kafa yapısını
yansıtmaktadır. Halka, bu ülke sınırları içinde seyahat
etmeyi, yaşamayı yasaklayan, bunu sadece zenginlere reva gören bir
anlayış hakimdir bu öneride.
Bu öneride, sorunun kaynağıyla mücadele yok. Tersine,
işsizliği, yoksulluğu onlar yaratmış, savundukları bu sistem halkı
işsiz, yoksul bırakmıştır. Halk yaşayabilmek için "bir
lokma ekmek" umuduyla kentlere göç ederek kendi
çözümünü yaratmaya çalıştığında, kente
gelenler sistemin çözmediği barınma sorunlarını
gecekondularla çözmeye çalıştıklarında ise, bu kez de
halkı suçlu ilan ediyorlar. "Gecekonduları acımadan
yıkın" talimatı veren Erdoğan elbette bunları bilir. Ancak,
gecekonduların bulunduğu alanları rantiyeye açmak için
gecekondu halkını suçlu, işgalci göstermesi, sadece kimin
iktidarı olduğunu gösterir.
Tayyip Erdoğan'ın önerilerinde görünen bir başka yan
ise, bunların pratik olarak uygulanamazlığı, hiçbir somut veriye,
bilimselliğe dayanmaması. Ama O "kesin çözüm"
olarak sürüyor piyasaya. Ulemaya mı sordu bilemeyiz, ama bu
tutumda hiçbir bilimsellik olmadığı açıktır.
Çünkü yukarıda değindiğimiz gibi, sorunu yaratan ve
büyütmeye devam eden nedenlerin kaynağına inmiyor, görmek
istemiyor. Bunun yerine "sonuç" üzerinden politikalar
belirliyor. Sosyolojik bir sorunu faşizan, anti-demokratik ve
yasakçı yöntemlerle "çözmeye"
çalışıyor. AKP iktidarının aslında birçok konuda
izlediği politikalarda aynı zihniyet hakimdir. Bilimsellik, sorunun
kaynakları yoktur, "çözüm politikalarında".
Böyle olunca ya külleme ya da çözüm adına
göz boyama hakim olmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder