Ege Üniversitesi
Yuvarlakçay'da neden fikir değiştirdi? - Metin
Münir
Dalyan, Köyceğiz, Muğla
Geçen yıl Tropikal Turizm ve Ticaret adlı bir şirket Muğla,
Yuvarlakçay yakınlarında bir su şişeleme fabrikası kurmak
için Çevre Bakanlığı'na başvurdu.
Bakanlık "Olmaz" dedi.
Özel Çevre Koruma Kurumu Başkan Vekili Ahmet Özyanık
şirkete "Yuvarlakçay deresine 50 metre mesafede olduğu"
için fabrikanın faaliyetine izin verilemeyeceğini söyledi.
/>
Özyanık açık konuştu: "Korumaya değer alanlar
haritasında" Yuvarlakçay deresi boyunca derenin iki tarafından
500 metrelik mesafenin su koruma sınırı olarak belirlenmiştir dedi. Bu
sınırlar içerisinde... "herhangi (yeni) bir faaliyet
ol(a)maz." Müracaatınızı reddediyoruz. Bunlar
geçtiğimiz ocak ayında yazılan bir mektupta söylendi.
İnanmak zor ama aynı bakanlık geçen aralıkta baltacılarını
Yuvarlakçay'a yollayıp, iki kilometre dere boyunca
yüzlerce ağaç kestirdi
Ve aynı bakanlığın bir parçası olan Devlet Su İşleri
Yuvarlakçay üzerinde bu elektrik santralı kurulmasına lisans
verdi.
Yüzlere hidroelektrik santral projelerini inceleyin. Hepsinde benzer
durumlar bulacaksınız. Veysel Eroğlu Çevre Bakanı değildir.
Türkiye'in doğa tarihine bir gün adı çevre tarihine
kara harflerle yazılacak bir çevre düşmanıdır.
Yuvarlakçay'ın içinde bulunduğu Köyceğiz havzası
doğa açısından Doğu Akdeniz'in en önemli doğa
bölgelerinden biridir. Daha Çevre Bakanlığı kurulmadan,
1980'lerde, burada araştırmalar yapıldı ve bölgenin özel
koruma altına alınmasına karar verildi.
Orada ilk bilimsel araştırmaları Hacettepe Biyoloji Fakültesi
profesörlerinden Nilgün Kazancı yaptı. Kazancı bölgede
"tehdit altında birçok tür" olduğunu, bu nedenle
Ankara'da "bölgenin sürekli korunması" kararı
çıktığını söyledi.
Kazancı "Kapasitesi düşük bir santralın bile her şeyi
mahvedeceğini düşünüyorum" dedi. "Hiçbir
şey kalmaz. Oraları çok hassas yerler. Çok
küçük bir şey değiştirirsiniz her şey altüst
olabilir."
Yuvarlakçay'ın korunması konusunda bir bilimsel araştırma
daha var. Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, Su
Ürünleri Temel Bölümü üyelerinden Prof.
Süleyman Balık, Ruşen Ustaoğlu, Hasan Sarı, Ali İlhan, Esat
Topkara'nın imzalarını taşıyan bu araştırma 2005 yılında
yayımlandı. Yani Yuvarlakçay'ın Devlet Su İşleri
tarafından HES için tahsis edilmesinden bir yıl önce.
Araştırmanın tespiti şu: "Biyolojik çeşitlilik
açısından önemli olan faunanın çayın bünyesinde
korunması ve gelecek kuşaklara bozulmadan devredilebilmesi için,
çayın bugünkü ekosistem yapısının korunması
gerekmektedir. Bunun için de Yuvarlakçay'ın sürekli
denetlenmesi ve... akarsu havzasının Özel Çevre Koruma
Bölgesi kapsamında olması nedeniyle sürekli izlenmesinin yararlı
olacağı düşünülmektedir."
Ancak Su Ürünleri Fakültesi'nin Yuvarlakçay
macerası burada bitmiyor. Çoğu profesör olan Süleyman
Balık, Ahmek Kocataş, Süleyman Balık, Ruşen Ustaoğlu, Özdemir
Egemen, Semra Cirik, Ahmet ve Güzin Elbek ile Hasan Sarı'nın
imzasını taşıyan iki rapor daha var. Bunlar para karşılığı
yapıldı. Her ikisi de Yuvarlakçay üzerinde HES yapılmasını
hararetle destekliyor. Bu raporlardan birinin proje koordinatörü
olan profesör Ruşen Ustaoğlu'na neden bilimsel raporla para
karşılığı yapılan rapor arasında çelişki olduğunu
söyledim.
"Hangisi doğru?"
"Raporların ikisi de doğru" diye cevap verdi.
"Aslında biliyorsunuz buraya santral yapılamayacağını ama para
aldınız ve istedikleri gibi rapor verdiniz. Gerçek budur değil
mi?"
"Gerçek budur demem. Açıklaması yok."
Çevreciler bu raporun masa başında yapıldığını, raporu
imzalayanların bazılarının Yuvarlakçay'ı incelemediğini
söylüyor.
Bu belki de doğrudur. Raporda Yuvarlakçay'ın 33 kilometre
uzunluğunda olduğunu yazılı. Oysa çay 14 kilometre.
Akademisyenlerin "sadece 70 adet karaçam ağacının bertaraf
edileceği" öngörüsü de doğru çıkmadı.
Binden çok ağaç kesildi. Ayrıca bahsettikleri yerde
karaçam yok.
Ustaoğlu ısrarlı sorularımı "Unuttum, çok meşgulüm,
kaç para aldığımızı bilmiyorum" gibi sözlerle
savdı.
Kaynak: milliyet.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder