Honduras'tan Haiti'ye ABD
Saldırganlığı
HONDURAS'TAN HAİTİ'YE ABD
SALDIRGANLIĞI[*]
SALDIRGANLIĞI[*]
TEMEL DEMİRER
"Tilki derisinden vazgeçer
de,
de,
alışkanlıklarından
vazgeçmez."[1]
vazgeçmez."[1]
Latin Amerika, yeniden çalkantılı bir
sürece yol alıyor!
sürece yol alıyor!
Devrimci yükselişin, karşı-devrimci dinamikleri
devreye soktuğu güzergâhta, her şey yeniden saflaşıyor.
devreye soktuğu güzergâhta, her şey yeniden saflaşıyor.
ABD müdahalesi de, saldırganlık boyutunda tekrar
gündem maddesi oluyor.
gündem maddesi oluyor.
VERİLİ TABLO
Immanuel Wallerstein, 2009 Temmuz'unda
Honduras'ta gerçekleşen darbeyi, Latin Amerika'daki
siyaset sarkacının ABD desteğiyle sağa savrulmasının başlangıç
tarihi olarak yorumladı.
Honduras'ta gerçekleşen darbeyi, Latin Amerika'daki
siyaset sarkacının ABD desteğiyle sağa savrulmasının başlangıç
tarihi olarak yorumladı.
Honduras'taki gelişmeler Wallerstein'in
öngörüleri doğrultusunda gerçekleşti.
Başlangıçta Latin Amerika'nın (sağcılar dahil) tüm
hükümetlerinin tepkisini izleyerek darbeye karşı çıkan
Obama yönetimi, daha sonra tavır değiştirdi; darbecilerin
yaptırdığı Başkanlık seçiminin meşruiyetini kabul etti ve
Honduras'ın sola dönük bir yol izlemesinin
önünü tıkadı.
öngörüleri doğrultusunda gerçekleşti.
Başlangıçta Latin Amerika'nın (sağcılar dahil) tüm
hükümetlerinin tepkisini izleyerek darbeye karşı çıkan
Obama yönetimi, daha sonra tavır değiştirdi; darbecilerin
yaptırdığı Başkanlık seçiminin meşruiyetini kabul etti ve
Honduras'ın sola dönük bir yol izlemesinin
önünü tıkadı.
Sonraki aylarda "Latin Amerika'da siyaset
sarkacı sağa mı savruluyor?" sorusuna ışık tutacak üç
seçim yapıldı. Şili'deki Başkanlık seçimini ikinci
turda Başkanlığı sağcı Pinera'ya kazandı…
sarkacı sağa mı savruluyor?" sorusuna ışık tutacak üç
seçim yapıldı. Şili'deki Başkanlık seçimini ikinci
turda Başkanlığı sağcı Pinera'ya kazandı…
Buna karşılık Bolivya ve Uruguay'daki
Başkanlık seçimler solun zaferleriyle sonuçlandı. Sınıf
çatışmalarının bir hayli keskinleştiği Bolivya'da Evo
Morales, bir önceki seçimlerdeki yüzde 54'lük oy
oranını yüzde 64'e çıkararak kesin bir zafer kazandı.
Üstelik, Morales'in 'Sosyalizme Doğru Hareketi', 130
üyeli parlamentodaki çoğunluğunu da 72'den 88'e
çıkararak üstünlüğünü pekiştirdi.
Başkanlık seçimler solun zaferleriyle sonuçlandı. Sınıf
çatışmalarının bir hayli keskinleştiği Bolivya'da Evo
Morales, bir önceki seçimlerdeki yüzde 54'lük oy
oranını yüzde 64'e çıkararak kesin bir zafer kazandı.
Üstelik, Morales'in 'Sosyalizme Doğru Hareketi', 130
üyeli parlamentodaki çoğunluğunu da 72'den 88'e
çıkararak üstünlüğünü pekiştirdi.
Uruguay'da ise yeni Başkan, kırk yıl
öncesinin Tupamaros gerillalarından Jose Mujica'dır. Askeri
dikta döneminde 14 yıl hapis yatmış olan Mujica, tüm sol
partileri kucaklayan 'Geniş Cephe'nin ('Frente
Amplio') adayı olarak sağcı adaya dokuz puanlık bir fark yaptı ve
Uruguay'daki sol yönetimin artan bir destekle devamını
sağladı.
öncesinin Tupamaros gerillalarından Jose Mujica'dır. Askeri
dikta döneminde 14 yıl hapis yatmış olan Mujica, tüm sol
partileri kucaklayan 'Geniş Cephe'nin ('Frente
Amplio') adayı olarak sağcı adaya dokuz puanlık bir fark yaptı ve
Uruguay'daki sol yönetimin artan bir destekle devamını
sağladı.
Elbette önemli olan Bolivya'da
Morales'in yola devam etmesiydi…
Morales'in yola devam etmesiydi…
Latin Amerika büyük değişimlere dikkat
çeken Noam Chomsky, "Bolivya çarpıcı bir vaka,
muhtemelen dünyanın en demokratik ülkesi olduğu için ABD
onu anti-demokratik ilan ediyor ve ABD, Bolivya'da yaşanmakta
olanları hoş görmek için fazlasıyla anti-demokratik. Benzer
şeyler, bir ölçüye kadar bütün bölgede
farklı biçimlerde yaşanmakta," diyor.
çeken Noam Chomsky, "Bolivya çarpıcı bir vaka,
muhtemelen dünyanın en demokratik ülkesi olduğu için ABD
onu anti-demokratik ilan ediyor ve ABD, Bolivya'da yaşanmakta
olanları hoş görmek için fazlasıyla anti-demokratik. Benzer
şeyler, bir ölçüye kadar bütün bölgede
farklı biçimlerde yaşanmakta," diyor.
Kolay mı? Aymara yerlisi Devlet Başkanı Evo
Morales'i yüzde 64 gibi ezici bir oranla iktidara taşırken,
Sosyalizme Doğru Hareket (MAS) de Kongre'de üçte iki
çoğunluğu elde etmeyi başardı.
Morales'i yüzde 64 gibi ezici bir oranla iktidara taşırken,
Sosyalizme Doğru Hareket (MAS) de Kongre'de üçte iki
çoğunluğu elde etmeyi başardı.
Ancak Morales'in ABD ile ilişkileri, gerek
ABD'nin dış politikasına karşı söylemi gerekse de
bölgedeki narkotikle mücadele uygulamaları nedeniyle
kötü.
ABD'nin dış politikasına karşı söylemi gerekse de
bölgedeki narkotikle mücadele uygulamaları nedeniyle
kötü.
Kaldı ki Morales, kendisine karşı muhalefeti
kışkırttığı için ABD büyükelçisini
2008'de sınır dışı etmişti.
kışkırttığı için ABD büyükelçisini
2008'de sınır dışı etmişti.
Latin Amerika'da Venezüella Devlet Başkanı
Hugo Chávez'in yakın müttefiki olan Morales, bu durumu
Çin ve Rusya gibi bölgede etki alanı oluşturmaya
çalışan büyük güçlerle işbirliğini
arttırarak ve Brezilya, Arjantin gibi ılımlı sol iktidarlarca
yönetilen diğer önemli bölge ülkeleriyle ilişkilerini
güçlendirerek dengeleme politikasını
sürdürüyor.
Hugo Chávez'in yakın müttefiki olan Morales, bu durumu
Çin ve Rusya gibi bölgede etki alanı oluşturmaya
çalışan büyük güçlerle işbirliğini
arttırarak ve Brezilya, Arjantin gibi ılımlı sol iktidarlarca
yönetilen diğer önemli bölge ülkeleriyle ilişkilerini
güçlendirerek dengeleme politikasını
sürdürüyor.
Latin Amerika'daki sol rüzgârlar,
2000'li yıllarda bölge ülkelerinde peş peşe sol tandanslı
hükümetlerin iktidara gelmesini devreye soktuğu.
2000'li yıllarda bölge ülkelerinde peş peşe sol tandanslı
hükümetlerin iktidara gelmesini devreye soktuğu.
Farklılıklarına karşın "sol tandanslı"
Brezilya, Arjantin, Şili, Uruguay, Paraguay, Venezüella, Bolivya,
Ekvador, Nikaragua, El Salvador ve Küba'da bir yakınlaşma
söz konusu…
Brezilya, Arjantin, Şili, Uruguay, Paraguay, Venezüella, Bolivya,
Ekvador, Nikaragua, El Salvador ve Küba'da bir yakınlaşma
söz konusu…
Meksika, Kolombiya ve Peru'yu ise ABD yanlısı
hükümetler yönetiyor. Özellikle Kolombiya'nın ABD
ile yakın askeri ilişkileri, başta komşuları Venezüella ve Ekvador
olmak üzere bölge ülkelerini oldukça rahatsız
ediyor.
hükümetler yönetiyor. Özellikle Kolombiya'nın ABD
ile yakın askeri ilişkileri, başta komşuları Venezüella ve Ekvador
olmak üzere bölge ülkelerini oldukça rahatsız
ediyor.
Brezilya, Arjantin, Şili gibi sosyal demokrat
çizgideki ılımlı sol hükümetler, ABD ile ilişkilerini
dikkatli, ama mümkün olduğunca gerilimden uzak bir şekilde
yürütmeye çalışırken; Venezüella ve Bolivya
hükümetlerinin ABD ile ilişkileri ise oldukça
gerilimli.
çizgideki ılımlı sol hükümetler, ABD ile ilişkilerini
dikkatli, ama mümkün olduğunca gerilimden uzak bir şekilde
yürütmeye çalışırken; Venezüella ve Bolivya
hükümetlerinin ABD ile ilişkileri ise oldukça
gerilimli.
Chávez, sadece Latin Amerika'da değil
tüm dünyada ABD karşıtı bir blok oluşturmaya
çalışıyor. Bu bağlamda Rusya ve Çin ile stratejik
ilişkiler geliştirirken, İran gibi ABD ile sorunlu ülkelerle
işbirliği yapmaktan geri durmuyor.
tüm dünyada ABD karşıtı bir blok oluşturmaya
çalışıyor. Bu bağlamda Rusya ve Çin ile stratejik
ilişkiler geliştirirken, İran gibi ABD ile sorunlu ülkelerle
işbirliği yapmaktan geri durmuyor.
Ancak ABD de bu durumda elinden geleni ardına koymuyor:
Honduras'ta askeri darbeden, Haiti'ye müdahaleye
kadar…
Honduras'ta askeri darbeden, Haiti'ye müdahaleye
kadar…
Havana'da gerçekleştirilen VIII. ALBA
(Amerika Halklarının Bolívarcı İttifakı) Zirvesi'nde
Chávez, "Darbe sadece Honduras'a değil ALBA'ya
karşı da yapılmıştır," vurgusuyla şunları dedi:
"Washington, emperyal saldırısıyla arka bahçesini yeniden
kazanmak ve ilerici güçlerin gelişimini engellemek
istiyor."
(Amerika Halklarının Bolívarcı İttifakı) Zirvesi'nde
Chávez, "Darbe sadece Honduras'a değil ALBA'ya
karşı da yapılmıştır," vurgusuyla şunları dedi:
"Washington, emperyal saldırısıyla arka bahçesini yeniden
kazanmak ve ilerici güçlerin gelişimini engellemek
istiyor."
Morales de ABD hükümetinin Latin Amerika ve
Karayip ülkelerinin ALBA'ya katılmamasını sağlamaya
çalıştığını söylerken Kolombiya'daki yedi yeni ABD
askeri üssünü de eleştirip, "Bir ALBA Savunma Konseyi
kurulması ALBA'nın bütün düzeylerde emperyalizme
karşı kendini koruyabilmesi açısından zorunludur. Halkımız
topraklarımıza inşa edilmiş emperyalist askeri üslere karşı
kendini örgütlemeli, korkusunu yok etmeli ve sadece
ülkelerinin bağımsızlığını değil kendi onurlarını da
korumalı," dedi.
Karayip ülkelerinin ALBA'ya katılmamasını sağlamaya
çalıştığını söylerken Kolombiya'daki yedi yeni ABD
askeri üssünü de eleştirip, "Bir ALBA Savunma Konseyi
kurulması ALBA'nın bütün düzeylerde emperyalizme
karşı kendini koruyabilmesi açısından zorunludur. Halkımız
topraklarımıza inşa edilmiş emperyalist askeri üslere karşı
kendini örgütlemeli, korkusunu yok etmeli ve sadece
ülkelerinin bağımsızlığını değil kendi onurlarını da
korumalı," dedi.
Bunların yanında yine Latin Amerika ve Karayip
ülkelerinden 32 lider, Meksika'nın Cancún kentinde 23
Şubat 2010 günü sona eren zirvede, ABD ve Kanada'sız yeni
bir bölge örgütü kurma fikrini tartıştı.
ülkelerinden 32 lider, Meksika'nın Cancún kentinde 23
Şubat 2010 günü sona eren zirvede, ABD ve Kanada'sız yeni
bir bölge örgütü kurma fikrini tartıştı.
Yeni birliğin, 50 yıldır bölgesel konularla
ilgilenen temel kurum olan, ancak bazı ülkelerin ABD'nin
çıkarlarını savunmakla eleştirdiği Amerikan Devletleri
Örgütü'ne (OAS) alternatif olarak kurulması
planlandığı açıklandı.
ilgilenen temel kurum olan, ancak bazı ülkelerin ABD'nin
çıkarlarını savunmakla eleştirdiği Amerikan Devletleri
Örgütü'ne (OAS) alternatif olarak kurulması
planlandığı açıklandı.
OBAMA'LI ABD MÜDAHALESİ
Elbette bu gelişmeler karşısında Obama'lı ABD
boş durmuyor.
boş durmuyor.
Örneğin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton,
Latin Amerika ülkelerini İran'la kurdukları ikili ilişkilere
dikkat etmeleri ve "iki kere düşünmeleri" konusunda
uyarıp, "Eğer insanlar İran'la flört etmek istiyorlarsa,
bunun onlar için sonuçlarının ne olabileceğine de dikkat
etmeliler. Ve biz onların bunu yapmadan iki kere düşüneceklerini
umuyoruz, bu durumda onları destekleriz," sözleriyle tehdit
ediyor.
Latin Amerika ülkelerini İran'la kurdukları ikili ilişkilere
dikkat etmeleri ve "iki kere düşünmeleri" konusunda
uyarıp, "Eğer insanlar İran'la flört etmek istiyorlarsa,
bunun onlar için sonuçlarının ne olabileceğine de dikkat
etmeliler. Ve biz onların bunu yapmadan iki kere düşüneceklerini
umuyoruz, bu durumda onları destekleriz," sözleriyle tehdit
ediyor.
ABD saldırganlığı bununla da sınırlı
değil!
değil!
Örneğin ABD Hava Kuvvetleri'nin
yayınladığı belge, Kolombiya'daki Palanquero askeri
üssünün, Pentagon'a "Güney Amerika'da
tam kapsamlı operasyonlar yapma fırsatı" tanıdığını gözler
önüne serdi.
yayınladığı belge, Kolombiya'daki Palanquero askeri
üssünün, Pentagon'a "Güney Amerika'da
tam kapsamlı operasyonlar yapma fırsatı" tanıdığını gözler
önüne serdi.
Mayıs 2009 tarihli ABD Hava Kuvvetleri belgesine
göre, anlaşmanın altında yatan asıl niyet, "Güvenlik ve
istikrarın, uyuşturucu kaçakçılığıyla desteklenen
terör isyanları ve ABD karşıtı hükümetler
yüzünden sürekli tehdit altında olduğu yarıkürenin bu
kritik bölgesinde ABD'nin tam kapsamlı askeri operasyonlar
yapmasını mümkün kılmak."
göre, anlaşmanın altında yatan asıl niyet, "Güvenlik ve
istikrarın, uyuşturucu kaçakçılığıyla desteklenen
terör isyanları ve ABD karşıtı hükümetler
yüzünden sürekli tehdit altında olduğu yarıkürenin bu
kritik bölgesinde ABD'nin tam kapsamlı askeri operasyonlar
yapmasını mümkün kılmak."
Washington ve Kolombiya arasında imzalanan askeri
anlaşma Palanquero, Malambo, Tolemaida, Larandia, Apiay, Cartagena ve Malaga
askeri üslerine girişi ve bu üslerin kullanımını
mümkün hâle getiriyor.
anlaşma Palanquero, Malambo, Tolemaida, Larandia, Apiay, Cartagena ve Malaga
askeri üslerine girişi ve bu üslerin kullanımını
mümkün hâle getiriyor.
Soruna ek olarak, Kolombiya topraklarındaki
"Diğer bütün bölge ve üslere hiçbir
kısıtlama olmaksızın girilmesinin ve bu alanların
kullanılmasının" da önü açılmış oluyor.
"Diğer bütün bölge ve üslere hiçbir
kısıtlama olmaksızın girilmesinin ve bu alanların
kullanılmasının" da önü açılmış oluyor.
Burada bir parantez açarak geriye dönelim: 1
Mart 2008 tarihinde Kolombiya'nın Ekvador topraklarında bulunan
Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri-Halk Ordusu (FARC-EP)
kampına düzenlediği ve yasadışı sınır ihlâli nedeniyle iki
ülkenin savaşın eşiğine geldiği saldırıda Ekvador'daki
Manta askeri üssünde konuşlanmış ABD askerlerinin de yer
aldığı ortaya çıkmıştı.
Mart 2008 tarihinde Kolombiya'nın Ekvador topraklarında bulunan
Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri-Halk Ordusu (FARC-EP)
kampına düzenlediği ve yasadışı sınır ihlâli nedeniyle iki
ülkenin savaşın eşiğine geldiği saldırıda Ekvador'daki
Manta askeri üssünde konuşlanmış ABD askerlerinin de yer
aldığı ortaya çıkmıştı.
Ekvador hükümeti tarafından hazırlanan
rapora göre antlaşma süresinin dolması nedeniyle kapatılan ve
boşaltılan Manta üssündeki ABD askerleri saldırıyı Kolombiya
ordusuyla birlikte planladı ve saldırıya da katıldı. Veriler,
ABD-Kolombiya arasındaki saldırganlık konusundaki işbirliğini bir kez
daha teyit ederken, Kolombiya'da faaliyete geçirilen yedi yeni
ABD üssünün de bölge ülkelerine karşı
saldırılarda nasıl kullanılabileceği bir kez daha gün
yüzüne çıkarmış oldu.
rapora göre antlaşma süresinin dolması nedeniyle kapatılan ve
boşaltılan Manta üssündeki ABD askerleri saldırıyı Kolombiya
ordusuyla birlikte planladı ve saldırıya da katıldı. Veriler,
ABD-Kolombiya arasındaki saldırganlık konusundaki işbirliğini bir kez
daha teyit ederken, Kolombiya'da faaliyete geçirilen yedi yeni
ABD üssünün de bölge ülkelerine karşı
saldırılarda nasıl kullanılabileceği bir kez daha gün
yüzüne çıkarmış oldu.
Evet, bunlar Obama ile oluyor!
Fidel Castro'nun, "Hegemonyacı kapitalist
sistemi değiştirmeye ne niyeti ne de gücü var," diye
betimlediği Obama'nın "demokrat"lığı/
"barışçı"lığı retoriği üzerine hiçbir
şey inşa edilemez! Çünkü politika, ham hayal ve
beklentilere değil, gerçeklere yaslanır!
sistemi değiştirmeye ne niyeti ne de gücü var," diye
betimlediği Obama'nın "demokrat"lığı/
"barışçı"lığı retoriği üzerine hiçbir
şey inşa edilemez! Çünkü politika, ham hayal ve
beklentilere değil, gerçeklere yaslanır!
Tarık Ramazan, "Obama, güzel sözlerden
fazlasını yaymak konusunda hem arka plana hem de kapasiteye sahip olan
nadir ABD başkanlarından biri," size="2">[2] dese de, Obama gerçeği, net
biçimde şu:
fazlasını yaymak konusunda hem arka plana hem de kapasiteye sahip olan
nadir ABD başkanlarından biri," size="2">[2] dese de, Obama gerçeği, net
biçimde şu:
i) "Başkan olur olmaz Guantanamo'yu
kapatmayı vaat eden Obama bu yolda bir adım ilerlemedi." size="2">[3]
kapatmayı vaat eden Obama bu yolda bir adım ilerlemedi." size="2">[3]
ii) "İran'la temas politikası daha
başlamadan rafa kalktı. Bush taktiklerine dönen Clinton
Tahran'ı tehdit ediyor." size="2">[4]
başlamadan rafa kalktı. Bush taktiklerine dönen Clinton
Tahran'ı tehdit ediyor." size="2">[4]
iii) "ABD'de değişim sloganıyla başkan
seçilen Obama, terörle savaş politikalarında, selefi
Bush'un esir alma yöntemi yerine suikastı benimsedi." size="2">[5]
seçilen Obama, terörle savaş politikalarında, selefi
Bush'un esir alma yöntemi yerine suikastı benimsedi." size="2">[5]
iv) ABD yönetimi, kara mayınlarının
yasaklanmasını öngören ve şimdiye dek 150'den fazla
ülke tarafından imzalanan uluslararası antlaşmayı imzalamama kararı
aldı. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün
silahlarla ilgili bölümünün direktörü Stephen
Goose, ABD yönetiminin yaptığı açıklamanın hayal
kırıklığı yarattığını kaydedip, tüm taleplere rağmen Barack
Obama yönetiminin mayın politikasının gözden
geçirildiğine ilişkin bir işaret vermediğini söyledi.
yasaklanmasını öngören ve şimdiye dek 150'den fazla
ülke tarafından imzalanan uluslararası antlaşmayı imzalamama kararı
aldı. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün
silahlarla ilgili bölümünün direktörü Stephen
Goose, ABD yönetiminin yaptığı açıklamanın hayal
kırıklığı yarattığını kaydedip, tüm taleplere rağmen Barack
Obama yönetiminin mayın politikasının gözden
geçirildiğine ilişkin bir işaret vermediğini söyledi.
v) Obama, Nobel Barış
Ödülü'nü Stockholm'deki törende
"Çabalarımın henüz başındayım," diye alırken,
"Barış için savaşmak gerek" mesajı verdi.
Ödülü'nü Stockholm'deki törende
"Çabalarımın henüz başındayım," diye alırken,
"Barış için savaşmak gerek" mesajı verdi.
Özetle 12-15 Şubat 2010 tarihleri arasında
CNN'in gerçekleştirdiği araştırmaya göre,
Obama'nın başkanlık görevindeki performansını onaylayanların
oranı yüzde 49'a gerilemiş. Katılımcıların yüzde
50'si onaylamadığını söylerken, yüzde 1'i
görüş belirtmemiş.
CNN'in gerçekleştirdiği araştırmaya göre,
Obama'nın başkanlık görevindeki performansını onaylayanların
oranı yüzde 49'a gerilemiş. Katılımcıların yüzde
50'si onaylamadığını söylerken, yüzde 1'i
görüş belirtmemiş.
Obama göreve ilk başladığı sıralarda, Şubat
2009'da yüzde 76 olan destek oranı, bir yıl içinde
sürekli bir azalma eğilimi göstererek bugünkü
düzeye indi.
2009'da yüzde 76 olan destek oranı, bir yıl içinde
sürekli bir azalma eğilimi göstererek bugünkü
düzeye indi.
Bu, "binbir surat" Obama politikaları
açısından şaşırtıcı değil!
açısından şaşırtıcı değil!
Küba'dan Venezüella'ya örnek
çok!
çok!
Devlet Başkanı Raúl Castro, bir ABD'linin
5 Aralık 2009'da Küba aleyhine casusluk yaptığı
suçlamasıyla tutuklanmasına ilişkin açıklamasında, Obama
yönetiminin Küba'nın istikrarını bozmaya yönelik
faaliyetlerinin artarak devam ettiğine dikkat çekerek, "ABD
yönetimi devrimi yok etme hedefinden vazgeçmiyor,"
dedi.
5 Aralık 2009'da Küba aleyhine casusluk yaptığı
suçlamasıyla tutuklanmasına ilişkin açıklamasında, Obama
yönetiminin Küba'nın istikrarını bozmaya yönelik
faaliyetlerinin artarak devam ettiğine dikkat çekerek, "ABD
yönetimi devrimi yok etme hedefinden vazgeçmiyor,"
dedi.
Ayrıca Küba olası ABD saldırısına karşı
büyük bir tatbikat düzenledi. Tatbikatın gerekli olduğunu
belirten Genelkurmay Başkan Yardımcısı Leonardo Andollo Valdez,
"ABD'yle ilişkilerimizin normal durumdan saldırı aşamasına
geçme ihtimali her zaman var" dedi.
büyük bir tatbikat düzenledi. Tatbikatın gerekli olduğunu
belirten Genelkurmay Başkan Yardımcısı Leonardo Andollo Valdez,
"ABD'yle ilişkilerimizin normal durumdan saldırı aşamasına
geçme ihtimali her zaman var" dedi.
Orduda yedek güçleri oluşturan halk
örgütlerinden milyonlarca kişinin katıldığı tatbikata ilişkin
olarak Raúl Castro da 27 Kasım 2009'da, "Amacımız asla
teslim olmamak, düşmanı yeninceye kadar savaşa son vermemek"
diye konuştu.
örgütlerinden milyonlarca kişinin katıldığı tatbikata ilişkin
olarak Raúl Castro da 27 Kasım 2009'da, "Amacımız asla
teslim olmamak, düşmanı yeninceye kadar savaşa son vermemek"
diye konuştu.
Amy Goodman'ın, "ABD hükümeti
size diktatör diyor. Sizin buna yanıtınız nedir?" sorusunu;
"Gülüyorum. Gülüyorum. Bana diktatör diyenin
kendisi imparatorluktur. Ve Don Kişot'u hatırlıyorum;
Sanço'yla birlikte olan Don Kişot, bilirsiniz, köpekler
havlamaya başlar ve Sanço 'bizi ısıracaklar' der. Ve
Don Kişot arifane yanıtlar: 'Boşver Sanço, köpekler
havlıyorlarsa bizim dörtnala gitmemizdendir.' Emperyalist
hükümet eğer bana büyük bir demokrat deseydi, işte o
zaman üzülürdüm ve endişelenirdim. Hayır, tam tersine,
gerçek demokrasiye inançla katkı koyanlara saldıran
imparatorluk diktatördür," size="2">[6] diye yanıtlayan Chávez'in
Venezüella'sı da Küba'dan farklı değil!
size diktatör diyor. Sizin buna yanıtınız nedir?" sorusunu;
"Gülüyorum. Gülüyorum. Bana diktatör diyenin
kendisi imparatorluktur. Ve Don Kişot'u hatırlıyorum;
Sanço'yla birlikte olan Don Kişot, bilirsiniz, köpekler
havlamaya başlar ve Sanço 'bizi ısıracaklar' der. Ve
Don Kişot arifane yanıtlar: 'Boşver Sanço, köpekler
havlıyorlarsa bizim dörtnala gitmemizdendir.' Emperyalist
hükümet eğer bana büyük bir demokrat deseydi, işte o
zaman üzülürdüm ve endişelenirdim. Hayır, tam tersine,
gerçek demokrasiye inançla katkı koyanlara saldıran
imparatorluk diktatördür," size="2">[6] diye yanıtlayan Chávez'in
Venezüella'sı da Küba'dan farklı değil!
Örneğin, "ABD ulusal haberalma kuruluşunun
raporu Washington'ın Chávez yönetimine karşı istihbarat
operasyonlarının bu yıl artarak süreceğini gösteriyor,"
diyen Eva Golinger, altını çizerek ekliyor:
raporu Washington'ın Chávez yönetimine karşı istihbarat
operasyonlarının bu yıl artarak süreceğini gösteriyor,"
diyen Eva Golinger, altını çizerek ekliyor:
"ABD'nin ulusal çıkarları ve
güvenliğini tehdit eden unsurlara yer verilen raporda,
Venezüella'ya da geniş bir bölüm ayrılmış... Bu
seçim yılında Venezüella, Washington'ın ülkeyi
istikrarsızlaştırarak Chávez hükümetini
düşürüp yandaşlarını işbaşına getirme faaliyetlerine
karşı daha dikkatli olmak zorunda..." size="2">[7]
güvenliğini tehdit eden unsurlara yer verilen raporda,
Venezüella'ya da geniş bir bölüm ayrılmış... Bu
seçim yılında Venezüella, Washington'ın ülkeyi
istikrarsızlaştırarak Chávez hükümetini
düşürüp yandaşlarını işbaşına getirme faaliyetlerine
karşı daha dikkatli olmak zorunda..." size="2">[7]
Bogota ve Washington arasında, ABD'ye
ülkedeki 7 askeri üssü 10 yıllık süre için
kullanma izni veren anlaşma üzerine Latin Amerika'da
yükselen gerilim tırmanırken; Chávez, 8 Kasım 2009 tarihli
açıklamasında, Venezüellalılara "vatanı
savunmaya" hazırlık çağrısında bulunup, "Savaşı
önlemenin en iyi yolu ona hazırlıklı olmaktır" vurgusuyla,
Obama'ya şöyle seslendi: "Yanlış yapma Obama,
Kolombiya'yı kullanarak Venezüella'ya karşı saldırı
emri verme…"
ülkedeki 7 askeri üssü 10 yıllık süre için
kullanma izni veren anlaşma üzerine Latin Amerika'da
yükselen gerilim tırmanırken; Chávez, 8 Kasım 2009 tarihli
açıklamasında, Venezüellalılara "vatanı
savunmaya" hazırlık çağrısında bulunup, "Savaşı
önlemenin en iyi yolu ona hazırlıklı olmaktır" vurgusuyla,
Obama'ya şöyle seslendi: "Yanlış yapma Obama,
Kolombiya'yı kullanarak Venezüella'ya karşı saldırı
emri verme…"
Özetle ABD, Venezüella'ya komşusu
Kolombiya üzerinden müdahaleye hazırlanırken; Chávez,
ABD'nin Venezüella-Kolombiya savaşını kışkırtabileceğinin
altını çizmekte çok haklı…
Kolombiya üzerinden müdahaleye hazırlanırken; Chávez,
ABD'nin Venezüella-Kolombiya savaşını kışkırtabileceğinin
altını çizmekte çok haklı…
Çünkü bir yandan
Venezüella'ya yönelik olarak, ABD'ye ait insansız
casus uçaklarının hava sahası ihlâlleri yoğunlaşırken,
Kolombiya Savunma Bakanı Gabriel Silva, Chávez'in ABD'ye
ait insansız casus uçağının ülkenin hava sahasını
ihlâl ettiği yönündeki açıklamasıyla dalga
geçerek, "Venezüellalı askerlerin Noel Baba'nın
kızağını insansız casus uçağına benzetmiş
olabileceklerini," söylemesi bir provokasyondan başka bir şey
değildir.
Venezüella'ya yönelik olarak, ABD'ye ait insansız
casus uçaklarının hava sahası ihlâlleri yoğunlaşırken,
Kolombiya Savunma Bakanı Gabriel Silva, Chávez'in ABD'ye
ait insansız casus uçağının ülkenin hava sahasını
ihlâl ettiği yönündeki açıklamasıyla dalga
geçerek, "Venezüellalı askerlerin Noel Baba'nın
kızağını insansız casus uçağına benzetmiş
olabileceklerini," söylemesi bir provokasyondan başka bir şey
değildir.
Kaldı ki Chávez, Kolombiya'dan kalkan
ABD'ye ait insansız uçağın, Venezüella hava sahasını
ihlâlin tekrarı hâlinde uçakların düşürmeleri
talimatını verdiği süreçte, Hollanda ise Karayipler'deki
adalarını ABD ordusunun kullanmasına izin verdi.
ABD'ye ait insansız uçağın, Venezüella hava sahasını
ihlâlin tekrarı hâlinde uçakların düşürmeleri
talimatını verdiği süreçte, Hollanda ise Karayipler'deki
adalarını ABD ordusunun kullanmasına izin verdi.
Chávez bu durumu Venezüella'ya
yönelik ortak saldırı planının bir parçası olmakla
suçlayıp, ABD ordusunun istihbarat ajanları, savaş gemileri ve
casus uçaklarını özerk yönetimleri olan Hollanda
adalarına yerleştirdiğini açıkladı.
yönelik ortak saldırı planının bir parçası olmakla
suçlayıp, ABD ordusunun istihbarat ajanları, savaş gemileri ve
casus uçaklarını özerk yönetimleri olan Hollanda
adalarına yerleştirdiğini açıkladı.
HONDURAS ÖRNEĞİNİN ÖNEMİ
Bu gidişatta, Honduras'taki darbe çok
önemli bir örnek oluşturmaktadır. Çünkü Honduras
darbesi ardından yaşananlar, bu deneyi siyaset dersleri içeren bir
laboratuar hâline getirdi.
önemli bir örnek oluşturmaktadır. Çünkü Honduras
darbesi ardından yaşananlar, bu deneyi siyaset dersleri içeren bir
laboratuar hâline getirdi.
"Kıtayla yeni bir dönem açmayı vaat
eden ABD Başkanı Barack Obama'nın, Honduras'taki darbeyi
meşrulaştıran seçimi desteklemesi," size="2">[8] ABD'nin Latin Amerika'ya
dönük Bush döneminde güncellenen planının
yürürlükte olduğunu teyit etmesi açısından
önemlidir…
eden ABD Başkanı Barack Obama'nın, Honduras'taki darbeyi
meşrulaştıran seçimi desteklemesi," size="2">[8] ABD'nin Latin Amerika'ya
dönük Bush döneminde güncellenen planının
yürürlükte olduğunu teyit etmesi açısından
önemlidir…
Allan Mcdonald'ın, "Wendy Elizabeth Avila,
26 Eylül 2009'da Tegucigalpa'da barış isterken
öldüğünde saat gecenin onunu gösteriyordu. Obama, 9 Ekim
2009'da Nobel Barış Ödülü'nü
kazandığını öğrendiğinde Washington'da saat sabahın
beşiydi. Wendy için sendikanın yoksul salonunda yoldaşlarının
katıldığı bir tören yapıldı. Obama, Nobel
ödülünü seçkinlerin salonunda peynir ve şarap
eşliğinde kutladı. Wendy kavgasına inanıyordu, Obama ise
hâlâ ödülüne inanamıyor," size="2">[9] diye betimlediği tabloyu devreye sokan 28
Haziran 2009 tarihli Honduras darbesiyle Devlet Başkanı Manuel Zelaya zorla
sürgün yollanırken, bütün anayasal haklar askıya
alınıp, aynı gün yapılması planlanan "gelecek
seçimlerde yeni anayasayı hazırlayacak bir kurucu meclis de
seçilsin mi?" sorusuna yanıt arayacak halkoylaması fiilen
iptal edilmişti.
26 Eylül 2009'da Tegucigalpa'da barış isterken
öldüğünde saat gecenin onunu gösteriyordu. Obama, 9 Ekim
2009'da Nobel Barış Ödülü'nü
kazandığını öğrendiğinde Washington'da saat sabahın
beşiydi. Wendy için sendikanın yoksul salonunda yoldaşlarının
katıldığı bir tören yapıldı. Obama, Nobel
ödülünü seçkinlerin salonunda peynir ve şarap
eşliğinde kutladı. Wendy kavgasına inanıyordu, Obama ise
hâlâ ödülüne inanamıyor," size="2">[9] diye betimlediği tabloyu devreye sokan 28
Haziran 2009 tarihli Honduras darbesiyle Devlet Başkanı Manuel Zelaya zorla
sürgün yollanırken, bütün anayasal haklar askıya
alınıp, aynı gün yapılması planlanan "gelecek
seçimlerde yeni anayasayı hazırlayacak bir kurucu meclis de
seçilsin mi?" sorusuna yanıt arayacak halkoylaması fiilen
iptal edilmişti.
Böylece eski başbakan Roberto Micheletti
başkanlığında gayrımeşru hükümet oluşturuldu.
başkanlığında gayrımeşru hükümet oluşturuldu.
Darbeye Latin Amerika ülkelerinden gelen tepki,
senkronize ve tutarlıydı. Venezüella, Bolivya, Ekvador, Nikaragua ve
Küba gibi ABD emperyalizminin hedefindeki ülkeler, darbeyi sert bir
biçimde kınadılar. Darbenin arkasında ABD'nin olduğuna
dikkat çektiler.
senkronize ve tutarlıydı. Venezüella, Bolivya, Ekvador, Nikaragua ve
Küba gibi ABD emperyalizminin hedefindeki ülkeler, darbeyi sert bir
biçimde kınadılar. Darbenin arkasında ABD'nin olduğuna
dikkat çektiler.
Brezilya, Arjantin, Şili, Guatemala, Uruguay, Paraguay
ile ABD işbirlikçisi rejimler Meksika, Kolombiya ve Peru bile darbeye
karşı çıktılar.
ile ABD işbirlikçisi rejimler Meksika, Kolombiya ve Peru bile darbeye
karşı çıktılar.
Kosta Rika'ya sürgüne gönderilen
Zelaya, Chávez'in açtığı diplomasi kanalından kıta
ülkelerinin temsilcileriyle temasta bulunurken, darbe hükümeti
diplomatik olarak tecrit edilerek baskı altına alındı.
Zelaya, Chávez'in açtığı diplomasi kanalından kıta
ülkelerinin temsilcileriyle temasta bulunurken, darbe hükümeti
diplomatik olarak tecrit edilerek baskı altına alındı.
Latin Amerika ülkelerinin blok yanıtı, darbeyi
"darbe" diye tanımlaması ABD hükümetini de zora
soktu. Zira Honduras darbesinin meşruiyeti büyük oranda
ABD'nin darbe hükümetiyle kurduğu ilişkinin biçimine
ve yoğunluğuna bağlıydı…
"darbe" diye tanımlaması ABD hükümetini de zora
soktu. Zira Honduras darbesinin meşruiyeti büyük oranda
ABD'nin darbe hükümetiyle kurduğu ilişkinin biçimine
ve yoğunluğuna bağlıydı…
Darbe karşıtı direniş sürerken Zelaya
birkaç kez sınıra kadar gelerek ülkeye girmeye
çalıştı. Derken Zelaya, Honduras'a gizlice giriş yaparak
Brezilya Büyükelçiliği'ne sığındı.
birkaç kez sınıra kadar gelerek ülkeye girmeye
çalıştı. Derken Zelaya, Honduras'a gizlice giriş yaparak
Brezilya Büyükelçiliği'ne sığındı.
Honduras'ta halk muhalefeti sokaklara
döküldü…
döküldü…
Nihayet büyük çatışma ve politik
gelgitlerinde Honduras yargısı darbeci generalleri "demokrasi ve
cumhuriyeti koruma adına hareket ettikleri" iddiasıyla akladı.
gelgitlerinde Honduras yargısı darbeci generalleri "demokrasi ve
cumhuriyeti koruma adına hareket ettikleri" iddiasıyla akladı.
Yüksek Mahkeme'nin 26 Ocak 2010
günü generalleri aklarken açıkladığı gerekçe
dikkat çekiciydi. Mahkeme, altı generalin "Zelaya'yı
gecenin bir vakti üzerinde pijamalarıyla gözaltına alırken
ülkenin büyük bir tehlike altında olduğu" bilgisiyle,
"demokrasi ve cumhuriyeti koruma adına hareket ettiklerine"
hükmetti. Bu sebepten ötürü de yetkilerini ihlâl
etmediklerine karar verdi.
günü generalleri aklarken açıkladığı gerekçe
dikkat çekiciydi. Mahkeme, altı generalin "Zelaya'yı
gecenin bir vakti üzerinde pijamalarıyla gözaltına alırken
ülkenin büyük bir tehlike altında olduğu" bilgisiyle,
"demokrasi ve cumhuriyeti koruma adına hareket ettiklerine"
hükmetti. Bu sebepten ötürü de yetkilerini ihlâl
etmediklerine karar verdi.
Daha sonra tezgâhlanan seçimleri ise
muhafazakâr toprak ağası Porfirio Lobo "kazandı"! Lobo
oyların yüzde 56'sını alırken, rakibi Liberal Parti adayı
Elvin Santoz yüzde 38'de kaldı. Yetkililer katılım oranının
yüzde 60'ı geçtiğini savunurken, boykot
çağrısına uyanlar ise yüzde 35 civarındaydı.
muhafazakâr toprak ağası Porfirio Lobo "kazandı"! Lobo
oyların yüzde 56'sını alırken, rakibi Liberal Parti adayı
Elvin Santoz yüzde 38'de kaldı. Yetkililer katılım oranının
yüzde 60'ı geçtiğini savunurken, boykot
çağrısına uyanlar ise yüzde 35 civarındaydı.
"Seçim oyunu"nda San Pedro
Sula'da polis yüzlerce Zelaya yandaşına gözyaşartıcı
gazlarla müdahale etti. Darbeyi pekiştiren seçimleri ABD
"ileriye doğru önemli bir adım" diye niteledi.
Sula'da polis yüzlerce Zelaya yandaşına gözyaşartıcı
gazlarla müdahale etti. Darbeyi pekiştiren seçimleri ABD
"ileriye doğru önemli bir adım" diye niteledi.
Ardından da Honduras Parlamentosu, Zelaya'ya
darbe düzenleyenleri affetti. Parlamento, darbeyi düzenleyen
generallerin orduya Zelaya'yı ülkeden çıkarmaları
talimatı vererek yetkilerini ihlâl etmediğine hükmeden
Yüksek Mahkeme'nin af kararını onayladı. Yüksek Mahkeme,
kararda generallerin "demokrasiyi korumak ve kan dökülmesini
önlemek amacıyla" darbe düzenlediğini savundu.
darbe düzenleyenleri affetti. Parlamento, darbeyi düzenleyen
generallerin orduya Zelaya'yı ülkeden çıkarmaları
talimatı vererek yetkilerini ihlâl etmediğine hükmeden
Yüksek Mahkeme'nin af kararını onayladı. Yüksek Mahkeme,
kararda generallerin "demokrasiyi korumak ve kan dökülmesini
önlemek amacıyla" darbe düzenlediğini savundu.
Sonra da darbe mağduru Zelaya, "anayasayı
ihlâlden" yargılanmamak için yeni seçilen Devlet
Başkanı Porfirio Lobo ile yaptığı anlaşma gereği sürgünde
yaşayacağı Dominik Cumhuriyeti'ne gönderildi. Zelaya'yı,
"Halk seninle" sloganı eşliğinde altı bin kişi uğurlarken,
O da göstericilere "Döneceğiz" diye seslendi.
ihlâlden" yargılanmamak için yeni seçilen Devlet
Başkanı Porfirio Lobo ile yaptığı anlaşma gereği sürgünde
yaşayacağı Dominik Cumhuriyeti'ne gönderildi. Zelaya'yı,
"Halk seninle" sloganı eşliğinde altı bin kişi uğurlarken,
O da göstericilere "Döneceğiz" diye seslendi.
Zelaya Brezilya elçiliğine sığınmışken,
ABD'nin devreye girdiği pazarlık sürecinde 2009
Kasım'ındaki tartışmalı seçimle başkanlığa getirilen
muhafazakâr Porfirio Lobo 27 Ocak 2010'da yemin edip
görevine başlarken, ilk iş Zelaya'dan kurtulmayı vaaz
etti.
ABD'nin devreye girdiği pazarlık sürecinde 2009
Kasım'ındaki tartışmalı seçimle başkanlığa getirilen
muhafazakâr Porfirio Lobo 27 Ocak 2010'da yemin edip
görevine başlarken, ilk iş Zelaya'dan kurtulmayı vaaz
etti.
Büyük toprak sahibi Lobo'nun yemin
töreninde ABD temsilcisi Arturo Valenzuela'nın yanı sıra
sağcı Latin Amerika ülkelerinin temsilcileri katıldı.
töreninde ABD temsilcisi Arturo Valenzuela'nın yanı sıra
sağcı Latin Amerika ülkelerinin temsilcileri katıldı.
Arjantin, Brezilya ve Venezüella yönetimleri
ise Lobo'yu tanımayı reddederken, ABD'nin yanı sıra Fransa
gibi AB ülkeleri de darbeci Honduras yönetimine destek
verdi…
ise Lobo'yu tanımayı reddederken, ABD'nin yanı sıra Fransa
gibi AB ülkeleri de darbeci Honduras yönetimine destek
verdi…
Özetle Honduras'ta ABD desteğinde tamamlanan
kurumsal darbe, tartışmalı bir seçimin ardından Zelaya'nın
sürgüne yollanmasıyla tamamlanmışken, AB bu ülkeyle ilişki
kurmakta gecikmedi.
kurumsal darbe, tartışmalı bir seçimin ardından Zelaya'nın
sürgüne yollanmasıyla tamamlanmışken, AB bu ülkeyle ilişki
kurmakta gecikmedi.
AB, tartışmalı seçimin galibi sağcı
muhafazakâr Devlet Başkanı Porfirio Lobo'yu tanıyıp,
Tegucigalpa ile ilişkilerini yeniden tesis etmeye karar verdi. Dönem
başkanı İspanya'nın Latin Amerika'dan sorumlu yetkilisi Juan
Pablo de Laiglesia, Tegucigalpa'yı ziyaretinde, "İspanya
Honduras ile normal ilişkiler tesis edecek, AB de karar almıştır"
dedi. Lobo'nun yemin törenine maslahatgüzar düzeyinde
katılan İspanya'nın büyükelçisi İgnacio Ruperez de
geri döndü. [10]
muhafazakâr Devlet Başkanı Porfirio Lobo'yu tanıyıp,
Tegucigalpa ile ilişkilerini yeniden tesis etmeye karar verdi. Dönem
başkanı İspanya'nın Latin Amerika'dan sorumlu yetkilisi Juan
Pablo de Laiglesia, Tegucigalpa'yı ziyaretinde, "İspanya
Honduras ile normal ilişkiler tesis edecek, AB de karar almıştır"
dedi. Lobo'nun yemin törenine maslahatgüzar düzeyinde
katılan İspanya'nın büyükelçisi İgnacio Ruperez de
geri döndü. [10]
Brezilya Devlet Başkanı Luis Inacio Lula da Silva,
Honduras'taki devlet başkanı seçimini tanımama kararının
arkasında olduğunu belirterek ortaya çıkan durumu "siyasi
barbarlık" olarak niteledi.
Honduras'taki devlet başkanı seçimini tanımama kararının
arkasında olduğunu belirterek ortaya çıkan durumu "siyasi
barbarlık" olarak niteledi.
Darbeye karşı aylarca mücadele veren Honduras
Ulusal Direniş Cephesi lideri Juan Barahona da, direniş sürdürmek
üzere yeni bir strateji oluşturmaya çalıştıklarını
açıkladı...
Ulusal Direniş Cephesi lideri Juan Barahona da, direniş sürdürmek
üzere yeni bir strateji oluşturmaya çalıştıklarını
açıkladı...
Kim nasıl sunmaya kalkışırsa kalkışsın,
Honduras'taki darbe ve "meşrulaştırılması" bir ABD
müdahalesidir!
Honduras'taki darbe ve "meşrulaştırılması" bir ABD
müdahalesidir!
Tıpkı, "depreme yardım" kisvesi altında
Haiti'ye yönelik saldırganlık gibi…
Haiti'ye yönelik saldırganlık gibi…
HAİTİ
Yeniden ABD müdahalesine maruz kalan Haiti
hakkında, Ali Çatakçın şunların altını çiziyor:
"Aslında dünya haritasında bir yeri bulunan bu ülke, bir
ülke olmanın hiçbir özelliğine sahip olamadı! Birilerinin
çıkar hesaplarının gereği var oldu! Orada yaşayan insanlar ise,
hâlâ XV. yüzyılda getirilen ve hiçbir insani hakkı
olmayan kölelerden ibaret! Haiti'de yaşanan insanlık dramı,
insanlığın hiç önemsemediği 5.2 milyon insanın dramıdır.
Haiti'de ölen de insanlık, öldüren de
insanlıktır!"[11]
hakkında, Ali Çatakçın şunların altını çiziyor:
"Aslında dünya haritasında bir yeri bulunan bu ülke, bir
ülke olmanın hiçbir özelliğine sahip olamadı! Birilerinin
çıkar hesaplarının gereği var oldu! Orada yaşayan insanlar ise,
hâlâ XV. yüzyılda getirilen ve hiçbir insani hakkı
olmayan kölelerden ibaret! Haiti'de yaşanan insanlık dramı,
insanlığın hiç önemsemediği 5.2 milyon insanın dramıdır.
Haiti'de ölen de insanlık, öldüren de
insanlıktır!"[11]
Herkesin müthiş trajedisiyle
"hatırladığı" Haiti'ye ilişkin olarak depreminin
egemen medyada gösteriliş biçiminin örtük mesajı,
"Siyahlar tembel ve vahşidirler, kendilerini yönetmekten de
acizdirler"di! (Burası çok önemlidir!)
"hatırladığı" Haiti'ye ilişkin olarak depreminin
egemen medyada gösteriliş biçiminin örtük mesajı,
"Siyahlar tembel ve vahşidirler, kendilerini yönetmekten de
acizdirler"di! (Burası çok önemlidir!)
Haiti'de 12 Ocak 2010 tarihindeki depremde
yüzbinlerce insan öldü, bir o kadarı da evsiz barksız,
anasız babasız kaldı. Depremden önce Haiti dünyanın en fakir
ülkelerinden biriydi, depremden sonra daha da yoksullaştı.
yüzbinlerce insan öldü, bir o kadarı da evsiz barksız,
anasız babasız kaldı. Depremden önce Haiti dünyanın en fakir
ülkelerinden biriydi, depremden sonra daha da yoksullaştı.
Deprem bahanesiyle ABD'nin adaya yardımdan
önce asker göndermesi de "Yeni bir işgal mi?" sorusunu
devreye soktu…
önce asker göndermesi de "Yeni bir işgal mi?" sorusunu
devreye soktu…
Fidel Castro'nun işaret ettiği gibi,
"Kimse Haiti'nin bölgede köle sahiplerine karşı isyan
ederek bağımsızlığını kazanan ilk ve tek ülke olduğundan
bahsetmiyor. Avrupalılarca topraklarından kopartılarak köle olarak
buraya getirilen 400 bin Afrikalı, 30 bin Avrupalı beyaz toprak sahibine
karşı ayaklanmış ve bölgemizdeki ilk toplumsal devrimi
gerçekleştirmişti. Napolyon'un en saygın komutanlarının
nasıl yenildiği hâlâ dillere destandır. Haiti
sömürgecilik ve emperyalizmin doğrudan
ürünüdür, halkı yüzyıllar boyunca en
kötü şartlarda sömürülmüş, zenginlikleri
çalınmış ve askeri darbelere maruz kalmıştır.
"Kimse Haiti'nin bölgede köle sahiplerine karşı isyan
ederek bağımsızlığını kazanan ilk ve tek ülke olduğundan
bahsetmiyor. Avrupalılarca topraklarından kopartılarak köle olarak
buraya getirilen 400 bin Afrikalı, 30 bin Avrupalı beyaz toprak sahibine
karşı ayaklanmış ve bölgemizdeki ilk toplumsal devrimi
gerçekleştirmişti. Napolyon'un en saygın komutanlarının
nasıl yenildiği hâlâ dillere destandır. Haiti
sömürgecilik ve emperyalizmin doğrudan
ürünüdür, halkı yüzyıllar boyunca en
kötü şartlarda sömürülmüş, zenginlikleri
çalınmış ve askeri darbelere maruz kalmıştır.
Böyle bir tarihin unutulması çok acı bir
hata olacaktır çünkü Haiti insanlığın yaşadığı bu
dönemlerdeki en utanç verici durumu yaşamaktadır.
Dünyamızda hâlâ halkların büyük bir
çoğunluğu sömürülmekte, zenginlikleri
yağmalanmaktadır."
hata olacaktır çünkü Haiti insanlığın yaşadığı bu
dönemlerdeki en utanç verici durumu yaşamaktadır.
Dünyamızda hâlâ halkların büyük bir
çoğunluğu sömürülmekte, zenginlikleri
yağmalanmaktadır."
Yani Seumas Milne'ın ifadesiyle, "Haiti,
sömürgeci dünyanın ilk devrimci özgürlük
feneriydi, XIX. yüzyılda onun açtığı yoldan XX.
yüzyılda Küba ilerledi… Haiti'nin depremin yol
açtığı felaketle baş etmesine engel olan yoksulluğuna
istikrarsız tarihinin veya kültürünün özelliği
gibi bakılıyor! Oysa bu yoksulluk ABD, Fransa ve Britanya'yla
asırlar öncesine dayanan eşsiz derecede acımasız ilişkinin
sonucudur."[12]
sömürgeci dünyanın ilk devrimci özgürlük
feneriydi, XIX. yüzyılda onun açtığı yoldan XX.
yüzyılda Küba ilerledi… Haiti'nin depremin yol
açtığı felaketle baş etmesine engel olan yoksulluğuna
istikrarsız tarihinin veya kültürünün özelliği
gibi bakılıyor! Oysa bu yoksulluk ABD, Fransa ve Britanya'yla
asırlar öncesine dayanan eşsiz derecede acımasız ilişkinin
sonucudur."[12]
Evet, bugünün yanıtı Haiti'nin
tarihinde gizlidir…
tarihinde gizlidir…
DERSİMİZ TARİH
Tarihi, katliam, zulüm, kan, gözyaşı ve
talanla meşhurdur Haiti'nin. Haitililerin ilk felaketi, Christopher
Columbus'un 1492'de adaya çıkmasıyla başlar.
talanla meşhurdur Haiti'nin. Haitililerin ilk felaketi, Christopher
Columbus'un 1492'de adaya çıkmasıyla başlar.
Haiti, adanın kadim halkından Arawakların konuştuğu
Taınosça'da dağlı memleket anlamına gelir.
Taınosça'da dağlı memleket anlamına gelir.
Haiti'nin asıl yerli halkı Arawak(ya da
Taíno)'lardır. Kristof Kolomb'un 1492'de yeni
dünyanın keşfinden sonra adaya Hispaniola adı verilmişti. Hispaniola
Adası, Avrupa'dan gelip "yeni dünyayı fethedenler"in
üslerinden biri hâline geldi. O zamanda yaşamış İspanyol
Katolik rahip Bartolome de Las Casas, 'Kızılderili Katliamı'
başlıklı yapıtında ada hakkında şöyle yazmaktadır: "Bu ada
üzerinde (ben 1508'de vardığım zaman) 60 bin insan yaşıyordu,
Kızılderililer de dahil olmak üzere. Ne var ki 1494'ten
1508'e kadar 3 milyonun üzerinde insan savaştan, kölelikten
ve madenlerden dolayı yok olmuştu. Gelecek nesillerde buna kim
inanacaktır?"
Taíno)'lardır. Kristof Kolomb'un 1492'de yeni
dünyanın keşfinden sonra adaya Hispaniola adı verilmişti. Hispaniola
Adası, Avrupa'dan gelip "yeni dünyayı fethedenler"in
üslerinden biri hâline geldi. O zamanda yaşamış İspanyol
Katolik rahip Bartolome de Las Casas, 'Kızılderili Katliamı'
başlıklı yapıtında ada hakkında şöyle yazmaktadır: "Bu ada
üzerinde (ben 1508'de vardığım zaman) 60 bin insan yaşıyordu,
Kızılderililer de dahil olmak üzere. Ne var ki 1494'ten
1508'e kadar 3 milyonun üzerinde insan savaştan, kölelikten
ve madenlerden dolayı yok olmuştu. Gelecek nesillerde buna kim
inanacaktır?"
Bazı tarihçiler Las Casas'ın bu rakamı
abarttığını ve nüfusun 1 milyon kadar olduğunu
düşünmekteyse de bazıları 8 milyona kadar vardığını
savunmaktadır. Bununla birlikte Las Casas'ın bu kitabında Kuzey
Amerika'nın kıyılarından güneye doğru tüm Orta Amerika,
Güney Amerika'nın kuzeyi ve Karayibler'deki adalarda
yapılan yerli katliamlarını anlattığı gibi, yeni dünyanın
keşfinden sonra bölgede büyük kıyımlar yaşandığı
şüphesizdir.
abarttığını ve nüfusun 1 milyon kadar olduğunu
düşünmekteyse de bazıları 8 milyona kadar vardığını
savunmaktadır. Bununla birlikte Las Casas'ın bu kitabında Kuzey
Amerika'nın kıyılarından güneye doğru tüm Orta Amerika,
Güney Amerika'nın kuzeyi ve Karayibler'deki adalarda
yapılan yerli katliamlarını anlattığı gibi, yeni dünyanın
keşfinden sonra bölgede büyük kıyımlar yaşandığı
şüphesizdir.
Christopher Columbus'un adaya
çıkışından 11 yıl sonra (1503) adadaki yerlilerin sayısı sadece
60 bindir. Yani 440 ila 940 bin arasında (iki farklı tarih anlayışına
göre) insan katledilmiştir.
çıkışından 11 yıl sonra (1503) adadaki yerlilerin sayısı sadece
60 bindir. Yani 440 ila 940 bin arasında (iki farklı tarih anlayışına
göre) insan katledilmiştir.
XVII. ve XVIII. yüzyıllarda adanın
bugünkü Haiti olan 3'te 1'lik batı kısmı Fransız
deniz korsanlarının eline geçti. Fransızlar burayı İspanyol ve
İngiliz gemilerini taciz etmek için kullandılar. Daha sonrasında
Saint-Domingue adını verdikleri adanın bu kısmında şeker ve kahve
üretimine başladılar. Fransız İmparatorluğunun XVII.
yüzyıldaki en zengin sömürgelerinden biri hâline gelen
Saint-Domingue, 1780'lerde Avrupa'da tüketilen şekerin
yüzde 40, kahvenin ise yüzde 60 kadarını üretmişti. Bu
dönemde şekerkamışı ve kahve ekim alanlarında
çalıştırılmak üzere 790.000 kadar Afrikalı köle
getirildiği tahmin edilmektedir.
bugünkü Haiti olan 3'te 1'lik batı kısmı Fransız
deniz korsanlarının eline geçti. Fransızlar burayı İspanyol ve
İngiliz gemilerini taciz etmek için kullandılar. Daha sonrasında
Saint-Domingue adını verdikleri adanın bu kısmında şeker ve kahve
üretimine başladılar. Fransız İmparatorluğunun XVII.
yüzyıldaki en zengin sömürgelerinden biri hâline gelen
Saint-Domingue, 1780'lerde Avrupa'da tüketilen şekerin
yüzde 40, kahvenin ise yüzde 60 kadarını üretmişti. Bu
dönemde şekerkamışı ve kahve ekim alanlarında
çalıştırılmak üzere 790.000 kadar Afrikalı köle
getirildiği tahmin edilmektedir.
Adada 1537-1548 tarihlerinde yoğun köle
ayaklanmaları baş gösterir. XVI. yüzyılda İngiliz ve
Fransızlar da adaya çıkar. Ada, bir yandan İspanyol, İngiliz ve
Fransızların sömürge savaşlarına sahne olurken, diğer yandan
da köle ayaklanmalarıyla çalkalanır.
ayaklanmaları baş gösterir. XVI. yüzyılda İngiliz ve
Fransızlar da adaya çıkar. Ada, bir yandan İspanyol, İngiliz ve
Fransızların sömürge savaşlarına sahne olurken, diğer yandan
da köle ayaklanmalarıyla çalkalanır.
Köleler kapitalizm, sömürgecilik ve
ırkçılığın üç ayağını oluşturduğu sisteme
karşı farklı direniş yöntemleri geliştirdiler. İntihar bunlardan
biriydi. Böylece hem köle sahibine zarar veriliyordu hem de
ölümden sonra "ruhlar Afrika'ya
dönüyordu". Bir diğer yöntem dağlara kaçmaktı
(marronage). Bu dağlardan isyanlar başlatılıyor, düzlüklere
inilip plantasyonlar yağmalanıyordu. Son olarak da, voodoo inancı
insanlıklarından koparılmaya çalışılan köleleri biraraya
getiriyor, geçmiş ve gelecek arasında bir bağ kurmalarına
imkân veriyordu. Voodoo rahiplerinin birçok isyan başlatmış
olması tesadüf değildir.
ırkçılığın üç ayağını oluşturduğu sisteme
karşı farklı direniş yöntemleri geliştirdiler. İntihar bunlardan
biriydi. Böylece hem köle sahibine zarar veriliyordu hem de
ölümden sonra "ruhlar Afrika'ya
dönüyordu". Bir diğer yöntem dağlara kaçmaktı
(marronage). Bu dağlardan isyanlar başlatılıyor, düzlüklere
inilip plantasyonlar yağmalanıyordu. Son olarak da, voodoo inancı
insanlıklarından koparılmaya çalışılan köleleri biraraya
getiriyor, geçmiş ve gelecek arasında bir bağ kurmalarına
imkân veriyordu. Voodoo rahiplerinin birçok isyan başlatmış
olması tesadüf değildir.
1789 Fransız İhtilali Saint Domingue'nin
kaderini de kökten etkiledi. Fakir ve zengin beyazlar, devrim sonrası
yasalara göre koloninin nasıl yönetileceği konusunda
anlaşmazlığa düştüler. Bu arada, kölelikten kurtulmuş
siyahlar ve yerliler, ihtilalin getirdiği Vatandaş ve İnsan Hakları
Bildirgesine göre kendilerinin de Fransız vatandaşı olduklarını
ileri sürdüler. Bu arada Haiti İsyanı'nı başlatan
köleler Haitili liderler Toussaint L'Ouverture, Jean-Jacques
Dessalines and Henri Christophe önderliğinde bir silahlı
güç hâline geldiler.
kaderini de kökten etkiledi. Fakir ve zengin beyazlar, devrim sonrası
yasalara göre koloninin nasıl yönetileceği konusunda
anlaşmazlığa düştüler. Bu arada, kölelikten kurtulmuş
siyahlar ve yerliler, ihtilalin getirdiği Vatandaş ve İnsan Hakları
Bildirgesine göre kendilerinin de Fransız vatandaşı olduklarını
ileri sürdüler. Bu arada Haiti İsyanı'nı başlatan
köleler Haitili liderler Toussaint L'Ouverture, Jean-Jacques
Dessalines and Henri Christophe önderliğinde bir silahlı
güç hâline geldiler.
XVIII. yüzyılda Toussaint L'Ouverture
önderliğindeki köle ayaklanması başarılı olur.
Sömürgeci güçlerin askerleri adadan kovulur. Bu, aynı
zamanda tarihte kurulan, kölelerin ilk devleti oluyor. Siyahlar ve
Mulatlar'dan oluşan devlet, diğer Orta Amerika ülkelerinde baş
gösteren (Venezüella, Peru ve Kolombiya) bağımsızlık
hareketlerini destekler.
önderliğindeki köle ayaklanması başarılı olur.
Sömürgeci güçlerin askerleri adadan kovulur. Bu, aynı
zamanda tarihte kurulan, kölelerin ilk devleti oluyor. Siyahlar ve
Mulatlar'dan oluşan devlet, diğer Orta Amerika ülkelerinde baş
gösteren (Venezüella, Peru ve Kolombiya) bağımsızlık
hareketlerini destekler.
Haiti kendi yerli ismiyle 1804'te
bağımsızlığını ilan etti. General Dessalines yönetimi eline aldı
ve 1805'te Anayasa ilan etti. Anayasaya göre herkes din
özgürlüğüne sahipti ve herkes (aralarında bulunan,
Napoleon ordusundan kalan Polonyalılar ve Almanlar da dahil) Haitili
"siyah" olarak tanımlandı.
bağımsızlığını ilan etti. General Dessalines yönetimi eline aldı
ve 1805'te Anayasa ilan etti. Anayasaya göre herkes din
özgürlüğüne sahipti ve herkes (aralarında bulunan,
Napoleon ordusundan kalan Polonyalılar ve Almanlar da dahil) Haitili
"siyah" olarak tanımlandı.
Ancak verilen sözlere rağmen, adada yaşamaya
devam eden Fransızlar Dessalines'in emirleri doğrultusunda vahşice
yöntemlerle öldürüldü. Bu katliam sırasında Jean
Zombi adında gaddar bir yerli, beyaz insanlara öldürülmeden
önce işkenceler yaptırıyordu. "Zombi" kelimesinin
kökeni buradan gelmektedir.
devam eden Fransızlar Dessalines'in emirleri doğrultusunda vahşice
yöntemlerle öldürüldü. Bu katliam sırasında Jean
Zombi adında gaddar bir yerli, beyaz insanlara öldürülmeden
önce işkenceler yaptırıyordu. "Zombi" kelimesinin
kökeni buradan gelmektedir.
Bu başarıyı hazmetmeyen Fransa, 25 bin kişilik bir
ordu ile adaya çıkarma yapar. Büyük çatışmalar
sonucu L'Ouverture esir düşer ve Fransa'ya
götürülür.
ordu ile adaya çıkarma yapar. Büyük çatışmalar
sonucu L'Ouverture esir düşer ve Fransa'ya
götürülür.
L'Ouverture, Fransa zindanlarında ölür.
Ada 1776 tarihinde ikiye bölünür. Bu bölünme
aşağı yukarı bugünkü sınırlara tekabül eder.
Ada 1776 tarihinde ikiye bölünür. Bu bölünme
aşağı yukarı bugünkü sınırlara tekabül eder.
Asıl direniş 1791'de başlayan ve 1804'te
bağımsız Haiti'nin kurulmasıyla sonuçlanan Haiti Devrimi
oldu. Bu, tarihin başarılı olmuş ilk ve son köle devrimidir.
Haiti'yi elinde tutmak için onbinlerce askerini kaybeden
Napolyon, buradaki kayıplarını karşılamak için
Louisiana'yı ABD'ye satmak zorunda kaldı. Bugünkü
ABD'nin neredeyse üçte biri olan Louisiana, imparatorluk
hayalleri açısından kilit önemdeydi. Haiti Devrimi
yüzünden hayalleri suya düşen Napolyon'un "lanet
şeker, lanet kahve, lanet sömürgeler" diye bağırdığı
söylenir.
bağımsız Haiti'nin kurulmasıyla sonuçlanan Haiti Devrimi
oldu. Bu, tarihin başarılı olmuş ilk ve son köle devrimidir.
Haiti'yi elinde tutmak için onbinlerce askerini kaybeden
Napolyon, buradaki kayıplarını karşılamak için
Louisiana'yı ABD'ye satmak zorunda kaldı. Bugünkü
ABD'nin neredeyse üçte biri olan Louisiana, imparatorluk
hayalleri açısından kilit önemdeydi. Haiti Devrimi
yüzünden hayalleri suya düşen Napolyon'un "lanet
şeker, lanet kahve, lanet sömürgeler" diye bağırdığı
söylenir.
Fransa adanın doğusunu oluşturan Haiti'nin
bağımsızlık ilanını 1825 tarihinde kabul eder. Fakat bu tanımaya
karşı Haiti devletini Fransa'ya bir kereliğine 90 milyon Francs
d'Or (17 milyar euro) ödemeye mecbur eder. Haiti devleti bunu
kabul etmek zorunda kalır. Fransızlardan kalan çiftlikleri işletip
borçlarını ödeyeceğini düşünen Haiti devleti bu
hesapta yanılır. İşletmecilikteki bilgisizliğe, emperyalistlerin dış
pazarı kapatması da eklenince çiftlikler işletilemez. Fakat
Fransa'nın borcu on senelerce ağır şartlara rağmen ödenir.
Böylece Haiti, bugüne kadar uzanan yoksulluğun çukuruna
yuvarlanmış olur.
bağımsızlık ilanını 1825 tarihinde kabul eder. Fakat bu tanımaya
karşı Haiti devletini Fransa'ya bir kereliğine 90 milyon Francs
d'Or (17 milyar euro) ödemeye mecbur eder. Haiti devleti bunu
kabul etmek zorunda kalır. Fransızlardan kalan çiftlikleri işletip
borçlarını ödeyeceğini düşünen Haiti devleti bu
hesapta yanılır. İşletmecilikteki bilgisizliğe, emperyalistlerin dış
pazarı kapatması da eklenince çiftlikler işletilemez. Fakat
Fransa'nın borcu on senelerce ağır şartlara rağmen ödenir.
Böylece Haiti, bugüne kadar uzanan yoksulluğun çukuruna
yuvarlanmış olur.
Haiti bağımsızlığına rağmen 1826'da
Panama'da yapılan bağımsız Amerika ülkeleri toplantısına
dahil edilmedi ve ABD tarafından 1862'ye kadar tanınmadı. I.
Dünya Savaşı'nda 1915 yılından 1934'e kadar ABD
Haiti'yi işgal ve kontrol altında tuttu. Haiti XX. yüzyıl
boyunca da darbeler, katliamlar ve iç savaşlardan kurtulamadı.
Panama'da yapılan bağımsız Amerika ülkeleri toplantısına
dahil edilmedi ve ABD tarafından 1862'ye kadar tanınmadı. I.
Dünya Savaşı'nda 1915 yılından 1934'e kadar ABD
Haiti'yi işgal ve kontrol altında tuttu. Haiti XX. yüzyıl
boyunca da darbeler, katliamlar ve iç savaşlardan kurtulamadı.
Dünyada 1.8 milyar insan günde bir dolarla,
2.4 milyar insan ise günde 2 dolarla yaşamak zorunda. Haiti günde
iki dolarla yaşamak zorunda olan fakir ülkeler kategorisinde yer
alır.
2.4 milyar insan ise günde 2 dolarla yaşamak zorunda. Haiti günde
iki dolarla yaşamak zorunda olan fakir ülkeler kategorisinde yer
alır.
Hep dışa bağımlı ve diktatörlüklerle
idare edilen Haiti, zayıf ve az gelişmişlik girdabından bir
türlü çıkamaz. 1915'te baş gösteren demokratik
iç ayaklanma ABD'nin müdahalesiyle bastırılır ve
Washington 1934 tarihine kadar adada askeri güç olarak
kalır.
idare edilen Haiti, zayıf ve az gelişmişlik girdabından bir
türlü çıkamaz. 1915'te baş gösteren demokratik
iç ayaklanma ABD'nin müdahalesiyle bastırılır ve
Washington 1934 tarihine kadar adada askeri güç olarak
kalır.
1957 yılında iktidarı ele geçiren ve belki
Haiti'nin en acımasız diktatörlük dönemine damgasını
vuran Francois 'Papa Doc' Duvalier, ABD'nin desteği ile
iktidar olmuştur. 'Tontos Macoutes' (Türkiye'deki
Ergenekon'un bir benzeri) cinayet şebekesini (polis ve katilerden
oluşan bir yapılanma) kurmakla ünlü Papa Doc, 1971'de
iktidarı 19 yaşındaki oğlu Jean Claude 'Baby Doc'
Duvalier'e bırakır.
Haiti'nin en acımasız diktatörlük dönemine damgasını
vuran Francois 'Papa Doc' Duvalier, ABD'nin desteği ile
iktidar olmuştur. 'Tontos Macoutes' (Türkiye'deki
Ergenekon'un bir benzeri) cinayet şebekesini (polis ve katilerden
oluşan bir yapılanma) kurmakla ünlü Papa Doc, 1971'de
iktidarı 19 yaşındaki oğlu Jean Claude 'Baby Doc'
Duvalier'e bırakır.
Oğul 'Baby Doc' 1987 yılında yapılan bir
askeri darbe sonucu ülkeden kovulur. 1990'da seçim olur.
Katolik Jean-Bertrand Aristide ezici çoğunlukla iktidar olur. Fakat
bu uzun sürmez. ABD tezgâhı ile Raoul Cedras 1991 yılında darbe
yapar ve Aristide'yi iktidardan uzaklaştırır. Fakat
Amerika'daki sivil kurumların tepkisi çok sert olur. Bu tepki
sonucu ABD, adaya 'Operation Upphol Democracy' adı altında bir
askeri operasyonla Aristide'yi tekrar iktidara getirir. Ama
Aristide'den Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'na
girmesi istenir.
askeri darbe sonucu ülkeden kovulur. 1990'da seçim olur.
Katolik Jean-Bertrand Aristide ezici çoğunlukla iktidar olur. Fakat
bu uzun sürmez. ABD tezgâhı ile Raoul Cedras 1991 yılında darbe
yapar ve Aristide'yi iktidardan uzaklaştırır. Fakat
Amerika'daki sivil kurumların tepkisi çok sert olur. Bu tepki
sonucu ABD, adaya 'Operation Upphol Democracy' adı altında bir
askeri operasyonla Aristide'yi tekrar iktidara getirir. Ama
Aristide'den Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'na
girmesi istenir.
Haiti ne içerde, ne de dışarıda
güçlü bir devlet yapısına sahip olamadı. Hâlâ
ülkede güvenliği 10 bin kişilik bir BM gücü
sağlamaktadır. Güvenlik derken adada yaşayan bütün
insanların güvenliğini anlamayın. Bu güvenlik, adanın ileri
gelen tabakası ve yabancı sermayedarları, adanın açlarına karşı
korumaktan ibaret.
güçlü bir devlet yapısına sahip olamadı. Hâlâ
ülkede güvenliği 10 bin kişilik bir BM gücü
sağlamaktadır. Güvenlik derken adada yaşayan bütün
insanların güvenliğini anlamayın. Bu güvenlik, adanın ileri
gelen tabakası ve yabancı sermayedarları, adanın açlarına karşı
korumaktan ibaret.
Toparlarsak: "Bağımsız Haiti'nin ilk
lideri J. J. Dessalines, 'Amerikalıların intikamını aldım'
demişti. Batı dünyasının intikamı ise yeni başlıyordu.
Dünyanın bütün kölelerine ve hatta siyahlarına ilham
veren Haiti Devrimi, affedilmesi mümkün olmayan bir
radikallikteydi. Haiti'yi 1947'ye kadar süren bir tazminat
ödemeye zorlayan Fransa, ancak 'kayıpları'nın
karşılanması şartıyla Haiti'yle diplomatik ilişkilere
başlayabileceğini bildirmişti. Haiti'nin Fransa'ya
ödediği tazminat bugünün parasıyla 21 milyar dolar
civarındadır.
lideri J. J. Dessalines, 'Amerikalıların intikamını aldım'
demişti. Batı dünyasının intikamı ise yeni başlıyordu.
Dünyanın bütün kölelerine ve hatta siyahlarına ilham
veren Haiti Devrimi, affedilmesi mümkün olmayan bir
radikallikteydi. Haiti'yi 1947'ye kadar süren bir tazminat
ödemeye zorlayan Fransa, ancak 'kayıpları'nın
karşılanması şartıyla Haiti'yle diplomatik ilişkilere
başlayabileceğini bildirmişti. Haiti'nin Fransa'ya
ödediği tazminat bugünün parasıyla 21 milyar dolar
civarındadır.
ABD iç savaşına kadar Haiti'yi
tanımadı, çünkü kölelerine kötü örnek
olduğunu düşünüyordu. 1915-1931 arasında Haiti'yi
işgal etti, 1957-1986 döneminde baba-oğul Duvalier
diktatörlüğünü destekledi. Aynı diktatörlük
yıllarında neo-liberal iktisat politikalarını dayattı. Haiti'nin
tarımı çöktü, bu da kentlere kitlesel göçleri
tetikledi. Depremde ölenlerin büyük kısmı, kentlere
göçen ve varoşlarda yaşayan bu Haitililer. Haiti halkının
büyük desteğini alarak iktidara gelen eski Devlet Başkanı J. B.
Aristide'in 1991'de Haiti ordusu, 2004'te paramiliter
güçler tarafından iki kez devrilmesinde de ABD önemli rol
oynadı.
tanımadı, çünkü kölelerine kötü örnek
olduğunu düşünüyordu. 1915-1931 arasında Haiti'yi
işgal etti, 1957-1986 döneminde baba-oğul Duvalier
diktatörlüğünü destekledi. Aynı diktatörlük
yıllarında neo-liberal iktisat politikalarını dayattı. Haiti'nin
tarımı çöktü, bu da kentlere kitlesel göçleri
tetikledi. Depremde ölenlerin büyük kısmı, kentlere
göçen ve varoşlarda yaşayan bu Haitililer. Haiti halkının
büyük desteğini alarak iktidara gelen eski Devlet Başkanı J. B.
Aristide'in 1991'de Haiti ordusu, 2004'te paramiliter
güçler tarafından iki kez devrilmesinde de ABD önemli rol
oynadı.
ABD'nin eski başkan adaylarından Pat Robertson,
Haiti'nin Fransız sömürgeliğinden kurtulmak için
şeytanla anlaştığını, bu yüzden lanetlendiğini, depremin de bunun
bir ifadesi olduğunu söyledi. Batı dünyasının Haiti'yi
affetmediğini bundan daha veciz bir şekilde ifade etmek zor. Özetle,
Haiti'nin 'devrimden depreme kısa tarihi' şu anki
hâlini büyük ölçüde
açıklıyor.
Haiti'nin Fransız sömürgeliğinden kurtulmak için
şeytanla anlaştığını, bu yüzden lanetlendiğini, depremin de bunun
bir ifadesi olduğunu söyledi. Batı dünyasının Haiti'yi
affetmediğini bundan daha veciz bir şekilde ifade etmek zor. Özetle,
Haiti'nin 'devrimden depreme kısa tarihi' şu anki
hâlini büyük ölçüde
açıklıyor.
Ancak özellikle ABD merkez medyası, bu tarihe
değinmeden, deprem sonrasındaki yağmalama ve şiddet olaylarına
odaklandı, Haiti'nin olağanüstü fakirliğine vurgu yaptı.
Oysa yağma olayları, Haitili fakirlerin kendi aralarında
gösterdikleri güçlü dayanışmanın yanında sadece bir
ayrıntıydı. New York Times'ın ünlü yazarlarından David
Brooks da Haiti'nin fakirliğini voodoo'nun kaderciliğine
bağladı. Voodoo'nun devrim sırasında hiç de kaderci
olmadığının üstü el çabukluğuyla
örtülüyordu. Depremin medyada gösteriliş tarzının
sunduğu örtük mesaj bellidir: Siyahlar tembel ve vahşidirler,
kendilerini yönetmekten de acizdirler." size="2">[13]
değinmeden, deprem sonrasındaki yağmalama ve şiddet olaylarına
odaklandı, Haiti'nin olağanüstü fakirliğine vurgu yaptı.
Oysa yağma olayları, Haitili fakirlerin kendi aralarında
gösterdikleri güçlü dayanışmanın yanında sadece bir
ayrıntıydı. New York Times'ın ünlü yazarlarından David
Brooks da Haiti'nin fakirliğini voodoo'nun kaderciliğine
bağladı. Voodoo'nun devrim sırasında hiç de kaderci
olmadığının üstü el çabukluğuyla
örtülüyordu. Depremin medyada gösteriliş tarzının
sunduğu örtük mesaj bellidir: Siyahlar tembel ve vahşidirler,
kendilerini yönetmekten de acizdirler." size="2">[13]
EKONOMİ-POLİTİK VERİLER
Haiti siyah insanların kurduğu ilk cumhuriyet…
Siyahlar da aslında 1780'lerde Fransızlar tarafından zorla
Afrika'dan (790 bin kişi) kahve ve şeker kamışı üretimi
için getirilen köleler…
Siyahlar da aslında 1780'lerde Fransızlar tarafından zorla
Afrika'dan (790 bin kişi) kahve ve şeker kamışı üretimi
için getirilen köleler…
Nüfusunun yüzde 80'i yoksulluk,
yüzde 54'ü de açlık sınırının altında kalan olan
bu ülke Batı yarımkürenin en yoksulu…
yüzde 54'ü de açlık sınırının altında kalan olan
bu ülke Batı yarımkürenin en yoksulu…
Depremin bir kez daha vurduğu Haiti'de
işsizliğin, yoksulluğun, açlığın kol gezdiği, tenekeden evlerin
çok olduğu fakir bir ülke. Halkının dörtte
üçü günde 2 dolardan az parayla geçinmek
zorunda. Başkent Port-au Prince'de 300 bin kişi hiçbir şeye
sahip olmadan yaşıyor. Tablo bu olunca, benzerleriyle kıyaslandığında
şiddeti daha küçük olmasına rağmen etkisi büyük
depremin neden bu kadar can aldığı daha iyi anlaşılıyor.
işsizliğin, yoksulluğun, açlığın kol gezdiği, tenekeden evlerin
çok olduğu fakir bir ülke. Halkının dörtte
üçü günde 2 dolardan az parayla geçinmek
zorunda. Başkent Port-au Prince'de 300 bin kişi hiçbir şeye
sahip olmadan yaşıyor. Tablo bu olunca, benzerleriyle kıyaslandığında
şiddeti daha küçük olmasına rağmen etkisi büyük
depremin neden bu kadar can aldığı daha iyi anlaşılıyor.
Bu acı tablo karşında dünyanın pek çok
ülkesinde yüreği sızlayan insanlar, Haitilerin yaralarını
sarmak için yardım kampanyalarına katıldı, katılmaya devam
ediyor.
ülkesinde yüreği sızlayan insanlar, Haitilerin yaralarını
sarmak için yardım kampanyalarına katıldı, katılmaya devam
ediyor.
Ama, yıllardır bu ülkeyi tam anlamıyla
"arka bahçe"ye çeviren ABD, depremi fırsat
bilerek, "insani yardım" ve "güvenlik" adına
askeri çıkarma yaptı. Yardımlar, giriş-çıkışlar,
ABD'nin denetimine geçti. Bir nevi yönetimi
devralma...
"arka bahçe"ye çeviren ABD, depremi fırsat
bilerek, "insani yardım" ve "güvenlik" adına
askeri çıkarma yaptı. Yardımlar, giriş-çıkışlar,
ABD'nin denetimine geçti. Bir nevi yönetimi
devralma...
Aslına bakarsanız; Haitililerin bugün
yaşadığı büyük insanlık dramının kaynağında yatan,
açlık, yoksulluk, yaşanılabilir güvenli konutsuzluğun
arkasında sömürgeci Fransa ile emperyalist ABD'nin
yıllardır bu ülkeye reva gördüğü politikalar
yatmaktadır.
yaşadığı büyük insanlık dramının kaynağında yatan,
açlık, yoksulluk, yaşanılabilir güvenli konutsuzluğun
arkasında sömürgeci Fransa ile emperyalist ABD'nin
yıllardır bu ülkeye reva gördüğü politikalar
yatmaktadır.
Örneğin sömürgeci "Fransa
1825'te, Haiti'nin bağımsızlığını tanıma
karşılığında akıl almaz miktarda tazminat talep etti: 150 milyon
Fransız altını, yani ülkenin yıllık ihracat gelirinin beş katı.
Kraliyet Fermanı, 150 topu olan 12 Fransız savaş gemisiyle desteklendi.
Talepler pazarlığa açık değildi. Çiçeği burnunda
cumhuriyet razı oldu, zira başka seçeneği yoktu. Haiti
özgürlüğünün bedelini ödemek zorundaydı ve
sonraki 122 yılda ödeye ödeye helâk oldu." size="2">[14]
1825'te, Haiti'nin bağımsızlığını tanıma
karşılığında akıl almaz miktarda tazminat talep etti: 150 milyon
Fransız altını, yani ülkenin yıllık ihracat gelirinin beş katı.
Kraliyet Fermanı, 150 topu olan 12 Fransız savaş gemisiyle desteklendi.
Talepler pazarlığa açık değildi. Çiçeği burnunda
cumhuriyet razı oldu, zira başka seçeneği yoktu. Haiti
özgürlüğünün bedelini ödemek zorundaydı ve
sonraki 122 yılda ödeye ödeye helâk oldu." size="2">[14]
Emperyalist ABD ise, her zaman yaptığı gibi
"kriz ortamlarını" fırsata çevirmenin politikasını
yapıyor. Acı, elem, keder, yoksulluk, yaraları sarmak onlar için
önemli değil. Önemli olan daha fazla "arka
bahçe", işgal ve yağma. Bu siyaset, başkanından bağımsız
olarak hep sürdü, sürmeye de devam ediyor.
"kriz ortamlarını" fırsata çevirmenin politikasını
yapıyor. Acı, elem, keder, yoksulluk, yaraları sarmak onlar için
önemli değil. Önemli olan daha fazla "arka
bahçe", işgal ve yağma. Bu siyaset, başkanından bağımsız
olarak hep sürdü, sürmeye de devam ediyor.
Gerçek şu ki, başta Fransa ve ABD olmak
üzere Batı'nın zengin ülkelerinin Haiti'ye olduğu
gibi dünyanın yoksul ülkelerinin tümüne de ödenecek
büyük borçları var.
üzere Batı'nın zengin ülkelerinin Haiti'ye olduğu
gibi dünyanın yoksul ülkelerinin tümüne de ödenecek
büyük borçları var.
Haiti'nin zenginliklerinin talanı
Fransa'nın ünlü devlet adamı Richelieu ve köle
ticaretiyle başlamıştır. Ve kısa sürede dünyanın en
çok soyulan ve talana uğrayan ülkesi konumuna getirilmiştir.
Ardından devreye Birleşik Amerika girmiş ve onun desteğiyle işbaşına
gelen diktatör Duvalier ve IMF'nin dayattığı
"reformlarla" soygun eskisi gibi sürüp
gitmiştir.
Fransa'nın ünlü devlet adamı Richelieu ve köle
ticaretiyle başlamıştır. Ve kısa sürede dünyanın en
çok soyulan ve talana uğrayan ülkesi konumuna getirilmiştir.
Ardından devreye Birleşik Amerika girmiş ve onun desteğiyle işbaşına
gelen diktatör Duvalier ve IMF'nin dayattığı
"reformlarla" soygun eskisi gibi sürüp
gitmiştir.
Bugünkü doğal felaketin onca yıkıma ve can
kaybına yol açmasında ve ülkenin yoksullaşmasında
ABD'nin güdümündeki IMF'nin sözü edilen
yapısal "reformlarının" payı büyüktür. Nitekim
Fransa'da yaşayan Haiti kökenli tarih profesörü ve
felsefeci Auguste Leon Philippe zengin ülkelerin yardımları konusuna
kuşkuyla yanaşmaktadır. Profesöre göre aslolan gerçek bir
kalkınma projesinin ve onu gerçekleştirecek insanların
varlığıdır.
kaybına yol açmasında ve ülkenin yoksullaşmasında
ABD'nin güdümündeki IMF'nin sözü edilen
yapısal "reformlarının" payı büyüktür. Nitekim
Fransa'da yaşayan Haiti kökenli tarih profesörü ve
felsefeci Auguste Leon Philippe zengin ülkelerin yardımları konusuna
kuşkuyla yanaşmaktadır. Profesöre göre aslolan gerçek bir
kalkınma projesinin ve onu gerçekleştirecek insanların
varlığıdır.
Azgelişmiş ülkelerin kalkınmaları
büyük güçlerin çıkarlarına uygun olmaktan
uzaktır. Zira bir ülkenin kalkınmasına gerçekten yardım
etmek, yardım eden zengin ülkelerin pazar, ucuz işgücü,
hammadde kaynaklarını kaybetmesi anlamına gelmektedir. Bu temel nedenle
ABD, Fransa ve Batılı zenginler tıpkı Afrika'da, Latin
Amerika'da yaptıkları gibi hammadde kaynağı ülkelerin
kalkınmaları için hiçbir şey yapmadıkları gibi o
ülkeleri sadece talan edip soymuşlardır.
büyük güçlerin çıkarlarına uygun olmaktan
uzaktır. Zira bir ülkenin kalkınmasına gerçekten yardım
etmek, yardım eden zengin ülkelerin pazar, ucuz işgücü,
hammadde kaynaklarını kaybetmesi anlamına gelmektedir. Bu temel nedenle
ABD, Fransa ve Batılı zenginler tıpkı Afrika'da, Latin
Amerika'da yaptıkları gibi hammadde kaynağı ülkelerin
kalkınmaları için hiçbir şey yapmadıkları gibi o
ülkeleri sadece talan edip soymuşlardır.
width="67" />
HAİTİ size="2">[15]
BAŞKENT
Port-au-prince
PARA BİRİMİ
Gourde
1 EURO =
51.18 gourde (18 Ocak
2006'da)
2006'da)
DİLLER
Kreol ve Fransızca (1987
Anayasası'nın 5. maddesi uyarınca her ikisi de resmî
dildir.)
Anayasası'nın 5. maddesi uyarınca her ikisi de resmî
dildir.)
size="2">YÜZÖLÇÜMÜ
27.750 km²
SİYASAL VERİLER
DEVLETİN
NİTELİĞİ
NİTELİĞİ
Üniter
cumhuriyet
cumhuriyet
REJİMİN
NİTELİĞİ
NİTELİĞİ
Başkanlık
ŞİMDİKİ DEVLET
BAŞKANI
BAŞKANI
R. Préval (2006
Şubatı'nda yapılan başkanlık seçimlerinin ilk turunda
seçildi)
Şubatı'nda yapılan başkanlık seçimlerinin ilk turunda
seçildi)
SEÇİM
SİSTEMİ
SİSTEMİ
Başkanlık
seçimlerinde genel oy, tek turlu çoğunluk sistemi, iki
dönem uzatılabilen beş yıllık görev
süresi.
seçimlerinde genel oy, tek turlu çoğunluk sistemi, iki
dönem uzatılabilen beş yıllık görev
süresi.
BAŞLICA SİYASAL
PARTİLER
PARTİLER
Fanmi Lavales, Yeni Bir
Haiti'nin İnşası İçin Hıristiyan Hareket, Louvri
Bayré Partisi, Uyum Mekanı, Mücadele Eden Halkın
Örgütü, Halk Tarafı Dayanışma Mekanı
Haiti'nin İnşası İçin Hıristiyan Hareket, Louvri
Bayré Partisi, Uyum Mekanı, Mücadele Eden Halkın
Örgütü, Halk Tarafı Dayanışma Mekanı
DİĞER GRUPLAR
Demokratik Değişim
İçin Ulusal Cephe, Ulusal Korporatist Hareket, Haiti Demokrasisi
İçin Hareket, 184'ler Grubu
İçin Ulusal Cephe, Ulusal Korporatist Hareket, Haiti Demokrasisi
İçin Hareket, 184'ler Grubu
SON BAŞKANLIK
SEÇİMİNE KATILIM ORANI
SEÇİMİNE KATILIM ORANI
60
SİVİL
ÖZGÜRLÜKLER (2005)
ÖZGÜRLÜKLER (2005)
4
YÖNETİŞİM
(2004)
(2004)
5
BÖLGESEL BAĞINTILAR/
ANLAŞMALAR
ANLAŞMALAR
Caricom
üyesi
üyesi
TOPRAK
ANLAŞMAZLIKLARI
ANLAŞMAZLIKLARI
-
İKTİSADİ VERİLER
2002
2003
2004
2005
TOPLAM GSH (milyon
dolar)
dolar)
3.293.7
2 744.8
3.535.2
Veri yok
BÜYÜME (yıllık
yüzde)
yüzde)
-0.5
0.5
-3.8
1.5
ENFLASYON (yıllık
yüzde)
yüzde)
14.8
40.4
20.2
15.2
KİŞİ BAŞINA MİLLİ
GELİR (yıllık yüzde)
GELİR (yıllık yüzde)
-2.3
-1.3
-5.5
-0.3
KENTSEL İŞSİZLİK (aktif
nüfusun yüzdesi)
nüfusun yüzdesi)
Veri yok
Veri yok
Veri yok
Veri yok
KİŞİ BAŞINA YILLIK GELİR
(2004)
(2004)
390 USD (178.
sıra)
sıra)
AKTİF NÜFUSUN
SEKTÖREL DAĞILIMI (1990)
SEKTÖREL DAĞILIMI (1990)
Tarım: 67.8; Sanayi: 8.8;
Hizmetler: 23.4
Hizmetler: 23.4
KİŞİ BAŞINA ULUSAL
ZENGİNLİK TOPLAMI (Dünya Bankası İndeksi) (2000)
ZENGİNLİK TOPLAMI (Dünya Bankası İndeksi) (2000)
8 235 USD
KİŞİ BAŞINA ULUSAL
ZENGİNLİK ARTIŞI (Dünya Bankası İndeksi) (2000)
ZENGİNLİK ARTIŞI (Dünya Bankası İndeksi) (2000)
106 USD
İKTİSADİ GÜVEN VE AÇILIMLAR
(Milyon Dolar)
(Milyon Dolar)
2002
2003
2004
2005
ÖDEMELER
DENGESİ
DENGESİ
-83
-8
35
23
CARİ HESAP
-49
-45
-27
64
SERMAYE HESABI
-34
37
63
-41
İHRACAT
421
468
510
628
İTHALAT
1.232
1.417
1.519
1.654
TOPLAM BRÜT DIŞ
BORÇ
BORÇ
1.212
1.287
1.316
Veri yok
BAŞLICA İHRAÇ
MALLARI (ve toplam ihracat içindeki yüzdesi)
(2000)
MALLARI (ve toplam ihracat içindeki yüzdesi)
(2000)
Mamûl ürünler
(10.9), kahve (3.2), esans yağları (1.6)
(10.9), kahve (3.2), esans yağları (1.6)
BAŞLICA ALICILAR
(2004)
(2004)
ABD (81.2), Dominik
Cumhuriyeti (7.3), Kanada (4.1)
Cumhuriyeti (7.3), Kanada (4.1)
BAŞLICA SATICILAR
(2004)
(2004)
ABD (34.8), Hollanda
Antilleri (18.0), Malezya (5.1), Kolombiya (4.7)
Antilleri (18.0), Malezya (5.1), Kolombiya (4.7)
DEMOGRAFİK VE TOPLUMSAL YAPILAR
NÜFUS
(2005)
(2005)
9.151.000 kişi
NÜFUS YOĞUNLUĞU
(2005)
(2005)
307.3 kişi/
km²
km²
EN BÜYÜK KENT
(1999)
(1999)
Port-au-Prince (990.558
kişi)
kişi)
İKİNCİ BÜYÜK
KENT (1999)
KENT (1999)
Carrefour (336.222
kişi)
kişi)
YAŞAMA SÜRESİ
BEKLENTİSİ (2003)
BEKLENTİSİ (2003)
51.6
DEMOGRAFİK BÜYÜME
ORANI (2005-2010 arası yıllık ortalama varyasyon)
ORANI (2005-2010 arası yıllık ortalama varyasyon)
1.4
YOKSULLUK SINIRI ALTINDA
YAŞAYAN HANELERİN YÜZDESİ (kentsel nüfus
içinde)
YAŞAYAN HANELERİN YÜZDESİ (kentsel nüfus
içinde)
Yüzde 60
OKUMA YAZMA BİLMEYENLER
(yetişkin nüfus içinde) (2005)
(yetişkin nüfus içinde) (2005)
45.2
TEMİZ İÇME SUYUNA
ERİŞEBİLEN NÜFUS (yüzde) (2002)
ERİŞEBİLEN NÜFUS (yüzde) (2002)
71
KENTSEL NÜFUS
(yüzde) (2005)
(yüzde) (2005)
41.8
YERLİ NÜFUSUN TOPLAM
NÜFUSA ORANI (yüzde) (2003)
NÜFUSA ORANI (yüzde) (2003)
0
YAŞ GRUPLARINA GÖRE
NÜFUS YAPISI (toplam nüfus yüzdeleri) (2005)
NÜFUS YAPISI (toplam nüfus yüzdeleri) (2005)
0-14: 37.2; 15-34: 37.1;
35-49: 14.2; 50-64: 7.7; 65+: 3.8
35-49: 14.2; 50-64: 7.7; 65+: 3.8
İLETİŞİM VERİLERİ
TELEFON HATLARI (bin kişi
başına) (2003)
başına) (2003)
17
CEP TELEFONLARI (bin kişi
başına) (2003)
başına) (2003)
38
KİŞİSEL BİLGİSAYAR (bin
kişi başına) (2003)
kişi başına) (2003)
Veri yok
BAŞLICA
GAZETELER
GAZETELER
Fouye! Nouvelles Haiti,
Haiti Progrès, Haitian Times, Haiti Star
Haiti Progrès, Haitian Times, Haiti Star
Bu durumda sormadan geçmeyelim: Emperyalist
ülkeler, neo-liberal politikaları dayatıp, ormanlık alanları yok
etmeseydi, zarar bu kadar olur muydu? Sömürgeci devletler, rant
için ülkedeki zenginleri kışkırtan politikalar izlemeseydi
Haiti bu kadar geri kalır mıydı?
ülkeler, neo-liberal politikaları dayatıp, ormanlık alanları yok
etmeseydi, zarar bu kadar olur muydu? Sömürgeci devletler, rant
için ülkedeki zenginleri kışkırtan politikalar izlemeseydi
Haiti bu kadar geri kalır mıydı?
Amerika, Castro'ya karşı antikomünist
güç dengesini gözetip, Haiti'de diktatör Duvalier
ailesine destek vermeseydi, ülke bugün bu durumda mı olurdu?
güç dengesini gözetip, Haiti'de diktatör Duvalier
ailesine destek vermeseydi, ülke bugün bu durumda mı olurdu?
Bebe Doc Duvalier, 1970 ve 80'lerde Haiti'yi
Amerikan sermayesinin sömürüsüne açmasaydı,
toprakları yağmalanan çiftçiler iş bulmak umuduyla başkent
Port-au-Prince'e akın eder miydi? Nüfusu 1950'lerde 50 bin
olan bir kent, bugün 2 milyon insanı barındırır hâle gelir
miydi?
Amerikan sermayesinin sömürüsüne açmasaydı,
toprakları yağmalanan çiftçiler iş bulmak umuduyla başkent
Port-au-Prince'e akın eder miydi? Nüfusu 1950'lerde 50 bin
olan bir kent, bugün 2 milyon insanı barındırır hâle gelir
miydi?
1980'lerde halk tarafından toprak reformu
yapması umuduyla Cumhurbaşkanı seçilen Jean-Bertrand Aristide,
1991'de Amerikan destekli bir darbe ile görevden alınmasaydı,
Haiti toprakları rahatça yabancı sermayeye peşkeş çekilir
miydi?
yapması umuduyla Cumhurbaşkanı seçilen Jean-Bertrand Aristide,
1991'de Amerikan destekli bir darbe ile görevden alınmasaydı,
Haiti toprakları rahatça yabancı sermayeye peşkeş çekilir
miydi?
Amerika, Aristide hükümetini dize getirmek
için ambargo başlatmasaydı, Haiti halkı bu kadar yoksul olur
muydu?
için ambargo başlatmasaydı, Haiti halkı bu kadar yoksul olur
muydu?
1994'te Bill Clinton adaya asker
gönderdiğinde, göreve iade edilen Aristide, neo-liberal planları
uygulamaya razı olmasaydı, Haiti bugünkü kadar geri kalır
mıydı?
gönderdiğinde, göreve iade edilen Aristide, neo-liberal planları
uygulamaya razı olmasaydı, Haiti bugünkü kadar geri kalır
mıydı?
Amerikan hükümeti, 2004'te
Haiti'nin yönetici seçkinleriyle işbirliği yapıp,
Aristide hükümetini deviren ölüm timlerine arka
çıkmasa, Birleşmiş Milletler ülkeye asker yığabilir
miydi?
Haiti'nin yönetici seçkinleriyle işbirliği yapıp,
Aristide hükümetini deviren ölüm timlerine arka
çıkmasa, Birleşmiş Milletler ülkeye asker yığabilir
miydi?
Yığılan o güçler, yoksulluğu ve
yolsuzluğu gidermeye çalışacak yerde, orman yağmasının,
yolsuzluğun önünü daha da açmasaydı, ülkenin
altını üstüne getiren doğal felaketlerin etkisi bu kadar
aşırı olabilir miydi?
yolsuzluğu gidermeye çalışacak yerde, orman yağmasının,
yolsuzluğun önünü daha da açmasaydı, ülkenin
altını üstüne getiren doğal felaketlerin etkisi bu kadar
aşırı olabilir miydi?
Neo-liberal politikaları uygulamak üzere başa
getirilen Gerard Latortue hükümeti, ambargo sonrasında ülkeye
giren milyarlarca doları şahsi hesaplara aktarabilir miydi?
getirilen Gerard Latortue hükümeti, ambargo sonrasında ülkeye
giren milyarlarca doları şahsi hesaplara aktarabilir miydi?
2006'da Cumhurbaşkanı seçilen ve Amerikan
planlarını uygulamaya devam eden Rene Preval, görünürde
iktidarını sürdürürken emperyalizm Haiti'yi
sömürmeye devam ediyor.
planlarını uygulamaya devam eden Rene Preval, görünürde
iktidarını sürdürürken emperyalizm Haiti'yi
sömürmeye devam ediyor.
Şimdi de Obama hükümeti, deprem bahanesiyle
adaya asker yığıyor. Haiti'ye deprem nedeniyle 100 milyon dolar
yardım yapılacağı sözünü vermiş Obama...
adaya asker yığıyor. Haiti'ye deprem nedeniyle 100 milyon dolar
yardım yapılacağı sözünü vermiş Obama...
Eğer gerçekten yardım etmek istese, ülkeye
verdikleri bunca zararı da düşünerek, tüm
borçlarını silmesi gerekir. Ama silmez... Çünkü
Haiti, hâlâ Inter-American bankasına yüklü miktarlarda
borç ödüyor. Amerika, bildiğiniz gibi, bankaları kurtarmak
için insanların harcanmasıyla ünlü.
verdikleri bunca zararı da düşünerek, tüm
borçlarını silmesi gerekir. Ama silmez... Çünkü
Haiti, hâlâ Inter-American bankasına yüklü miktarlarda
borç ödüyor. Amerika, bildiğiniz gibi, bankaları kurtarmak
için insanların harcanmasıyla ünlü.
Kapitalizmin altın kurallarının başkandan başkana
değişmediği bir ülke, kendi halkı için yapmadığını Haiti
halkı için yapar mı?
değişmediği bir ülke, kendi halkı için yapmadığını Haiti
halkı için yapar mı?
Bakın Amerika'da aşırı sağın önde gelen
figürlerinden Pat Robertson ne diyor? Haiti halkı, 200 yıl önce
Fransız sömürgecilere isyan edip
özgürlüğünü kazandığı için
cezalandırılmış...
figürlerinden Pat Robertson ne diyor? Haiti halkı, 200 yıl önce
Fransız sömürgecilere isyan edip
özgürlüğünü kazandığı için
cezalandırılmış...
Sözün bittiği noktadır bu...
DEPREM "YARDIMI" İŞGALİ
BM'nin belirlediği dünyanın en yoksul
ülkeleri listesinin en üst sıralarında bulunan Haiti'de
yaşanan depremle birlikte 2 milyonun üzerinde kişi evsiz kaldı.
Depremde açıklanan resmi rakamlara göre, 150 bin kişinin
hayatını kaybettiği Hispanyola Adası'ndaki Haiti'de her 1000
çocuktan 80'i çeşitli nedenlerle hayatını
kaybediyor.
ülkeleri listesinin en üst sıralarında bulunan Haiti'de
yaşanan depremle birlikte 2 milyonun üzerinde kişi evsiz kaldı.
Depremde açıklanan resmi rakamlara göre, 150 bin kişinin
hayatını kaybettiği Hispanyola Adası'ndaki Haiti'de her 1000
çocuktan 80'i çeşitli nedenlerle hayatını
kaybediyor.
Haiti'deki depremin yarattığı muazzam hasarın
temelinde, Fransız sömürgeciliğinin ülkeyi iliklerine kadar
emmesi yatıyordu. Paris'in Haiti'nin bağımsızlığını
tanımak için istediği muazzam tazminatın 122 yıllık ödenme
sürecinde, ekonomi ve altyapı iflah olmaz derecede geri
kaldı…
temelinde, Fransız sömürgeciliğinin ülkeyi iliklerine kadar
emmesi yatıyordu. Paris'in Haiti'nin bağımsızlığını
tanımak için istediği muazzam tazminatın 122 yıllık ödenme
sürecinde, ekonomi ve altyapı iflah olmaz derecede geri
kaldı…
"Haiti'deki fay hattı nerede?" diye
sorulursa, sadece jeologların yanıtında değil, ülkeyi bu hâle
sokan sömürgeci Fransa ile emperyalist ABD arasındaki
çizgide aranmalıdır!
sorulursa, sadece jeologların yanıtında değil, ülkeyi bu hâle
sokan sömürgeci Fransa ile emperyalist ABD arasındaki
çizgide aranmalıdır!
Birçok Haitili için fay hattı maziye
uzanıyor - Haiti'nin sömürge tecrübesine, bu diyarı
borçla ve hep bodur kalan bir ekonomiyle sakatlayan köleciler ve
zorbalar imparatorluğuna. Fay hattı 200 yıl öncesine, doğrudan
doğruya Fransa'ya, oradan da ABD'ye gidiyor!
uzanıyor - Haiti'nin sömürge tecrübesine, bu diyarı
borçla ve hep bodur kalan bir ekonomiyle sakatlayan köleciler ve
zorbalar imparatorluğuna. Fay hattı 200 yıl öncesine, doğrudan
doğruya Fransa'ya, oradan da ABD'ye gidiyor!
Gerçekten de sorunu kavramak Haiti'yi
yıllar boyu yağmalayan, ülkeyi etkin bir altyapıdan mahrum bırakıp
doğal afetler karşısında savunmasız hâle getiren despotlarda
aranmalıdır…
yıllar boyu yağmalayan, ülkeyi etkin bir altyapıdan mahrum bırakıp
doğal afetler karşısında savunmasız hâle getiren despotlarda
aranmalıdır…
Juan Marguez'in, "Biz eğer hâlâ
kölelik koşullarında yaşıyorsak, bize bugün yardım elini
uzatan bu bayların eseri!"; Marcos'un, "Bize pirinç
yardımı gönderenler, pirinç ekmemizi engellemeseydi
yardımlarına gerek kalmazdı!" diye yorumladıkları deprem felaketi
50 bin cana mal olmasının yanında üç milyon insanın,
ülkenin nüfusunun üçte birinin yaralanmasına ve ciddi
zararlara uğramasına yol açmıştı.
kölelik koşullarında yaşıyorsak, bize bugün yardım elini
uzatan bu bayların eseri!"; Marcos'un, "Bize pirinç
yardımı gönderenler, pirinç ekmemizi engellemeseydi
yardımlarına gerek kalmazdı!" diye yorumladıkları deprem felaketi
50 bin cana mal olmasının yanında üç milyon insanın,
ülkenin nüfusunun üçte birinin yaralanmasına ve ciddi
zararlara uğramasına yol açmıştı.
"Haiti depreminden sonra da Naomi Klein dünya
kamuoyunu gözlerini açması için uyarıyordu: 'Bu
bir komplo teorisi değil: Bunu daha önce yaptılar, yine
yapacaklar'. Depremden beri gelişmelere bakıldığında
Klein'ın endişeleri haklı görünüyor. Depremin hemen
ardından ABD 10 bin asker, Kanada da 1000 asker göndereceklerini
duyurdular. ABD şimdiden havaalanının kontrolünü ele
geçirmiş durumda"ydı! size="2">[16]
kamuoyunu gözlerini açması için uyarıyordu: 'Bu
bir komplo teorisi değil: Bunu daha önce yaptılar, yine
yapacaklar'. Depremden beri gelişmelere bakıldığında
Klein'ın endişeleri haklı görünüyor. Depremin hemen
ardından ABD 10 bin asker, Kanada da 1000 asker göndereceklerini
duyurdular. ABD şimdiden havaalanının kontrolünü ele
geçirmiş durumda"ydı! size="2">[16]
Bu durumda Angel Guerra Cabrera'nın işaret
ettiği gibi, "Depremin ardından ABD yönetimi, yaralı
ülkeye yardım maskesi altında asker yığdı. ABD, Haiti'nin
yaşadığı trajediyi bu Karayib ülkesine askeri olarak yerleşmek
için kullandı. Washinton'un ilk açıklamalarından
böyle olacağı belliydi: Yaralı ülkeye hemen çok sayıda
asker gönderileceği açıklanmıştı." size="2">[17]
ettiği gibi, "Depremin ardından ABD yönetimi, yaralı
ülkeye yardım maskesi altında asker yığdı. ABD, Haiti'nin
yaşadığı trajediyi bu Karayib ülkesine askeri olarak yerleşmek
için kullandı. Washinton'un ilk açıklamalarından
böyle olacağı belliydi: Yaralı ülkeye hemen çok sayıda
asker gönderileceği açıklanmıştı." size="2">[17]
Aslı sorulursa; "Haiti'de
gerçekleşen deprem, salt Haiti'nin değil, 'uluslararası
topluluğun' 'demokrasi' anlayışının da
'gerçeğini' gözler önüne serdi.
gerçekleşen deprem, salt Haiti'nin değil, 'uluslararası
topluluğun' 'demokrasi' anlayışının da
'gerçeğini' gözler önüne serdi.
Jeologlar, yıllardır, Güney Haiti'de
güçlü bir deprem bekliyorlardı. 2008'de gazeteler
çok büyük bir depremin gelmekte olduğunu yazmıştı. İki
milyon nüfuslu Porte-au-Prince tam anlamıyla yerle bir oldu. Depremde
ölenlerin sayısının yüz binlere ulaştı. Başta ABD olmak
üzere dünya medyası Haiti'ye odaklandı. Felaketin
boyutları, 'uluslararası topluluğun' yardım elini
uzatmasının gerektiği, Haiti'nin yoksulluğu vurgulandı.
Ölümlerin büyük çoğunluğunun binaların
dayanıksızlığından, denetimsiz inşaatlardan, deprem yıllardır
bekleniyor olmasına karşı gereken tedbirlerin alınmamasından
kaynaklandığında hemen herkes anlaşıyordu. Ama halkının yüzde
75'i günde 2 dolar gelirle geçinmek zorunda kalan,
GSMH'si 7 milyar doları aşamayan, yaklaşık iki milyar dolar dış
borçla boğuşan bir ülkede depreme karşı nasıl tedbir
alınabilirdi ki?
güçlü bir deprem bekliyorlardı. 2008'de gazeteler
çok büyük bir depremin gelmekte olduğunu yazmıştı. İki
milyon nüfuslu Porte-au-Prince tam anlamıyla yerle bir oldu. Depremde
ölenlerin sayısının yüz binlere ulaştı. Başta ABD olmak
üzere dünya medyası Haiti'ye odaklandı. Felaketin
boyutları, 'uluslararası topluluğun' yardım elini
uzatmasının gerektiği, Haiti'nin yoksulluğu vurgulandı.
Ölümlerin büyük çoğunluğunun binaların
dayanıksızlığından, denetimsiz inşaatlardan, deprem yıllardır
bekleniyor olmasına karşı gereken tedbirlerin alınmamasından
kaynaklandığında hemen herkes anlaşıyordu. Ama halkının yüzde
75'i günde 2 dolar gelirle geçinmek zorunda kalan,
GSMH'si 7 milyar doları aşamayan, yaklaşık iki milyar dolar dış
borçla boğuşan bir ülkede depreme karşı nasıl tedbir
alınabilirdi ki?
Bu sırada, ilk aşamada ABD'nin, Haiti'ye
yardımdan çok asker (12.000'den fazla deniz komandosu, Carl S.
Vilson uçak gemisi, USS Bataan amfibik taarruz gemisi, USS Higgins
Destroyeri) gönderdiği dikkat çekiyor. Heritage Foundation
analistleriyse 'bu depremin, ABD'ye Haiti'nin uzun
süredir işlemez hâle gelmiş ekonomisini ve siyasetini yeniden
yapılandırmak için bir fırsat yarattığını'
düşünüyor.
yardımdan çok asker (12.000'den fazla deniz komandosu, Carl S.
Vilson uçak gemisi, USS Bataan amfibik taarruz gemisi, USS Higgins
Destroyeri) gönderdiği dikkat çekiyor. Heritage Foundation
analistleriyse 'bu depremin, ABD'ye Haiti'nin uzun
süredir işlemez hâle gelmiş ekonomisini ve siyasetini yeniden
yapılandırmak için bir fırsat yarattığını'
düşünüyor.
Daha sonra 'fırsat'
sözcüğünü, yazısında çıkaran Jim Roberts,
'ABD'nin Haiti hükümetine, birlikte çalışmak
için baskı yapmaya hazır olması... Bu çabaların
ABD'nin bölgede iyi amaçlı büyük bir
güç olduğunu kanıtlaması gerektiğini' hatırlatıyordu.
Jim'in bu uyarıları da ister istemez birçok yorumcuya, Naomi
Klein'in Felaket Kapitalizmi çalışmasında sergilenen,
büyük güçlerin ülkeleri, şokların halklarda
yarattığı travmalardan yararlanarak, şekillendirdiğine ilişkin
savlarını anımsatıyordu..." size="2">[18]
sözcüğünü, yazısında çıkaran Jim Roberts,
'ABD'nin Haiti hükümetine, birlikte çalışmak
için baskı yapmaya hazır olması... Bu çabaların
ABD'nin bölgede iyi amaçlı büyük bir
güç olduğunu kanıtlaması gerektiğini' hatırlatıyordu.
Jim'in bu uyarıları da ister istemez birçok yorumcuya, Naomi
Klein'in Felaket Kapitalizmi çalışmasında sergilenen,
büyük güçlerin ülkeleri, şokların halklarda
yarattığı travmalardan yararlanarak, şekillendirdiğine ilişkin
savlarını anımsatıyordu..." size="2">[18]
"SONUÇ YERİNE"
Evet, Honduras'daki darbe ve onun ABD'nin,
AB ülkelerinin de desteklediği bir dizi diplomatik manevrayla
"meşrulaştırılması"; Venezüella'da
Chávez'e yönelik -başarısız- darbe girişimleri;
Kolombiya'daki ABD üsleri; ABD -ve İsrail-in Kolombiya'nın
"antinarkotik" (??!!) ve "antiterör"
mücadelesine sağladığı istihbarî ve lojistik destek; ve son
olarak da Haiti'nin -insanî yardım" kisvesi altında ABD
askerî birliklerince işgali…
AB ülkelerinin de desteklediği bir dizi diplomatik manevrayla
"meşrulaştırılması"; Venezüella'da
Chávez'e yönelik -başarısız- darbe girişimleri;
Kolombiya'daki ABD üsleri; ABD -ve İsrail-in Kolombiya'nın
"antinarkotik" (??!!) ve "antiterör"
mücadelesine sağladığı istihbarî ve lojistik destek; ve son
olarak da Haiti'nin -insanî yardım" kisvesi altında ABD
askerî birliklerince işgali…
Tüm bunlar -ve daha birçok gösterge-
ABD'nin gözlerini Orta Doğu ve Asya içlerine diktiği Bush
Jr. döneminde ikinci plana ittiği "arka bahçe"sini
yeniden gündemleştirdiğine işaret ediyor.
ABD'nin gözlerini Orta Doğu ve Asya içlerine diktiği Bush
Jr. döneminde ikinci plana ittiği "arka bahçe"sini
yeniden gündemleştirdiğine işaret ediyor.
Hiç kuşku yok ki, Latin Amerika ülkeleri de
bunun pekâlâ bilincinde. Ne ki bu kez, "kolay lokma"
olmama konusunda daha kararlılar. Bunu gerçekleştirmenin ise iki
yolu var. İlki, ABD'nin erişebildiği her bir Latin Amerika
ülkesine tek tek dayattığı ikili ya da çokyanlı
"serbest ticaret anlaşmaları"na karşı, bölgede kuzeyi
dışlayan farklı düzlemlerdeki ittifakların, giderek blokların
oluşturulması.
bunun pekâlâ bilincinde. Ne ki bu kez, "kolay lokma"
olmama konusunda daha kararlılar. Bunu gerçekleştirmenin ise iki
yolu var. İlki, ABD'nin erişebildiği her bir Latin Amerika
ülkesine tek tek dayattığı ikili ya da çokyanlı
"serbest ticaret anlaşmaları"na karşı, bölgede kuzeyi
dışlayan farklı düzlemlerdeki ittifakların, giderek blokların
oluşturulması.
Bu konuda "Artık Meksika ve
Orta Amerika ülkeleri kuzeyin yedeğinde değil. Bölgesel birliğin
kendi içinde pek çok sorunu ve çelişkileri var ve
bunlar sürecin yavaş ilerlemesine neden oluyor. Ancak bunların
hiçbiri geçen yüzyılda ' color="#000000">80'lerde başlayan bu
yapılanmayı engelleyemeyecek. Süreç, ABD' color="#000000">nin bölgedeki ağırlığına karşın başladı, yavaş
yavaş genişledi ve şimdi güçleniyor," color="#000000"> diyen Uruguaylı aktivist yazar Raúl
Zibechi, " color="#000000">Bağımsızlık sürecinin
tamamlanması"na ilişkin olarak da şu
notları düşüyor:
Orta Amerika ülkeleri kuzeyin yedeğinde değil. Bölgesel birliğin
kendi içinde pek çok sorunu ve çelişkileri var ve
bunlar sürecin yavaş ilerlemesine neden oluyor. Ancak bunların
hiçbiri geçen yüzyılda ' color="#000000">80'lerde başlayan bu
yapılanmayı engelleyemeyecek. Süreç, ABD' color="#000000">nin bölgedeki ağırlığına karşın başladı, yavaş
yavaş genişledi ve şimdi güçleniyor," color="#000000"> diyen Uruguaylı aktivist yazar Raúl
Zibechi, " color="#000000">Bağımsızlık sürecinin
tamamlanması"na ilişkin olarak da şu
notları düşüyor:
"Henüz Latin Amerika ve
Karayib Devletler Topluluğu, bu anlaşmanın hayata geçirileceği
2011 Venezüella ve 2012 Şili doruğu konusunda kesin niyetlerini
açıklamamış olsalar da birlik süreci artık başlamış
görünüyor. Oluşumu üç açıdan okumak
gerek:
Karayib Devletler Topluluğu, bu anlaşmanın hayata geçirileceği
2011 Venezüella ve 2012 Şili doruğu konusunda kesin niyetlerini
açıklamamış olsalar da birlik süreci artık başlamış
görünüyor. Oluşumu üç açıdan okumak
gerek:
Kısa bir süre içinde,
Kolombiya ve Panama'daki 11 yeni üs,
Honduras ve Haiti ile bölgede yeniden güçlenen
ABD'nin frenlenmesi gerekiyor.
2008'de Kolombiya' color="#000000">nın Ekvador'a
saldırısı sonrasında Güney Birliği (UNASUR) ve Güney Savunma
Konseyi'nin kuruluşunun nasıl hız
kazandığını anımsamakta yarar var.
Kolombiya ve Panama'daki 11 yeni üs,
Honduras ve Haiti ile bölgede yeniden güçlenen
ABD'nin frenlenmesi gerekiyor.
2008'de Kolombiya' color="#000000">nın Ekvador'a
saldırısı sonrasında Güney Birliği (UNASUR) ve Güney Savunma
Konseyi'nin kuruluşunun nasıl hız
kazandığını anımsamakta yarar var.
İkinci konu uzun vadede
gerçekleşecek: Emperyal güce karşı bölge ülkelerinin
bağımsızlık sürecinin tamamlanması. Her iki birlik girişiminin de
ciddi kriz dönemlerinde ortaya çıkması rastlantı değil, ilki
25 yıl önce Orta Amerika ülkelerindeki iç savaş
sırasında ve şimdi ekonomik kriz ve kutuplaşmanın arttığı bu
dönemde.
gerçekleşecek: Emperyal güce karşı bölge ülkelerinin
bağımsızlık sürecinin tamamlanması. Her iki birlik girişiminin de
ciddi kriz dönemlerinde ortaya çıkması rastlantı değil, ilki
25 yıl önce Orta Amerika ülkelerindeki iç savaş
sırasında ve şimdi ekonomik kriz ve kutuplaşmanın arttığı bu
dönemde.
Üçüncü konu
jeopolitik bir özellik taşıyor. Artık Meksika ve Orta Amerika
ülkeleri kuzeyin yedeğinde değil. Bölgesel birliğin kendi
içinde pek çok sorunu ve çelişkileri var ve bunlar
sürecin yavaş ilerlemesine neden oluyor. Ancak bunların hiçbiri
geçen, XX. yüzyılda ' color="#000000">80'lerde başlayan bu
yapılanmayı engelleyemeyecek. Süreç, ABD' color="#000000">nin bölgedeki ağırlığına karşın başladı, yavaş
yavaş genişledi ve şimdi güçleniyor. Uzun erimde görevini
yerine getirecek, yavaş da olsa bu kaçınılmaz." size="2">[19]
jeopolitik bir özellik taşıyor. Artık Meksika ve Orta Amerika
ülkeleri kuzeyin yedeğinde değil. Bölgesel birliğin kendi
içinde pek çok sorunu ve çelişkileri var ve bunlar
sürecin yavaş ilerlemesine neden oluyor. Ancak bunların hiçbiri
geçen, XX. yüzyılda ' color="#000000">80'lerde başlayan bu
yapılanmayı engelleyemeyecek. Süreç, ABD' color="#000000">nin bölgedeki ağırlığına karşın başladı, yavaş
yavaş genişledi ve şimdi güçleniyor. Uzun erimde görevini
yerine getirecek, yavaş da olsa bu kaçınılmaz." size="2">[19]
İkinci yolu ise, Kıtasal Bolívarcı
Hareket'in geçtiğimiz Aralık (2009) ayı içerisinde
Caracas'daki Kuruluş Kongresinde kürsüden dile getirilen
görüşler işaret etmektedir: "Bazı ülkeler,
kitlesel hareketleriyle kendilerini savunabilirler. Ama demokratik
seçeneklerin tükendiği koşullarda, silahlı mücadele tek
çare olarak kalıyor. Önümüzdeki yıllarda Latin
Amerika'da gerillanın geri dönüşünü
yaşayacağız. Ama bu eski gerilla savaşlarından farklı olacak. Eski
gerilla hareketleri tecrit durumda, küçük birimlerle
yürütülüyordu. Günümüzde ise geniş kitle
desteğine sahip bir silahlı hareket biçimlenecek..."
Hareket'in geçtiğimiz Aralık (2009) ayı içerisinde
Caracas'daki Kuruluş Kongresinde kürsüden dile getirilen
görüşler işaret etmektedir: "Bazı ülkeler,
kitlesel hareketleriyle kendilerini savunabilirler. Ama demokratik
seçeneklerin tükendiği koşullarda, silahlı mücadele tek
çare olarak kalıyor. Önümüzdeki yıllarda Latin
Amerika'da gerillanın geri dönüşünü
yaşayacağız. Ama bu eski gerilla savaşlarından farklı olacak. Eski
gerilla hareketleri tecrit durumda, küçük birimlerle
yürütülüyordu. Günümüzde ise geniş kitle
desteğine sahip bir silahlı hareket biçimlenecek..."
9 Mart 2010 14:24:57, Ankara.
N O T L A R
[*]
Kaldıraç, No:109, Nisan 2010…
Kaldıraç, No:109, Nisan 2010…
[1]
Suetonius.
Suetonius.
[2]
Tarık Ramazan, "Müslümanlar Artık Eylem Bekliyor",
The Guardian, 3 Haziran 2009
Tarık Ramazan, "Müslümanlar Artık Eylem Bekliyor",
The Guardian, 3 Haziran 2009
[3]
Halil El Enani, "Gitmo Bilmecesi Sürüyor", Vatan, 17
Şubat 2010.
Halil El Enani, "Gitmo Bilmecesi Sürüyor", Vatan, 17
Şubat 2010.
[4]
Stephen Kinzer, "Obama'nın Bush'u değil Nixon'ı
Örnek Alması Beklenirdi", The Guardian, 16 Şubat
2010.
Stephen Kinzer, "Obama'nın Bush'u değil Nixon'ı
Örnek Alması Beklenirdi", The Guardian, 16 Şubat
2010.
[5]
"The Washington Post, Obama yönetiminin bir yılında Kaide ile
müttefik örgütlerin liderlerine suikastların arttığını,
onlarca terör zanlısı öldürülürken önemli
hiçbir zanlının esir alınmadığını, dolayısıyla en çok
aranan kişilerden bazılarının sorgulanması fırsatının
kaçırıldığını yazdı." ("Obama 'Asmayıp da
Besleyecek mi!'…", Radikal, 16 Şubat 2010,
s.13.)
"The Washington Post, Obama yönetiminin bir yılında Kaide ile
müttefik örgütlerin liderlerine suikastların arttığını,
onlarca terör zanlısı öldürülürken önemli
hiçbir zanlının esir alınmadığını, dolayısıyla en çok
aranan kişilerden bazılarının sorgulanması fırsatının
kaçırıldığını yazdı." ("Obama 'Asmayıp da
Besleyecek mi!'…", Radikal, 16 Şubat 2010,
s.13.)
[6]
Amy Goodman, "Hugo Chávez'le Söyleşi:
'Kapitalizmden Sosyalizme Geçmek
Zorundayız'…", Latinbilgi (Sendika.org), 26 Aralık
2009.
Amy Goodman, "Hugo Chávez'le Söyleşi:
'Kapitalizmden Sosyalizme Geçmek
Zorundayız'…", Latinbilgi (Sendika.org), 26 Aralık
2009.
[7]
Eva Golinger, "Venezüella Anti-Amerikancılıkta Lider",
Telesur, 4 Şubat 2010.
Eva Golinger, "Venezüella Anti-Amerikancılıkta Lider",
Telesur, 4 Şubat 2010.
[8]
"Darbeyi Meşrulaştıran Seçime ABD'den Destek",
Radikal, 30 Kasım 2009, s.11.
"Darbeyi Meşrulaştıran Seçime ABD'den Destek",
Radikal, 30 Kasım 2009, s.11.
[9]
Allan Mcdonald, "Wendy ve Obama...", Aporrea, 22 Ekim
2009.
Allan Mcdonald, "Wendy ve Obama...", Aporrea, 22 Ekim
2009.
[10]
"AB Honduras Darbe Yönetimi ile Barışıyor", Radikal, 12
Şubat 2010, s.15.
"AB Honduras Darbe Yönetimi ile Barışıyor", Radikal, 12
Şubat 2010, s.15.
[11]
Ali Çatakçın, "Felaketler Ülkesi Haiti!",
Günlük, 21 Ocak 2010, s.13.
Ali Çatakçın, "Felaketler Ülkesi Haiti!",
Günlük, 21 Ocak 2010, s.13.
[12]
Seumas Milne, "Haiti'nin Trajedisi İnsan Yapımı", The
Guardian, 20 Ocak 2010.
Seumas Milne, "Haiti'nin Trajedisi İnsan Yapımı", The
Guardian, 20 Ocak 2010.
[13]
Barış Ünlü, "Devrimden Depreme Haiti", Radikal İki,
7 Şubat 2010, s.8.
Barış Ünlü, "Devrimden Depreme Haiti", Radikal İki,
7 Şubat 2010, s.8.
[14]
Ben Macintyre, "Haiti Fayının Bir Ucu Fransa'da", The
Times, 21 Ocak 2010.
Ben Macintyre, "Haiti Fayının Bir Ucu Fransa'da", The
Times, 21 Ocak 2010.
[15]
Kaynak: "L'Amerique latine en 2005", size="2">Les Etudes de la documentation française, size="2"> P. Zagefka (der.), Institut des Hautes Etudes de
l'Amérique Latine, Université Paris III, Sorbonne
Nouvelle, 2006.
Kaynak: "L'Amerique latine en 2005", size="2">Les Etudes de la documentation française, size="2"> P. Zagefka (der.), Institut des Hautes Etudes de
l'Amérique Latine, Université Paris III, Sorbonne
Nouvelle, 2006.
[16]
Sedef Arat-Koç, "Haiti: Adı Konmayan Darbe, Deprem Felaketi ve
'Felaket Emperyalizmi'(i)", Radikal, 23 Ocak 2010,
s.17.
Sedef Arat-Koç, "Haiti: Adı Konmayan Darbe, Deprem Felaketi ve
'Felaket Emperyalizmi'(i)", Radikal, 23 Ocak 2010,
s.17.
[17]
Angel Guerra Cabrera, "Haiti: 'Akıllı' Gücün
İlk İşgali", La Jornada, 21 Ocak 2010.
Angel Guerra Cabrera, "Haiti: 'Akıllı' Gücün
İlk İşgali", La Jornada, 21 Ocak 2010.
[18]
Ergin Yıldızoğlu, "Haiti'nin (ve Sistemin)
Gerçeği", Cumhuriyet, 18 Ocak 2010, s.13.
Ergin Yıldızoğlu, "Haiti'nin (ve Sistemin)
Gerçeği", Cumhuriyet, 18 Ocak 2010, s.13.
[19] color="#000000">Raul Zibechi, size="2">"Latin Amerika ve
Karayibler Birliği" color="#000000">, La Jornada, 26 Şubat
2010.
Karayibler Birliği" color="#000000">, La Jornada, 26 Şubat
2010.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder