2 Nisan 2010 Cuma

AKP paketi işçiye patladı

AKP paketi işçiye
patladı

Gerçekleştirdikleri 78 günlük
direnişten sonra 1 Nisan günü yeniden Ankara'ya gelen TEKEL
işçilerine, kent açıkhava hapishanesi haline getirildi.
Anayasa paketini "demokratikleşme" adımı olarak sunan AKP
hükümeti, başkentte bir günlük sıkıyönetim ilan
ederek faşizan bir uygulamaya daha imza attı.

TEKEL işçilerinin gerek otobüslerle Ankara'ya girişlerinin
engellenmesi, gerekse Türk-İş binasına gitmesinin Valilik emriyle
yasaklanması hukuka aykırı bir karar olmasına rağmen dün
işçiler yasaklamanın yanında tehdit, zor kullanma, fiziki
müdahaleyle karşılaştılar.

Sakarya Meydanı'na çıkan 25 yolda polisin yığınak yapması,
işçilerin otobüslerine el konulması, sıkıyönetim
görüntüsü, AKP'nin Anayasa değişiklik paketinin
12 Eylül Anayasası'ndan daha gerici olduğu yönünde
kamuoyunda yürüyen tartışmalara bir kanıt niteliğindeydi.

"Valiliğin kararı Anayasa'ya aykırı"

Konuyla ilgili görüş aldığımız Avukat Özgür Urfa,
TEKEL işçilerinin Valilik emriyle eylem yapmasının engellenmesini
şu sözlerle değerlendirdi: "Temel hak ve
özgürlükler anayasa ile güvence altına alınmıştır.
Temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması ise Anayasanın 13.
maddesinde belirtildiği üzere, bu hakların özüne
dokunulmaksızın ve anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplerle ve
ancak kanunla mümkün olduğu hükmü yer almaktadır.
Valiliğin emri ile yasaklama kararı açıkça anayasaya
aykırıdır."

Urfa, "Yapılması planlanan eylemin valilik tarafından "kamu
güvenliği" gerekçe gösterilerek yasaklanması da
hukuka, yasalara ve anayasaya aykırıdır. Yasaklama kararında eylemin
hangi nedenlerden ve şartlardan dolayı kamu güvenliğini etkileyeceği
ve güvenliğin neden sağlanamayacağı konusunda ise hiçbir
gerekçe ve açıklama bulunmamaktadır" dedi.

Görüntüler engellendi
Yaşananların kamuoyuna yansımamasına özen gösterilirken
Anayasa'nın 28. maddesi "Basın hürdür, sansür edilemez.
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" ve 26.
maddesi de "Düşünceyi açıklama ve yayma
hürriyeti resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber
veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar"
çiğnendi. Ankara'nın bir bölümüne gazeteciler
sokulmadı. Gazeteciler özellikle sabah saatlerinde yaşananları 3G ile
yayınladılar. İşçilere müdahale görüntülerinin
basına bir şekilde yansıması ve tepkiler üzerine gazeteciler bir
süre sonra görevlerini yapabilir hale geldiler.

"Seyahat hakkı engellendi"
TEKEL işçilerinin eylemine dönük hukuksuzluklar
işçilerin eylem yapma hakkının ellerinden alınmasıyla bitmedi,
Ankara'ya gelen işçilerin otobüsleri durduruldu,
araçlar şehre sokulmayarak bazı araçlara el konuldu.

Sabahın erken saatlerinde polislerin, işçileri taşıdığı tespit
edilen ve plakaları önceden bildirilen otobüsleri durdurmasının
ve araçları şehre sokmamasının yasal bir dayanağı
bulunmadığını ifade eden Urfa "Anayasanın, seyahat
özgürlüğünü düzenleyen 23. maddesi
açıkça herkesin seyahat hürriyetine sahip olduğunu, bu
hakkın ancak suç soruşturma ve kovuşturma sebebiyle ve suç
işlenmesini önlemek amacıyla kanunla sınırlanabileceğini
belirtmiştir. TEKEL işçilerinin Türk-iş binasına gitmesi
herhangi bir suç ve kovuşturma sebebi konusu oluşturmayacağına
göre valiliğin yazılı emrinin herhangi bir yasal ve hukuki dayanağı
bulunmadığı gibi tamamen keyfi ve siyasi bir karar olduğu
anlaşılmaktadır" ifadelerini kullandı.

"İşçiler düşünceleri nedeniyle
suçlanamaz"

Çeşitli engelleme girişimlerinin ardından Sakarya Meydanı'na
giren işçiler açık bir şekilde provokasyona maruz kaldı.
Sabah saatlerinde Ankara'ya giriş yapması engellenen, kahvaltı
yaptıkları sırada polis tacizine maruz kalan, sonrasında polis
müdahalesi yapılan işçiler Sakarya Meydanı'na girdikleri
andan itibaren de açıklama yapmaları engellenmeye
çalışılmıştı.

Meydanda toplanan işçilerin dağılması yönünde sık sık
uyarı yapan polis, "ciddi" ihbar aldıklarını belirterek,
kitle arasında kötü niyetli, elinde molotof kokteyli olan kişiler
olduğunu iddia ederek esnafa ve eyleme katılan "meraklı
kişiler"e eyleme destek vermemesi için çağrı yapmış
ve işçileri fiziksel müdahaleyle tehdit etmişti.

"Anayasanın "Düşünce ve kanaat
hürriyetini" düzenleyen 25. maddesi,
"düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini"
düzenleyen 26. maddesi ve "toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkını" düzenleyen
34. maddesi hükümleri açıkça ihlal
edilmektedir" diyen Urfa, 25. maddenin herkesin düşünce ve
kanaat hürriyetine sahip olduğunu ve bu nedenle
suçlanmayacağını, 26. maddenin ise kişilerin
düşüncelerini tek başına veya toplu olarak açıklama ve
yayma hakkını koruma altına aldığını kaydetti.

Anayasanın 34. Maddesi'nin herkesin önceden izin almaksızın
silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri
yürüyüşü yapabileceğini düzenlediğini belirten
Urfa, "Yine bu hakkın kullanımının sınırlandırılması ancak
anayasada sayılı olarak sayılan nedenlerle yapılabileceği
hükmündedir. Kaldı ki TEKEL işçilerinin kendi sendika
konfederasyon binası önüne gitmek istemesi, Ankara valiliğinin
belirttiği gibi gösteri yürüyüşü kapsamında da
değerlendirilemez, bu nedenle de herhangi bir yasal bildirime tabi
değildir" açıklamasında bulundu.

Kaynak:sol.org
2 Nisan 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder